28 yıllık tarihin gücüyle…
Kadro gücünün önceki dönemlere göre sınırlandığı, örgütsel niteliğin zayıfladığı koşullarda devrimci sosyalistler, şimdi kendi durumlarını daha ileri düzeyde değiştirmenin, mevcut sınırlarını aşmaya doğru hamle yapmanın ve mücadelenin bugünkü acil ihtiyaçlarına yanıt olmanın yolunu açmaya çalışıyor. Merkezinde politik mücadeleyle sıkı sıkıya bağlı bir örgütlenme hamlesinin durduğu yeni bir dönem politikasını uygulamaya koyuyor.
Komünist öncü, 28. mücadele yaşına da karşı devrimin ateşi altında girdi. Bir yanda Kürdistan dağlarında ölümsüzleşen komünist gerilla Şafak Kızıldere'yi (Ulaş Alankuş) sonsuzluğa uğurlarken, diğer yanda faşist polis ve yargının yeni tutuklama saldırılarının muhatabı oldu. Son tahlilde bir siyasi savaşım olan sınıf mücadelesinin sorun ve ihtiyaçlarına göre konumlanan, kendisini bu temel üzerinde yapılandıran öncünün gelişiminin olağan seyridir bu. Şaşılacak bir yan yok. Öncü, bir savaş partisidir ve bulunduğu her alanda bedel ödeyerek gelişimini sürdürmeyi mücadelenin kaçınılmaz sonucu olarak görür. Genç proleter Erdal Balcı'yla başlayan ve dağların genç kartalı Şafak Kızıldere'yle yürüyüşünü sürdüren bu kervan, varılacak yere bu bilinçle ve azimle varacaktır. Buna şüphe yok.
Faşist şeflik rejiminin karargahlarında komünist öncüyü tasfiye etmek, fiziksel olarak bunun başarılamadığı koşullarda ise gelişimini engellemek, onu devrim iddiasından ve çizgisinden saptırmak için durmaksızın planlar yapıldığı, başta siyasi polis ve istihbarat şebekesi olmak üzere elindeki tüm kuvvet ve imkanların bu amaca seferber edildiği açık. Geride kalan birkaç yıllık dönem boyunca bu strateji bağlamında öncünün saflarını örgütsüzleştirerek iradesini kırmak, politik-örgütsel önderlik gücüyle yerel güçleri ve devamla öncüyle kitlesi arasındaki bağı koparmak için her türlü saldırı biçimini devreye koydu. Bugün de bu amacından vazgeçmiş değil.
Güncel koşulların analizine dayalı biçimde mücadelemizin temel sorun ve ihtiyaçlarına yanıt olabilecek yol ve yöntemler bulmak, komünist öncünün özellikle fiili meşru mücadele bölüğünün önündeki yakıcı görev olarak duruyor. Ancak bu görevin temel koşullarını ve niteliğini kavramak zorundayız. Bu bir siyasal sınıf savaşımı ve dolayısıyla her türlü sorun ancak bu savaşımın yükseltilmesiyle aşılır.
Meseleyi soyut, karmaşık ve nesnellikten kopuk fikirler etrafında dolanmaktan sakınarak, yalın haliyle ele almalıyız. Siyasal mücadelenin bütünü ve genel bağlantısı içinde düşünüldüğünde bunun son kertede bir örgütlenme sorununa denk geldiği açık. Karşı devrim cephesi devrimci örgütlenmenin her türünü engellemeye çalışıyor. Devrimci akıl ve irade ise önüne konulan engelleri aşmak ve kitle örgütlenmesini başarmakla mükellef. Bugünkü koşullarda üzerinde düşünülmesi ve çözüm üretilmesi gereken sorun bu. Bu konuda en başta komünist öncünün 28 yılda biriktirdiği deneyim hazinesine bakmak, yanı sıra Türkiye, Kürdistan ve dünya devrim tarihinin birikimlerinden yararlanmak ilk çıkış noktası olarak görülmelidir.
Kadro gücünün önceki dönemlere göre sınırlandığı, örgütsel niteliğin zayıfladığı koşullarda devrimci sosyalistler, şimdi kendi durumlarını daha ileri düzeyde değiştirmenin, mevcut sınırlarını aşmaya doğru hamle yapmanın ve mücadelenin bugünkü acil ihtiyaçlarına yanıt olmanın yolunu açmaya çalışıyor. Merkezinde politik mücadeleyle sıkı sıkıya bağlı bir örgütlenme hamlesinin durduğu yeni bir dönem politikasını uygulamaya koyuyor. Yakın dönemden başlayarak ele alınan iç örgütlenme düzeyindeki gelişimi hızlandırma, değişik türden parti örgütlerinde görev omuzlayacak genç kadrolar yetiştirme, parti üyeleriyle ve kitlesiyle bağları güçlendirme, politik mücadele araç ve biçimlerinde çeşitliliği yakalama, politik faaliyet alanlarını genişletme, yeni insanlar kazanma yolundan ilerleyerek savaşım gücünü büyütmek istiyor. Kendinden başlayarak kitle hareketinin durumunu devrimci temelde değiştirmeyi hedefliyor.
