21 Kasım 2024 Perşembe

Ivana Benario yazdı | İran'ın '71 atılımı ve İran'da üçüncü cephe

Eylemlerin sokakları kilitleyen ilk aylardaki gücünde düşüş belirgin olsa da ekonomideki durum, en son Tahran Mühendis Odası seçiminde Zeynep Kazımpur'un başörtüsünü yere fırlatarak salonu terk etmesinde gördüğümüz kadın cesareti, Kürdistan, Belucistan ve Loristan gibi eyaletlerde süren ulusal talepli eylemler rejimi yıkarak aşma iradesini canlı tutuyor. 20'den fazla bağımsız sendika, emekli örgütleri, kadın komiteleri ve öğrenci derneğinin hazırladığı "Asgari Talepler Bildirgesi"nde, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, "ekonomik, sosyal, kültürel ve ailevi alanlarda kadın ve erkek arasında tam hak eşitliğinin derhal ilan edilmesi, ayrımcı yasaların koşulsuz olarak kaldırılması" talep ediliyor.

8 Şubat 1971'de Gilan'ın Siahkal kasabası yakınlarında İran Halkın Fedai Gerillaları, Pehlevi hükümetine karşı "küçük çaplı" bir gerilla eylemi düzenledi. Gerillalar, Siahkal'daki bir jandarma karakoluna saldırarak üç polisi cezalandırdı ve daha önce tutuklanan iki gerillayı serbest bıraktı. Aralarında o sırada hapishanede bulunan 2 kişinin de bulunduğu 13 kişi bu eylemden dolayı idam edildi. Siahkal olayı ya da Siahkal hareketi çoğu tarihçiye göre İran'da 1979'da devrime giden süreçteki gerilla döneminin başlangıcına imliyordu.

Türkiye'dekine benzer bu '71 çıkışı, yıllar boyunca eylemsizliğiyle İran devrimci hareketini kötürüm eden Tudeh Partisi'nin pasifizmine son verdi. Eylemden sonra Şah'ın güvenlik örgütü SAVAK ve ordu, Amerikalı danışmanların desteğiyle gerilla hareketinin başlamadan bitirildiğini ilan etmek için Siahkal ormanlarının bir kısmını yaktılar. İran Halkın Fedai Gerillaları Örgütü ise yanıt olarak ordunun yargılama şefi general Farsiu'yu öldürdü, Şah'ın baskısına karşı eylemler, üniversitelere, fabrikalara ve yoksul mahallelere yayıldı; başta petrol işçileri olmak üzere öğrenciler ve eğitimcilerin de katılımıyla Şubat 1971 bir halk ayaklanmasına dönüştü.

İran halkı "Şah'a ölüm" diye slogan atarken emperyalistler olası bir rejim değişikliğinde çıkarlarının tehlikeye düşmesini önlemek için devrimden bir ay önce 1979'da Guadeloupe Konferansı'nda Şah'ın yerine Ayetullah Humeyni'yi iktidara getirmeye karar verdi. Bu, işe yarar bir formüldü. İran'dan önce Endonezya, çeşitli Arap ülkeleri ve Pakistan'da yükselen toplumsal mücadeleler emperyalizm destekli islamcı hükümetlerin başa getirilmesiyle bastırılmıştı.

Devrim sürecinde adım adım komünizm iddialı güçleri tasfiye eden ve halk hareketini bastırmaya yönelerek bir molla rejimine dönüşen Humeyni rejimi, geçen 52 yıl boyunca birçok ulusal ayaklanmayı kanlı şekilde bastırdı, binlerce gerillayı katletti, on binlerce insan tutsak edildi ve göç etmek zorunda kaldı. İran devrimci hareketi tüm kıyıma rağmen asla tam olarak ölüm sessizliğine bürünmedi. 2022 Eylül'ünden bu yana süren ve şu an halk güçleriyle rejim arasında bir denge durumunda kitle eylemleriyle devam eden Jîna ayaklanması bir kez daha İran devrimci hareketinin kendini gözden geçirmesini ve sıçrayarak gelişmesi için bir zemin sağladı.

İran Halkın Fedai Gerillaları Örgütü (İHFGÖ) Şubat ayında yaptığı açıklamada '79 devrimi sırasında Humeyni'yi iktidara taşıyan emperyalistlerin benzer hesaplar içinde olduğunu şu cümlelerle ifade ediyordu: "Ülke çapındaki ayaklanma ve halk mücadelelerinin doruğa ulaştığı bir dönemde, emperyalist ülkeler İran devrimini geriletmek için bir kez daha ağır bir medya saldırısı başlattı. Son 44 yılda iktidardaki rejime karşı verilen mücadelede hiçbir rolü olmayan unsurları kullanarak İran halkına sahte bir muhalefet dayatmaya çalışıyorlar. Bu unsurlar, İslam Cumhuriyeti'nin yıkılmasından sonra onun yerine geçmesi halinde, Batı'nın çıkarlarına uymak ve kapılarındaki uşaklığı güvence altına almaktan başka bir role sahip olmayacaklardır."

