Yeraltı kitle hareketini genişletin, güçlendirin
Uzun süreli devrimci mücadelemizin bu noktasında, yeraltı kitle hareketini genişletmek ve sağlamlaştırmak her ulusal demokratın temel görevi olmalıdır. Marcos Jr'ın başkanlığa, Sara Duterte'nin de başkan yardımcılığına getirilmesi, bu rejimin Baba Marcos diktatörlüğü ile Duterte'nin faşist tiranlığının bir birleşimi ve devamı olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmamaktadır.
Devasa bir elektronik hile, kitlesel oy satın alma, onlarca yıllık dezenformasyon kampanyası ve baskıcı taktiklerin bir araya gelmesiyle iktidara gelen Marcos Jr rejimi, büyük bir halk oyu aldığı ve yeniden elde ettiği iktidarla desteklenen bir ulusal birlik yanılsaması yarattı. Ancak Marcos Jr, iktidara geleli neredeyse üç ay oldu ama şimdiden kendisini çok sayıda yönetim sorunuyla karşı karşıya buldu. Emareleri çok açık. Ülke derin bir ekonomik ve siyasi krize saplanmış durumda. Filipin halkı, özellikle de emekçi kitleler -ve hatta BBM yanlıları (Marcos Jr'ın lakabı olan Bongbong Marcos'un baş harflerinden oluşan kısaltma, -ç.n.)- huzursuz. Yüksek enflasyon, iş kaybı, işsizlik, topraksızlık, evsizlik, sağlık sorunları, ithalatın serbestleştirilmesi, yolsuzluk, kaçakçılık, yasadışı uyuşturucu ve bitmek bilmeyen suçlar nedeniyle öfkeli ve acılılar.
Tüm bunların ortasında, halka yönelik insan hakları ihlalleri cezasız kalmaya devam ediyor.
Marcos Jr rejiminin bunlara yanıtı, büyük yabancı şirketlerin, toprak ağalarının ve kompradorların önceki tüm yönetimler boyunca yücelttiği neoliberal politikaların bir devamı niteliğindedir. Aynı şekilde, baskıcı siyasi iklim, Duterte'nin ilan edilmemiş sıkıyönetiminin bir kopyası gibi görünmektedir. 2020'nin Yüksek Mahkeme tarafından onaylanan acımasız Terörle Mücadele Yasası, Marcos Jr'a göğsüne yakın tuttuğu babasının tek adamlık oyun kitabından kolayca yararlanabileceği güvencesini vermektedir.
Marcosların, Malacañang'ı (Filipinler devlet başkanının ikamet ettiği ve başkanlık sarayı olarak bilinen yerin adı, -ç.n.) yeniden ele geçirmek için onlarca yıldır planladıkları komploların motivasyon kaynağı olan yağma ve güç için daha fazla fırsat peşinde olduklarına dair çok az şüphe var. Daha önce Marcos Jr'ın donuk bir politikacı olduğu bilinse de onun rejimini destekleyen yozlaşmış hanedanların -Marcoslar, Duterteler, Arroyolar ve Estradalar- bir araya gelmesi, ülkenin kalan kaynaklarının yağmalanmasının ne kadar ileri gidebileceği ve ne kadar hızlı olabileceği konusunda herkesin aklını başından alabilir. Buna paralel olarak, hanedanlar ganimet için savaşıp didişirken, bu bir zamanların iktidar kliği içinde şiddetli çekişmelerin yaşanması ihtimali de uzak değildir.
Nihayetinde tüm bunlar geniş halk kitlelerinin, özellikle de ülkenin zenginliğini esas olarak üreten işçi ve köylülerin zararına olacaktır. Yeni bir büyük yağmaya izin vermeyeceklerdir. Ama egemen sınıflar da ne yapacakları konusunda hiç tereddüt etmeyeceklerdir: Devrimcileri halkı ses çıkarmak için ayaklanmaya teşvik etmekle suçlayacak ve baskıcı adımlar atılması çağrısında bulunacaklardır. Ama bu onlar için o kadar kolay değil.
Baba Marcos'un diktatörlüğünden bu yana iktidarda olan rejimlerin 53 yıldır devam eden devrimci hareketi ezmekte nasıl başarısız olduklarını düşünün. Öte yandan başarısız oldukları söylenemeyecek bir konu var: Bu rejimler terör yaratmakta ve özellikle Duterte döneminde ve şimdi de Marcos Jr. döneminde çok sayıda insanın hayatına, huzuruna ve güvenliğine zarar vermekte hiç de başarısız olmadılar. En berbat devlet terörü kampanyaları hem şehirlerde hem de kırsalda zincirlerinden boşalarak sürdürülüyor. Her ulusal demokrat bunu, sadece yer üstünde ve yasal cephede değil, özellikle yeraltı cephesinde de saldırıları caydırmak, engellemek ve mücadele etmek için bir görev olarak görmelidir.
