26 Aralık 2024 Perşembe

Diyarbakır'da sempozyum: Ortadoğu'da çözüm için direnişi birleştirmeliyiz

Atılım gazetesinin 30. yılı sebebiyle Diyarbakır'da düzenlenen sempozyumda, Ortadoğu'daki güncel gelişmelere ve bölgesel savaş riskine karşı nasıl bir mücadele örgütlenmesi gerektiği tartışıldı.

İşçi ve emekçinin sesi Atılım gazetesinin 30. yılı kampanyası kapsamında Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde bulunan Sezai Karakoç Kültür Merkezinde panel düzenlendi. Panelin "Ortadoğu'da bölgesel gelişmeler, savaş riski ve ezilenlerin durumu" başlıklı birinci oturumuna konuşmacı olarak Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi üyesi Barış Ekinci, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş katılırken, Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanı Xerib Hiso video mesaj gönderdi. "Devrimci olanaklar, riskler ve görevler" başlıklı ikinci oturumda ise DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu ve ESP Parti Meclisi (PM) üyesi Şahin Tümüklü konuşmacı olurken, Komünist Devrimci Hareket (TKŞ) temsilcisi Cemil Sidwo video mesaj gönderdi. Panele, DEM Parti milletvekili Sinan Çiftyürek, DEM Parti İl Örgütü, Barış Anneleri, şehit ve tutsak aileleri ile çok sayıda kişi katıldı.

Sempozyum, devrim ve sosyalizm şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı.

ÇELEBİ: ROJAVA BİR KEZ DAHA ÇETELER ELİYLE BOĞULMAK İSTENİYOR
ESP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Orhan Çelebi, devrimci mücadelenin bu topraklarda yüz yılı aşkın bir tarihi olduğuna dikkat çekerek; Mustafa Suphi, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya, Mahir Çayanlardan devralınan geleneğin bugünlere kadar sürdürüldüğünü vurguladı. Türkiye, Kürdistan ve dünyada siyasal denklemlerin çok hızlı değiştiğine işaret eden Çelebi, yaklaşık 10 yıl önce Kürt özgürlük hareketi ve devrimcilerin barbar DAİŞ çetelerine karşı mücadele ederek yarattıkları Rojava Devriminin bugün yeniden çeteler eliyle boğulmak istendiğine işaret etti. Rojava'da halkların geçmişte gösterdiği direnişi bugün bir kez daha göstereceğinin altını çizen Çelebi, "Özgür Rojava büyüyerek yaşamına devam edecektir" dedi. Çelebi, gelen herkesi selamlayarak sözlerini sonlandırdı.

DEM Parti İl Eşbaşkanı Gülsen Özer ve DBP İl Eşbaşkanı Şirin Gürbüz de söz alarak katılanları selamladı ve birleşik mücadelenin önemini vurguladı.

EKİNCİ: ÇÖZÜM SÜRECİ DEĞİL TASFİYE PLANI
"Ortadoğu'da bölgesel gelişmeler, savaş riski ve ezilenlerin durumu" başlıklı ilk oturumda ilk sözü DBP PM üyesi Barış Ekinci aldı. Ekinci, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla patlak veren "süreç" tartışmalarının bir tasfiye planı olduğunun altını çizdi. Tüm aktörler dahil olmadan ve İmralı tecridi kaldırılmadan taraflar arası bir diyalog ve "süreç"ten bahsedilemeyeceğini kaydeden Ekinci, iktidarın bu konuda samimi olmadığını kaydetti. İktidarın Kürt halkının gündemini "çözüm" tartışmalarıyla meşgul ederken Rojava'da saldırılarına devam etmek istediğini kaydeden Ekinci, "Bu bizim açımızdan kabul edilebilir değildir" dedi. 2014'te Türkiye'nin yanlış tarafta durduğunu ve savaş sermayesinin desteğiyle yürüdüğünü, hiçbir kazanım elde edemediğini belirten Ekinci, bu sefer iktidarın demokrasinin yolundan yürümesi gerektiğini vurguladı.

