21 Kasım 2024 Perşembe

Ivana Benario yazdı | ICOR 1. Kadın Konferansı: Yeni bir yol

Farklı kuşaklardan ve mücadele alanlarından gelen kadınlar konferansın zengin bir deneyim yelpazesine dayandığının göstergesi oldu. Uzun yıllar siyasi mücadelelerin içinde yer almış, yıllarca hapis yatmış, gerilla mücadelelerinde yer almış, milletvekili olmuş, yeraltında riskler almış, büyük bedeller ödemiş ve sevdiklerini yitirmiş, sürgünde yaşamak zorunda kalmış, sendikalardan özgür basına kadar emek vermiş kadınlar ya da uzun yıllardır kadın kitle çalışması yapan sessiz kahramanlar. Konferansın bu önemli yönü salondaki ortak duyguya da yansıdı.

ICOR 1. Kadın Konferansı, ICOR'un Kasım 2021'deki 4. Dünya Konferansı'ndaki hararetli tartışmaların ardından, ICOR'un devrimci kadın politikası için ortak bir toplantı düzenlenmesi kararının sonucu olarak toplandı. 4. Dünya Konferansında MLKP'nin, ICOR'un çalışmaları için ayrı bir kadın ofisi önerisi ICOR içinde sarsıcı bir etki yarattı ve kimi partiler tarafından tepkiyle karşılandı. Oluşan tepki ve yaklaşımlar kadın özgürlüğü konusundaki gelişmenin çok eşitsiz olduğunu bir kez daha açıkça ortaya koydu. Bu anlamda 1. Kadın Konferansı, ICOR'un farklı alanlarda gelişimine ve derinleşmesine dair önemli bir işaret oldu.

Jin TV ve Özgür TV'den gazetecilerin de katıldığı ve haberleştirdiği konferansa 16 ülkeden 80 katılımcı katıldı. ICOR üyesi olmayan örgüt ve mücadelelerden kadınlar da konferans boyunca söz aldı. Konuşmalarda devrimci kadın hareketine yön verecek öneriler sunuldu. 

Bangladeş Sosyalist Parti, Bangladeş Komünist Partisi, Arjantin'den Marksist-Leninist Devrimci Parti (PRML), Arjantin'den Devrimci Komünist Parti (PCR), Almanya Marksist-Leninist Parti, Meksika Komünist Partisi İnşa Örgütü (OAPCM) temsilcilerinin de bulunduğu konferansa Kürt özgürlük hareketinden kadınların ve Filistinli kadınların katılmaması öne çıkan mücadelelerin temsiliyeti bakımından bir eksiklik oldu. Kongo, ABD, Rusya, Güney Afrika, Paraguay, Kolombiya gibi ülkelerden MLPD'nin 40. yıl etkinlikleri ve 29 Ağustos'taki emperyalizm konusundaki enternasyonal teorik seminere katılım için Almanya'ya gelen partilerin erkek temsilcileri ise salonun arka kısmında konferansı dinledi.

Farklı kuşaklardan ve mücadele alanlarından gelen kadınlar konferansın zengin bir deneyim yelpazesine dayandığının göstergesi oldu. Uzun yıllar siyasi mücadelelerin içinde yer almış, yıllarca hapis yatmış, gerilla mücadelelerinde yer almış, milletvekili olmuş, yeraltında riskler almış, büyük bedeller ödemiş ve sevdiklerini yitirmiş, sürgünde yaşamak zorunda kalmış, sendikalardan özgür basına kadar emek vermiş kadınlar ya da uzun yıllardır kadın kitle çalışması yapan sessiz kahramanlar. Konferansın bu önemli yönü salondaki ortak duyguya da yansıdı.

Konferansın gündemleri olan dünya kadın hareketinin durumu, ICOR'un bu mücadelede görevleri, eksiklikleri ve sorunları üzerine yapılan tüm bu tartışmalar, devrimci partilerin seviyesini yükseltmek ve kadın özgürlüğüne ilişkin sorulara güçlü yanıtlar vermek için hala yürünmesi gereken uzun bir olduğunu ortaya koydu. Konferans, bu başlıkları açmak için bir çerçeve sağlarken teorik tartışmaları derinleştirmek için gelecek hafta Tunus'ta gerçekleşecek Dünya Kadın Konferansı'na, bir sonraki Dünya Kadın Konferansı sürecinde ikinci bir uluslararası teorik seminer önerme kararı alındı. Tunus'ta düzenlenecek 3. konferans koronavirüs salgını nedeniyle 2022'ye ertelenmiş, ancak enternasyonal kadın teorik semineri bir hazırlık aşaması olarak ilk kez 2019'da Hindistan'da düzenlenmişti.

Konferans öncesi hazırlanan online dergi ile de kadın özgürlük mücadelesine dair daha önce çok az yer verilen farklı pozisyonları tartışma fırsatı sundu. Ataerkinin özel mülkiyetle birlikte ortaya çıkan ve tüm sınıflı toplumlarla birleşen bir baskı sistemi olması bunlardan biriydi. Örneğin MLPD'li kadınlar tartışmalarda, erkek egemen yaklaşımın varolduğunu ancak erkek egemenliğinin ayrı bir sistem olmadığını, baş düşmanın emperyalizm olduğunu belirtirken erkek egemenliğini feodalizme dair bir mesele olarak ortaya koydular.

Diğer bir konu ise proleter kadının devrimci bir özne olup olmadığı, komünizme giden çifte devrim için ayrı bir program olarak kullanılan "kadın devrimi" kavramı etrafında yürütülen tartışma ve farklılaşmalardı. Bununla beraber kadınların ayrı ve/ya özerk örgütlenmesi de ICOR üyesi örgütlerin fikir ayrılıkları yaşadığı bir konuydu.

