16 Eylül 2024 Pazartesi

Mustafa Öner yazdı | Gelişmenin gerilimleri devrimci içeriklidir

Devrimci kolektif yaşam pratiği bir gerçeği net şekilde göstermektedir: Söz, eylem, teori, pratik bütünlüğü sağlanmadan, pratikten yoksun kararlar, kavramlar, saptamalar, sözler devrimci içerik taşımaz. Geliştirici, değiştirici ve dönüştürücü güçleri de olmaz.

Kararlar ışığında derlenip toparlanma, ideolojik hasarların onarımı, yeni alanlara açılma, yeni örgütlenme biçimleri, niteliği yükseltip nicelik güç biriktirme amaçlı atılan her adım, doğal olarak beraberinde yeni gerilimler ve sancıları da üretir. Gelişmenin sorunları ekseninde yaşanan bu devrimci gerilimler, sancılar olumluya işarettir.

Politik karşılık bulmaya başlayan ideolojik arınma, silkelenme, örgütsel toparlanma çalışmaları çerçevesinde atılan adımlar, ML komünistlere, yerel kolektiflere, öncüye yeni görevler, sorumluluklar yüklemektedir. İvmeye geçen işçi sınıfı ile diğer ezilen kesimlerin mücadelesi parçalı da olsa toplamda devrimci bir canlanma eğilimi olarak kendini göstermekte ve gelişmektedir. Parti kolektifleri ve özneleri atılan adımların, gelişmenin sancılarının yanı sıra gelişen kitle hareketine müdahale etmenin gerilimini yaşamaktadır.

Burada iç içe geçmiş ikili bir görev söz konusudur. Görevlerin ilkinin yerine getirilmesi aynı ölçüde ikincisiyle -kitle hareketinin gelişen eğilimiyle- ilişkilenilebilir. Bu ikili görev arasında birbirini etkileyen, geliştiren ilişki ne kadar bilince çıkarılırsa, atılan adımların ve katedilen gelişmenin önemi ve ivmesi daha iyi anlaşılır ve kavranır.

Devrimci kolektif yaşam pratiği bir gerçeği net şekilde göstermektedir: Söz, eylem, teori, pratik bütünlüğü sağlanmadan, pratikten yoksun kararlar, kavramlar, saptamalar, sözler devrimci içerik taşımaz. Geliştirici, değiştirici ve dönüştürücü güçleri de olmaz. Devrimci mücadele, partili yaşam pratiğimiz aynı zamanda olumluluğumuzdur. Teori gibi, kararları da belirlemeleri de pratik test eder, sınavdan geçirir. Varsa yanlışlar, hatalı, isabetsiz tespitler, eksikler onları da açığa çıkartır. Devrimci pratiğimiz gelişen gelişmeyen yanlarımızı da ayrıştırır, bizlere gösterir.

Tartışmalara, değerlendirmelere, analizlere konu olan sorunlar ekseninde yapılan saptamalar, alınan kararlar doğrultusunda atılan her ileri adım, katedilen yol, öncünün ve öznelerin gelişme trendini yakaladıklarını gösterir. Pratikte öngörü, saptama ve kararların karşılık bulması tüm cephelerde ve kesimsel çalışmalarda aynı eşit düzeyde olmayabilir. Bunda bir sorun yoktur. Birden çok faktörün de etkisiyle her alana kendi özgün koşulları çerçevesinde bakmak gerekir.

Alınan devrimci sonuçları daha fazla artırmak için ise başka neler yapılabilir üzerine düşünülebilir. Gelişme olmayan konuların ise nedenleri irdelenir, sonuçlar çıkartılır.