Bölgede haritaların çok hızlı değiştiğine işaret eden Ekinci, uluslararası ve yerel aktörlerin bölgede bir denge oluşturacak şekilde konum aldığını söyledi. "Savaş sermayesinin bölgede ciddi çıkarları var. Bölgeyi yeniden dizayn etme gibi bir emelleri var" diyen Ekinci, HTŞ gibi çetelerin bu nedenle egemenler tarafından güçlendirildiğini vurguladı.

'ROJAVA DEVRİMİNİ KORUMAK ZORUNDAYIZ'
2014 sürecinde de Rojava'daki güçlere ÖSO'yla görüşme dayatması yapıldığını hatırlatan Ekinci, "O dönemden bugüne bizim için değişmeyen şey; biz halklarımızı mümkün mertebe gereksiz işgaliye savaşlarına sokmayacağız. 3. yolu inşa edeceğiz. Önemli olan halklarımızla birlikte yaşamaktır" dedi.

Devletler, kapitalist güçler halkları ne kadar bölmeye çalışırsa çalışsın halklar arası köprüler kurmanın ve birlikte yaşamı inşa etmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Ekinci, tüm devrimci demokratik güçlere düşen temel görevin kapitalizme karşı demokrasinin vücut bulduğu bir kadın devrimi olan Rojava Devrimini korumak olduğunu kaydetti. Türkiye, ABD ve tüm egemenlerin bölgeyi dizayn etmeye çalıştığını ve işgal ve savaş gerçekliğinin bir süre daha önlerinde duracağını söyleyen Ekinci, "Rojava Devriminin özelde Kürt, genelde insanlık kazanımlarını korumak. Bize düşen görev budur" dedi.

AKTAŞ: EMPERYALİZM YENİLMEDEN BARIŞTAN SÖZ EDEMEYİZ
ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, Ortadoğu'nun uzun süredir bir savaş coğrafyası olduğunun altını çizerek, bunun temel nedeninin Ortadoğu'daki hammadde ve enerji kaynakları olduğuna işaret etti. Emperyalistlerin ucuz hammadde ve enerji kaynaklarını ele geçirme amacıyla bölgede işgal ve savaşlarını devam ettirdiğini kaydeden Aktaş, egemenlerin bu savaşları "terörle mücadele" olarak adlandırmasına dikkat çekti. "Ortadoğu'da tek bir terör var, o da emperyalistlerin terörüdür" diyen Aktaş, emperyalizmi ve sömürgeciliği görmeyen her savaş analizinin eksik olacağının altını çizdi.

"Emperyalizm yenilmeden, Ortadoğu'dan kovulmadan bölge halkları için bir barıştan bahsedemeyiz" diyen Aktaş, İsrail'in Gazze, Lübnan, Suriye ve İran'a dönük saldırılarının, HTŞ ve SMO çetelerinin Halep ve Rojava'ya dönük saldırılarının bölgesel yayılmacılık ve emperyalizmin sınırları yeniden dizayn etme çabalarından bağımsız ele alınamayacağının altını çizdi.

Bölgede blokların giderek keskinleştiğini söyleyen Aktaş, henüz bir 3. emperyalist paylaşım savaşından bahsedilemeyeceğini ancak bunun emareleri olduğunu kaydetti. İsrail'in bu tabloda kilit bir yerde durduğunu ve ABD'nin kendi çıkarları için İsrail'i koruduğunu vurgulayan Aktaş, 7 Ekim Aksa Tufanı hamlesini İsrail saldırılarının sebebi değil sonucu olduğunu kaydetti. İsrail'in Filistin'i parça parça ilhak etme, Lübnan ve Suriye'den geçen hattı kırma amacıyla hareket ettiğini anlatan Aktaş, tüm bunlara rağmen Gazze'deki direnişin kırılamadığının altını çizdi.

