Ziya Ulusoy yazdı | Trajediye ilgisiz kalırsak
Karabağ/Artsakh halkının yüzyıllardır yaşadığı yurdundan tehcirine ve özyönetim hakkının gasbına karşı emekçi sol hareketin ilgisizliğe son vermesi tutarlı demokratlığın şartı, şovenist zehirlenmeye karşı halklar arası sosyalist kardeşliği geliştirmesinin gereğidir.
Türkiye'de Karabağ/Artsakh trajedisine ilişkin milliyetçi düşünmenin revaçta olduğu bir dönemdeyiz. Kafkasya nüfusu az olan halkların iç içe yaşadığı bölge. Karabağ/Artsakh'la Ermenistan arası bölgenin halkının yüzde 70'i müslüman Kürtlerden oluşuyordu. 90'lı yılların başındaki savaşta bölgede yaşayan Kürtler de göç etti. Bunun nedeni ortak müslüman inancının mı, Ermenistan yöneticilerinin baskısı mı iyi bildiğimiz bir konu değil.
'90 çatışmaları veya Ermenistan'ın savaşta ara bölgeyi işgali Kürtleri yurdundan etmiş olabilir. Yaşam koşulları gerilemiş ve Kürtçe eğitimden mahrum kalmış, asimile olmaya mahkum olmuş olabilirler. Fakat şimdi Karabağ/Ermeni halkının yurtlarından tehcir edilmesine sessiz kalmamaları gerekir.
Azerbayan halkı, Ermenistan halkıyla geçmişte Xocalı ve Sumgayit'da karşılıklı katliamları ve sürgün acısını yaşamış olması nedeniyle şimdi Ermeni halkın toptan tehcirine ne sevinebilir ne de kayıtsız kalması halkların kardeşliğini yeniden inşa etmeye hizmet edebilir!
Yaşanan ağır sonuçlar ve acıların halklar arasında milliyetçiliği karşılıklı geliştirdiği bir gerçek. Bu gerçeğin bir yansıması olarak Kafkasya'da Ermeniler ile müslüman Kürtler ve Azeriler birbirlerine güvensizlik duyuyorlar. Güvensizliği gidermenin bir adımı da bir yerden başlayarak yeniden enternasyonalist tutum takınmaktır. Sosyalizmin sağladığı yurdunda ulusal özgürlüğü yaşama döneminin barışçılığını ve kardeşliği bilincini yeniden yükseltmektir. Bu enternasyonalist tutum Karabağ/ Artsakh Ermeni halkının tehcirine karşı çıkmakla başlatılabilir.
Bu Türkiye halkları için de geçerli. Her şeyden önce Karabağ/Artsakh halkına karşı Azerbaycan oligarkı ve diktatörü Aliyev'in yayılmacı Erdoğan faşizminin ve İsrail siyonizminin desteğindeki savaşı haksız bir savaş. Ermenistan ve Azerbaycan'ın milliyetçi çatışması/savaşı, yol açtığı veya bilinçli hedefledikleri diğer etnik temizlikler haksız bir savaşın acı sonuçlarıydı. Fakat bu haksız savaştan farklı olarak Karabağ/Artsakh Ermeni halkının yüzyıllardır yaşadığı yurdunda özyönetim hakkı demokratik hakkıdır. Bağımsız mı veya hangi devlete bağlı olarak özerk mi yaşayacağını o halk tayin etmeli.
Şimdi Türkiye halklarında egemen olan ve emekçi sol hareketin çoğunluğunu ilgisizliğe iten düşüncelerden biri sanki 90'lı yıllardaki Ermenistan–Azerbaycan savaşının sonucunda Ermeni halkı Karabağ/Artsakh'a yerleştirilmiş yanılgısıdır. Ermeni halkı Karabağ/Artsakh'ta yüzyıllardır çoğunluk halk olarak yaşıyor. 90'larda çatışmaların hemen öncesinde Azerbaycan'a bağlı olarak "1989 nüfus sayımına göre, Dağlık Karabağ'da 145,593 Ermeni (yüzde76,4) ve 42,871 Azeri (yüzde22,6) yaşamaktaydı."( Alp Altınörs, https://artigercek.com/makale/karabag-ozerk-kalsaydi-266644 )
Milliyetçi çatışmaların oradaki azınlık Azeri halkının sürgününe yol açmasına karşı çıkmak da, çoğunluk Ermeni halkının yurdunda ulusal bakımdan özgürce yaşamasını savunmak da tutarlı demokratlığın şartıdır.
Milliyetçi şartlanmadan çekinerek tutarlı demokratik tavırdan vazgeçmek, ilgisizliği tercih etmek, sonuçta Türk ve diğer müslüman inançtan Türkiye halklarını burjuvazinin şoven şartlanmalarına terketmek demektir. Onyıllardır süren Kürt özgürlük mücadelesinde 4 milyona yakın Kürt köylüsü sürüldü. Bu sömürgeci zulme Türk halkı arasında yeterli mücadelenin verilemeyişi şovenist şartlanmayı yükseltti. Ulusalcı, Türkçü ve İslamcı ideolojilerin Türk halkını bilincini felç etmesine, işçi sınıfı ve ezilenlerin devrimci mücadelesinin marjinal kötürümlülüğüne yol açtı. Sonuçta da Erdoğan faşizminin kitle desteğini pekiştirmesinin temel faktörlerinden biri oldu.
Erdoğan faşizmi bu desteği Rojava işgallerinde, Medya Savunma Alanlarına ağır imha savaşında, Azerbaycan diktatörüne ilhakçı savaşta hamilikte tepe tepe kullanıyor.
Şimdi Erdoğan, Rojava'nın bütününü ve Kürt federe bölgesini himayeci işgali için Aliyev'in Karabağ/Artsakh'ı ilhakını emsal olarak gösterecek. Karabağ/Artsakh halkının yüzyıllardır yaşadığı yurdundan tehcirine ve özyönetim hakkının gasbına karşı emekçi sol hareketin ilgisizliğe son vermesi tutarlı demokratlığın şartı, şovenist zehirlenmeye karşı halklar arası sosyalist kardeşliği geliştirmesinin gereğidir.