21 Kasım 2024 Perşembe

Umut Erbay yazdı | Faşist şefin seçim programı: Türkiye'de 'sadaka' Kürdistan'da bomba!...

Selvi'nin faşist şefi için kurguladığı masaldan, tüm gerçek çıkış yolları Türkiye'de talan ve sömürüye, Kürdistan'da ise sömürgeci işgal, imha ve tasfiye savaşına çıkıyor. O yolun başında ise Tansu Çiller gibi eski kontrgerilla ve kirli savaş leydileri ile yeni kontrgerilla ve mafya lideri Süleyman Soylu bulunuyor.

Faşist şefin Erdoğan'ın başkalemşoru Abdulkadir Selvi, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısıyla, seçim dönemi hamaset söylemlerinin köşe taşlarını açıkladı. Faşist şefinin "milli irade mücadelesi" verdiğini iddia eden Selvi, "Menderes milletin temsilcisi olduğu için idam edildi, Erdoğan milletin temsilcisi olduğu için 15 Temmuz darbesini yaşadı. Biri darbenin astığı şehit başbakan, diğeri darbeyi önleyen cumhurbaşkanı" dedi. Selvi, milyonları, kendine yetmez aklıyla açtığı hamaset şemsiyesinin gölgesine sığınarak, faşist şefinin ekonomik, siyasi, sosyal ve askeri alanlarda yaptığı icraatlarını, katliam ve saldırılarını görmeden yürümeye davet ediyor.

Faşist şef, "Buradan mili iradenin en yüksek makamı olan Meclisimize meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın, yine başaramayacaksınız" diyerek, seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıkladı. İlk icraat olarak da 90'lı yıllar boyunca Kürdistan'da yürütülen kirli savaşın baş mimarı, eli kanlı Tansu Çiller'le 22 Ocak günü yan yana metro açılış kurdelesini kesti. Fotoğrafta eksik olan kontrgerilla, uyuşturucu ve çeteler baronu Mehmet Ağar'ın yerini alan Süleyman Soylu da açılıştaydı. Faşist şef, bu yoldan Kürdistan'da sürdürdüğü imha ve tasfiye savaşında ve Türkiye'deki kontrgerilla faaliyetinde tarihsel belleği tazeledi. Faşist şef, siyasi hafıza bakımından Çiller'in Kürdistan'da kirli savaş, Türkiye'de ise Susurluk kazasıyla ortaya saçılan kontrgerilla-mafya denklemi anlamına geldiğini elbette biliyor. Çiller ile yan yana fotoğrafını da bu bilinçle veriyor. 

Faşist şefin çıplak gerçeği buyken, kalemşor Selvi bayağı demagojiyle geviş getiriyor.  Adnan Menderes'in 14 Mayıs 1950 seçimlerinde kullandığı "Yeter söz milletin" sloganına atıfla, seçimlerde "Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir" sloganının kullanılacağını anlatıyor. Faşist şefi iktidarda değil de ilk defa seçimlere giriyormuşçasına saray soytarılığını oynayan Selvi, 73 yıl aradan sonra altılı masaya karşı Menderes'in seçim zaferinin yenileneceğini ekleyiveriyor.  Faşist şefini allayıp pulluyor "27 Nisan e-muhtırasına karşı çıkışı, 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerinin yargılanma sürecinin başlatıcısı olması, MGK ve Yüksek Askeri Şura'yı demokratik sınırlar içine çekmesi" gibi argümanlar sıralıyor. Faşist şefin halklarımıza kan kusturan zulmünün üstünü örtüyor.

Aynı Selvi, faşist şefinin 15 Temmuz sonrası "Darbe Allah'ın bir lütfu" dediğinden hiç bahsetmiyor. 15 Temmuz darbe girişiminin, milli iradeci olmasına değil, Fethullah Gülen hocasıyla yaşadığı çıkar ve iktidar paylaşımındaki çelişkilerine yönelen bir darbe olduğunun, onun hemen öncesinde hoca efendileri için döktükleri göz yaşlarının hatırlanmasını dahi istemiyor. Faşist şefinin saray darbesiyle, kendisine muhalif tüm toplum dinamiklerini, ilerici, devrimci, yurtsever hareketi ve bir bütün olarak emekçi sol hareketi tasfiye saldırısını başlatması seçim süresince uygulansın ama konuşulmasın istiyor.  Darbeler edebiyatıyla faşist şefine, bir demokrasi kaftanı biçmeye kalkıyor. Biçtiği kaftanın üzerine de büyük puntolarla "Türkiye yüzyılı" sloganını ekleyiveriyor.

Saray soytarısı Selvi, demagoji ve siyasi retorikle bir saray masalı anlatıyor.  Kötü kurgulanmış hamaset masalında, "Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye merkezli siyaset ve tahıl koridoru açılması, yerli milli savaş uçağı, yerli füzeler, İHA/SİHA'yı dünya markası yapma, yerli otomobil Togg üretme, yerli doğalgaz" başlıkları bulunuyor.

Selvi'nin faşist şefi için kurguladığı masaldan, tüm gerçek çıkış yolları Türkiye'de talan ve sömürüye, Kürdistan'da ise sömürgeci işgal, imha ve tasfiye savaşına çıkıyor. O yolun başında ise Tansu Çiller gibi eski kontrgerilla ve kirli savaş leydileri ile yeni kontrgerilla ve mafya lideri Süleyman Soylu bulunuyor. Bu fotoğraf, faşist şefin seçim hattını ve gelecek stratejini net biçimde tarif ediyor. Bu fotoğraf aynı zamanda HDP başta olmak üzere, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerine ve emekçi sol harekete de seçim döneminin odağına, üçüncü cephenin büyütülmesi siyasetinin oturtulmasının aciliyetini bir kez daha hatırlatıyor.

