4 Ekim 2024 Cuma

Ağaoğlu: Sınır kapılarını açın

Binlerce göçmenin Belarus-Polonya sınırında ölüme terk edilmesine ilişkin ETHA'ya konuşan HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Ağaoğlu, en az 100 mültecinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Avrupa'nın ikiyüzlü tutumuna ve Lukaşenko'nun mültecileri tehdit olarak kullanmak istemesine tepki gösteren Ağaoğlu, sınır kapılarının açılması gerektiğini vurguladı.

Kapitalist-emperyalist sistemin savaş politikaları göç sorununun temel nedeni. Buna baskı politikaları, açlık, yoksulluk da eklenince kriz daha da büyüyor. İnsanlar yaşam alanlarını terk ederek adeta bir bilinmezliğe yol alıyor. O bilinmez yollarda birçoğu ulaşmak istedikleri yerlere ulaşamıyor. Polonya-Belarus sınırında ise son dönemlerde yaşanan en büyük mülteci krizine tanık oluyoruz. Fakat bu ne ilk ne de son olacağa benziyor.

Göçlerin sorumlusu kapitalist-emperyalist sistemin temsilcileri ise mültecilere yönelik saldırgan politikalarını farklı biçimler ama aynı amaçlarla sürdürüyor. Türkiye'de AKP-MHP iktidarının, CHP'nin ırkçı politikaları, nefret söylemleri bir yandan mültecilere yönelik saldırıların önünü açarken, diğer yandan mültecilerin Meriç nehrine atılarak devlet eliyle katledildiği ortaya çıktı.

Yunanistan yıllardır mültecileri geri itme adı altında ölüme gönderiyor. Benzer bir uygulamaya, Bosna-Hersek sınırı ve Romanya-Sırbistan sınırında tanık olduk. Gazetecilerin dronelarla elde ettiği görüntülerde, mültecilere işkence yapıldığı ve geri itilerek ölüme gönderildiklerini gördük.

'MÜLTECİLİK DEĞİL MÜLTECİLİĞİ YARATAN EMPERYALİST MÜDAHALELER SORUN'
Kapitalist-emperyalist sistemin yarattığı mülteci krizini ve Belarus-Polonya sınırında yaşananları HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu ile konuştuk.

Parti olarak mülteciliği değil mülteciliği yaratan emperyalist müdahaleler sonucu yaşanan savaş ve iç savaşları sorun olarak değerlendirdiklerini söyleyen Ağaoğlu, 11 yıldır Suriye'de yaşanan ve son olarak Taliban'a yönetimin devredildiği Afganistan'da yaşanan bu olduğuna işaret etti.

'GÖÇÜN SORUMLULARI SAVAŞ ÇIKARANLAR'
Göçün sorumlularının ikiyüzlü politikaları ve açıklamalarına da değinen Ağaoğlu, Türkiye'nin Suriye iç savaşındaki rolünü ve mültecileri nasıl koz olarak kullandığını hatırlattı. Türkiye'de geliştirilen ırkçı, nefret politikalarının mültecilere yönelik saldırıları kışkırttığını kaydeden Ağaoğlu, burada kendisini sosyal demokrat olarak adlandıran CHP'nin rolüne de değindi. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin mültecileri kent sınırına çıkarma ve girişlerini engelleme kararını hatırlattı, peşi sıra Altındağ'da mültecilere yönelik gelişen saldırıya dikkat çekti.

'EKMEĞİMİZİN KÜÇÜLMESİNİN NEDENİ MÜLTECİLER DEĞİL'
Zaman zaman kendi tabanlarında da böylesi yaklaşımları gördüklerini kaydeden Ağaoğlu, mültecilerin ucuz emek gücü olarak görüldüğünü ve Türkiye'de yaşayan emekçilerle karşı karşıya getirildiğini söyledi. Ekmeğimizin küçülmesinin nedeninin mülteciler olmadığını vurgulayan Ağaoğlu, şu çağrıda bulundu: "Ekmeğimi de, yokluğumu da paylaşıyorum şeklinde yaklaşıyorlar mültecilere. Biz diyoruz ki, onlar senin ekmeğini almak için gelmiyor. Ekmeğini paylaşmak zorunda bırakan, Türkiye'nin izlemiş olduğu güvencesiz emek düşmanı politikalardır. Gelin beraber bu emek düşmanı politikalara karşı birleşik mücadeleyi örelim."

