21 Kasım 2024 Perşembe

Ece Kılıç yazdı | Suruç: Umudun ve öfkenin adı

Öfkemiz, bilincimizi diri tutan, 33 karanfilin kim tarafından ve ne için katledildiğini unutmamamızı, onların hesabını sorma gücünü bulmamızı ve elbette yarım kalan düşlerini tamamlama iradesini göstermemizi sağlayan bir duygu.

Her yıl 20 Temmuz'da iki duyguyu aynı anda yaşıyoruz: Umut ve öfke… Bu topraklarda nefreti, halkların düşmanlığını, kötülüğü, bencilliği var etmek isteyenlere inat barışın, halkların eşitliğinin, dayanışmanın, iyiliğin, güzelliğin ve birlikte inşa etmenin-eylemenin adıdır Suruç.

Birbirinden farklı yüzlerce gencin taptaze umutlarla yola düşmesi, IŞİD çetelerine karşı savaşan yaşıtlarının izinden giderek komşudaki savaşın acısını yüreğinde hissetmesi, savaşın yıkıntılarını onarmaya gönüllü olması, herkesin yeteneğine göre yapacak bir iş bulması, her yaştan, memleketten, inançtan insanı aynı heyecan ve dayanışma etrafında buluşturması, halaylarla türkülerle çıkılan yolculuk, her birinin yüreğinde ayrı heyecan ve hepsini aynı sofrada buluşturan aynı inanç: Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz.

"Kimler yoktu ki aralarında? / Uzun saçlı aydınlar, inatçı komünistler…" diyor ya şair; anarşist, sosyalist, komünist, Trabzonspor taraftarı, Çerkez, Kürt, Türk, Alevi, Sünni, öğrenci, işçi, ev emekçisi, aydın, doktor, öğretmen, kadın, erkek, genç, yaşlı hepsi de Kobanê devriminde yeni bir yaşam umudunu gören ve buna yakından tanıklık edip yaşadığı topraklarda da bu umudu yeşertmeye gönüllü yüzlerce fidandı. İçlerinden 33 tanesi, düş yolcusu olup Suruç'ta Amara Kültür Merkezinin bahçesinde toprağa düştü. Oysa onlar Gezi'den Kobanê'ye uzanan bir mücadelenin, bizi birbirimize kırdırmaya çalışanlara inat birlikte yaşamanın, birlikte dünyayı güzelleştirmenin, dayanışmanın umudunu taşıyorlardı kendileri ile birlikte.

"Üzgün olmaktansa öfkeli olmayı yeğlerim" diyor Ulrike Meinhof. Biz de öfkeliyiz her 20 Temmuz'da. 33 düş yolcusunu yaşamdan koparanlara, bu coğrafyada katliamları cezasız bırakanlara, gençlerin yeni bir yaşam umudunu elimizden alanlara, "Canlı bombaları eylem yapmadan yakalayamayız" diyenlere, 400 vekil için savaş çıkartanlara öfkeliyiz.

Her 20 Temmuz'da olduğu gibi bu yıl da yarım kalan gülüşlere, 33 düş yolcusunun katillerinin devlet tarafından korunup kollanmasına, barıştan ve kardeşlikten korkanların sınır tanımaz caniliğine ve bir avuç asalağın kendi çıkarları için Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmesine duyduğumuz öfke taptaze. Öfkemiz, bilincimizi diri tutan, 33 karanfilin kim tarafından ve ne için katledildiğini unutmamamızı, onların hesabını sorma gücünü bulmamızı ve elbette yarım kalan düşlerini tamamlama iradesini göstermemizi sağlayan bir duygu.

Anılarına bağlılıkla ve özlemle… Unutmayacak, unutturmayacağız…

*Özgür Gençlik sitesinde yer alan yazıya ulaşmak için tıklayınız.