21 Kasım 2024 Perşembe

Semiha Şahin yazdı: İlhak ertelendi, dayanışma ertelenemez

Filistin, siyonist İsrail'in pençesinde. Tamamen yutulması öncelikle Filistin direniş örgütleri ve Filistin halkının direniş gücü ile dünya halklarının direnişine bağlanmış durumda. Filistin yönetimi kendisi ise bu durumu değiştirebilecek bir pozisyonda olmadığının farkında. Belki ilhak şimdilik ertelendi. Ancak Filistin halkıyla dayanışma ertelenemez.

ABD'nin 45. Devlet Başkanı Donald Trump, Kasım 2016'da seçimleri kazandığı günden itibaren dünya halklarının başına dert oldu. Filistin halkına yönelik yeni saldırıların önünü açan bir politika izledi. 

Trump, başkanlığının altıncı ayında Suudi Arabistan'a yaptığı ziyarette yeni saldırıların da sinyalini vermişti. Mısır'ın darbeci generali El Sisi ve Suudi Arabistan'in veliaht prensi Muhammed Bin Selman'ın kirli elleriyle dünya küresine dokunarak verdikleri fotoğraf hala hafızalarda. 

O karenin üzerinden üç yıl geçti. O gün, etkileri uzun yıllar daha sürecek pek çok gelişmenin ön planları yapıldı. O fotoğraftaki gülümsemeleri, yüz milyar dolarlık anlaşmalar için değildi sadece, Ortadoğu'nun yeniden paylaşımını öngören anlaşmaların bir yansımasıydı aynı zamanda.

Bu yeni saldırı planının başında siyonist İsrail'in bölgedeki konumunun güçlendirilmesi, Filistin davasının tutsak edilmesi ve saldırıların 'normalleştirilmesi' geliyordu.

Filistinliler için 'Büyük Felaket' anlamına gelen (siyonist İsrail'in kuruluşunun ilanı) Nakba'nın yıl dönümü sonrasında Filistin özgürlük mücadelesinin en büyük düşmanları buluşmuştu. Bununla da kalınmayacaktı. Trump, Suudi Arabistan'dan doğruca İsrail'e gitmiş, unutulmayacak bir başka fotoğrafı da Ağlama Duvarı önünde vermişti. ABD tarihinde bir ilk olan bu görüntü, sadece bir inancın ritüeli olarak açıklanacak bir tutum değildi. ABD'nin siyonist İsrail devletiyle ilişkileri, ancak ve ancak yağma, işgal ve sömürge siyasetiyle özetlenebilirdi. Nitekim sonraki gelişmeler de bu öngörüleri doğrulamıştı.

***
Filistin'in yeniden işgali olarak yorumlanan "Yüzyılın Anlaşması"nda yer alan Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması da yine tarihi bir döneme denk getirilmişti. Anlaşma metni, Nakba'ya yol açan Balfour Deklarasyonu'nun 100. yıl dönümü üzerinden bir ay geçmişken yapılmıştı. ABD, İsrail Büyükelçiliği de Filistin'in siyonistlerce işgal edildiği günlerde taşınmıştı.

Mayıs 2019'da Başbakan Benjamin Netanyahu'nın çizgisinde yayın yapan Israel HaYom adlı gazete, üzerinde tartışmalar yapılan "Yüzyıllık Anlaşma"nın resmi olmayan maddelerini yayınladı. Haberde, Trump yönetiminin hazırladığı plana, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'ın da destek verdiği belirtiliyordu.

Anlaşmanın resmi açıklaması ise 28 Ocak 2020 tarihinde yapıldı. Dünya kamuoyuna "Ortadoğu Barış Planı" olarak sunulan planın, Filistin'in adını tarihe gömecek yeni bir saldırı planından başka bir şey olmadığı görüldü.

Hem anlaşmanın kendisi hem de bu dönem boyunca yapılanlar tam da siyonist İsrail'in varoluş yapısına uygundu. ABD emperyalizminin lideri Trump ve siyonist İsrail'in lideri Netanyahu, gerçekte hiç olmayacak bir Filistin devletinden bahsederken, basına servis edilen haritada yasadışı yerleşimcilerin topraklarının bundan böyle İsrail'in resmi toprağı olarak işaretliyorlardı.

Filistin sorununa çözüm olarak sunulan planda, işgal ve katliamlar nedeniyle dünyanın farklı bölgelerine dağılmış 6 milyon Filistinli mülteci yok sayılıyor, onlara bir daha asla Filistin toprağının yüzü gösterilmeyeceği ilan ediliyordu. İşgal sınırları içinde yaşayan Filistinliler ise ikinci vatandaş olarak sınıflandırılıyordu. Tüm bu planın hayata geçirilmesi için de Arap devletlerine düşen rol finansör olmaktı.

