Ivana Benario yazdı | Hindistan'daki soykırım saldırıları ve direniş
Hindistan'ın silahlı direniş güçleri, dünya devrimci hareketinin ve ilerici insanlığın dikkatini fazlasıyla hak etmektedir. Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve onun uluslararası destek grubu Hindistan'daki Halk Savaşını Desteklemek için Uluslararası Komite, Kagaar Operasyonuna karşı Adivasi halkının direnişini desteklemek amacıyla bir dayanışma kampanyası başlattı.
Narendra Modi'nin faşist Brahmanik Hindutva rejimi altında Hindistan devleti başta Müslüman topluluğu olmak üzere dini ve etnik grupları ile ezilen sınıfları hedef alan bir dinci Hinduist faşizm uygulamaktadır. Dünyanın en kalabalık ülkesinde silahlı devrimci güçleri tasfiye etmeyi ve yerel halkların yaşam alanı direnişlerini soykırım saldırılarıyla bastırmayı amaçlıyor. Bu saldırılar, Kuzey Kürdistan'daki özyönetim direnişlerine, Sri Lanka'da Tamil mücadelesine veya Endonezya, Guatemala, El Salvador ve Peru'daki devrimci harekete, karşıdevrimci imha saldırılarına benzerlikler taşımaktadır. Saldırıların ortak amacı, ulusal özgürlük ve sosyalizm mücadelesini kırmak, silahlı devrimci mücadeleyi yenilgiye uğratmak ve geniş kitleleri teslim alarak dünyanın neresinde olursa olsun devrim ateşini söndürmektir.
YEŞİL AV OPERASYONU NEDİR?
Hindistan'da karşıdevrimci saldırıların en çarpıcı örneği, 2009 yılında başlatılan ve kamuoyunda Yeşil Av Operasyonu olarak bilinen topyekun askeri harekattır. Bu operasyon kapsamında, tahminlere göre toplamda 200 bin asker, paramiliter ve polis gücü, Maocu gerillaların etkin olduğu 'Kızıl Koridor' olarak adlandırılan ve yoğun militarizasyona tabi eyaletler (Chhattisgarh, Jharkhand, Andhra Pradesh ve Maharashtra) içinde konuşlandırılmıştır. ABD'nin emperyalist eğitim ve İsrail'in sağladığı insansız hava araçlarını kullanarak uygulanan bu strateji, demagojik söylemlerle Hint halkının "yüreklerini ve akıllarını kazanma" adında bir ayaklanma bastırma stratejisinin parçasıdır ve devlet terörünü yeni bir boyuta taşımıştır.
Yeşil Av Operasyonunun amacı, Hindistan'ın doğal kaynaklarının yağmalanmasına karşı devrimci güçler ve direnen hareketleri ezmek ve böylece büyük uluslararası ve yerli şirketlerin ülkenin kaynak açısından zengin bölgelerine girişini sağlamaktır. Dönemin Kongre Partisi Başbakanı, parlamentoda 9 Haziran 2009 tarihinde yaptığı konuşmada, Yeşil Av Operasyonunun arkasındaki motivasyonu şöyle ifade etmişti: "Ülkemizin muazzam doğal maden kaynaklarına sahip bölgelerinde aşırı solun gelişmeye devam etmesi yatırım ortamını etkileyecektir."
Yeşil Av Operasyonu, Hindistan'ın yakın tarihindeki ilk tasfiyeci saldırı değildir. 2005 yılında Maocu gerillalara karşı mücadele gerekçesiyle Chhattisgarh'da Salwa Judum milisleri oluşturulmuş ve bu milisler halk üzerinde terör estirmiştir. Yüksek Mahkeme, 2011 yılında devlet destekli bu tecavüzcü milisleri yasaklamış olsa da, devlet terörünün sonlandığı anlamına gelmemiştir. Yeşil Av Operasyonu, bölgesel bir iç savaş ve soykırım düzeyine ulaşan saldırıların devamıdır.
Sosyal antropolog Adolfo Naya, Hindistan'da Maocu gerillalara karşı Yeşil Av soykırım saldırılarına dair araştırmalarında, bu tür saldırıların farklı ülkelerdeki devrimci hareketlere yönelik tasfiyeci saldırılarla benzer yöntemler içerdiğini tespit etmiştir. Naya'nın araştırmalarına göre, saldırılar genellikle şu aşamaları içerir:
1) Yok etme planı: Devlet, belirli bir insan topluluğunun yok edilmesini planlar.
2) Meşrulaştırma: Devlet, halkı bu topluluğun yok edilmesi gerektiğine inandırmak ve bu eylemi toplumsal olarak meşrulaştırmak için insanlıktan çıkarıcı bir dil kullanır.
3) Siyasi ve toplumsal öncülerin imhası: Devlet, muhalefet edebilecek siyasi ve toplumsal öncüleri gözaltına alır ve seçici olarak fiziksel imhalarını gerçekleştirir. Aynı zamanda imha edilecek grup, toplama kamplarına kapatılarak hayatlarının tüm yönleri düzenlenir.
