20.07.2015
Suruç'un yolunda gidenlerin, o yoldan yürümek isteyenlerin gözü kulağı adalet kampanyasında ve 20 Temmuz'da. O halde 20 Temmuz'da ölümsüzlerimizin izinden, mezar başlarında, sokaklarda, bulunduğumuz her yerde Suruç'un hesabını sormaya, 33'lerin düşlerini gerçek kılmaya.
Amara Kültür Merkezi'nde, meşe ağacının altında bir sofra kurulmuş... Enternasyonal devrimci marşın dediği gibi "kimler yoktu ki aralarında"... Türkler, Kürtler, Çerkesler, Lazlar, Araplar, Ermeniler, Rumlar... Aleviler, Müslümanlar, Hristiyanlar, Ezidiler... Gençler, kadınlar, LGBTİ+'lar, işçiler, köylüler, yoksullar... Komünistler, sosyalistler, yurtseverler, anarşistler, ekolojistler, feministler, taraftar grupları, anti-faşistler, Geziciler... Birbirlerini uğradıkları baskıdan, şiddetten, geleceksizlikten, sömürüden, inkârdan, dillerinin ve kültürlerinin yasaklanmasından, yok sayılmaktan, doğalarının katledilmesinden tanıyorlardı. Faşizmin zulmünden aldıkları paydandı tanışıklıkları. Ve elbette birlikte direnmekten, mücadele etmekten, aynı barikatlarda dövüşmekten, aynı siperlerde savaşmaktan biliyorlardı birbirlerini. Aynı düşün peşinde olmaktı onları Amara'da buluşturan.
Suruç'ta, Amara'nın bahçesinde, o koca meşe ağacının altındaki buluşma, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrim yürüyüşünün, gözle görülür elle tutulur yoluydu. Buluşmanın gücü, birleşik devrim stratejisinin, onun devrimci eyleminin gücüydü. Bunun içindir ki ne katliam ne de sonrasında tırmanarak artan faşist baskı, zulüm ve zorbalık, bu kararlı birleşik devrimci yürüyüşü engelleyemedi, yolundan saptıramadı. Birleşik devrim yürüyüşü daha kararlı bir biçimde ilerliyor.
SURUÇ KATLİAMININ SİYASİ HEDEFLERİ
Kobanê inşa kampanyası, komünist gençliğin öncülüğünde devrimci programa, birleşik devrimci stratejiye ve bölgesel devrim görüş açısına bağlı bir biçimde öncü politika yapmanın parlak bir örneğidir. Dolayısıyla, Suruç katliamının diğer hedefleri bir yana, birincil temel siyasi hedefi bu birleşik devrimci köprüyü yıkmak, devrimci tarihimizin ileri geleneklerinin güçlü olarak sahiplenilmesine, onun yeni tarihsel koşullar altında politik mücadelede var edilmesine darbe vurmaktı. O güne kadar Kürdistan özgürlük mücadelesiyle yan yana omuz omuza, birleşik bir zeminde duruş içinde olanları, siper yoldaşlığı sergileyenleri gözaltı, baskı ve tutuklamalarla engellemeye, iradelerini kırmaya çalışan faşist rejim, Suruç'la birlikte bunu kitle katliamı düzeyine çıkardı. Birleşik devrim yürüyüşüne yüzünü dönen kitlelere, antifaşist emekçi sola 'siz de bu yola girerseniz sonunuz böyle olur' mesajı verilmeye çalışıldı. Nitekim çok değil, yaklaşık üç ay sonra o yolda yürüme kararlılığı sergileyenlere, 10 Ekim'de benzer bir katliam saldırısı örgütlendi. Fakat başarılamadı. Gerek Suruç şehitleri, gerekse de 10 Ekim şehitleri yüz binlerin görkemli gösterileriyle uğurlandı. Öfke ve mücadele kararlılığı daha fazla bilendi.
