'Acı reçete' halk için yoksulluk demek
Erdoğan'ın "acı reçete" açıklaması, faturanın emekçilere kesileceğini gösteriyor. Asgari ücret ve diğer ücretler düşürülecek, vergiler artacak, temel tüketim maddelerine zam yapılacak, sosyal haklar kesintiye uğrayacak. "Acı reçete"yi değerlendiren Birleşik Metal-İş TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, "İşçileri zor günler bekliyor. İşçi sınıfı açısından çalışma koşulları ağırlaşıyor, yoksulluk artıyor, reel gelir kaybının daha fazla yoğunlaştığı bir döneme doğru giriyoruz" dedi.
Saray faşizmi içine girdiği ekonomik ve siyasi krize çözüm arayışı içinde. Sürdürülemez hale gelen sistemlerini ve iktidarlarını kurtarma telaşı "acı reçete"ye dönüşmüş durumda.
Dövizdeki artış, Merkez Bankası başkanının değiştirilmesi, Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanı görevinden istifası, içine girdikleri krizin ve çözümsüzlüğün son yansımaları oldu.
Tüm bu gelişmelerin ardından Erdoğan'ın "acı reçete" açıklaması, faturanın yine emekçilere kesileceğini gösteriyor. Faizleri düşürerek, genel olarak sermaye çevrelerini ama özel de kendi blokunu beslemeye devam etme niyetinde Erdoğan. Kurdukları düzeni sürdürmenin tek yolu da daha önce yaptıkları gibi vergi zammı, temel tüketim maddelerinde fiyat artışı, düşük ücretler ve sosyal hak kesintileri...
Erdoğan'ın, 10 Kasım günü partisinin grup toplantısındaki, "Yaşadığımız kritik dönemin ruhuna uygun şekilde, gerekiyorsa devlet ve millet olarak fedakarlık yapmaktan, acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız" sözleri de bunu doğruluyor. Erdoğan, bütçe açığının azaltılması, kamu gelirlerinin artırılması derken, tam olarak zamları kastediyor. Keza bu açıklamadan birkaç gün sonra elektrik ve gaz 'fiyat ayarlaması' adı altında zam sinyalleri geldi. Kamunun doğrudan gelir elde ettiği otoyol ücreti, alkollü içki, sigaradaki otomatik maktu vergi artışı, şans oyunları, iletişim gibi hizmetlerdeki vergilerin artırılması gündemde.
VERGİLER, TÜKETİM MADDELERİ ZAMLANACAK, ÜCRETLER DÜŞÜRÜLECEK
ETHA'ya konuşan DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız da tam bu noktaya dikkat çekiyor. Vergiler artacak, temel tüketim maddelerine zam gelecek, fakat enflasyon düşük gösterilerek temel ücret olarak baz alınan asgari ücretten başlayarak işçi ücretleri daha da geriye çekilecek. Yani Erdoğan'ın bahsettiği "reçete" sermayedarlar ve onun temsilcisi devlet için değil emekçiler için "acı" olacak.
Pandemi süreciyle bağlantılı olarak uluslararası iş bölümünde Türkiye'ye -işçilerin hayatı hiçe sayılarak üretime devam edildiği için- daha fazla rol düştüğüne dair söylemleri hatırlatan Kaygısız, "Avrupa'daki kimi ülkelerde çalıştırılmayan alanlardaki işlerin, ara malların Türkiye'den üretilmesi, ihraç edilmesi meselesi var. Bunun kendisi emek maliyetlerinin düşüklüğüne yaslanan bir şey, rekabet, emek maliyetlerinin düşüklüğüne yaslanıyor. O nedenle acı reçete emek maliyetlerinin geriletilmesi anlamına geliyor" dedi.