Tam da bu noktada katedilen mesafeye, çabalara, girişimlere rağmen yol alınamamasının nedenlerini nesnel ve doğru okumak için gerçekçi saptamalar yapma becerisi devreye girer. Söz konusu farklılıklara ek olarak ideolojik hasarların oluştuğu, güç kaybının yaşandığı önceki dönemin çözülemeyen sorunları vardır. Bu da demek oluyor ki ML komünistler kaynağı farklı olan iki ayrı sorunla ve görevle karşı karşıyalar. Aynı anda ikili bir ideolojik mücadele yürütmek gibi sorumlulukları var.

Önceki dönemden sarkan sorunlarla silkinmenin ideolojik onarımların, atılan adımların ve gelişmenin sorunlarının sancıları benzer olsa da tamamı birebir aynı sorunlar değildir. İkisini birbirine karıştırmak, bir ve aynıymış gibi tekleştirmek yanlış olur. Çözümlerini zorlaştırır. İdeolojik mücadeleyi etkisizleştirir. İstenmese de sorunların çözümünü zorlaştıran, verimsiz, yıpratıcı, yanlış tartışmalara neden olabilir.

Çözüm üretmeyen, sorunların giderilmesine katkısı olmayan tekleştirme yönteminden kaçınmak gerekir. Ki önceki dönemden kalan sorunların da gelişmenin yeni sorunlarının da çözümleri kolaylaşabilsin. Soyutlama, somutlama yöntemi burada kritik bir işlev oynar. Her yoldaş, faaliyet yürüttüğü alan(lar)da, yaşamında ve kendi gelişimini yönetmede bu diyalektik yöntemin devrimci işlevini bizzat görüp yaşamaktadır.

ML komünistler, kararlar ışığında atılan adımlar sonucu katettikleri mesafeyi abartmayacakları gibi küçümseme, önemsizmiş gibi görme yanlışından kaçınmayı önemserler. Her iki yaklaşım da kendilerinin ve kolektifin gelişmesine katkı sunmaz. Aksine zarar verir. Özellikle de atılan adımlarla katedilen mesafeleri -ideolojik, politik, örgütsel alanlarda- küçümseme, bardağın hep boş kısmını görmeyi tarz haline getiren ruh hali, bakış açısı yanlıştır, tehlikelidir. Bu konularda olabildiğince, kendi ideolojik silkelenmeleri dahil kolektif bazda atılan ileri her adımı, gelişmeyi doğru okuyup nesnel yorumlamayı esas alırlar. Olası eksik veya abartılı değerlendirmeler olduğunda amasız fakatsız özeleştirel değerlendirmeden kaçınmazlar.

KARARLARI İÇSELLEŞTİRME, ISRAR, İSTİKRARLI ÇALIŞMA
Tecrübeler, saptamalar, alınan kararlar çalışmalarda yol gösterir, ön açar, geniş çerçevede perspektif sunar. Kararlar alındıktan, yapılması gereken görevler bir kez saptandıktan sonra, gerisi, kadrolara, kendilerine etkin rol biçen partili öznelere ve haliyle yerel örgütlere kalmıştır. Bunların pratikle buluşturulmasında ve yol alınmasında yegane sorumluluk, elini taşına altına koyan değişik düzeylerde görev üstlenmiş parti öznelerindedir. Stalin de bu konuya değinirken kadroların belirleyiciliğine dikkat çeker.

Çözüm bekleyen sorunlar, yerine getirilmesi gereken görevler, alınan yeni kararlar, belirlemeler, açıklamalar içerikleri yeterince kavranmadan, bilince çıkartılmadan üstünkörü göz atıp geçiştirmek yanlıştan öte sorunludur. Dahası tehlikelidir. Peşinen "ben bunları biliyorum, zaten yeni bir şey söylenmemiş" yaklaşımı anlama, öğrenme, eleştirel bakma yetisini köreltir. Zihinsel tembellik, kireçlenme üretir. Oysa bilinen, yaşanan gerçekler göstermektedir ki, her yeni değerlendirme, analiz, saptama, açıklama ve karar yeni bir ihtiyacın ürünü olduğundan içerikleri bir dizi yeni fikir, belirleme barındırır.

