22 Kasım 2024 Cuma

Acele etmeden çabuk olalım!

Devrimci sosyalistler için 1 Mayıs çalışmaları ve anı, yıllara yayılan faşist tasfiyeci kuşatmadan çıkma, yükselen kitle hareketinin enerjisiyle güçlerini derleyip toparlama, yeni kuvvetleri kazanma, devrimci savaşım moralini yükseltme ve bu yolla dönemi kazanma taktiğinin sınanacağı bir çalışma süreci olarak ele alındı. Hemen belirtmeliyiz ki, gerek 1 Mayıs hazırlık çalışmaları, gerekse de anı, sürecin amaca uygun şekilde ele alındığını ve taktik planın hayata geçirildiğini gösterdi.

Acele etmeden çabuk olmak... "Yavaşça acele et" Latince aslından türettiğimiz bu oksimoron, haftalara yayılan 1 Mayıs çalışmaları boyunca devrimci sosyalistlerin örgütlenme faaliyetinin perspektifi oldu. Bir yandan örgütlenmenin motor gücü olan ajitasyon çalışmalarında nitelikli pratiğin, öte yandan kendi etki alanındaki kuvvetlerden başlayarak daha geniş halkalara ulaşan örgütlenme çalışmalarının nasıl bir görüş açısıyla ele alınacağı bu sözle tarif edilmiş oldu. 1 Mayıs'ı geride bıraktık. Fakat süreç devam ediyor ve ajitasyon-propaganda-örgütlenme ve eylemde çabukluk/hız, hala temel önemini koruyor. 1 Mayıs gibi tekil bir dönem veya eylem süreci için geçerli olduğu kadar devrimci savaşımın toplamı için de kesin bir sonuç alana kadar hızımızı arttırmak ve korumak temel bir kuralımız olarak görülmelidir. Bu sözle ne demek istediğimizi içinden geçtiğimiz siyasal koşulların projektörü altında açımlayalım.

Türkiye ve Kürdistan siyasal koşulları dikkate alındığında, zamanın hızlı aktığı, gelişmelerin olağanüstü bir seyir izleme potansiyelinin hayli yüksek olduğu gerçeği görülebilir. Rojava devrimi, Gezi ayaklanması, 6-8 Ekim Kobanê serhildanı, 7 Haziran siyasal zaferi, Suruç katliamıyla başlayan karşı devrimci terör dalgası, 15 Temmuz darbe girişimi, yıllarca süren OHAL uygulamaları ve nihayet ekonomik krize karşı yükselen kendiliğinden kitle hareketi ve işçi sınıfındaki uyanış... On yıllık siyasal sürecin yalnızca en temel kilometre taşlarından oluşan bu kısa özet bile soluk soluğa bir siyasal muharebe döneminin geride kaldığını gösteriyor. Egemen burjuva sınıf bölükleri arasında keskinleşen çelişkiler ve aşılamayan krizler kadar, işçi sınıfı ve ezilen halklarımızın bağrında biriken mücadele dinamiğinin yüksekliği de sınıf mücadelesinin hız kaybetmek bir yana ivme kazanarak yükseleceğini gösteriyor.