İnşa kampanyası aynı zamanda gençliğin devrimci eylemini harekete geçiren, enerjisini ve coşkusunu devrime doğru akıtan bir hamlesi, devrimci bir yol arayışıydı. Türkiye ve Kürdistan'daki devrimci durumu anlama, sezme ve eylemiyle görünür kılmanın başarılı bir pratiğiydi. Katliamın komünist gençliği hedeflemesi bu anlamıyla tesadüf değildir. Her türlü zorbalık ve faşist yöntemle gençliğin Gezi'de, Kobanê direnişi ve Rojava devrimi sürecinde kendisini ortaya koyuşunu, devrimci eylem gücünü zayıflatamayan faşist rejim, komünist gençlik şahsında mücadeleci ve fedai bir kuşağı toptan yok etmek istedi. Benzer bir pratiği, özyönetim direnişlerinde, Kürt yurtsever gençliğine dönük de yaptı. Başaramadı. Suruç şehitleri ve gazileri şahsında, politik eyleminin bilincinde olan, başı dik bir duruş geliştirildi. Politik mücadele bir adım daha ileri taşındı. Katliamdan kurtulanların bazıları özgür alanlarda saray rejimine karşı politik askeri mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı. Değişik tipte politik mücadele mevzileri açıldı. Ve en önemlisi Suruç şehitleri şahsında, sokağı eksen alan birleştirici ve kapsayıcı içerikte önemli bir adalet mücadelesi örgütlendi ve bu mücadele sürüyor. Komünist gençlik, değişik siyasal zeminlerde duran anti-faşist gençlik örgütlerini faşist saray rejimine karşı saflaştırıp cepheleştirerek 33'lerin birleşik devrim çizgisini derinleştirdi. 5. yılda yürütülen kampanya bunu daha fazla belirginleştirmiş oldu.
SURUÇ KATLİAMININ İDEOLOJİK HEDEFLERİ
Katliam saldırısının başlıca ideolojik hedefi kitlelerde yılgınlık ve teslimiyet ruh halini yaratmaktı. Sonraki tüm katliamlar da bu çizginin derinleştirilmesi ekseninde gerçekleştirildi. Bu başarılamadı. İlk önemli sınav Amara Kültür Merkezi'nde verildi. Katliamdan sağ kurtulanlar ve Suruç halkı komünist gençliğin eylemini sahiplenmede ve faşist rejimin katliamdaki rolünü teşhir etmede duraksamadılar. Yaralılar verdikleri röportajlarda ve yaptıkları açıklamalarda, hastahanelere götürülürken sergiledikleri duruşla yüzlerini onlara dönen milyonlara faşist saray rejimine karşı direniş ve mücadele çağrısı yaptılar. İkinci sınav ölümsüzlerin uğurlanmasıydı. Uğurlama törenleri, milyonların sahiplenmesine ve faşist rejime karşı öfke seline dönüştü. Üçüncüsü ise yaralılar etrafında örgütlenen büyük dayanışma pratikleri oldu. Nasıl ki Kobanê etrafında örülen güçlü dayanışma pratikleri Kobanê direnişine güç ve moral taşıdıysa, Suruç gazileri etrafında örgütlenen dayanışma da aynı gücü ve morali taşıdı. "Dayanışma ezilenlerin inceliğidir" sözünün güzel örnekleri ortaya çıktı.
Saldırının diğer bir ideolojik hedefi ise komünist öncü saflarında devrimci iradeyi kırmak, onu örgütsel ve fiziki olarak dağıtmak, moral bakımdan çökerterek içe döndürmekti. Keza komünist gençlik şahsında öncünün geleceğini imha etmekti. Fakat bu da başarılamadı. Komünist öncü katliama yenilmemiş, tüm cephelerde yekvücut biçimde kenetlenerek, dönemin ağır sorumluluklarını taşımış, iradesini güçlendirerek başı dik çıkmıştır. Katliam saldırısı öncünün fedailiğini, dirayetini, kararlılığını, ideolojik gücünü, strateji ve programa bağlılığını, test etmiştir. Rahatlıkla denilebilir ki, komünist öncü tüm bu testleri başarıyla geçerek yolunu yürümüştür.
20 TEMMUZ'DA SOKAĞA
Antifaşist gençlik örgütleri, 5. yılında önemli bir kampanya yürütüyorlar. Suruç'un yolunda gidenlerin, o yoldan yürümek isteyenlerin gözü kulağı adalet kampanyasında ve 20 Temmuz'da. O halde 20 Temmuz'da ölümsüzlerimizin izinden, mezar başlarında, sokaklarda, bulunduğumuz her yerde Suruç'un hesabını sormaya, 33'lerin düşlerini gerçek kılmaya.