'TÜRKİYE'DEKİ KAMPLARDA KADINLAR, ÇOCUKLAR İSTİSMAR EDİLİYOR'
Mültecilerin sınırlarda yaşadığı sorunların yanı sıra göç ettikleri ülkelerde yaşadıkları sorunlara da değinen Ağaoğlu, Türkiye'ye göçmek durumunda kalan mültecilerin çoğunun büyük şehirlerde, bir kısmının da kamplarda kaldığı bilgisini verdi. Kamplarda kadın ve çocukların seks işçiliğine zorlanarak istismar edildiğini, salgın hastalıklarla ölüme sürüklendiğini anlatan Ağaoğlu, kampların sivil denetime açılmamasının bunların tespitini zorlaştırdığını söyledi.

Merkel'in Türkiye'deki bir kampa yaptığı ziyaretin ardından "örnek bir kamp" yorumunu hatırlatarak tepki gösteren Ağaoğlu, "Türkiye mültecileri pazarlık kozu olarak kullanıyor ama Avrupa Birliği de ne olursa olsun Türkiye'nin sınırları içinde kalsınlar diyerek yaşananlara göz yumuyor" diye belirtti.

'AVRUPA, BATILI, BEYAZ STANDARTLARINI KORUMAK İSTİYOR'
Avrupa'nın batılı, beyaz, Avrupa standartlarını koruma adı altındaki ırkçı politikalarıyla mültecilere gayri resmi bir duvar ördüğünü kaydeden Ağaoğlu, Avrupa Birliği ve çeşitli 'yardım örgüt'lerinin samimi olmadığını vurguladı, "Bu anlamıyla hiçbir taraf daha masum değil, Avrupa hiç değil" diye konuştu.

'YAŞAMLARI TEHDİT ALTINDA OLDUĞU İÇİN TOPRAKLARINI TERK EDİYORLAR'
İnsanların yaşadığı coğrafyayı, anılarını, tarihini, kültürünü bırakarak başka bir ülkeye gelmek istemeyeceğini söyleyen Ağaoğlu, "Yaşam tehdidi altında olduklarından topraklarını terk etmek zorunda kalıyorlar. Yabancı bir coğrafya, hiç bilmedikleri bir yere gidiyorlar ve burada nefret söylemine, düşmanca politikalara maruz kalıyorlar" dedi.

'DÜNYA ADİL, BARIŞ İÇİNDE YAŞANABİLİR BİR YER OLABİLİR'
Savaş, emperyal müdahaleler, kaynak paylaşımlarına karşı olmak gerektiğini vurgulayan Gülsüm Ağaoğlu, "Dünya daha adil, barış içinde yaşanabilir bir yer olabilir. Rojava örneğinde olduğu gibi halkların yaşamak istedikleri sistemi kurmasıyla bu mümkün kılınabilir. Bunun içinde birleşik mücadeleyi öne koymak lazım" diye konuştu.

'100 MÜLTECİ YAŞAMINI YİTİRDİ'
Belarus-Polonya sınırında bekletilen binlerce mültecinin soğuktan, açlıktan ve susuzluktan yaşamını yitirdiğini, şu ana kadar resmi olmayan verilerle en az 100 mültecinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Ağaoğlu, "Polonya sınırını açmıyor. Son dönemlerin en ağır mülteci krizini Lukaşenko pazarlık konusu olarak kullanmaya devam ediyor" dedi.

Benzer durumun bir süre önce Erdoğan tarafından da yapıldığını belirterek, Yunanistan sınırına taşınan mültecileri hatırlattı, "Erdoğan'ın Avrupa'ya karşı gerekirse sınırları açar kapınıza bırakırız dediği şeyi şimdi Lukaşenko yapıyor" diye ekledi.

'SINIR KAPILARI AÇILSIN'
Belarus-Polonya sınırında ölüme terk edilen mülteciler için sınır kapılarının açılması gerektiğini vurgulayan Ağaoğlu, geçişler sağlanana kadar soğuktan korunmalarını sağlayacak ortamların yaratılması, gıda ve su ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini söyledi. Ağaoğlu, "Yoksa bugün 100 diye bildiğimiz yaşamını yitiren mülteci sayının artması çok mümkün. Çünkü hem oradaki kişi sayısı bu tehlikeyi içeriyor, bir yandan da bu akın her ne kadar engellemeye çalışılsa da sürüyor" dedi.

Ağaoğlu, dünyanın daha adil, eşit yaşanabilir bir yer haline gelmesi için birleşik mücadele çağrısı yaptı.