Hemen belirtmeliyiz ki, yalnızca elde bulunan kadro ve örgüt gücünden bakarak böylesi bir dönem politikasının ve devrimci taktiğin inşa edilemeyeceği bilinmelidir. Devrimci akıl, ortalama insanın koşullarla ve alışkanlıklarla düşünmeye meyilli tarzıyla sorunu ele alamaz. Sorun, kuvvetlerin nicel durumuna değil, bu kuvvetlerin mücadelenin güncel ihtiyaçlarına göre nasıl ve hangi biçimde konumlandırıldığına bakılarak ele alınmalıdır. Politik ve örgütsel önderlik gücü başta gelmek üzere, devrimci sosyalistler bulundukları alanlarda sorunu bu temelde kavramalıdır. Aksi durumda güç yetmezliği düşüncesi, ileriye doğru adım atmanın ilk ve en büyük engeli haline gelir.
Devrimci kitle partisini yeni ve daha ileri düzeyde örgütlemek için yürütülecek çalışmanın ana görüş açısı, tüm kadro, üye ve taraftar ilişkilerinin örgütlü hale getirilmesi, kitle ilişkilerinin sistematik bir temele kavuşturulmasıdır. Dağılan örgütler yeniden kurulmalı, bu amaçla genç ve deneyim sorunu yaşayan yeni kadrolara tereddüt etmeden sorumluluk verilmelidir. Öte yandan pratik mücadele içinde yer alan bu kadrolar ideolojik ve politik olarak yeni görevlere hazırlanmalı, eğitim gruplarında politik-ideolojik eğitimlerle güçlendirilerek yeni döneme ve görevlere hazır hale getirilmelidir. Kampanya temelinde devrimci kitle partisinin üyeleriyle ilişkilerini düzenlemesi, dijital üye formlarını etkin kullanması, bire bir yeni üyeler kazanması bu örgütsel hamleyi güçlendirecek bir diğer adım olacaktır.
Böylesi bir çalışmanın yalnızca iç örgütsel düzeyin yükseltilmesiyle sınırlanmayacağı açık. Aksine yüzünü kitlelere dönen, ajitasyon ve propaganda faaliyetinde niteliği yükselten, 5-10 kişilik seminer, ev toplantısı, kahve konuşmalarından, onlarca ve yüzlerce kişinin katıldığı panel, konferans, tiyatro ve konser gibi etkinliklerine değin kitle katılımının esas alındığı bir çalışma örgütlenmelidir. Komünist öncünün tarihinde az sayıda kuvvetle büyük işlerin başarıldığı, bazı durumlarda bir ya da birkaç militanla yüzlerce emekçinin katıldığı etkinliklerin yapıldığı, sınırlı sayıda kadro gücüyle on binlere, yüz binlere gidilen kampanyaların örgütlendiği deneyimler azımsanmayacak kadar çok. Bu deneyimler tek tek parti örgütlerinde ve eğitim gruplarında incelenmeli, devrimci sonuçlar çıkarılarak pratiğe uyarlanmalıdır. Son birkaç hafta içinde genç komünistler, devrimci sosyalist sanatçılar ve parti kadrolarının İstanbul'un kimi emekçi semtlerinde devrimci işbirliği temelinde gerçekleştirdikleri ajitasyon-propaganda faaliyetinin nasıl sonuçlar ürettiği yeterince fikir vermektedir.
Öte yandan, kendinden menkul bir parti tanıtım ve propaganda faaliyetiyle örgütlenme çalışması yürütülemeyeceği, bunun sınırlı sonuçlar doğuracağı bilinmelidir. Örgütlenme, ancak hedef kitlenin sorun, talep ve ihtiyaçlarıyla uyumlu bir politik faaliyet örgütlenirse gerçek karşılığını bulur. Son derece meşru temelde, özgüce dayalı biçimde güncel gelişmelere eylemli yanıt olmayı başarmalıyız. Söz gelimi, belirlenen semtlerde 15-20 komünist militanın bir araya gelerek Kürdistan'daki işgalci savaşa karşı sesini yükseltmesi neden zor olsun? Keza, yoksulların arasında birkaç kişilik mobil gruplarla yoksulluğa, işsizliğe, açlığa karşı eylemli ajitasyon çalışmaları neden yapılamasın? Rejim güçlerinin emekçi sol hareketi ve özel olarak devrimci hareketi politik olarak nefessiz bırakmaya çalıştığı yerde, her türlü irili ufaklı politik ajitasyon ve eylemin güçlere hareket kazandıracağı, nefes borusu olacağı akıldan çıkarılmamalıdır. Kampanya, parti tarzının bu temelde kazanılmasını da hedefleyecektir.
Arkamızda bıraktığımız 28 yılda büyük bir deneyimler, kahramanlıklar, başarılar yaşadık. Her tasfiyeci faşist kuşatmayı ve saldırıyı politik mücadelenin ihtiyaçlarından bakarak yanıtladık. Engelleri böyle aştık, savaş partisi olarak devrimci hareketin merkezine konumlanmayı böyle başardık. Şimdi mücadele bizden daha büyük adımlar bekliyor.
Sonuç kısmında "Ne Yapmalı?" diyerek Lenin'e kulak verelim: "Bir kez görevler doğru biçimde belirlenince, bir kez bu görevleri gerçekleştirme yolunda yinelenen girişimler için enerji olunca, geçici başarısızlıklar yalnızca küçük talihsizlikleri temsil eder. Devrimci deneyim ve örgütsel yetenek elde edilebilecek şeylerdir. Yeter ki bunları elde etme isteği olsun, yeter ki eksiklikler kabul edilsin. Devrimci eylemde bu eksikliklerin kabul edilmesi bunların yarı yarıya giderilmesi demektir."
*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 16 Eylül tarihli 80. sayı başyazısı.