1 Ocak 2025 Çarşamba

ÖHD ve MED TUHAD-FED: 'Umut hakkı' için hukuki süreç başlatılmalı

Hapishanelerde yıl içerisinde yaşanan baskı ve hak ihlallerine dikkat çeken ÖHD ve MED TUHAD-FED, "Umut hakkı kapsamında sayın Abdullah Öcalan ve ağırlaştırılmış müebbet rejimine tabi tutulan tüm tutsaklar hakkında hukuki süreç başlatılmalıdır" dedi.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), 2024 yılı Türkiye hapishaneleri hak ihlalleri raporuna ilişkin Diyarbakır Kampüs Hapishanesi önünde basın açıklaması düzenledi.

Hapishanelerde hak ihlallerinin artarak devam ettiğini belirten ÖHD Genel Merkez Hapishane Komisyonu Eş Sözcüsü Ayşe Şehriban Demirel, raporun tutsakların başvuruları üzerine hazırlandığını söyledi.

'UMUT HAKKI KAPSAMINDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILMALI'
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde 25 yıldır devam eden tecride işaret eden Demirel, 23 Ekim ve 28 Aralık'ta Öcalan'la yapılan görüşmelerin tecridi ortadan kaldırmadığını söyledi. Yıllardır sürdürülen hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Demirel, "İmralı Ada Hapishanesi'nde tutulmakta bulunan sayın Abdullah Öcalan, sayın Ömer Hayri Konar, sayın Hamili Yıldırım ve sayın Veysi Aktaş'ın aileleri ve avukatları ile görüş yapma haklarının çok uzun yıllardır insan hakları hukukuna bütünüyle aykırı bir şekilde ihlal edilmesine rağmen CPT, 13- 22 Şubat 2024 tarihlerinde Türkiye'ye özel amaçlı bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ancak raporunu açıklamayarak Türkiye'nin izninde olduğunu belirtmiştir. Umut hakkı kapsamında sayın Abdullah Öcalan ve ağırlaştırılmış müebbet rejimine tabi tutulan tüm tutsaklar hakkında hukuki süreç başlatılmalıdır" ifadelerini kullandı.

'EN YAKICI SORUN HASTA TUTSAKLAR'
Türkiye'nin ceza infaz sistemi içerisindeki en yakıcı ve önemli sorunlardan birinin hasta tutsaklar olduğunu belirten Demirel, "Ağır hasta mahpuslar, tüm başvurulara rağmen, başvuru süreçleri sürüncemede bırakılarak ve tıp etiğine uygun olmayan, bilimsel ölçütlerden yoksun adli tıp kurumu raporları gerekçe gösterilerek tahliye edilmemekte, yaşam hakları ihlal edilmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan birçok mahpusun infazı yanmakta ve tahliye olmaları engellenmektedir" dedi.

'KEYFİ GEREKÇELERLE ŞARTLI TAHLİYE HAKKI GASP EDİLİYOR'
Şartlı tahliye taleplerinin keyfi gerekçelerle sürekli ihlal edildiğine dikkat çeken Demirel, "Bağımsız koğuş, pişmanlık gibi dayatmalar, mahpusun su, elektrik tasarrufu yapmadığı, daha önce disiplin cezası aldığı, hapishane kütüphanesinden yeterli sayıda kitap okumadığı, göndermek istediği mektuplar hakkında sakıncalı mektup kararı verildiği, infaz koruma memurlarına daha fazla kolaylık sağlamadığı, personelle mesafeli olduğu gibi gerekçeler idare ve gözlem kurulu kararlarında çok sık karşılaşılan gerekçelerdendir. Şartlı tahliye hakları hukuk dışı yaklaşım ve kararlarla engellenen mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır" ifadelerini kullandı.

'TUTSAK YAKINLARI 'FİNANSMAN' SUÇLAMASIYLA BASKIYA UĞRUYOR'
Tutsakların uzak yerlere sürgün edilmesinin hem tutsaklar hem de aileleri için sorun oluşturduğunu söyleyen Demirel, tutsaklara para yatıran aile, vasi ve avukatlara dönük yargı baskısına da değindi. Demirel, "'Örgüte finansman sağlamak' suçlamasıyla tutuklamalar devam etmektedir. Aileler ve yakınları üzerinde oluşturulan yargı baskısıyla mahpuslara para yatırmanın suç olarak değerlendirilmesi sonucunda mahpuslar hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmekte, bu da hem fiziksel hem de ruhsal sorunları, ihlalleri beraberinde getirecektir" dedi.

'HAPİSHANELERDE KÜRTÇE'YE YÖNELİK AYRIMCILIK SÜRÜYOR'
Tutsakların ailelerine gönderdikleri ve ailelerinden gelen mektupların hiçbir gerekçe gösterilmeden engellendiğini söyleyen Demirel, "Özellikle mahpuslar tarafından yazılan Kürtçe mektupların gönderilmemesi ya da mahpuslara gelen Kürtçe mektupların engellenmesi dışarıda Kürtçe'ye yönelik süren ayrımcılığın hapishanelerde de devam ettiğini göstermektedir. Yine gazete ve dergi gibi yayınlar, hapishane idareleri tarafından keyfi olarak yasaklanmaktadır. Mahpusların uluslararası anlaşmalar ve anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve haberleşme hakkından kanunlara uygun olarak faydalanabilmeleri için kitaplara getirilen sınırlamalar ile gazete ve dergilere getirilen yasaklara son verilmeli, mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır" dedi.

Demirel, şöyle devam etti: "Cezaevlerinde tutsaklara yönelik temel hakları sınırlayıcı ve ihlal edici keyfi ve hukuk dışı uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Hukuka aykırı fiilleri gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir. Hapishanelerde yaşanan ihlallerin takipçisi olacağımızı belirtiyor, yaşanan hak ihlallerin bir an evvel sonlandırılması için herkesi sorumlu olmaya davet ediyoruz."