Ancak İran halkları '79 deneyimini unutmuş değil. Bu tecrübenin getirdiği bilinç düzeyi nedeniyle emperyalistler şu ana kadar istedikleri kıvama uygun muhalefeti bulmakta zorlandı. Öne çıkan aday şu an için son Şah'ın en büyük oğlu Rıza Pehlevi ve etrafında toplanan burjuva muhalif isimler.

Guardian gazetesine demeç veren Pehlevi, Batı'nın azami baskı uygulaması halinde Devrim Muhafızları Ordusu'nun ve bazı reformcu siyasetçilerin rejimi terk edeceğine dair işaretler olduğunu söyledi. Pehlevi, yeni muhalefet ittifakındaki varlığının geçmişi hatırlattığını ya da hareketi ideolojik olarak tutarsız hale getirdiğini reddetti. Pehlevi röportajda şu ifadeleri kullandı: "Ben buraya başkan ya da bir sonraki hükümdar olmak için gelmedim. Siyasi sermayemi ve insanların bana duyduğu güveni kullanarak geçiş sürecine yardımcı olmak için buradayım. Hayattaki tek misyonum İranlıların sandığa gidip kendi kaderlerini tayin edecekleri günü görmek. Bazıları monarşi kurumunu ülkeyi bir araya getiren bir güç olarak görüyor. Ben, tarafsız bir unsur olmak istiyorum. Ne monarşistlerin ne de cumhuriyetçilerin kampındayım."

10 Şubat'ta ABD'nin Georgia Town Üniversitesi'nde "İran demokrasi hareketi" üzerine düzenlenen panele Rıza Pehlevi dışında şu isimler katıldı: Masih Alinejad (yazar, gazeteci, Benim Gizli Özgürlüğüm hareketinin kurucusu), Nazanin Boniadi (insan hakları aktivisti, oyuncu ve Uluslararası Af Örgütü Birleşik Krallık elçisi), Dr. Shirin Ebadi (Nobel Ödüllü hukukçu ve yazar), Dr. Hamed Esmaeilion (PS752 Uçuş Kurbanları Aileleri Derneği Başkanı ve sözcüsü), Golshifteh Farahani (oyuncu, insan hakları aktivisti), Ali Karimi (İran Milli Futbol Takımı eski kaptanı, insan hakları aktivisti), Abdullah Mohtadi (Komala Partisi Genel Sekreteri).

Avrupa turundaki Pehlevi'ye Münih Güvenlik Konferansı'nda İran Dışişleri Bakanlığı yerine kürsü verildi. Ancak Pehlevi şimdiye kadar ne AB'yi ne de İngiltere'yi Devrim Muhafızları'nı yasaklamaya ikna edebildi. AB ve İngiltere için yasaklama kararı İran nükleer anlaşmasının yeniden canlanma şansını ortadan kaldıracak bir adım olacak. CIA Direktörü William Burns de son açıklamasında İran'ın uranyum zenginleştirme seviyesine yaklaştığını ancak silahlanmaya yeniden başlamadığını söyledi. Yani hem emperyalistlerin hem Pehlevi'nin ikna turları için zamanı var gibi görünüyor.

İHFGÖ'nün aynı açıklamasında Batı'nın Pehlevi'ye desteği üzerine Rıza Pehlevi'nin hiçbir örgütü yoktur ve Devrim Muhafızları ve Besic ile temas halinde olduğunu açıkça itiraf etmektedir. Aslında yurtdışındaki örgütü, eski işkenceci "Tahakim Vahdet bürosu" üyeleri olan reformistlerin bir parçasıdır. İran içinde ise halka baskı yapan generaller ve rejim muhafızları var" diye belirtmektedir. Pehlevi rejimle ilişkisinin "tek taraflı olmadığını" açık bir şekilde söylüyor.

ABD ve AB'nin rejimle üstü örtük mücadelesi ve pazarlıklarının bir parçası olan "gelecek lider" adaylarını tanıtma adımlarının İran devrimine doğrudan müdahale olduğu açık bir şekilde görülüyor. Google, Facebook ve Instagram'ın desteğiyle öne çıkarılan Pehlevi, ülke dışındaki 8 milyon İranlının oy kullandığı internet anketinde buna rağmen ancak yüzde 4'lük bir destek gördü.