'BİRLEŞİK MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİYİZ'
Ortadoğu tarihinin işgal ve direnişle dolu olduğunu belirten Aktaş, Suriye, İran ve Lübnan'ın İsrail'in saldırıları sonucu ortaya çıkan zayıflığından faydalanarak Suriye'de ilerleyen HTŞ'nin saldırılarının ABD ve NATO'nun, İsrail'in planı olduğuna dikkat çekti. Bu atmosferde Türkiye'nin planının Kürt hareketini tasfiye etmek olduğunu söyleyen Aktaş, HTŞ ve SMO gibi çetelerin de Türkiye tarafından yetiştirildiğine işaret etti. "Kürt ulusal özgürlük mücadelesine karşı Bahçeli üzerinden geliştirilen bir tasfiye planı var" diyen Aktaş, Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak bu gelişmelerde rolü olduğunu kaydetti.

"Kürtlerin özne olmaması, statü kazanmaması için elinden geleni yaptığını, Rojava'da teslimiyet dayattığını, Öcalan'la görüşmeler kapsamında teslimiyet dayatması çağrısı yaptığını, kayyum atamalarıyla, saldırılarla Kürt halkını bu politikalara mecbur etmeye çalıştığını ama diz çöktüremediğini görüyoruz" diyen Aktaş, bu sürecin önemli olanaklar ve riskler barındırdığının altını çizdi.

Lenin'e atıfta bulunarak sosyalizm kurulmadan savaşların ortadan kaldırılamayacağını belirten Aktaş, haklı ve haksız savaş ayrımına işaret etti. Emperyalistlerin Ortadoğu'da yürüttüğü savaşlar haksızken Kürt ve Filistin halklarının savaşının haklılığını belirten Aktaş, Ortadoğu halklarının saldırılar karşısında dar grupçu çıkarları bırakarak birleşik mücadele etmesi gerektiğini söyledi.

HİSO: ÇÖZÜM BULUNAMAZSA BU SAVAŞ GENİŞLEYECEK
Sempozyuma katılanları selamlayarak sözlerine başlayan PYD Eşbaşkanı Xerib Hiso, Ortadoğu'daki son gelişmelerin çok tehlikeli bir gündemi açığa çıkardığını ifade etti. Bölgedeki savaşın üçüncü bir dünya savaşı riskini doğurduğuna işaret eden Hiso, çözüm bulunamadığı koşulda savaşın genişleyeceğini belirtti.

"Savaş, sadece iki taraf arasında ya da iki devlet arasında yaşanmıyor. Bu savaş birçok devleti de içine çekecek, büyüyüp genişleyecek. Bu en büyük tehlikedir. Bugüne kadar hiçbir devlet savaş karşısında demokratik, barışçıl bir çözüm bulmadı, arabuluculuk yapmadı. Bu güç ve imkan maalesef açığa çıkmıyor" diyen Hiso, egemenlerin kendi aralarında büyük bir rekabet içerisine girdiğine, her savaştan nasıl bir pay alacağına baktığına işaret etti.

Savaşların göçlere, katliamlara, açlık ve hastalığa neden olduğunu belirten Hiso, buna karşı büyük bir ittifaka ihtiyaç olduğunun altını çizdi. "Biz bu büyük ittifakla, başta kadın ve gençlik, toplumun tüm parçaları olarak, öncü bir rol oynayabiliriz. Bu savaşın önünü alabiliriz. Barışı getirebiliriz. Ve bu büyük savaş içine girmiş olan ülkeler arasında arabuluculuk, onlar arasındaki bu savaşın durmasının hiç yol yöntemi yok, bu yol yöntem de tıkanmış. Ama barışın yolunu ve yöntemini yapacak olanlar, kuracak olanlar bellidir. Ve her zaman da barış çağrısı yapıyorlar, çözüm çağrısı yapıyorlar" ifadelerini kullanan Hiso, PKK lideri Abdullah Öcalan'a dönük ağırlaştırılmış tecride işaret etti. AKP-MHP iktidarının savaşlarda çok büyük bir rol oynadığını ancak çözümde inisiyatif almadığını belirten Hiso, bütün dünyanın Türkiye'nin durumunu takip ettiğini söyledi. Türkiye'nin çözüm konusunda ciddi olmadığını kaydeden Hiso, çözüm için Öcalan'la görüşülmesi gerektiğinin altını çizdi.

