Rojhat Rüzgar yazdı | F-16'lara kapalı SİHA'lara açık hava sahası
Erdoğan'ın ajandasındaki işgal haritası, bugün Fırat'ın doğusunda Girê Spî ve Serêkaniyê'yi; Fırat'ın batısında ise Cerablus'tan başlayarak Bab, Azez ve Efrîn'i de içine alan sınır hattı boyunca devam ediyor. El Nusra'nın (yeni ismiyle Heyet Tahrir Şam) işgali altındaki İdlib, Efrîn'e güneyden birleşik olmasıyla işgal haritasının içinde yer alıyor. Farklı isimlerle onlarca çete grubu bu bölgelerde yer alıyor. Dahası yakın zamanda El Nusra çetesİ, Efrîn'in güney ilçesi olan Cindiresê ve çevre köylerine taşınması, bizzat MİT tarafından organize edildi. El Nusra, Efrîn'in güney hattına geçerken, bu bölgelerdeki çeteler özellikle Minbic cephe hattına çekildi.
Devrim düşmanı faşist şef, yeni bir işgal saldırısı için zemin hazırlıyor. Fırsat kolladığı harekat için askeri hazırlıklar tamam. İşgal edilen alanlardaki güçlerine ek olarak, tank ve ağır silah takviyeleri ile askeri sevkiyatlar da yapıldı. Olası bir saldırı için teyakkuz haline geçildi. Bizzat Erdoğan tarafından hedef gösterilen Minbic ve Til Rıfat'ın çevresine binlerce çete mensubu taşındı.
Ancak, bölgedeki işgalci varlıklarıyla Türk devletine, hareket izni alma zorunluluğu getiren ABD ve Rusya'nın açık onayı yok. Ancak, şimdilik. Hiçbir güç, mevcut işgal bölgelerinde kalıcılaşma adımları atan Türk devletine yeni bir alan açmak istemiyor.
Erdoğan'ın ajandasındaki işgal haritası, bugün Fırat'ın doğusunda Girê Spî ve Serêkaniyê'yi; Fırat'ın batısında ise Cerablus'tan başlayarak Bab, Azez ve Efrîn'i de içine alan sınır hattı boyunca devam ediyor.
El Nusra'nın (yeni ismiyle Heyet Tahrir Şam-HTŞ) işgali altındaki İdlib, Efrîn'e güneyden birleşik olmasıyla işgal haritasının içinde yer alıyor. Farklı isimlerle onlarca çete grubu bu bölgelerde yer alıyor. Dahası yakın zamanda El Nusra çetesi (HTŞ), Efrîn'in güney ilçesi olan Cindiresê ve çevre köylerine taşınması, bizzat MİT tarafından organize edildi. Toplantılarla ikna edilemeyen küçük çete gruplarının başı silah zoruyla ezildi. El Nusra, Efrîn'in güney hattına geçerken, bu bölgelerdeki çeteler özellikle Minbic cephe hattına çekildi.
Emperyalist güçler arasındaki çelişkili gündemlere oynayarak, kendisine manevra alanı yaratma çabasına devam etti. Ancak bu artık eskisi kadar kolay değil. Erdoğan, Yunanistan'la yarattığı suni adalar kriziyle ABD'yi sıkıştırmaya çalıştı. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine itiraz ile Rusya'yla üstü örtük pazarlık yaptı. Lakin, Haziran sonunda Madrid'de toplanan NATO'dan yine de olur alamadı.
19 Temmuz'da Tahran'da bir araya geldiği Rusya ve İran liderlerinden de umduğu desteği bulamadı Erdoğan. Sahada günübirlik devam eden saldırıların dışında, işgal sınırlarını genişletecek bir harekata 'tamam' denmesi için fırsat kollamayı sürdürüyor.
Sahada düşük yoğunluklu savaş hali yıllardır zaten vardı. Lozan Anlaşması ve 2015 topyekun savaş konseptinin yıldönümü olan 24 Temmuz'da saldırılar belli oranda yoğunluk kazandı. Ancak, faşist şef bununla yetinmek istemiyor. Vites yükseltmek, savaş uçaklarının sınırı geçerek bombaladığı, tankların yürüdüğü, DAİŞ artığı çetelerini yerleştirebileceği yeni alanların hayalini kuruyor.
Sınır boyunca duvarların inşa edildiği, Efrîn'den başlayıp Serêkaniyê'ye kadar Osmanlı hayalinin hortlatıldığı son birkaç yılda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) neredeyse her gün obüs atışlarıyla çatışma halini sıcak tutuyor.
