Yaşar Yeter yazdı | Teorinin nitelik güç biriktirmedeki yeri
Bugünün somut koşullarında teoriyle ilişkisi içerisinde iç ideolojik eğitimler hayati önem kazanmış durumda. Birebir ve kolektif biçimlerle adeta bir kampanya şeklinde iç silkinmeyle, devrimci eğitimlere ağırlık vermenin tam zamanı. Bu görevler başarıldığı oranda nitelik güç biriktirmenin havuzuna yeni akışlar olacaktır.
"Teori olmadan pratik pusulasız kalır
Teori ile pratiğin birliği Marksizm'in programıdır" H. Heinz Holz
Teori, pratik mücadelenin olduğu gibi, devrim ve sosyalizm mücadelesinin yürütücü özneleri olan devrimci sosyalistlerin önünü açar, yol gösterici rol oynar. Öncü ile devrimci öznenin beslendiği, güç aldığı kaynakların başında Marksist-Leninist teori gelir. Devrimci pratik ise teorik bilgimizin doğruluğunu olduğu gibi yanlışlığını da test eder. Ayrıca birikimimizin derinliğini, nerelerde yeterli-ihtiyacı karşılar düzeyde olduğunu, hangi konularda yanıtsız kaldığımızı gösteren bir işleve sahiptir. Keza teorimizin ön açıcı işlevini sürdürüp sürdüremediğini, eskide kalıp kalmadığını da açığa çıkaran, devrimci pratik ve mücadelenin somut ihtiyaçlarıdır.
Teori ile pratik arasındaki karşılıklı etkileşim ilişkisi diyalektik yöntemle bu şekilde konulduğu sürece teorinin nitelik güç biriktirmedeki yeri daha net anlaşılıp bilince çıkarılacaktır. Bilimsel sosyalist kuramın devrimci kişiliğimizin şekillenmesine ve oluşmasına, sağlamlaşmasına, özneleşme ve kolektif etkin bireyler olarak yetkinleşmeye olan katkısı yadsınamaz.
Bu özelliklerin bir devrimcide gelişip toplanması için Marksist-Leninist teoriye asgari düzeyde de olsa belli bir ölçüde hakimiyet sağlamak başta gelir. Bu hakimiyetin sağlanacağı somut konulara-başlıklara gelince; kapitalizmin yasaları, sosyalizmin yasaları, sınıflar, devlet, devrim, parti, strateji, felsefe-diyalektik ve tarihsel materyalizm, cins bilinci-kadın devrimi ile Marksist-Leninist ideoloji olarak sayılabilir. Marksizm'in temelini oluşturan bu başlıklar, coğrafyamızın ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel koşullarıyla buluşturularak somut bir formasyona kavuşturulup parti programında yaşam bulmuştur. Marksist teorinin bir eylem kılavuzu olmasının anlamı da burada yatar.
Bu nedenledir ki Marksist teoriyi asgari düzeyde de olsa kavramak, aynı zamanda parti programını oluşturan tüm başlıkları da kapsaması gerekir. Teori ile program hakkında bir birikim edinildiği ölçüde mücadeleyle, hayatla buluşturulabilir. Bu sağlandığı sürece nitelik güç biriktirmede gerçekleşir. Marksist teorinin kavranması, onun somutlanmış hali olan parti programını oluşturan başlıkların her birinin ayrı ayrı kavranmasını, bir bilgi birikimi oluşturmayı da kapsar. Bu görev gerektiği kadar başarılırsa -sürekliliği olacak şekilde- stratejiye bağlı kalarak parti çizgisi, politika yapış tarzı, kadro politikası, bir o kadar pratik mücadelede elimizi güçlendirecektir. Bu da bizlere nitelik güç biriktirme olanağı sağlayacaktır.
Teorik okumalarda, araştırma ve incelemelerde yöntemimiz diyalektik ise Marksizm'in ruhunu kavramada, bilince çıkarmada zorlanmayız. Marksizm'in bir eylem kılavuzu olduğunu da daha iyi anlamış oluruz. Programla -başlıklarıyla ilişkilenmede de öyle- yöntemimiz doğruysa, program mücadelede ön açıcı güçlü bir fener işlevi görür. Ki bunların toplamı da devrimci sosyalist niteliğimizin düzeyini yükseltip daha fazla sağlamlaşmasını getirir.
Bilimsel sosyalist kuram -program dahil- ile ideolojiye var olan hakimiyet düzeyiyle yetinmek yanlıştır. Devrimci yaşamaya da, devrimci kalmaya da yetmez. Çünkü Marksizm donuk, statik, değişmez, yenilenmez değildir. Bu nedenle devrimcidir, eylem kılavuzudur. Yöntemimiz doğruysa, diyalektikse biriktirdiğimiz teori eylem kılavuzu olur, devrimci rol oynar. Aynı zamanda devrimci öznenin de nitelik güç biriktirmesine sürekli katkıda bulunur.
Diyalektik yöntem, teorinin de, programında değişen dünya ve ülke şartlarına göre yenilenmeleri gerekir. Bunun en somut örneği emperyalist küreselleşmenin yarattığı sonuçların parti programına yansımaları olmuştur. Teorik birikim ve var olan birikimi arttırma, yenilenme derken, bu sonuçları ile program değişikliklerine neden olan yenilikleri de kavramak, bilince çıkarmak anlamını da içerir.