Bu sırada İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise birkaç gün önce "sistemi tehdit eden protestoların başarısız olduğunu" açıkladı. Eylemlerin sokakları kilitleyen ilk aylardaki gücünde düşüş belirgin olsa da ekonomideki durum, en son Tahran Mühendis Odası seçiminde Zeynep Kazımpur'un başörtüsünü yere fırlatarak salonu terk etmesinde gördüğümüz kadın cesareti ve Kürdistan, Belucistan ve Loristan gibi eyaletlerde süren ulusal talepli eylemlerle rejimi yıkarak aşma iradesini canlı tutuyor.

En son 20'den fazla bağımsız sendika (petrol, şeker işletme endüstrisi, öğretmenler sendikası, metal işçileri vd.), emekli örgütleri, çeşitli kadın komiteleri ve öğrenci dernekleri tarafından hazırlanan ve imzalanan* kapsamlı ve çok yönlü "Asgari Talepler Bildirgesi" bunun ifadelerinden biri oldu. 12 maddelik bildirgede, diğer hususların yanı sıra, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, "koşulsuz fikir, ifade, düşünce, basın özgürlüğü, siyasi parti kurma, yerel ve ulusal sendika ve kitle örgütleri, toplantılar, grevler, gösteriler, sosyal medya ve görsel-işitsel medya kurma" gibi demokratik hak ve özgürlükler talep ediliyor. Ayrıca "Tüm siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve ailevi alanlarda kadın ve erkek arasında tam hak eşitliğinin derhal ilan edilmesi, ayrımcı yasaların koşulsuz olarak kaldırılması" da talepler arasında. İktidar organlarını hedefleyen bildirgede "baskı organlarının dağıtılması, hükümet gücünün kısıtlanması" çağrısının yanı sıra çevresel bozulmanın sona erdirilmesi, çocuk işçiliğinin kaldırılması, sosyal alanda bir dizi ilerici talep, nükleer silah edinmenin yasaklanması, "dünya barışı için çaba gösterilmesi" talepleri yer alıyor. Bildirge bu kapsamıyla devrimci önderlik arayışındaki politik güçlerin asgari mücadele programı olma iddiasına sahip bir program görünümü veriyor.

Bildirgede "halkın yerel ve ulusal konseyler aracılığıyla ülke işlerinin düzenlenmesine uygun ve doğrudan katılımı" ve halkın "tüm devlet ve devlet dışı makamların sahiplerini istedikleri zaman seçme ve geri çağırma hakkı" şeklinde yer alan ifadeler sürecin tam da sosyalist bir toplumun temel soruları ve ilkeleri üzerine olduğunu gösteriyor. Devrim iddialı parti ve örgütlerin üzerinde durdukları zemini iyi kavraması ve sürece yanıt olacak bir devrimci önderlik inşa etmeleri için emperyalizminin köpürttüğü burjuva muhalefetin reform/restorasyon programlarına karşı harekete geçmeleri gerekiyor. Kürdistan devriminin bir parçası olması itibariyle kendi devrimimiz olan İran devriminin gelişimini yakından takip etmek ve bu sürece dahil olmak ise bu zorlu koşullarda başarılması gereken bir siyasi görev olarak önümüzde duruyor.

*Bildirgenin ilk imzacıları şunlar: İran Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi, İranlı İşçilerin Özgür Birliği, Birleşik Öğrenciler Öğrenci Kuruluşları Birliği, İnsan Hakları Savunucuları Merkezi, Haft Tappeh Şeker Kamışı Fabrikası İşçi Sendikası, Petrol Sözleşmeli İşçilerini Örgütleme Konseyi, İran Kültür Evi (Khafa), Bidarzani- Kadınlar Uyanıyor, İranlı Kadınların Çağrısı, Ahvaz Ulusal Çelik Grubu İşçilerinin Bağımsız Sesi, İşçi Hakları Savunucuları Merkezi, Kirmanşah Elektrik ve Metal İşçileri Sendikası, İşçi Sendikalarının Kurulmasına Yardım için Koordinasyon Komitesi, Emekliler Birliği, İran Emekliler Konseyi, Öncü Öğrenciler Örgütü, İran Özgür Düşünen Öğrenciler Konseyi, Alborz Eyaleti Ressamlar Sendikası, İran'da İşçi Örgütlerinin Kurulmasını İzleme Komitesi, Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklileri Konseyi (BASTA).