"Kürdistan özgürlük hareketi bütün dünyanın gözleri önünde, ulusal ve devrimci bir harekettir. Bütün bölge halkları için mücadele etmiş, direnmiş ve savunmuştur. Hiçbir zaman bunlara terör sıfatı, söylemi yüklenemez. Türkiye hükümeti bu terördür diyor. Sorun nasıl çözülecek, bu şekilde çözülmez" diyen Hiso, Türkiye'nin çeteleri, DAİŞ'i, El Nusra'yı desteklediğini belirtti.

'İŞGAL TÜM HALKLARIN ALEYHİNEDİR'
"Gerek Suriye'de olsun gerek diğer ülkelerde olsun işgalci bir devlet olmuştur, yani tüm ülkelere müdahale ediyor. Kimin hesabına? Türkiye'de yaşayan halkların kırımı pahasına, Türkiye ekonomisinin çökmesi pahasına. Ki Türkiye halkının, Türkiye'de yaşayan bütün bileşenlerin geçim kaynağını zayıflatıyor, yok ediyor. Ama kendi egemenliğini ve işgalciliğini öne çıkarıyor" diyen Hiso, bu şekilde diyalog yürütülemeyeceğini vurguladı.

Türk devletinin diyalog çabasında ciddiyse ateşkes ilan etmesi ve tecridi kaldırması gerektiğini belirten Hiso, "Ne Kürtler eski Kürtler ne de Türkiye'de yaşayan toplum eski toplum. Hatta Türkiye'de toplum içerisinde açık bir rolü olan partiler varsa onlar da eskisi gibi değiller. Bütün partiler artık birbirleriyle konuşuyor, büyük ilişki içerisine girmiş ve görüyorlar. Biz de basın üzerinden Türkiye'nin iç gelişmelerini takip ediyoruz. Türkiye hükümeti olarak kendi içinde bir siyasi parçalanma yaşıyor. Ekonomik, siyasal bir çelişki hatta toplumsal bir parçalanma yaşıyor. Bu bizim kanaatimizce Türkiye için de ters tepecektir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'deki devrimci demokrat güçlerin savaşın durmasına yardımcı olabileceğine işaret eden Hiso, "Türkiye DAİŞ'e yardımcı oluyor. Türkiye hiçbir zaman keşif uçaklarını başımızdan eksik etmedi. Her gün 24 saat keşif uçakları bizim üzerimizde geziyor. Yöneticilerimizi, sivil kadın, çocuk herkesi hedef alıyor. Aynı zamanda toplumun yaşamsal ihtiyaçlarını sağlayan ne kadar altyapı kurumumuz varsa, hepsini tahrip etti, bombaladı.  Diğer yandan da DAİŞ kendini yeniliyor. Amaç gerek zindanlarda gerek Hol Kampı'nda DAİŞ'in kendini güncellemesi" dedi.

'MUHATAP ÖCALAN'DIR'
Kürtlerin katledilmesinin, topraklarının talan edilmesinin Türkiye'ye bir çözüm olmayacağını vurgulayan Hiso, "Gerek Kuzey ve Doğu Suriye'de gerek Kuzey Kürdistan'da gerek Türkiye'de tanınmış isimler olarak, bir kampanya başlatabiliriz. Bu saldırıların önünü alabiliriz. Bu AKP-MHP tarafından yürütülen halkların soykırımı siyasetinin önünü alabiliriz. Çünkü bugün zaman toplumların zamanıdır. Halklar el ele verince en büyük gücü oluştururlar" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin kuzey Kürdistan'da kendi yasalarını dahi ayaklar altına aldığına dikkat çeken Hiso, kayyumlara tepki gösterdi. "Türkiye'nin bütün sorunlarının çözümü, Türkiye'nin yürüttüğü siyasetin düzeltilmesi, önder Apo'dadır, İmralı'dadır" diyen Hiso, Öcalan'ı çözüm ve barış için muhatap olarak gördüklerinin altını çizdi.

