23 Aralık 2024 Pazartesi

24 baro yönetimi, İstanbul Barosu'na sahip çıktı

İki gazetecinin Rojava'da işgalci Türk devletin SİHA saldırısında katledilmesine ilişkin açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerine soruşturma açılmasına 24 baro tepki gösterdi. Yapılan ortak açıklamada, soruşturma hukuki şiddet olarak nitelendirilerek, dayanışma çağrısında bulunuldu.

İstanbul Barosu'nun, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın Rojava'da işgalci Türk devletinin SİHA saldırısında katledilmesine ilişkin yaptığı açıklamanın ardından Baro Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlatılmasına 24 baro tepki gösterdi.

Adıyaman, Ağrı, Balıkesir, Batman, Burdur, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Antep, Hakkari, Iğdır, İzmir, Kars, Manisa, Mardin, Muğla, Muş, Şırnak, Urfa, Şırnak, Tekirdağ, Tunceli, Van ve Zonguldak barolarının yaptığı ortak açıklamada, suçlamaların soyut ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek, İstanbul Barosu'nu hedef yapılmasına tepki gösterildi.

Kaboğlu ve baro yönetim kurulu üyeleri hakkında, "Örgüt propagandası yapmak" ve "Halka yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak" iddialarıyla başlatılan soruşturmanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan 24 baro yönetimi, "İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu, Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95. maddeleri ile barolara ve yönetim kurullarına verilen hukuk devletini ve insan haklarını savunma görevini yerine getirmiştir. Yapılan basın açıklaması ifade özgürlüğü kapsamındadır" dedi.

Baroların sadece avukatların meslek örgütleri olmadığı, toplumsal adaletin sağlanmasında ve temel hakların korunmasında kilit rol oynadığı vurgulanan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "İnsan hakları ihlallerini araştırmak, bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek ve devletin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi için çağrıda bulunmak, baroların meslek görevleri arasındadır.
"Bu soruşturma, baroların insan hakları savunuculuğunu etkisizleştirme ve bağımsızlıklarını zayıflatma amacı taşımaktadır. İfade özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir ve eleştirilebilecek şekilde yorumlanması, otoriterleşme eğilimlerini güçlendirmektedir.
"Toplumu, söz söylemeyen, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen bir insan yığınına çevirmeye çalışan anlayışa karşı İstanbul Barosu ve yönetim kurulunun yanında olduğumuzu bildiriyor, tüm meslektaşları düşünce ve ifade özgürlüğü için İstanbul Barosu ile dayanışmaya çağırıyoruz."