Devlet terörüne karşı koymak ve kendimizi savunmak için yasal ve demokratik güçlerin harekete geçirilmesi bu nedenle acil ve önemlidir. Saldırı altında olan sadece devrimci hareket değil, aynı zamanda rejime eleştirel yaklaşan herkestir. Koşullar daha baskıcı hale geldikçe, bireyler, örgütler ve ittifaklardan oluşan geniş bir yeraltı ağı, mücadeleyi sağlamak ve sürdürmek için daha da zorunlu hale geliyor. Dahası, aktivistler ölüm ya da uzun süreli gözaltı tehdidi altında olduklarında, kırsaldaki devrimci silahlı mücadeleye katılmayı da bu yolla tercih edebilirler.
Yeraltı hareketi, devletin meraklı gözlerinden, özellikle de dijital gözetimden kaçarak gizli, güvenli ve yaratıcı bir şekilde faaliyet gösterebilen daha sıkı örgütlere sahip olmak anlamına gelir. Bu nedenle yeni üyeler kazanmayı hızlandırma, gizli buluşma yerleri oluşturma, eğitim ve propaganda çalışmaları yapma, devrimci çağrılar yayınlama ve kırsaldaki silahlı devrimci hareketle bağlantılar kurma ihtiyacı vardır. Bu örgütler sadece yasal kitle hareketinin güçlenmesine yardımcı olmaz. Daha spesifik olarak, ülkenin temel sorunları çözülene kadar ulusal demokrasi mücadelesini sürdürmek için güvenilebilecek sadece kitle aktivistleri değil devrimciler de üretirler.
Halkın haklarını korumak, savunmak ve bu uğurda mücadele etmek üzere eğitilen ve şekillendirilen yeraltı devrimci birliklerini oluşturanlar, uzun süreli halk savaşının iniş çıkışlarıyla yoğrulmuş bir toplumsal değişim vizyonu -sosyalist bir perspektif- taşırlar. Her şeye rağmen gösterdikleri sebat ve fedakarlıklar efsanevidir. Dolayısıyla, yeraltı hareketine ne kadar çok insan katılırsa, gerici devlet için varoluşsal durum o kadar az savunulabilir hale gelir ve egemen sınıflar ve onların savunucuları için o kadar korkutucu olur.
Ana yeraltı kitle örgütü elbette ki FKP'nin askeri kolu olan ve sürekli silahlı mücadele yoluyla düşmana ölümcül darbeler indirebilen Yeni Halk Ordusudur. Halk ordusunun yanı sıra çeşitli yeraltı sektörel kitle örgütleri (aralarında işçiler, köylüler, kent yoksulları, gençler, kadınlar, ulusal azınlıklar, öğretmenler, bilim insanları, sanatçılar ve medya alanındakiler, çevreciler, kilise çalışanları, sağlık çalışanları vb.) Bu örgütler geniş halk kitlelerinin örgütlenmesini, silahlı mücadeleyi ve devrimin çok yönlü ilerlemesini desteklemek için sayısız çalışma yürütmektedir. Bu örgütler Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi altında birleşmişlerdir.
Devrimci hareket, mücadelenin gelgitlerinden azimle geçmiştir. 53 yıl boyunca varlığını sürdürdü ve sağlamlaştı çünkü halktan doğdu ve halkla birlikte kaldı. Bu gerçeği kabul etmeyi reddeden gerici devlet, devrimcileri "terörist" olarak nitelendirerek öfkeyle karalamaya çalışmakta ve onları yok etmek için çılgınca ve beyhude bir çabayla, çoğu iğrenç, acımasız ve hukuksuz her türlü aracı kullanmaktadır.
Gerici devletin saldırılarını boşa çıkarmaya odaklanırken, aynı zamanda yeraltı kitle hareketini genişletmek ve sağlamlaştırmak, kesin zafere ulaşmayı hızlandırmak için halkın devrimci yeteneğini sürekli olarak inşa etmenin en iyi yoludur.
*Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi Yayının Liberation'da Eylül 2022'de yayınlanan yazı Ivana Hoffman tarafından ETHA için çevrilmiştir.
Çevirmen notu: Filipinler Komünist Partisinin merkezinde yer aldığı Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi, ülkedeki çoklu kriz karşısında rejimin faşist baskıları artırarak yanıt vermesine ülkedeki devrimci mücadeleyi büyüterek karşı koymaktan başka çare olmadığını, ülkedeki demokratik mücadele cephesinin de bu devrimci mücadeleye bağlı olduğunu vurguluyor. Devrimci mücadelenin sürekliliği, yaygınlığı ve devletin zor aygıtlarının dijital gözetleme, takip gibi yeni teknolojileri koşullarında sürdürülebilmesinin yolunun ancak güçlü bir yeraltı kitle hareketinden geçtiğini belirtiyor. Kendini demokrat olarak görenleri yeraltı cephesinde yer almaya, cepheye destek olmaya çağırıyor.