Genel bir birikim olabilir. Üzerinde durulan sorunlara ilişkin belli düzeyde bir bilgi, kavrayış da mümkündür. Ancak bunlar, "ben nasıl olsa biliyorum" düşüncesini, tavrını doğru, haklı çıkartmaz. "Bana yeni bir şey katmadı, zaten ben sorunları biliyorum" yaklaşım tarzı küçük burjuva aydın, bireyci, bilgiçlik taslama tarzıdır. Bu düşünüş tarzı kendilerine etkin rol biçen, profesyonel düşünen, amatör ruhta şekillenen partililerin harcı olamaz. Bu vb. düşünüşle yaklaşım biçiminin yörüngesinden çıkamayan bir devrimci özne yeni dönemde atılan adımlarla yol alışları, gelişmeyi doğru, nesnel okumada, yorumlamada, değerlendirmelerde en hafif deyimle zorlanır. Bilinçli ya da bilinçsizce devrimci atılımları, ideolojik silkelenmeleri, arınmaları küçümser, "değişen bir şey yok" yanlışına savrulur. Arzu edilmese de düşünsel, ruhsal yorgunlukla, iddia zayıflamasıyla karşı karşıya kalınır.

Bu ve benzeri noktaya gelenlerin devrime, sosyalizme, kitlelere güvensizlikten ziyade öznenin kendine, kendi özgücüne güvensizlik gelişir. Bu istenmeyen noktaya gelmemek için kendimizde, kolektifte ve devrimci çalışmalarda katedilen mesafeleri; yol alınamayan, gelişmeyen yanları, marksist diyalektik materyalist yöntemle okuyup yorumlamak, gerçekçi değerlendirmeler yapmak yeterli olacaktır.

Partili yaşam, devrimci pratik silkeleyici, arındırıcı olduğu gibi, ayrıştırıcı bir işlevi görür.  Gelişen, yenilenen yanlarımızla yeniye ayak direyen değişmeyen alışkanlıklarımızı, özelliklerimizi açığa çıkarıp bizlere gösterir. Aynı zamanda pratik duruşumuz yeni duruma -derlenip toparlanma hamlesine- atılan yeni adımlara, kolektifin bütününü saran devrimci yönde gelişme rüzgarına, ideolojik ve örgütsel onarım, atılım çalışmalarına kimin ne kadar uyum sağlayıp sağlayamadığını, nerelerde zorlanıldığını gösterir. Bu bakımdan pratiğimiz kendimize tutulan aynadır.

Bir önceki dönemin olumlu olumsuz deneyimlerini de arkalayarak yeni dönemle ilgili alınan kararların, belirlenen görevlerin, pratikle, mücadeleyle buluşturulmaya ve sonuçlarının da alınmaya başlandığı zamandayız. Daha fazla sonuç(lar) elde etmek amacıyla seferberlikvari bir koşuşturma, devrimci telaş yaşanmakta. Derlenip toparlanarak yeni alanlara açılma, örgütlü faaliyeti yaygınlaştırma, ideolojik donanım ve sağlamlığı daha fazla artırma gerilimlerimiz yol aldıkça artacaktır.

Bu süreçte kararlar, saptamalar ışığında yeni atılım döneminin ruhuna, ihtiyaçlarına göre konumlanma perspektifine uygun olarak davranmak görevlerin başında gelir. Bu konuda da kat edilen mesafenin sonuçları umut vericidir. Kapitalist, faşist kuşatmalar altında, alınan kararları, saptamaları içselleştirmek, daha fazla ısrar etmek, daha çok çalışmak ve istikrarlı faaliyet, yaşanan umudu büyüterek çoğaltacaktır. İdeolojik arınmalarla kolektif ortam, saflar yürünerek sağlamlaşacağı gibi, katedilen mesafenin, gelişmenin gerilimlerini, sancılarını her defasında giderecek çözümler üreterek, bugün ve gelecek de kazanılacaktır.