Enflasyonu düşürme söylemlerini hatırlatan Kaygısız, bunu ücretlerin düşürülmesinin takip edeceğini söyleyerek, işçileri zor günler beklediğine işaret ediyor. Kaygısız, "Enflasyonun düşürülmesi birçok başka iktisadi değişkenle birlikte ele alındığında emek maliyetlerinin ucuzlatılması, ücretin ucuzlatılması sonucunu doğuruyor. Birincisi asgari ücret belirlenirken temel baz alınan şeylerden bir tanesi enflasyon. İkincisi, asgari ücretin birçok bakımdan kritik önemi var emek maliyetlerinin düşüklüğü açısından. Ücret artışlarında asgari ücretteki artış baz alınıyor genel olarak. Enflasyonun düşük gösterilmesi ile işçi ücretleri düşürülerek uluslararası sermaye bakımından cazibe merkezi oluşturulması amaçlanıyor. İşçileri zor günler bekliyor. İşçi sınıfı açısından çalışma koşulları ağırlaşıyor, yoksulluk artıyor, reel gelir kaybının daha fazla yoğunlaştığı bir döneme doğru giriyoruz" diye konuştu.
'ESNEK ÇALIŞMA DAYATILACAK'
Ücretlerin geriletilmesinin, işçilerin daha da yoksullaşması anlamına geleceğini, aynı zamanda çalışma sistemine de etkisi olacağını kaydeden Kaygısız şunları söyledi: "Bu aynı zamanda esnek çalışma vs. politikalarıyla da bağlantılı. Geçtiğimiz günlerde Torba Kanun meclisten geçirildi. Bu kanunda yer alan esnek çalışma maddelerinin bir kısmı çıkarıldı fakat, patronlara teşvikler kaldı. Torba Kanun, emek piyasalarının esnekleştirilmesi, yurt dışından gelen sermayenin 'güçlendirilmesi', ona gerekçe olarak da buradaki yatırım ortamının iyileştirilmesi diye ifade ediliyor. Yatırım ortamının iyileştirilmesinin bürokrasi, teşvikler ve işçi ücretleri ayağı var. Kabaca böyle bakılmasında yarar var."
ASGARİ ÜCRET DÜŞÜK TUTULARAK TÜM ÜCRETLER DÜŞÜRÜLECEK
Her yıl olduğu gibi bu yılın Aralık ayında da sendikalar, sermayedarlar ve devletin bakanları yan yana gelerek 2021 yılı asgari ücretini belirleyecek. Kaygısız da asgari ücret tartışmalarına dikkat çekiyor: "Yakın dönem açısından asgari ücret tartışması bu bakımdan oldukça önemli. Asgari ücret ülkedeki genel ücretler seviyesini de doğrudan etkiliyor. Sendikalı ve sendikasız işçilerin dışındaki, toplam halkın büyük bir çoğunluğunu etkiliyor. İki yakın dönem açısından, zamlara karşı ve asgari ücret başta olmak üzere ücretlerdeki reel kayıplara karşı mücadele önemli."
'İŞSİZLİK ARTIYOR DAHA DA ARTACAK'
TÜİK işsiz sayısını düşük göstermeye çalışsa da sendikaların yaptığı araştırmalar işsizliğin pandemi dönemi ile birlikte daha da arttığı gerçeğini gösteriyor. Birleşik Metal-İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız da işçi sınıfı açısından büyük bir işsizlikle karşı karşıya olduğumuza dikkat çekiyor. İşsizliğin özellikle özel hizmet sektöründe ağırlaştığına işaret eden Kaygısız, "Yükselen bir işsizlik dalgası var. İstatistiklerde görüyoruz, devletin rakamları bir tarafta ama sendikaların rakamlarında görüyoruz bu gerçeği. Aynı zamanda yaşıyoruz da. İşsizlik şu bakımdan önemli bir konu. İşsizlik düşük ücrete ve kötü çalışma koşullarına razı olmanın sonuçlarını yaratıyor. Bizi, işçi sınıfını 'terbiye' ediyor. Başkaldırıyı engelliyor, daha talepkar olunmasını engelliyor. Ve bulduğu en olumsuz koşullar neyse ona razı olmaya zorluyor" dedi.
İŞSİZLERİ ÖRGÜTLEYEREK İŞSİZ İŞÇİLER HAREKETİ YARATILMALI
Pandemiden önce de yakıcı bir sorun olan işsizlik, pandemi ile birlikte daha da yakıcı hale geldi. Kaygısız, işsizliğin artmasını "emek hareketindeki değişimlerden bir tanesi" olarak tarifliyor.
