Ziya Ulusoy yazdı | Hangi sınıfın cumhuriyeti?
Türk burjuvazisinin rejimlerinin diğer karakteristik yüzü ezilen ulus ve inançlara karşı baskı ve soykırımcı saldırılar ile asimilasyon oldu. İttihatçıların başlattığı soykırımcı saldırganlığı Pontus ve Kürt halklarına karşı sürdürdü. Erdoğan-Bahçeli çetesi, Netanyahu'nun Filistinli soykırımına sahte gözyaşı dökerek, kendi soykırımcılığını örtüyor.
Cumhuriyet üzerine tartışma devam ediyor.
İşgale karşı mücadelede öncülüğü ele geçiren Kemalistler burjuvazinin bilinçli siyasi temsilcileriydi.
Henüz işgale karşı savaş içindeyken bile, M. Suphi ve yoldaşlarını katletmeleri ve ardından 1. Meclis'teki Halk Grubu'nu yasaklamaları keskin bir sınıf tavrı, burjuvazinin rakipsiz iktidarını güvenceleme saldırganlığıydı.
Burjuvazi, cumhuriyetin tek parti döneminde bu tutuklama ve yasakları sürdürdü. 2. Savaş'tan sonra bu kez yasal parti kurmaya karşı tutuklama avını başlattı.
Bayar-Menderes diktatörlüğü de komünistlere tutuklama ve yasak politikası izledi.
'60'lı yıllarda sınırlı demokratik hakları değerlendirme, dünyadaki devrimci yükselişin de etkisiyle işçi öğrenci ve köylü hareketi ile Kürtlerin yeniden uyanışının devrimci kitle hareketine yol açtı. Burjuvazi bu kez devrimci ve komünist harekete karşı MTTB ve MHP'yi saldırgan vurucu güç olarak kullandı.
12 Mart 1971 yarı-askeri faşist darbesiyle devrimci gelişmeyi ezmeye girişti. '70 yıllarda devrimcileri imha ve kitlesel katliamlara başvurdu. Düşük yoğunluklu iç savaşı, kontrgerilla saldırılarını yaşattı.
12 Eylül 1980 askeri faşist darbesiyle devrimci hareketi ve kitle hareketini ezdi. Generallerin güdümünde parlamenter faşizmi kurumsallaştırdı. Türk-İslam sentezini resmi ideoloji olarak kitlelerde hakim hale getirmeye çalıştı.
Kürt Özgürlük Hareketi'nin (KÖH) yükselişini önleyemeyince '90'lı yıllarda özel savaş rejimini uyguladı.
Sonuç Erdoğan-Bahçeli faşist şeflik rejiminin kopkoyu karanlığı oldu. Daha önemlisi de geniş çaplı İslamcı-Türkçü kitle temeli yaratıldı. Erdoğan bu temeli kullanarak içte faşizmi kalıcı kılmaya çalışıyor, dışta işgalci soykırımcı savaşları tırmandırıyor. "Türkiye yüzyılı" palavrasını, faşizmi ve sermaye oligarşisinin iktidarını kalıcı kılmanın aldatıcı şarabı olarak halka içiriyor.
Türk burjuvazisi, Kemalist, darbeci veya parlamenter, Türkçü veya İslamcı, hangi renkte cumhuriyet rejimleri kurduysa, hepsinde de, işçi, köylü halka örgütlenme, hak arama yasağı ve ağır sömürü uyguladı.
Türk burjuvazisinin rejimlerinin diğer karekteristik yüzü ezilen ulus ve inançlara karşı baskı ve soykırımcı saldırılar ile asimilasyon oldu. İttihatçıların başlattığı soykırımcı saldırganlığı Pontus ve Kürt halklarına karşı sürdürdü. Erdoğan-Bahçeli çetesi, Netenyahu'nun Filistinli soykırımına sahte gözyaşı dökerek, kendi soykırımcılığını örtüyor.
Türk burjuvazisi değişik renklerde zulmü elbette kanlı ve ağır sömürüye dayanan sermaye birikimi için yaptı ve sürdürüyor. Sonuç, halkın büyük çoğunluğu işçileşirken, Koçlar, Sabancılar, MÜSİAD'cılar, Erdoğan'ın kendisi, damatları ve çevresi, dolar milyarderleri olarak yükseldi. Kapitalizmin bir yanda sermaye birikirken diğer yanda yoksulluk biriktiren yasası acımasızca işledi, işletildi. Öyle ki MÜSİAD çalışma-sanayi kampları bile önerebildi. Erdoğan faşizmi Türkiye işçisini kapitalist emperyalizmin ucuz "ırgat"ı haline getirmeye çalışıyor.
Komünist devrimci hareket, asker güdümlü faşizm ve gericiliğe karşı Erdoğan-Bahçeli faşizmine kuyrukçuluğa mahkum değildi. Şimdi de Erdoğan-Bahçeli faşizminden kurutuluş mücadelesinde, Kemalist nostaljiye, Kemalist cumhuriyetin değerlerine dayanmak zorunda değil.
Değişik tüm cumhuriyet rejimlerinde, işçi sınıfı ve ezilenler, demokratik ve sosyal hakları ancak mücadeleyle elde edebildiler. Komünist ve devrimci hareket direnerek ve kitleleri mücadeleye seferber ederek demokratik haklarını koruyabildi.
İşçi sınıfı ve ezilenler, Erdoğan faşizminden ve ucuz işçi cehenneminden kurtuluşu, emekçi halk cumhuriyetleri birliğini kurarak gerçekleştirebilir, sosyalist cumhuriyetle kalıcı hale getirebilirler. Demokratik hakların genişlemesi ve demokratik cumhuriyet bu mücadelenin yan ürünü olarak kazanılabilir, kalıcı politik özgürlüğe ve sosyalist kurtuluşa gidiş için mücadele koşullarını elverişli kılabilir.
Hangi sınıfın cumhuriyeti sorusuna yanıt, faşist zulüm ve kapitalizmden kurtulup kurtulmamayı tayin eder.
Burjuvazinin cumhuriyet(ler)iyle İslamcı ve Türkçü faşizme ve yoksulluğa mahkum olduk. İşçi sınıfı ve emekçi halk cumhuriyetleri birliğiyle özgürlüğü gerçekleştirebilir, toplumsal mülkiyeti kurmaya gidebilir, halkları barışa kavuşturabiliriz.