Siyonist İsrail'in lideri Netanyahu, "çok büyük ve tarihi bir kazanım" ifadesini kullanmıştı planı açıklarken. İsrail için tarihi kazanım Filistin için yeni bir felaketin ilanıydı. Siyonist devletin 1967 sonrasında işgal ettiği tüm topraklar resmen İsrail olarak tarif edilmiş oluyordu.

Plana göre, Batı Şeria yönetimini elinde tutan FKÖ -esasta El Fetih- ile Gazze'nin yönetiminde yer alan Hamas'a planı tanımak için 4 yıl süre verildi. Netanyahu ise elini çabuk tutmakta kararlıydı. Yolsuzluk yaptığı için yargılanmak üzereyken siyonistleri ikna etmek için ilhak ve işgal planlarını hızlandırdı. Aylar süren seçim sürecinde yasadışı yerleşim alanlarını genişletti. Yüzlerce Filistinlinin evi yıkıldı, tarlaları, zeytinlikleri yakıldı. Siyonistler, yağmalamaya girişti, askerler ise her gün onlarca Filistinliyi esir etti.

***
Netanyahu, 1 Temmuz'dan itibaren "İlhak Planı"nı uygulayacağını duyurdu. Buna göre, Batı Şeria'nın işgal altındaki bölgelerinde yasadışı Yahudi yerleşim birimleri yapılacak ve Ürdün Vadisi ilhak edilecek. Bu bölge, Batı Şeria'nın yaklaşık yüzde 30'unu oluşturuyor. İlhak edilecek bölgelerde yaşayan Filistinlilerin durumunun ne olacağı ise belirsiz. Çünkü 'Yüzyıllık Anlaşma'da da belirtildiği üzere İsrail, sadece '48 topraklarında yaşayanlara vatandaşlık hakkı tanıyor. Yani, ilhak edilecek topraklardaki Filistinliler, işgalcilerden alacakları oturum izniyle topraklarında yaşayabilecekler.

Mahmut Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi ise 19 Mayıs'ta İsrail'le tüm ilişkileri askıya aldığını açıkladı.

Batı Şeria ve Gazze'de protestolar düzenlenirken, İsrail askerleri eylemlere saldırdı. Siyonist devlete karşı çok sayıda tepki açıklaması yapıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nikolay Mladenov, Batı Şeria'da düzenlenen eylemde "İsrail'in ilhak planı uluslararası hukuka aykırıdır. Bu plan, barış ve Filistin Devleti'nin kurulması hayalini sona erdiriyor" dedi. İsrail'de ise "Filistinlilerin hayatı değerlidir" eylemleri yapıldı. İtalya ve Fransa'da da ilhak planı protesto edildi, Filistin halkıyla dayanışma çağrıları yükseldi.

İsrail 'ilhak' uygulamasına günler kala, kararı 'şimdilik' gündemden kaldırdığını açıkladı. İsrail'in önde gelen gazetelerinden The Times of Israel, Netanyahu ile koalisyon ortağı Benny Gantz'in 'sembolik ilhak'ta karar kıldığını açıkladı.

Filistin Özerk Yönetimi'nin bu karara yanıtı ise direnişi durumuna dair bir işaretti. Filistin Özerk Yönetimi, 29 Haziran'da yaptığı açıklamasında "küçük toprak tavizlerinde bulunabileceği" mesajını verdi.

FKÖ sözcüsü Saib Ureykat yaptığı açıklamada "Netanyahu ilhak planını uygularsa Filistin yönetimi yıkılacak. Bunun sorumlusu da onun omuzlarında olacak. İlhakla, Filistin yönetiminin çöpleri toplayan, maaşları ödeyen ve işgalin devamını sağlayan hizmet yönetimi olmasını istiyorlar. Washington ve İsrail'deki politikacılar ve liderler 21. yüzyılda bize apartheid sistemi dikte edebileceklerine mi inanıyorlar? Bunu bize çözüm olarak dayatabileceklerini düşünüyorlar ama bu olmayacak. Şartların farkındayım fakat topraklarımızı savunmaya devam edeceğiz" dedi. Bu sözler, İsrail'in bu ilhakı neden şimdi gündeme getirdiğine dair bir yanıttı.

Filistin, siyonist İsrail'in pençesinde. Tamamen yutulması öncelikle Filistin direniş örgütleri ve Filistin halkının direniş gücü ile dünya halklarının direnişine bağlanmış durumda. Filistin yönetimi kendisi de ise bu durumu değiştirebilecek bir pozisyonda olmadığının farkında. Belki ilhak şimdilik ertelendi. Ancak Filistin halkıyla dayanışma ertelenemez. Emperyalist ve siyonist işgale karşı, halkların birleşik mücadelesi daha güçlü göstermenin zamanı.