BAKER: HALKIMIZIN KARARLILIĞI TÜM PLANLARINI BOŞA ÇIKARACAK
Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC) temsilcisi Fuad Baker de sempozyuma video mesaj gönderdi. Katılımcıları selamlayarak sözlerine başlayan Baker, Netanyahu'nun Gazze'deki soykırımla birlikte Ortadoğu'nun da yeniden şekillendirilmesi ve ulusal kurtuluş hareketlerinin imhasını amaçladığını belirtti. ABD'nin buradaki rolüne dikkat çeken Baker, "Filistin halkının kararlılığı tüm Siyonist ve Amerikan planlarını boşa çıkaracaktır" dedi. İşgale karşı direnişi destekleme çağrısı yapan Baker, "Ortadoğu'nun geleceği İsrail ve ABD'nin hayal ettiği gibi olmayacaktır" dedi.

"Devrimci olanaklar, riskler ve görevler" başlıklı ikinci oturumda ilk olarak TKŞ temsilcisi Cemil Sidwo'nun video mesajı paylaşıldı.

SİDWO: EGEMENLER İŞGAL VE SAVAŞI SÜRDÜRMEKTE ISRARCI
Sempozyuma katılanları selamlayarak sözlerine başlayan TKŞ temsilcisi Cemil Sidwo, "Emperyalistler, Ortadoğu'nun haritasını değiştiriyor. Çıkarlarına göre savaşın nasıl devam ettiği, çıkarlarına göre nasıl durduğu, Ortadoğu'nun parçalanması ve ne tür adımlar atıldığı görülüyor" dedi.

İsrail'in Filistin halkına yönelik saldırılarının ardından Lübnan'a da saldırdığına işaret eden Sidwo, gün geçtikçe savaşın genişlediğini, ezilen halkların imha edildiğini, tüm dünyanın ise bu saldırılara gözlerini kapadığını vurguladı.

İsrail'in bu saldırılarla topraklarını genişletmek istediğini dile getiren Sidwo, "İsrail'in nasıl ilerlediğini ve diğer ülkelerin topraklarına geçtiğini görüyoruz. Yakın zamanda Suriye topraklarına da saldırdı. Lübnan ve Filistin'e yönelik saldırılarda da bunu görüyoruz. Her yere saldırıyorlar. HTŞ faşist Türk devleti ve çetelerinin yardımıyla Halep'e girdi ve işgal topraklarını genişletti" dedi. İsrail, ABD ve Rusya gibi büyük devletin yardımıyla bu adımların atıldığını kaydeden Sidwo, "Faşist Türk devletinin hizmetindeki çeteler, Kürt halkına da saldırmak istiyor. Kürt topraklarını almak istiyorlar. Türk devleti de Ortadoğu'nun bu parçalanma sürecinde, rol almak istiyor ve işgal alanlarını genişletmek istiyor. Ülke sınırlarını genişletmek için adımlar atıyor. Türk devletinin bu adımlarla, Kürt halkını yok etmek istediğini söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.

Rojavalı komünistler olarak bu saldırıları engellemeye çalıştıklarını belirten Sidwo, ezilen halkların birliğinin önemini vurguladı. Bu saldırıları durdurmak için Ortadoğu'daki bütün ezilen halkların, devrimcilerin birliğinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Sidwo, "Suriye, Türkiye, Irak, İran ve Rojava'da ezilen halklar ile ezilenlerin çıkarları için çalışmalar yürüten devrimcilerin birleşmesi önemli. Ortadoğu'nun parçalanmasına yönelik politikaları bu şekilde durdurabiliriz" dedi.

'EZİLEN HALKLAR VE DEVRİMCİLER BİRLİK OLMALIDIR'
Sidwo, şöyle devam etti: "Emperyalistlerin desteğini alan faşist Türk devletinin saldırılarını durdurmak için birleşmeliyiz. Faşist Türk devleti nasıl ordusuyla, askerleriyle ve tüm kuvvetiyle bizim üzerimize saldırıyorsa, biz de buna göre tüm gücümüzle direniyoruz ve burada duruyoruz. Şunu söyleyebiliriz, bu savaşta onlar bizi bitiremez. Bunun için diyoruz ki, ezilen halklar olarak nerede olursak olalım bizler birlik olduğumuz zaman, işgalcilerin bu siyasetini yıkabiliriz. Türk devleti gibi düşmanların işgal alanlarını genişletmesini engelleriz."