Üçüncü cephenin asli bileşeni olan işçi, emekçi, genç, kadın, LGBTİ+ ve ezilen halklar, politik öznelere kendi mesajını durdukları yerden vererek 2023 yılına başladılar. Ve faşist şeflik rejimine karşı mücadelede kararlılıklarını ortaya koydular.

SGK Kod 46 ile hırsızlıkla suçlanarak işten atılan ve üye bulundukları DİSK/Limter-İş Sendikası öncülüğünde direnişe başlayan LC Waikiki depo temizlik işçilerinin, "İşçiler açken, emeğimiz ve alınterimiz üzerinde kurduğunuz kumdan şatolarınızda rahat bırakmayacağız" mesajı bu çizginin en yalın ifadesi oldu.

Birleşik Metal-İş Sendikasına üye işçiler, Schneider Enerji Fabrikasında grev kararı alarak greve başladılar. Grevin ikinci günü Fransız elektrik devi Schneider Enerji'nin imdadına faşist şef yetişti ve "milli güvenliği bozucu nitelikte" iddiasıyla grevi yasakladı. İşçiler, yasak kararını tanımayacaklarını ilan etti ve greve devam ederek taleplerini kabul ettirdi.

Yüzlerce TrendyolGo motokurye işçisi, neredeyse her gün iş cinayetlerinde kaybettikleri arkadaşları ve hakları için bir kez daha motorlarını çalıştırarak eyleme geçti.

Faşist şefliğin tüm işkence, saldırı, hak gasplarına ve erkek egemen politikalarına karşı, kadın ve LGBTİ+'lar sokakları tutmaya ve mücadele saflarını büyütmeye devam ediyorlar. Değil geri adım atmak, daha öfkeli ve kararlıca sokaklardayız diyorlar.

Faşist şeflik rejiminin adaletsizliğini her gün inatla haykırmaya devam eden Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar'ın adalet nöbeti 688 günü geride bıraktı. "Gerçek adalet mahkeme salonlarında değil halkın vicdanında" diyerek, adalet mücadelesini sokakta büyütmeye çağıran Suruç ailelerinin "Suruç için adalet" oturumu 90. ayını geride bıraktı. Ankara Gar katliamı için, Deniz Poyraz için ve daha pek çok mevzide adalet mücadeleleri devam ediyor.

Faşist şefin sömürgeci işgal savaşında önemli gedik oluşturacak gelişmelerden biri de Tüm Şehit Sayılmayan Şehit Aileleri Derneği tarafından yapılan açıklama oldu. Bu aileler, son dönemlerde intihar etti denilerek gönderilen askerlerin çoğunluğunun Hakkari ve Şırnak'tan geldiklerini söyleyerek, çocuklarının ölümlerine isyan etti.

Ve yanıbaşımızda 10 yılını geride bırakan Rojava devrimi, faşist şefin sömürgeci işgal saldırılarına, SİHA'ları ile sürdürdüğü suikast ve katliamlarına karşı direniyor ve insanlığın onur merkezi olmaya devam ediyor. Faşist şef, Başûrê Kürdistan'ında gerilla direnişi karşısında aldığı yenilginin üzerini Rojava işgal saldırısı hamlesiyle örtmeye hazırlanıyor. QSD Genel Komutanı Mazlum Abdi, Şubat ayı içerisinde karadan bir işgal saldırısı beklediklerini açıkladı. Faşist şef, Rojava işgali ile seçim sandığına oy atmak istiyor. Faşist şef, seçim dönemi boyunca ara ara duyurusunun yapılacağı rüşvet paketleri ve hamaset siyaseti yoluyla kitleleri maniple etmeyi planlıyor. EYT düzenlemesi, trafik cezalarının "affı", borç ertelemeleri, doğalgaz ödemeleri düzenlemeleri ve başkaca rüşvet paketleri sırada bekliyor.

Üçüncü cephe güçleri bakımından, Türkiye'den yükselmeye başlayan işçi ve emekçilerin direnişleri, yoksul milyonların öfkesi, kadın ve LGBTİ+'ların eşitlik, özgürlük mücadelesi ile sömürgeci işgal savaşlarına karşı, birleşik mücadele hattını kurmak seçimin ana ekseni olmak zorundadır. Faşist şefin, saltanatı yolunda sömürgeci savaşa akıttığı milyar dolarlar ile yoksul milyonlara dağıttığı sadakaların neden-sonuç ilişkisi kurulmadan milyonlara gerçek bir bilinç taşınamaz.

Üçüncü cephe güçleri için seçimler, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik mücadele hattının büyütülmesi yolundan kazanılacaktır. Türkiye'de milyonlar, Kürdistan'a yağdırılan milyar dolarlarca bombalara dur dediği anda, kendilerine sunulan sadakalara sırtını dönerek eşitlik ve özgürlük mücadelesini kazanacaktır. Ezilen milyonların ve halkların birleşik, eşitlik ve kardeşlik bayrağının yükseldiği topraklarda faşizm ve sömürgecilik kaybetmeye mahkumdur.