Öte yandan, geçen hafta bu köşede analiz ettiğimiz 1 Mayıs tablosu da siyasal faaliyet ve örgütlenme çalışmalarında hız kazanma ihtiyacına ışık tutan özgün veriler sundu. Köhnemiş ve sendikacılıkta burjuva sınıf hizmetkarlığı yapan Türk-İş, Hak-İş gibi konfederasyonların 1 Mayıs'taki ideolojik-politik tutumları; DİSK'te son yıllara yayılan ve kronik hale gelen grev-fiili grev ve direniş çizgisinden uzaklaşma, uzlaşma, bürokratikleşme, tabandan kopma ve burjuva muhalefet blokuna angaje olma gibi hastalıkları; KESK'teki ciddi güç ve nitelik kaybı, fiili-meşru mücadele anlayışında belirgin zayıflama... Bu tabloya karşılık 2022 başlarında boy veren, sendikasız ve/veya bağımsız sendikalar öncülüğünde gelişen fiili grevlerle karakterize olan işçi kitle hareketi, işçi sınıfı ve emekçilerin yeni arayışlara girme, mevcut dar kalıpları aşma isteklerini sergiledi. 1 Mayıs'ta bir yandan geleneksel sendikacılığın zayıflamış karakteri yansırken, diğer yandan genç işçilerin kendiliğinden katılımı, yine ekonomik krize karşı yoksulların, işsizlerin katılım oranı sürecin gelişen yanı olarak öne çıktı. İşçi sınıfı cephesindeki tablo, komünistlerin sınıf içerisindeki güçlerini büyütme, mevziler kazanma, militan tutumlarıyla sınıfın davranış çizgisini geliştirme ve genç işçileri kazanma yolundan ilerlemeleri gerektiğini gösteriyor.

Özcesi, soluksuz bir mücadeleyle geçecek yeni bir dönemdeyiz ve yelkenlerimiz sert bir fırtınaya hazır olmalı. Her an yeni bir gelişmeye gebe bir coğrafyada yaşıyoruz. Dolayısıyla dur durak bilmeden politik mücadeleyi geliştirme faaliyetiyle birleşen enerjik bir örgütlenme çalışması, devrim iddiasındaki bir gücün çalışma tarzının olağan bir niteliği haline gelmek zorunda. Hıza öncelik veren temel faktörün, işçi sınıfı ve ezilenlerin giderek ağırlaşan acil sorun ve ihtiyaçları olduğunu, bu durumun büyük bir mücadele dinamiği haline geldiğini belirtmeye gerek dahi yok.

1 Mayıs çalışmalarından önce bu tabloya dikkat çeken devrimci sosyalistler için 1 Mayıs çalışmaları ve anı, yıllara yayılan faşist tasfiyeci kuşatmadan çıkma, yükselen kitle hareketinin enerjisiyle güçlerini derleyip toparlama, yeni kuvvetleri kazanma, devrimci savaşım moralini yükseltme ve bu yolla dönemi kazanma taktiğinin sınanacağı bir çalışma süreci olarak ele alındı. Hemen belirtmeliyiz ki, gerek 1 Mayıs hazırlık çalışmaları, gerekse de anı, sürecin amaca uygun şekilde ele alındığını ve taktik planın hayata geçirildiğini gösterdi. Eksik ve aşılması gereken örgütsel zayıflıklar bir kenara kaydedilmek üzere özgüvenle denilebilir ki, 1 Mayıs kazanıldı. Siyasal süreçte taşıdığı öneme denk gelen bir genel kitle katılımı anlamıyla 1 Mayıs kazanıldığı gibi, komünist öncünün dönem taktiğinin başarıya ulaştırılması anlamında da bu kazanıma vurgu yapabiliriz.

1 Mayıs sürecinin verileri, devrimci sosyalistlerin Newroz sonrası belirlediği dönem planlanmasıyla giriştikleri siyasal ve örgütsel düzeyi yükseltme çalışmalarının önemli oranda başarıya ulaştırıldığını, bu kapsamda; yükselen kitle hareketinin yarattığı enerjinin absorbe edilerek devrimci bir iç motivasyona dönüştürüldüğünü, parti kitlesine ve kitlelere dönük anlamlı örgütlenme adımlarının atılarak parti-kitle ilişkisinin yeniden devrimci temelde kurulduğunu, nitelik kaybı yaşanan örgütlenme tarz ve alışkanlığına müdahale edildiğini, farklı alanların parti faaliyeti içerisinde devrimci işbirliğinin sağlandığını, alanlarda eşitsiz temelde olsa da ajitasyon-propaganda çalışmalarında niteliksel gelişme yoluna girildiğini söyleyebiliriz. Tüm bu adımların 1 Mayıs anında enerjik, coşkulu ve disiplinli parti kortejleri olarak yansıdığını, başta İstanbul ve İzmir gelmek üzere, Bursa, Samsun, Hopa, Fındıklı, Antalya, Amed ve Dersim gibi kentlerde bu çalışmaların karşılık bulduğunu kaydedebiliriz. Bu temelde 1 Mayıs, faşist-tasfiyeci kuşatmaya karşı devrimci sosyalistlerin ideolojik-politik değeri yüksek bir yanıtı olarak mücadele tarihindeki yerini aldı.