Til Temir/Zirgan, Ayn İsa, Kobanê, Minbic ve Şehba/Til Rıfat cephe hatlarında bulunan köyler, sürekli ağır silahlarla hedef alınıyor. 24 Temmuz sonrasında bombardıman yoğunlaştırıldı. Ön cephe sayıldığı için boşaltılmak zorunda kalınan köylerde neredeyse sağlam ev kalmadı. Sivillerin yaşadığı köylerin hedef alınması nedeniyle, 24 Temmuz'da işgal saldırıları sonucu 2 kişi hayatını kaybetti, 10'dan fazla kişi yaralandı. Saldırı artarak sürerken, sadece 26 Temmuz akşamı Til Rıfat ve Şehba'ya bağlı 10 köye gözü dönmüşçesine binden fazla top atışı gerçekleştirildi.
Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA), her gün tüm sınır kentlerinin semalarında dolaşıyor. Özellikle Kobanê ve Şehba'da neredeyse tüm gün keşif uçağı hareketliliği var diyebiliriz. Türk devletinin işgal saldırısına müsaade etmeyen ABD, Rusya ve İran'ın üzerinde anlaştığı nadir konulardan biri; devrimin öncü kadrolarına yönelik suikast saldırıları. Özerk yönetimin ve devrim ordusunu zayıflatmaya yönelen bu saldırı, işgalciler açısından 'üç-beş yeni köyü daha elde tutmaktan' daha önemli durumda. Bu nedenle, MİT ve DAİŞ'in yürüttüğü istihbarat sonucu devrimin öncü kadroları ve komutanlarını hedef alan SİHA saldırıları yaygınlaştırılıyor.
Özerk Yönetim'in, devrim kurumlarının ve Demokratik Suriye Güçleri'nin (QSD), DAİŞ'e karşı mücadelede rol alan Uluslararası Koalisyon güçlerine yaptığı çağrı önemli. Savaş uçakları giremiyor, kara operasyonuna izin yok. Ancak, SİHA'lar sınırı aşıp saldırı gerçekleştirebiliyor. Türk devletinin saldırılarının durdurulması ve hava sahasının kapatılması gerekli.
Türk devleti, bölgenin hava sahası TSK uçaklarına kapalı olduğu durumda, devrim ordusu karşısında başarılı olamayacağını biliyor. O nedenle, Rusya ve ABD kapılarında hava sahası için izin arayışına girerken, SİHA'larla bir yıpratma savaşı sürdürüyor.
ULUSLARARASI SESSİZLİK
Faşist şef Erdoğan, askeri harekat konusunda emperyalist güçler ve gerici bölge devletlerinden müsaade alamıyor. Ancak, tüm bu güçlerin Türk devletinin devrimi boğma ve zayıflatma saldırılarına net onay verdiği kesin. Dahası, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların sessizliği Türk devletine saldırılarını devam ettirebilmesi için cesaret veriyor.
Güney Kürdistan dağlarında uluslararası savaş suçu sayılan fosfor ve benzeri kimyasal silahların kullanıldığını kanıtlayan videolar yayınlanıyor. Rojava'nın Til Temir kentine yasaklı misket bombası atılıyor. Ancak, insan haklarından dem vuran hiçbir kuruluştan ses çıkmıyor. Görmezden geliniyor.
Hepsi, Kürdistan'ı dört parçaya bölüp sömürgeleştiren 100 yıllık anlaşmalarının özüne uygun hareket ediyor. Dönemsel çıkar farklılıklarına rağmen bu çizgide kolay birleşiyorlar.
Rojava devrim toprakları sadece askeri anlamda kuşatılmıyor. Toplumsal, kültürel ve ekonomik olarak da baskı ve ambargo altında tutuluyor. Sınır kapılarından geçişler ve gümrük faaliyetleri işbirlikçi KDP eliyle zorlaştırılıyor. Bölgede bulunan milyonlarca kişi, zorla yerlerinden edilmek isteniyor.
MİT'in içerde yürüttüğü gizli "özel savaş" faaliyetleriyle, gençler devrimden uzaklaştırılmaya çalışılıyor, ajanlık yapmaya zorlanıyor. Uyuşturucu, kadın bedeni ticareti ve insan kaçakçılığı gibi pis işlerle toplumsal çürümenin zemini yaratılmak isteniyor.
Kürt özgürlük mücadelesinin, bölgenin ezilen halklarıyla ittifak yaptığı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin gelişmesinden korkuyorlar. Devrimin, bozkırı tutuşturan kıvılcım misali Ortadoğu'da yayılmasından endişeleniyorlar. Rojava büyüdükçe, yarattığı devrimci rüzgarın dünyanın dört bir yanında burjuva iktidarlara karşı bir ayaklanmalar zincirine dönüşeceğini iyi biliyorlar.
Ancak, Özerk Yönetim sistemi kendisini ve halkı özsavunma temelinde yeniden örgütlerken, devrim ordusu da bölgenin savunulması için hazırlıklarını sürdürüyor. Güçlü bir direniş mayalanıyor.