Rojhat Rüzgar yazdı | KDP'nin işbirlikçi çizgisi ulusal kazanımları yok etme planına hizmet ediyor
Barzani ailesi, sömürgeciliğin Kürt özgürlük hareketine yönelik tasfiye planlarından medet uman bir politikaya sürüklendi. Türk devlet işgali sonrasında Medya Savunma Alanları'nda hakimiyet kuracağı hayaline sarıldı. Yıllardır Kürt düşmanlarıyla iş tutan bu ihanet çizgisi, Türk sömürgeciliğini siyasal egemenliğinin güvencesi olarak görmeye başladı. Barzani'nin, "Kürtlerin birbiriyle savaşını haram kıldıklarını" söyleyerek başladığı konuşması, ulusal çıkarları gözetmekten ne kadar uzaklaştığının da göstergesi oldu.
Faşist Türk devletinin işgal saldırılarını sürdürdüğü Başurê Kürdistan'da, Barzani liderliğindeki KDP'nin attığı son adımlar, sömürgecilikle işbirliği çizgisinin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Öyle ki, Kürt ulusal kazanımlarını ciddi tehlikeye sürükleyen yeni bir savaşın zemini hazırlanıyor.
AKP-MHP faşist ittifakı, Aralık 2017'den itibaren Kürt halkının federatif yönetime sahip olduğu Kürdistan'ın Başur parçasında, yeni bir işgal saldırısı başlatmıştı. Medya Savunma Alanları'nın Hakurke ve Bradost alanlarını hedefleyen işgal, yakın dönemde Haftanin bölgesine kaydı, savaş halen sürüyor.
KDP'nin faşist şeflik rejimi ile ilişkileri geliştikçe, Başurê Kürdistan yönetimi işgal saldırılarının doğrudan bir parçası haline geldi. PKK gerillalarının denetimindeki alanlara yönelik saldırılara, ulusal çıkarlar temelinde dahi herhangi bir tepki vermeyen Başurê Kürdistan yönetimi, gerillayı kuşatmaya alan ve uzun vadede tasfiye etmeyi amaçlayan saldırılara yardımcı olmayı kendi yolu olarak belirledi. Türk Ordusu ve istihbarat teşkilatının Başurê Kürdistan dağları ve şehirlerindeki faaliyetlerinin önü açıldı. MİT elemanları, neredeyse bölgedeki karakolların tümüne yerleşti. Peşmerge güçlerinin kontrol noktalarında, MİT elemanları da yer almaya başladı. Faşist Türk devletiyle işbirliği zihniyeti, iç güvenlik, medya gibi pek çok alana hakim kılındı.
Bu dönem içinde defalarca kez, gerilla noktaları ve kimi araçlara ilişkin istihbaratlar, Türk devleti ile paylaşıldı. İşbirliği çizgisinde derinleşen ve Türk sömürgeciliğine boyun eğen KDP'nin eli bir kez daha Kürt kanına bulaştı.
Zînî Wertê alanına karakol inşa edilmesi ve özel kuvvetlerin bölgeye yerleştirilmesi, KDP'nin ihanet pisliğine nasıl battığını gösteriyor. Kandil'e yakın bölgedeki gerilim büyük tepki toplamıştı. Gerilla denetimindeki Zînî Wertê'ye alana yapılan askeri yığınak nedeniyle görüşmeye giden gerillaların sonradan hava saldırısıyla katledilmesi de bizzat KDP eliyle gerçekleştirilmiş oldu.
BARZANİ AİLESİ TASFİYE PLANLARINDAN MEDET UMUYOR
Barzani ailesi, sömürgeciliğin Kürt özgürlük hareketine yönelik tasfiye planlarından medet uman bir politikaya sürüklendi. Türk devlet işgali sonrasında Medya Savunma Alanları'nda hakimiyet kuracağı hayaline sarıldı. Yıllardır Kürt düşmanlarıyla iş tutan bu ihanet çizgisi, Türk sömürgeciliğini siyasal egemenliğinin güvencesi olarak görmeye başladı.
KDP ile Türk devletinin birlikte bir savaş hazırlığı yürüttüğü, adımların belli bir plan içinde sürdürüldüğü anlaşılıyor. Öyle ki, Türk Ordusu sahada operasyonlar gerçekleştirirken, gerilla alanları arasındaki bağlantı noktalarının tutulması ve yolların denetiminin de KDP'ye verildiği görülüyor. PKK'nin "Kürde kurşun sıkmama" tutumunu fırsat bilen KDP, Türk devletinden aldığı görev doğrultusunda, gerilla alanları çevresinde yeni askeri noktalar oluşturmaya başladı. Üstelik, Heftanin'deki kimi bölgelere yerleşen işgalci Türk askerlerinin güvenliğini sağlamaya kadar vardırıldı bu tutum. Bu şekilde gerillanın hareketi sınırlandırılmak, saldırılar karşısında alan savunmasının zayıflatılması isteniyordu.