İşsizliğin kitlesel hale gelerek, örgütlü kesim üzerinde basınç oluşturduğunu kaydeden İrfan Kaygısız, "İşsizlik, sadece sendikalarda örgütlü kesim değil sigortalı, kayıtlı çalışan kesim açısından da basınç oluşturuyor. Bunun önlenmesinin yolu, o kesimin de örgütlenmesinden geçiyor. Dolayısıyla işsizlerin örgütlenmesi yeni dönem emek hareketi ve işçi sınıfı hareketi açısından özel bir anlam ifade ediyor. Çeşitli dönemlerde tartışıldı bunlar ama kriz dönemlerinde daha çok öne çıkıyor. İşsiz işçiler hareketi yeni dönem önemli sınıf dinamikleri haline gelebilir. Dünyada işsizlerin örgütlenmesi bakımından çeşitli deneyimler var, Türkiye'de yaygın bir deneyim yok. Mevcutların dışında, ötesinde tümüyle ayrı bir örgütlülükten bahsetmiyorum. İşsizlerle bir şekilde bulaşık, birliktelik halinde bir işçi örgütlülüğünün daha başarıya ulaşılacağını düşünüyorum" diyerek işsiz işçilerin örgütlülüğünün sınıf hareketi bakımından önemine dikkat çekiyor.
Kaygısız dikkat çektiği bütün bu veriler çerçevesinde, 'acı reçete' bağlamında işsizliğin artacağı, ücretlerin düşeceği, yoksulluğun artacağı bir döneme girildiğine işaret ediyor.
Sınıf hareketinin işsiz işçilerin örgütlenmesini gündemine alması gerektiğini kaydeden Kaygısız, "Buradan bir kesim kendi haklarını koruyarak çıkamaz. İşçi sınıfı açısından, işçi sınıfının büyük çoğunluğu bazı haklara sahip değilse, küçük bir azınlık o hakları koruyamaz. Temel bir ilkedir bu. Dolayısıyla, büyük çoğunluk bu haklardan mahrum. O nedenle sendikalı olan kesim oralara gözünü dikmeli ve örgütsüz olan daha büyük kesimle birlikte örgütlenmeli, mücadele etmeli" diye konuştu.
'TALEPLER ORTAK; İŞ, GELİR, KİRA YARDIMI'
İşsiz işçiler hareketi 1900'lerde başlayan ve bugüne kadar çok sayıda ülkede farklı deneyimler biriktiren bir hareket. 1905 Rusya'sında büyük bir işsiz işçiler konseyi örgütlenmesi var. Talepleri arasında, mutfaklar, aşevleri, kira ve devletten iş talepleri var.
İşsiz işçilerin örgütlenmesine dünyadan çeşitli örnekler veren Birleşik Metal-İş Sendikası TİS Uzmanı İrfan Kaygısız, "En yaygın bildiklerimizden biri Arjantin'deki Piqueteros, Yol Kesenler diye iade ediliyor. İşsiz işçilerin çok sayıda örgütlenmeleri var. Temel yaptıkları birkaç şey var, bir tanesi yol kesip bizim Migros türü büyük marketlerin araçlarına el koyup onu halka dağıtmak ya da anaartelleri kesip orada çeşitli sayıda işçinin işe alınması için devletle pazarlık yapmak. Sadece Arjantin öne çıkıyor ama Avrupa'da da yaygın işsiz işçiler hareketi var. Çok temel bir şey istiyorlar, iş, gelir ve kira yardımı talep ediyorlar" dedi.
İşsiz işçilerin talepleri bakımından her ülkede farklı adlandırmalar içerse de talepler oldukça benzer. Kaygısız, taleplerin benzerliğine işaret ederek, "Bu bugün, bizim açımızdan da geçerli. Herkes için güvenceli iş, gelir güvencesi temel talepler arasında. Bu önemli mücadele alanlardan biri" diye konuştu.