Ortadoğu'daki tüm devrimcilere, emperyalizme, faşizme ve siyonizme karşı birleşme çağrısı yapan Sidwo, şu ifadeleri kullandı: "Bugün Ortadoğu'da ve dışında bir kaos ortamı devam ediyor. Savaşın ve kanın durdurulmamasıyla devam ediyor. Ezilen halklar katlediliyor, şehit düşürülüyor. Faşist devletler Kürt halkının ve tüm ezilen halkların üzerine saldırıyor. Onlar bu sorunlar için çözüm yaratmıyor, sadece Ortadoğu'da savaşın yayılmasını ve devam etmesini istiyorlar. Nasıl ki Rojava'da Kürt halkıyla, Arap, Ermeni, Asuri ve Süryani halkları güçlü bir birlik kurdular ve Rojava Devrimi içinde halkların birliğini yaşatıyorlarsa, Ortadoğu'nun ezilen halkları ve tüm devrimcileri de bu yaklaşımla birbirlerine el uzatabilirler. Emperyalist devletlerin yarattığı bu kaos siyasetine karşı durabilirler ve yenebilirler."

TÜRKOĞLU: BU SİSTEM SÜREKLİ KRİZ ÜRETİYOR
DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, kapitalist sistemi değiştirme olanaklarını yaratacak temel öznelerin devrimci ve demokratik güçler olduğunu vurguladı. Kürt özgürlük hareketinin bir ulusal kurtuluş hareketini aştığını belirten Türkoğlu, KÖH'ün antikapitalist, kadın özgürlükçü, ekolojik niteliklerine dikkat çekti. Hedeflerinin sadece Kürt sorununda çözüm değil sistemlerin dayattığı ideolojilerle mücadele olduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Bu sistem zaten krizli bir sistem, sürekli kriz üreten bir sistem. Ulus devlet önermesi Kürt sorununu, kadın sorununu, inanç sorununu çözemez" dedi. Ulus devletlerin faşizmi beslediğini, içeride ve dışarıda savaşı örgütlediğini söyleyen Türkoğlu, emperyalist güçlerin de buradaki rolüne dikkat çekti.

Bu zihniyete karşı mücadele etmek gerektiğini söyleyen Türkoğlu, özel savaş politikalarına da işaret etti. "Bu paylaşım savaşlarında toplumdaki o inanç, umut ve inşa etme gücünü de ortadan kaldırmaya çalışan saldırılar oluyor" diyen Türkoğlu, kadın özgürlük mücadelesinden örnekler sundu. Özel savaş politikalarının kadın düşmanlığını ve kırımını beslediğini söyleyen Türkoğlu, bunun karşısında Rojava'daki modelin kadınlar için de bir örnek olduğunu kaydetti. Bir başka örneğin ise milliyetçilik olduğunu belirten Türkoğlu, "Milliyetçilik, halkların birlikte yaşamasının önüne geçen, ulus devlet aklını beslerken bir ezberin tekrar hayat bulmasını sağlıyor" dedi.

'EZEN EZİLEN İLİŞKİLERİNİN ORTADAN KALDIRILMASI GEREKİYOR'
Hedeflerinin demokratik ulus anlayışını büyütmek olduğunun altını çizen Türkoğlu, bunun için zihniyet dönüşümünün önemini vurguladı. "Jin, jiyan, azadî" felsefesine ve nasıl evrenselleştiğine dikkat çeken Türkoğlu, bu felsefenin tüm insanlığa mal olan bir devrim anlayışının özeti olduğunu söyledi.

"Ezen-ezilen, sömüren-sömürülen ilişkilerinin ortadan kaldırılması gerekiyor" diyen Türkoğlu, bütün toplumsal kesimlerin için özgürlük için ortak bir mücadele perspektifi ve pratiği ortaya koyması gerektiğini vurguladı. Devrimin ancak böyle toplumsallaşabileceğini kaydeden Türkoğlu, bunun için de demokratik uluslar birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi.