TASFİYE ANLAŞMASI YAPTI
Kirli planın ikinci ayağını Şengal oluşturuyor. İşbirliği ve teslimiyet çizgisi, Türk devleti ve ABD'nin de yönlendirmesiyle, Bağdat hükümeti ile bir anlaşma yaptı. Şengal özerk yönetiminin tasfiye edilmesi üzerinde uzlaştılar. Peşmergelerin kaçıp DAİŞ katliamıyla yüz yüze bıraktıkları Ezidilerin kendilerini savunmalarına, PKK gerillaları ile Rojava'dan bölgeye geçen YPG ve MLKP savaşçıları destek verdi. Ezidi halkı bu direnişle DAİŞ'i yendi ve kendi kendilerini yönetecekleri yeni bir sistemi inşa etti. Şengal halkının özerk yönetimiyle otoriteleri sarsılan Hewler ve Bağdat yönetimleri, resmi olarak çekilmesine rağmen gerilla güçlerinin Şengal'de var olduğunu iddia ederek, Kürtler arası savaşın bir başka cephesini yaratmak istiyor. Yapılan anlaşmanın, Medya Savunma Alanları'nın yanı sıra Şengal'de de direniş çizgisindeki Kürdü tasfiye etmeyi amaçladığı açık.
Aile çıkarlarını gözetirken, Başurê Kürdistan halkının yaşamını yok sayan ve taleplerini karşılayamayan KDP, Kürt özgürlük hareketinin bölgede artan etkisinden korku duyuyor. Çareyi, sömürgeci işgal planının bir parçası olmakta buluyor. Ama aynı zamanda yıllardır Başurê Kürdistan'ı işgalden koruyan gerillaya yönelik katliamın kapısını aralıyor.
KDP, Türk devletinin bölgedeki yerleşim alanları yakınlarında askeri üsler kurmasına, burada çeteleri eğitmesine göz yumdu ve hatta Roj Peşmergeleri'ni doğrudan Türk askerlerinin emrine verdi. Şimdi Türk sömürgeciliğinin, karşısında direnen bir güç olmadan bölgeye tamamen yerleşmesinin planı işliyor.
HALK ONAY VERMİYOR
Bu tasfiye planı, Başurê Kürdistan halkının, dünyanın pek çok ülkesinden Kürt güçlerinin tepkilerine rağmen sürdürülüyor. Öyle ki peşmergenin gerillaya karşı silah kullanmak istememesi üzerine, doğrudan Barzani ailesine bağlı Zerevan ve Gulan gibi askeri güçler devreye sokuldu.
KDP sözcüleri ve Başurê Kürdistan yönetimi, halkın bu tutuma onay vermediğini biliyor. Bu nedenle gittikleri her yerde, PKK'yi hedef alan konuşmalarla halktan rıza toplamaya çalışıyor. "PKK'nin sınır komutanını öldürdüğü ve saldırıp Hewler'i alacağı" iddiasına kadar götürüyor antipropagandayı. Bu yolla, Türk işgalciliğinin isteği doğrultusunda başlattığı savaş hazırlığına meşruluk kazandırmak istiyor.
AİLE ÇIKARLARI UĞRUNA ULUSAL ÇIKARLAR FEDA EDİLİYOR
Başurê Kürdistan'daki diğer parti ve örgütler yaptıkları açıklamalarla KDP'nin tutumunu eleştirdi. PKK Yürütme Kurulu Üyesi Murat Karayılan'ın sağduyu çağrısına destek veren ve Kürt'ün Kürt ile savaşını düşünmemeye çağıran açıklamalar yapıldı.
Kürdistan Parlamentosu milletvekilleri, YNK, Goran Hareketi ve daha pek çok tanınmış siyasetçi açıklamalar yaptı ve KDP'ye bu yoldan dönme çağrısında bulundu. Ancak KDP lideri Mesud Barzani, "savaş hazırlığına devam edecekleri" yönlü açıklamasıyla faşist Türk devletine sadakatini yineledi. Barzani'nin, "Kürtlerin birbiriyle savaşını haram kıldıklarını" söyleyerek başladığı konuşması, ulusal çıkarları gözetmekten ne kadar uzaklaştığının da bir göstergesi oldu.
Bir kez daha görüldü ki, Başurê Kürdistan'da yaşanan süreç tehlikeli bir boyut kazanıyor. KDP'nin direniş yolundaki Kürt gerillalarına karşı tetiğe basmasına ramak kalmış durumda. Sömürgeci Türk devletinin yönettiği anlaşılan bu süreçte, Kürt güçler arasında bir çatışma her an başlayabilir. Ancak, bu dört parça Kürdistan'ın özgürlüğünü savunan Kürtler ile ulusal çıkarlara ihanet edenler arasında bir savaş olacaktır.
İşbirliği çizgisinde gözü dönen KDP'nin; gerillaya dönük saldırısıyla yaşanacak gerilim tüm Kürdistan'a yayılacaktır. Bu gidişata dur demek, olası bir savaşı başlamadan durdurmak Kürt halkının ellerindedir. Onur ve özgürlüğü savunan tüm halklar, Ortadoğu devriminin kapısının aralanmasına engel olmak isteyen Barzani ailesinin kirli politikası karşısında durmalıdır. Ellerine Kürt kanı bulaşanların kirli pazarlıklarına karşı Kürt halkının ulusal kazanımları sonuna kadar savunulmalıdır.