Devrimci yaşam-mücadele defalarca göstermiştir. Hayat her seferinde devrimcileri sınavdan geçirmiş, test etmiştir. Teoriye, farkında olarak/olmayarak mesafeli durma, önemsememe, rastgele ve yüzeysel okumalar her zaman devrimci özneyi zayıf, teorik ideolojik gıdasız düşürmüştür. Dolayısıyla da teorik konulardaki zayıflık, yetersizlik ideolojik zayıflığı da beraberinde getirir. Teorik yetersizlik -asgari düzeyde de olsa hakimiyet sağlanmamış olması- ile ideolojik donanım eksikliği birleşirse, devrimci özne kendinde değişimi, dönüşümü, yenilenmeyi gerçekleştirmede istese de istemese de zorlanır. Yeteneklerini geliştiremeyeceği gibi nitelik güç kaybının önüne de geçemez.
Daha önceki yazılarda da yer verildiği gibi teorik birikimimizin düzeyi -elbette ki tek başına buna bağlanamaz- ne kadar yüksekse, program başlıklarına ne kadar hakimsek, bir o kadar ideolojik sağlamlılığımıza ve militan şekillenmemize yansır. Teorik konulara ilgi, marksizmi anlama, bilince çıkarma isteği ne kadar güçlüyse, inancımıza, ideolojimize, kararlılığımıza, siyasal cesaretimize, özgüvenimize güç katar.
İçinden geçilmekte olan politik koşulların oluşturduğu sayısız zorluklar, karşıdevrim güçlerinin çok yönlü saldırılarının dizginsiz sürdürülmesi, devrimci niteliğin, sağlamlığın -teorik, politik, ideolojik, örgütsel yanlarıyla- çıtasını katbekat yükseltmeyi dayatmakta. Genel olarak devrimci demokratik hareket, somut olarak ise öncünün saflarındaki olumsuz gelişmeler, kırılmalar, şevksizlikler, moral motivasyon düşüklükleri ve çıkan, yaşanan değişik sorun ve sıkıntılar sır değil. Bu tür olumsuzlukların çıkması tek başına faşizmin saldırılarıyla, dış etkenlerle açıklanamaz. Eksik kalır.
Dış etkilerin her birinin birer etken olduğu yadsınamaz. Göz ardı edilemez., hafife alınamaz. Bunlar da hesaba katılarak çubuğun ucu, dikkatlerin içe çevrilmesinin sayısız yarar sağlayacağı kesin. Dikkatlerin odağına ise düzgün işleyişi oturtarak kolektif yaşamı-faaliyeti etkin tarza yönetmeyi koymak isabetli olacaktır. Kolektif yaşamı derleyip toparlamanın, teorik, politik, ideolojik ve örgütsel yanların olduğu muhakkak. Bunların asgari ölçüde üstesinden gelmek, devrimci kolektif akılla, yönetme becerisiyle olacaktır. Bunlardan çıkartılacak sonuçtan biri de bu görevler/ sorumluluklar yerine getirildiği taktirde nitelik güç biriktirmeye yenileri eklenecektir.
Politik koşulların değişmesine bağlı olarak iç-kolektif ortamda öncelikler sıralanmasında da yer değişiklikleri olabilir ya da bir önceki döneme nazaran bazı ihtiyaçların önemi daha fazla artar.
Gelinen aşamada bugün de benzer bir süreçten geçilmekte. Bugünün somut koşullarında teoriyle ilişkisi içerisinde iç ideolojik eğitimler hayati önem kazanmış durumda. Birebir ve kolektif biçimlerle adeta bir kampanya şeklinde iç silkinmeyle, devrimci eğitimlere ağırlık vermenin tam zamanı. Bu görevler başarıldığı oranda nitelik güç biriktirmenin havuzuna yeni akışlar olacaktır.
Hep söylendiği, yazılıp çizildiği gibi 'iman kuvvetiyle', soyut inançla, kararlı, istikrarlı bir mücadele, kolektif yaşam sürdürülemez. Bu şekilde -kavrayış yetersizliği ve isteksizlik gibi nedenlerle- teoriye uzak duruşlarını aşamayanların devrimci yaşamları ne yazık ki uzun olmamakta. Sağlam, kararlı bir devrimci şekillenmeyi kendinde yaratamamakta. Çıkan, yaşanan sıkıntılar ve mücadelenin zorlukları bu gibi durumda olan devrimci özneleri çok daha fazla olumsuz yönde etkilemekte, yıpratmakta. Oysa yaşanmış onlarca gerçek tecrübe var ki, bu olumsuzlukları ve gerilikleri bir şekilde aşanlar tam tersi bir pratik sergileyerek silkinip, toparlanıp ön saflarda görevler üslenmeyi başarmışlardır.
Bu dönem devrimci sosyalistler açısından özgünlüğü olan iki somut görev iç içe geçerek öne çıkmış durumda. İdeolojik eğitim ve ideolojik mücadele ile bu iki görevin yerine getirilmesinde süreci devrimci yönde yönetme görevi önemli bir yerde durmakta. Bir yandan derlenip toparlanırken, aynı zamanda ideolojik eğitimlerin sürdürülmesiyle aşınmaların önüne geçilebilir. Bu görevlerin üstesinden layığıyla gelmek, doğrudan politik önderliğin omuzlarındadır. Devrimci kolektif akılla kolektif yönetme ruhu etkin bir güce dönüştürüldüğünde, devrimci sonuçlar almamak için bir neden yok. Bu gerektiği gibi başarıldığı sürece teorik birikim de artar, ideolojik sağlamlık da gelişip güçlenir, örgütlülüğün düzeyi de yükselir. Bunların toplamında her bir devrimci sosyalistin şahsında kolektif nitelik güç biriktirme akışı sürer.