5 Ekim 2024 Cumartesi

'Deniz Poyraz'ın katilinin ülkücü geçmişi, SADAT ile ilişkisi araştırılmadı; dava kapatılmak isteniyor'

HDP İzmir İl Örgütü'ne yönelik Onur Gencer tarafından düzenlenen ırkçı ve faşist saldırıda Deniz Poyraz'ın katledilmesine ilişkin davanın deliller toplanmadan açıldığı kaydedildi. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ve dava avukatları, Gencer'in ülkücü geçmişi, SADAT ile ilişkisinin araştırılmadığını kaydetti ve davanın kapatılmak istendiğini belirtti. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü'ne yönelik gerçekleşen ırkçı-faşist saldırıda Deniz Poyraz'ın katledilmesine ilişkin görülen davaya dair HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ve dava avukatları İzmir'de basın toplantısı düzenledi.

Avukat Türkan Aslan Ağaç, saldırı günü yaşananları hatırlattı. İktidar ve yargının büyük uyum ve kararlılık içinde siyasi cinayetin araştırılmaması için çalıştığını söyleyen Ağaç, sivil giyimli TEM ve asayiş şube polislerinin, saldırının gerçekleştirildiği binanın önünde olmalarına rağmen saldırıyı engellemediğinin altını çizdi. Ağaç, HTS kayıtları alınmadan, deliller toplanmadan kısa sürede sürecin tamamlandığına dikkat çekti. 

'MADDİ GERÇEĞİN TÜM BOYUTLARIYLA AYDINLATILMASI ENGELLENİYOR'
Bu durumun olayın vahametine ve niteliğine uygun bir soruşturma yürütülmeyeceğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Ağaç, "Saldırgan katilin emniyette alınan ifadesi ve alınma biçimi bu özensizliğin bir başka göstergesidir. Saldırganın ilişkilerine ilişkin emniyette herhangi bir soru yöneltilmemiştir. Emniyette katile sorulan ilk soru özgeçmiş diğer 3 soru sağlık durumu ile ilgilidir ve ardından sorguya ara verilmiştir. Sorulan diğer sorular da olayın ayrıntılandırılmasına ilişkin değildir. Sanık ile birlikte gözaltına alınması gereken ilk telefon incelemesi ile tespit edilen kişiler daha sonra tanık olarak ifadeye çağrılmıştır. Bu da maddi gerçekliğin tüm boyutlarıyla aydınlatılmasını engellemektedir" diye konuştu.

'BİR KISIM DELİLİN KAPATILDIĞINDAN ŞÜPHELENİYORUZ'
Saldırıyı gerçekleştiren Onur Gencer'in çantasındaki malzemelerin liste halinde kayıt altına alınmadığının ve bunun da bir kısım delilin kapatıldığı şüphesini güçlendirdiğine dikkat çeken Ağaç, "Katilin üzerinde 100 TL çıkmasına rağmen karakolda çıktıktan sonra kendisine 200 TL verilmiştir. Bu parayı katile kim vermiştir ve neden kayıt altına alınmıştır. Bu parayı katliamdan sonra 'ismin ne ağabeyciğim' diyen anlayış mı vermiştir? Saldırgan katilin emniyette çekilen fotoğrafları incelendiğinde tutulduğu yerin nezarethane olmadığı anlaşılmaktadır. Bu yaşadığı konfordan ve rahatlıktan da anlaşılmaktadır. Katilin gözaltında olduğu sırada Instagram hesabındaki paylaşımlarının silindiği tarafımızdan tespit edilmiştir. Bunların incelenmesine ilişkin taleplerimize ilişkin herhangi bir inceleme yapılmamıştır" diye konuştu. 

'KATİLİN EMNİYET ARAMALARI SIRADAN DEĞİLDİR'
Yine HTS incelemelerinde Gencer'in telefonunun yönlendirildiği numaranın ait olduğu kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını vurgulayan Ağaç, "HTS kayıtlarının incelenmesinde ortaya çıkan bir diğer ilginç nokta ise katilin katliamdan bir gün önce İzmir Emniyet Müdürlüğünü aramış olmasıdır. Saldırıdan bir hafta önce katil İzmir Emniyet Müdürlüğünü defalarca aramıştır. Bu aramaların sıradan olmadığı kanaati tarafımızdan oluşmuştur. Katilin emniyet müdürlüğünde kimi ya da kimleri aradığının ses kayıtlarının dosyaya celbini talep ettik. Ancak ses kayıtlarının olmadığı cevabı verilmiştir" ifadelerini kullandı.

'GENCER'İN KAZANCI VE HARCAMALARI ARAŞTIRILMADI'
Ağaç şöyle devam etti: "Saldırganın daha önce il binamızı hem iç hem de dıştan keşif yaptığı anlaşılmıştır. HTS kayıtları incelendiğinde katilin olay mahalline sayısız kez geldiği baz sinyallerinden anlaşılmaktadır. Kolluk bu konuda da herhangi bir araştırma yapmamıştır. Katilin iş yerine katliamdan önce gitmediği ve müstafi sayıldığı anlaşılmaktadır. Devlet memuru olan kişi son 1,5 yıl boyunca ulaşım için sürekli taksi kullanmış. Gaziemir ile Turgutlu Urgan arası ve başka birçok yere taksi ile gittiği anlaşılmaktadır. Otellerde sayısız kez konaklamış ve özellikle Kaya Termal'de SPA hizmeti almıştır. Dışarıda sürekli yemek yediği ve yemek yerken taksileri beklettiğini biliyoruz. Son 2,5 ayını maaşsız geçiren failin maaşı ile kendisini ikame etmediği anlaşılmaktadır. Ancak bu konuda kolluk, kazancı ile harcamalarının orantılı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Oysa bu giderlerin kim ya da kimler tarafından finanse edildiğinin tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır.

