Adalet Arayan İşçi Aileleri 89. kez buluştu
Bu ay 89. kez buluşan Adalet Arayan İşçi Aileleri, daha fazla kar elde etmek amacıyla işçilerin hayatını görmezden gelen işverenlerin yargılanması için mücadele etmeyi sürdüreceklerini vurguladı.
Adalet Arayan İşçi Aileleri'nin her ayın ilk Pazar günü gerçekleştirdiği Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin 89.'su, Galatasaray Meydanı'ndaki eylem yasağı nedeniyle Birlikte Umut Derneği önünde gerçekleştirildi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun katılımıyla düzenlenen eylemde, iş cinayetinde katledilenlerin fotoğrafları taşındı.
89. buluşmada, 2012'de Esenyurt'ta Marmara Park AVM inşaatında meydana gelen ve 11 işçinin yanarak yaşamını yitirdiği iş cinayeti ile ilgili 7 yıldır süren yargı sürecinin gündeme getirildi. Bu ayki basın açıklamasını okuyan Davutpaşa'daki iş cinayetinde yaşamını yitiren Gülhan Çabuk'un eşi İdris Çabuk, Galatasaray'daki eylem yasağının derhal kaldırılmasını istedi.
ÇABUK: İŞCİNAYETİNİN SORUMLULARI YARGILANSIN
Çabuk, İSİG Meclisi'nin açıkladığı Ekim ayı raporuna göre en az 155, 2019'un ilk on ayında ise en az 1475 işçinin hayatını kaybettiğini söyledi. Marmara Park AVM inşaatındaki iş cinayeti davası ile ilgili Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında yeniden başlanan yargılama sürecini tüm detaylarıyla paylaşan Çabuk, şöyle devam etti: "Yıllardır denetim görevlerini yapmayan idareciler de daha fazla para kazanmak gayesiyle işçilerin hayat hakkını görmezden gelen işverenler de yargılanmalı dedik. Kaybettiğimiz canlarımızı geri getiremeyiz, ama adalet yerini bulsun, kaybettiklerimizin hesabı sorulsun, iş cinayetinin sorumluları cezalandırılsın dedik. Ekmeğini kazanmak için çalışan başka işçiler hayatlarını kaybetmesin dedik. İş cinayetlerinin son bulması için davalar cezasızlıkla sonuçlanmamalı, caydırıcı cezalar verilmeli dedik. Ve biz en çok canı yananlar, geride kalanlar için ve başka canlar yanmasın diye, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de 28 Nisan'ın iş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi için başlattığımız imza kampanyamızı sürdürüyoruz."
AV. KÜÇÜK: ARTIK KAYI İNŞAAT'IN KAÇACAK YERİ KALMADI
Davanın gönüllü avukatlarından Gökhan Küçük, bugüne kadar gelinen yargı sürecini özetledi. "Eğer bu davanın peşini bırakmasaydık, her ayın ilk pazar gününde bu açıklamaları yapmasaydık bu dava çoktan karar verilerek kapatılacaktı" diyen Küçük, Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında iki yıldır Kayı İnşaat ve Mira Tek ile ilgili dosyanın sonuçlanmasını beklediklerini dile getirdi. Adalet sürecine tepki gösteren Küçük, "İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sonucunda bu insanlar yanarak öldü, bu tartışmasız. Barınma yerlerinin insanlık dışı koşullar barındırdığı tespit edildi. Buradan İstanbul Teknik Üniversitesi'ne, o anlı şanlı unvanları olan ve dosyaya rapor veren profesör doktor unvanını taşıyan ilgili arkadaşlara sesleniyorum; vermiş olduğunuz rapor neticesinde anladık ki uzman değilmişsiniz. Bunun dışında son bilirkişi raporu da geldi. Katıldığımız noktalar olduğu kadar katılmadığımız noktalar da var. Raporda bilinçli taksirin unsurlarının oluşmadığını söylemişler, bu tamamen yanılgılı bir değerlendirmedir. İçlerinde hukukçu bilirkişi yok. Bu tespiti yapacak kişi mahkemedir. Ama bu rapor neticesinde mahkeme farklı bir karar vermeyecektir. Bu kusur durumuna itiraz edeceğiz. Diğer durum ise artık Kayı İnşaat'ın kaçacak yeri kalmadı. 11 kişinin ölmesi konusunda Kayı'nın sorumluluğu açık ve net bir şekilde bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirlendi."
‘7 YIL OLDU AMA SANKİ 7 DAKİKA GEÇMİŞ GİBİ'
2012 yılında Arka Sıradakiler dizi setinde meydana gelen iş cinayetinde kızı Selin Erdem'i kaybeden Hacer Erdem ise geçen bu 7 yılda acılarının büyüdüğünü fakat buna sebep olanların ise paralarının büyüdüğünü kaydetti. Yılların geçiyor olmasının aksine acılarının asla geçmediğini vurgulayan anne Erdem, "7 yıl oldu ama sanki 7 dakika olmuş gibi, hala bu acıyı yaşıyorum. Geçen gün bizim için dediler ki ‘duvara konuşanlar'. Tam olarak bizi anlatıyor. Bu kadar acıyı bu kadar sözü duvara söyleseydiniz duvar bile dile gelirdi. Ama malesef bu iş cinayetlerine sebep olanlardan tık yok" ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından ana akım medya ve yargının kullandığı dil eleştirilerek "Kader değil cinayet" denildi ve eylem sonlandırıldı.