Görüşlerdeki farklılıkların yanı sıra elbette önemli ortak analizler ve deneyimler olduğu da görüldü. Kadınların emperyalizme, kapitalizme, sömürgeciliğe ve faşizme karşı mücadelede sürükleyici ve temel güçlerden biri olduğu konusunda tüm katılımcılar hemfikirdi. Yine, yaşadıklarına isyan eden kadınların dünya çapında birbirini etkileyen bir kadın hareketini yükselttiği herkesin ortaklaştığı somut bir değerlendirmeydi. Bu nesnel durumdan çıkan sonuç şu anda her şeyden önce devrimci güçlere duyulan ihtiyaç olarak ortaya konuldu. Kadınların taleplerinin kendi reform talepleriyle sınırlı olmaması gerektiği ve bunun için de devrimci güçlerin kadın mücadelesinde daha etkin olması gerektiği ifade edildi. 

Paylaşılan deneyimlerdeki ortak yanlar, dünyanın büyük bölümündeki kadın hareketlerinde aşılması gereken pek çok kafa karışıklığı yaratan konu olduğunu gösterdi. Devrimci örgütlerin sadece çalışmalarını engellemekle kalmayıp aynı zamanda kadın ve LGBTİ+ mücadelesine de zarar veren MLPD'li kadınların tanımıyla "postmodern ve küçük burjuva feminist" teori ve yaklaşımların kadın hareketi içindeki her türlü yıpratıcı etkisine müdahale edilmesi gerektiği bunlardan biriydi.

Bu bakımdan Arjantin'de dinamik kadın mücadelelerinin dayandığı bir zemin olarak uzun soluklu ulusal kadın toplantısı geleneğini konferansa taşıyan Arjantin'den PCR ve PRML'li kadınların katkıları önemli bir zenginlik kattı. Kadınların aktardığına göre Arjantin'deki salgın öncesi son ulusal kadın buluşmasına yaklaşık 200 bin kadın katılırken benzeri tartışmalar nedeniyle bu yılki buluşma isim tartışmaları ve esasen hegemonya mücadeleleri nedeniyle ikiye bölünerek gerçekleşecek. PCR'li kadınlar, hareketi birleştirmek istediklerini ve bundan dolayı her iki toplantıya da katılacaklarını ifade ederken devrimci kadınların tam da bu birleştirici rolünü vurguladı.

MLKP/KKÖ'lü kadınların önerisi üzerine ICOR bünyesinde bir kadın koordinatörü kurumunun inşa edilmesi konferansta tartışılan başlıklardan biri oldu. Bu öneri Konferans'ta oybirliğiyle bir perspektif olarak belirlendi.

Konferans, ICOR'un sadece kendi üye örgütleriyle sınırlı kalmayıp dışa açık bir şekilde düzenlediğinden diğer kadın örgütleriyle ilişkilerin güçlendirilmesine de hizmet etti. Alınan kararlardan birisi, daha önce ICOR üyesi olmayan birey ve örgütleri çalışmalara katmak için geliştirilen "ICOR dostları" statüsünün bir benzerinin ICOR'un kadın koordinasyonunda yer almak üzere "ICOR kadın dostları" olarak belirlenmesi oldu.

Konferans, kadın özgürlük mücadelesinin enternasyonal niteliğini yansıttı. Bangladeş'teki kadın çay plantasyonu işçilerine ve İngiltere'de hizmet sektöründeki grevde olan kadınlara dayanışma mesajları gönderilirken ve Meksika'dan İran'a kadar siyasi tutsak kadınların özgürlüğü talep edildi. Afganistan kadın futbol takımında oyuncu olan ve Taliban'ın iktidarı almasıyla ülkeden ayrılmak zorunda kalan RAWA'lı kadın yoldaş, okula gitmelerine izin verilmeyen kız çocukları için köylerde gizli okullar için kampanya hakkında bilgi verdi. Afganistan'dan gönderilen ve etkileyici resimlerin olduğu video mesaj ile Rojava'dan Devrimci Komünist Kadın (JKŞ) ve Demokratik Özerk Yönetim Cizirê Bölgesi Kadın Koordinasyonu’ndan gelen video mesajlar konferansın enternasyonal niteliğini yükselten anlar oldular. Taliban yönetimi altında yaşam mücadelesi veren kadınların zorluklarına değinen mesaj ve Rojava'daki mesajlar uzun süre ayakta alkışlandı.

1. Kadın Konferansı ile dünya kadınlarına önemli bir mesaj gönderildi. Kadın özgürlük mücadelesini devrimci bir temele oturtmak ve onu kadınların ezilmesine, sermayenin egemenliğine karşı mücadeleye odaklamak ve kadın kitlelerini devrim ve sosyalizm için kazanmak gibi önemli görevlerle karşı karşıya olduğu sonucunu çıkaran ICOR'daki örgütlerde yer alan kadınlar, ICOR'un kendisini bu göreve adaması için somut adımları ortaya koydular. Bilince çıkarılan şey kadın kitlelerine güçlü sözler söylemeden ve pratik ilerleme kaydetmeden onları kazanmanın mümkün olmadığıydı.

ICOR Kadın Konferansı, devrimci parti ve örgütlerin kadın özgürlük mücadelesinin dinamiklerine hızlı adımlarla adapte olmaları gerektiğini bir kez daha net bir şekilde gösterdi ve kadın özgürlük mücadelesini gündemleştirmesi için önemli bir adım oldu. Konferansa katılan kadınlar mücadele alanlarına dünyadaki kadınların el ele olduğu enternasyonal duyguları güçlenmiş bir şekilde dönüyorlar. Kadınlar her yerde birlikte güçlü olduklarını bir kez daha gösterdiler.