Ancak, devrimci savaşımımızın ihtiyaçları dikkate alındığında bu tablonun henüz yetersiz olduğu da açıktır. Örneğin, siyasal ajitasyon çalışmalarının niteliği ve çapının mücadele sahasının genişliği ve derinliği dikkate alındığında henüz gerilerde olduğunu kaydetmeliyiz. Tablosunu çizdiğimiz siyasal süreç içinde devrim ve karşı devrim arasındaki güç ve hegemonya ilişkisinin derecesinin belirlendiği alanların başında siyasal teşhir ve ajitasyon-propaganda gelir. Halkın gerçeğe ulaşmasında ve onu bilince çıkararak bir eylem gücü haline dönüştürmesinde "haber alma hakkı" son derece kritik bir yerde durur. Haber alma ve aydınlanma çalışmalarının faşist baskı altında tutulması, siyasal gelişmenin yavaşlamasının başlıca sebeplerindendir. Bundan dolayıdır ki, saray diktatörlüğü uzunca bir süredir basın-yayın organları üzerinde kesin bir denetim sağlama, halkın haber kaynaklarını kurutmada sıkı sansür ve baskı yöntemlerine başvurdu. Siyasal teşhir ve ajitasyon-propaganda çalışmasının niteliğinin ve çapının genişletilmesi, tam da bu durumu aşmanın en etkin biçimi, örgütlenme çalışmalarının ilerlemesinin de zeminidir. İşçiler, işsizler, gençler, kadınlar, yoksullar kendi gerçek çıkarlarının ancak bu yolla farkına varırlar ve örgütlenmeye açık hale gelirler. Siyasal gelişmelerin hızlı ve baş döndürücü, siyasal gelişmenin ise göreli olarak yavaş olması, bir gerilim konusudur ve ancak devrimci bir müdahaleyle çözüme kavuşur. 1 Mayıs çalışmalarının enerjisi, devrimci ajitasyon-propaganda çalışmalarında yeni bir hıza ve düzeye ulaşmak, iyi planlanmış etkili bir ajitasyon-propaganda çalışmasıyla iç içe geçen bir örgütlenme faaliyetinde ısrar etmenin zorunluluğuna işaret etti. Hızlı siyasal gelişmelere bağlı olarak siyasal-örgütsel gelişmeyi de hızlandırmak ancak bu yolla mümkündür. Acele etmeden çabuk olmanın esprisi de buradadır.

Zaman hızlı geçiyor ve kaybedecek vaktimiz yok. Ancak içinde dağınıklığı, acemiliği, yüksek hata payını, anı kurtarma isteğini, dar pratikçiliği ve stresli bir telaşı barındıran aceleciliğe değil, aksine ustalık ve plan isteyen, devrimci akıl ve soğukkanlılığı gerektiren, örgütsel uyuma dayanan, emek yoğunluğuyla birleşen stratejik düşünme yeteneğine haiz bir hıza ihtiyacımız var. Daha hızlı olmanın yolu mevcut güçleri daha iyi örgütlemekten ve yeni kuvvetleri kazanmaktan, siyasal ve örgütsel niteliği yükseltmekten geçer.

1 Mayıs bu gerçeğe işaret etti. Daha etkili ve hızlı ajitasyon-propaganda, sürekliliği sağlanmış bir kitle örgütlenme faaliyeti... İş çok, zaman az. Acele etmeden çabuk olmak lazım.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 13 Mayıs tarihli 62. sayı başyazısı.