5 Ekim 2024 Cumartesi

Hekimlerden İstanbul için 5 acil önlem uyarısı: Tablo çok kötü

İstanbul'un Samsun'dan sonra vaka ve ölüm sayısının en çok yaşandığı il olduğuna dikkat çeken İstanbul Tabip Odası, derhal hayata geçirilmesi gereken 5 önlemi açıkladı. Tablonun oldukça kötü olduğunun altını çizen hekimler, beş tedbir acilen alınmadığı durumda yaşananacakları düşünmek dahi istemediklerini kaydetti. 

İstanbul Tabip Odası (İTO) geçen bir yılda Covid-19 kaynaklı en çok vaka ve ölümün gerçekleştiği İstanbul'la ilgili alınması gereken en acil 5 önlemi kamuoyuyla paylaştı. Cağaloğlu'nda bulunan Tabip Odası binasında İstanbul Tabip Odası Başkanı Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Osman Öztürk ve Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu ile Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğu basın toplantısı düzenledi.

'İSTANBUL, SAMSUN'UN ARDINDAN VAKA SAYISI EN YÜKSEK İKİNCİ İL'
Basın açıklamasını İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu okudu. Küçükosmanoğlu, "Ülkemizde 11 Mart 2020'de ilk vakanın resmi olarak bildirilmesinden beri hiçbir zaman tam olarak kontrol altına alınamayan COVID-19 salgını daha önce Mart-Nisan 2020 ve Kasım-Aralık 2020'da yaşanan pik değerlerini de geçen en yüksek vaka sayısına ulaşmıştır. İstanbul'da şubat ortasında yüz binde 60 olan aktif vaka sayısı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'kademeli normalleşme'  açıklaması yaptığı mart ayı başında 111'e, mart ortasında 251'e, bir hafta sonra 401'e, geçtiğimiz hafta ise hızla yükselerek 591'e çıktı. Bu sayı Türkiye ortalamasının üzerinde olup, İstanbul Samsun'un ardından vaka sayısında ikinci en yüksek il durumundadır. Altı hafta içerisinde vaka sayısı 10 kat artmıştır" dedi.

'SAĞLIK BAKANLIĞI ŞEFFAF AÇIKLAMA YAPMAKTAN ISRARLA KAÇINIYOR'
Ülkedeki günlük yeni vaka sayısının Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü sıraya yükseldiğini söyleyen Küçükosmanoğlu, salgının ilk pikinde alınan önlemlerin vaka sayısında hızlı bir azalma sağladığını ancak haziran başında kontrolsüz bir şekilde başlatılan açılma nedeniyle salgının tüm ülkeye yayıldığını ifade etti. Prof. Dr. Küçükosmanoğlu, şöyle devam etti: "Yasaklar sürerken lebalep salonlarda yapılan parti kongreleri, kalabalık cenaze törenleri yanında hak arama ve ekonomik/demokratik talepleri dile getiren eylemlere orantısız güç kullanarak müdahalede bulunma/yasaklama bu dönemde de devam etmiş, 'pandemi tedbirleri' siyasi iktidarın her türlü muhalefeti baskı altına alma aracı olarak kullanılmıştır. Ramazan ayına endeksli olarak kafe ve restoranların kapatılması ile gece ve hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması ile Covid-19 salgınını kontrol altına almak mümkün görülmemektedir. Sağlık Bakanlığı Covid-19 verilerini şeffaf bir şekilde paylaşmaktan ısrarlı bir şekilde kaçınmakta, veri paylaşım şeklinde keyfi olarak sık değişiklikler yapmakta, ölüm sayılarının olduğundan düşük gösterilmesi pandeminin başından beri ısrarla sürdürülmektedir. Bu nedenle paylaşmakta olduğu veriler kuşku ile karşılanmaktadır. Aşı uygulanmasına geç başlanabilmiştir, uygulama hızı yavaştır. Öncelik sırasında sağlık çalışanları ve 65 üzeri yurttaşlardan oluşan 1'inci grubun aşılanması iki ayı geçen bir sürede tamamlanabilmiştir. 2A öncelik grubunda daha önde yer alan 'hizmetin sürdürülebilmesi için öncelikli sektörler' grubunda yer alanların aşılanması tamamlanmadan, hatta bir kısmına hiç başlanmadan bir alt 2B grubuna (60-65 arası kişiler ve eşleri) aşı yapılmaya başlanması karışıklığa yol açmıştır. Bunun yanında ikinci bir aşı seçeneği olarak sunulan Pfizer/Biontech aşısının yeterli miktarda tedarik edilemediği ve dağıtılamadığı görülmüştür. Aşı randevusu alan bazı yurttaşlar aşı yapılamadan geri dönmek zorunda kalmıştır."

ÖMEROĞLU: TEDBİRLER HIZLA HAYATA GEÇİRİLMELİ
Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu da İstanbul'daki durumun daha fazla kötüleşmemesi için hızla hayata geçirilmesi gereken tedbirleri şöyle sıraladı: "Yaygın Test/Hızlı Aşılama, Ekonomik-Sosyal Destekli 'Kapanma'/Kademeli-Kontrollü 'Açılma', Sistematik Filyasyon/Etkili İzolasyon, Acil Kamulaştırma/Yeniden Sosyalizasyon ve Şeffaf Yönetim/İnsan Hakları Merkezli Pandemi Mücadelesi."

ÖZTÜRK: TABLO ÇOK KÖTÜ
Dr. Osman Öztürk ise kasım ve aralıktan daha kötü bir tabloyla karşılaşacağımızı söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: "Salgın sürecinde 'İtalya olmayalım' diyorduk ancak Kasım ve Aralık'ta hasta seçmek zorunda kaldık. Bu olay bir hekim olarak çok zor bir şey. Şimdi önümüzdeki süreçte daha kötü bir tabloyla karşılaşacağız. Bu beş tedbir uygulanmazsa olacakları tahmin bile edemiyoruz. Kalp krizi geçiren insanlar hastaneye gitmeye çekiniyor. Bunu gibi birçok örnek var. Bir dizi tedbir alınması gerekiyor ancak bu beş tedbir acilen alınmazsa biz tahmin bile yürütmek istemiyoruz. Tablo çok kötü."