4) Fiziksel imha: Son aşamada, insan topluluğunun fiziksel olarak imhası gerçekleşir. Bu süreçte, yaşamlarının sürekliliği için belirleyici olan kadınlar ve çocuklar, kısırlaştırma, tecavüz gibi zulümlere maruz kalır ve nihayetinde yok edilirler.
Naya'ya göre, bu tür soykırımların ekonomik bir çıkar amacı vardır; devlet, soykırım eylemiyle belirli bir ekonomik düzen ve toplumsal ilişkiler üretir. Yeşil Av adı altındaki saldırılar, tesadüfi değil, bilakis sistematik bir yıkım operasyonunun parçasıdır. Bu operasyon, "isyancı" olarak görülen unsurları ortadan kaldırarak ve geri kalan toplumsal grupları yeniden şekillendirerek, mevcut sosyal ilişkileri ve toplumsal yapıları dönüştürmeyi amaçlar.
Naya, Yeşil Av saldırılarının, toplumsal ve ekonomik ilişkilerin radikal bir değişimi engelleyen ve bu değişimle direnen unsurları hedef aldığını ifade eder. Bu, en yüksek düzeyde bir sınıf savaşı ve soykırımdır.
Sonuç olarak, Adivasiler, Dalitler ve Naksalit aktivistleri gibi saldırıların hedefi olan grupların hayatta kalabilmeleri ve bu soykırıma son verebilmeleri için Hindistan'daki sınıflı toplumda köklü bir altüst oluş gerekmektedir. Bu süreçte uluslararası destek ve dayanışma, yeni bir toplumsal düzenin inşası için kritik öneme sahiptir.
KAGAAR OPERASYONU NEDİR?
Kagaar Operasyonu, Hindistan silahlı devrimci hareketine dönük ardı ardına gelişen imha saldırılarının devamıdır. Ocak 2024'te Orta Hindistan'da Hindistan Komünist Partisi (Maoist) liderliğindeki silahlı direnişi bastırmak amacıyla başlatılan bir askeri harekattır. Operasyon kapsamında, bölgedeki altı paramiliter kampta konuşlanmış 10 bin kişilik bir paramiliter güç harekete geçirilmiştir. Bu operasyon, 2017 yılında başlatılan ve SAMADHAN-Prahar Operasyonu olarak bilinen daha geniş kapsamlı kontrgerilla operasyonunun bir parçasıdır. "Kagaar" kelimesi Hintçe'de "son" anlamına gelmekte olup, hükümetin maoist devrimci hareketi kesin olarak ortadan kaldırma amacını ifade etmektedir.
Kagaar Operasyonu, bu yılın Ocak ayından Mayıs ayına kadar en az 130 sivil ve devrimcinin Hindistan devleti tarafından öldürülmesiyle sonuçlanmıştır. Operasyon kapsamında işlenen katliamların birçoğu, CPI (Maoist) Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu'na (PLGA) karşı yürütülen "çatışmalar" olarak sunulmaktadır. Operasyon, Chhattisgarh eyaletindeki Abujhmaad (Maad) bölgesinde yoğunlaşmış, bu bölge maoistlerin kalesi olarak bilinen ve Adivasi nüfusunu barındıran bir alanı kapsamaktadır. Adivasiler yıllardır topraklarını ve geçim kaynaklarını korumak için mücadele etmektedir. Hindistan devleti, bu halkın topraklarına maden şirketlerinin girmesine izin vermek amacıyla çeşitli tahliye ve toprak gasbı operasyonları gerçekleştirmiştir. Örneğin, 2021 yılında, Adivasi halkına yönelik İsrail yapımı insansız hava araçlarıyla Hindistan tarihinin ilk hava bombardımanı gerçekleştirilmiştir.
Hindistan'ın silahlı direniş güçleri, dünya devrimci hareketinin ve ilerici insanlığın dikkatini fazlasıyla hak etmektedir. Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve onun uluslararası destek grubu Hindistan'daki Halk Savaşını Desteklemek için Uluslararası Komite (ICSPWI), Kagaar Operasyonuna karşı Adivasi halkının direnişini desteklemek amacıyla bir dayanışma kampanyası başlattı. Bu kampanya kapsamında, Filipinler Komünist Partisi'nin dayanışma haftaları ilan etti, Filipinli gerilla güçlerinin Kagaar Operasyonu hakkında eğitimler düzenledi. Partizan okurlarının İstanbul'da pankart eylemleri düzenlemesi gibi uluslararası dayanışmanın değerli örnekleri sergilendi. Dayanışmanın büyütülmesi ve dünya burjuvazisinin işbirliği içinde düzenledikleri karşıdevrimci saldırılara karşı ortak bir duruş sergilenmesi, dönemin devrimci görevlerinden biridir.