'DAVA EKSİKLİKLERE RAĞMEN AÇILDI'
Kolluk, telefonda kayıtlı 950 kişiye ilişkin araştırmanın sürdüğünü belirtmesine rağmen, dava eksikliklere rağmen açılmıştır. İddianamede kişinin örgütsel ilişkisinin olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Savcılık otopsi raporunun gelmesini beklemeden davayı açmıştır. Soruşturma süreci oldukça hızlı kapatıldı. Adil bir yargılama soruşturma sürecinin hızla tamamlanması gerekiyor. Ancak bu, olayın bütün yönleriyle araştırılması ve bütün delillerin toplanması ile mümkün olur. Deliller toplanmadan, beklenen deliler gelmeden dosya kapatılarak dava açılmıştır.

Soruşturmanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülmesinin maddi gerçekliğin tüm yönleriyle ortaya çıkarılmasına hiçbir katkısı olmamıştır. Savcının elindeki yasal imkanlar ve olanaklar saldırının arka planını açığa çıkarmak için kullanılmamıştır. Aksine maddi gerçekliğin tüm gerçekliği ile ortaya çıkmasının maniple edildiği bile ifade edebilir. Çünkü savcılığın ilk 18 saat yaptığı araştırmalar ve delil toplaması bizlerin 100'ü aşkın talebi nedeniyle gerçekleşmiştir. Taleplerimizin bir kısmının yerine getirildiğini göstermek amacıyla deliller toplanmış gibi yürütülmüş bir faaliyettir.

'SİYASİ BOYUTU GÖZ ARDI EDİLEREK İDDİANAME HAZIRLANDI'
İddianame olayın siyasi boyutunu özellikle göz ardı ederek hazırlanmıştır. Saldırganın 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında tanımlanan terör örgütleriyle ve yapılarla ilişkisi tespit edilmemiş olabilir. Ancak devlet içine yerleşmiş ve suç örgütleriyle ve yapılarıyla ilişkili olabileceği konusu hiçbir şekilde incelenmemiştir. Saldırganın SADAT ile ilişkisi olup olmadığı konusundaki talebimiz karşısında kolluğun yaptığı tek şey interaktif ortamda inceleme yapmaktır. 6 Eylül 2021 tarihli internet tespit tutanağında SADAT'ın kendi linki üzerinden tanıtımına ilişkin görsel ve HDP İzmir İl Binasına ilişkin saldırıya ilişkin açıklaması sadece görüntülenerek konulmuştur. Bunun dışında katilin SADAT ile ilişkisi olup olmadığı konusunda derinlemesine bir araştırma yapılmamıştır. Şirkete yazı yazarak sorma gereği bile duyulmamıştır. SADAT'ın kendi internet sayfası üzerinden yaptığı açıklama doğru kabul edilmiştir."

'KATİLİN İLİŞKİLİ OLDUĞU ÜLKÜCÜ ÇEVRE ARAŞTIRILMADI'
Savcının katilin ilişkili olduğu ülkücü çevreye ilişkin de hiçbir araştırma yapmadığının altını çizen Ağaç, delillerin yüzeysel toplandığını kaydetti. Ağaç, "Soruşturma ve dava sürecinde yapılan bu kasıtlı eksik araştırmalar son haftalarda siyasi partilerin yürüttüğü siyasi cinayet tartışmalarında da kendisini göstermektedir. İzmir HDP İl Örgütüne yapılan saldırı siyasi bir cinayettir. Siyasi partiler İzmir'e gelip cinayet sonrası bu gerçeği söylemiş olsaydı bir daha siyasi cinayet tartışmaları yürütülmeyecekti" diye konuştu. 

ATAŞ: CİNAYET SİYASİ BİR İÇERİK TAŞIYOR
Avukat İmdat Ataş da saldırının siyasi bir içerik taşıdığını kaydetti. Katliamın önlenmemiş olması ve kasta varan yaklaşımların cinayetin siyasi olduğunun göstergesi olduğunu söyleyen Ataş, iktidarın HDP'ye yönelik kullandığı nefret söylemlerini hatırlattı ve Gencer'in HDP'ye yönelik saldırı hazırlığını içeren bütün paylaşımları ve bayanlarına rağmen saldırının engellenmediğini kaydetti. 

'PROVOKATİF GİRİŞİMLER POLİS DESTEĞİYLE SÜRDÜRÜLÜYOR'
Ataş, "HDP İzmir İl Binası önünde bir çadır var. Bu tür provokatif girişimler polis desteğiyle sürdürülmektedir. HDP yöneticilerinin bütün başvurularına rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır. AKP il binası önünde herhangi bir açıklama yapmak istediğinizde gözaltına alınıp tutuklanabilirsiniz. Deniz Poyraz'ın katline rağmen çadır orada tutuluyor. Kolluğun kasta varacak ihmalleri açıktır. Bu tür saldırıların devletin bilgisi olmadan yapılmasının mümkün olmadığını biliyoruz. Hrant Dink cinayeti bu konuda önemli bir örnektir. Soruşturma sürecinden başlayarak derinleştirmemişlerdir. Katil bir ay boyunca Suriye'de kalmıştır orada ne iş yapmıştır, MİT'in bilgisi olmadan orada kalmak mümkün değildir. Yaşananlar saldırının tekil olmadığını aksine örgütlü olduğunu bize göstermektedir"  diye konuştu.