TÜMÜKLÜ: ORTA DOĞU'DA ÇÖZÜMÜ BÖLGE DEVRİMİNDEN BAĞIMSIZ ELE ALAMAYIZ
ESP PM üyesi Şahin Tümüklü, Ortadoğu'da emperyalist paylaşım savaşlarının derinleştiğine işaret ederek, emperyalizmin Ortadoğu'da kendi varlığını korumaya ve güçlendirmeye gayret ettiğini söyledi. ABD için İsrail'in, NATO müttefiki Türkiye'nin varlığının önemli olduğunu belirten Tümüklü, Ortadoğu'da süren savaşın sürekli değişen yanları olduğunu belirtti. Pek çok ülkenin terör listesinde olan HTŞ liderinin dünyanın en büyük medya kuruluşlarından CNN kanalına çıkmasını, savaş suçlusu İsrail'in devlet yöneticilerinin dünyayı rahatça dolaşmasını örnek gösteren Tümüklü, emperyalizmin hiçbir kurala uymaksızın, kendi kurallarıyla işlediğini vurguladı.

Filistin direnişiyle Rojava Devriminde birlik sağlanamamasının dönemin en önemli risklerinden birini oluşturduğunu ifade eden Tümüklü, Ortadoğu'da sorunun sadece bir ulusun bağımsızlığıyla çözülemeyeceğini vurguladı. Ortadoğu bütün sorunların birbiriyle bağı içerisinde olduğunu anlatan Tümüklü, "Ortadoğu deyince önereceğiniz çözümü bir bölge devriminden bağımsız ele alamazsınız" dedi.

Bölge için çözümün bütünlüklü bir şekilde bölgeyi görmesi gerektiğini vurgulayan Tümüklü, şöyle devam etti: "İki çözüm önerisi var: Birisi demokratik konfederalizm, bir de devrimci sosyalistlerin Demokratik Ortadoğu Federasyonu programı var. Demokratik Ortadoğu Federasyonu aslında tarihsel köklerini Ekim Devriminden aldığımız, ama Rojava Devrimiyle beslenen, bölgedeki farklı deneyimlerden beslenen bir projemiz var. Bunun anahtarını bir devrim ve bir direnişte görüyoruz: Rojava Devrimi ve Filistin direnişi."

'ROJAVA VE FİLİSTİN'İ BİRLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ'
Meselenin gerici bölge devletleri ve emperyalistlerden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Tümüklü, çözüm için antiemperyalist, antikapitalist bir zeminde devrimci demokratik bir programa ihtiyaç olduğunu vurguladı. Türkiye-Kürdistan birleşik devrimini önerirken Kürt halkının 4 parçada verdiği politik özgürlük mücadelesini dikkate aldıklarını belirten Tümüklü, bu programı hayata geçirmek ve Rojava Devriminin hem öznesi, hem destekçisi olmak için var güçleriyle çalıştıklarının altını çizdi.

"Rojava Devriminin amasız, fakatsız destekçisi, öznesi olmaya, bu mücadelede yer almaya çalışıyoruz. İkili bir karakterle, hem dünya devrimcilerinin bu devrimle buluşması için enternasyonal çağrıyı büyüten, hem de orada bir devrimin, direnişin öznesi olmaya çalışan bir somutlukta hareket ediyoruz. Rojava ve Filistin'de direnişi birleştirerek, halkların eşitlik ve özgürlük temelindeki birliğini gerçekleştirmeye ve yıkıcı bir devrimci hareketi, emperyalizm karşıtı mücadeleyi örgütlemeye çalışıyoruz" diyen Tümüklü, demokratik konfederalizmden farklı olarak meseleyi bir devrim kapsamında ele aldıklarını söyledi.

"Türkiye ve Kürdistan birleşik devrim stratejisinde halkların kurtuluşunun anahtarının Rojava ve Filistin'in birleşmesinden geçtiğini düşünüyoruz. Bu iddiayla, bu uğurda Ortadoğu'daki her devrimci çıkışın içinde yer almaya çalışıyoruz" diyen Tümüklü, bu uğurda ölümsüzleşen devrimci Sevda Çağdaş şahsında tüm devrim ve sosyalizm şehitlerini anarak sözlerini bitirdi.

Sempozyum, soru-cevap kısmıyla son buldu.