21 Kasım 2024 Perşembe

ÇEVİRİ | Ruto ve Falana: Köleleştirme için kardeş, özgürleştirme için kardeş

Batı Sahra'nın kendi kaderini tayin hakkı 70'lerde Kürdistan'ınkine benziyordu. İki bölgesel gerici devletin işgali altındaydı. Moritanya'nın çekilmesiyle tek sömürgeci olarak Fas ve Fas monarşisine destek veren AB, ABD ve İsrail gibi güçler kaldı. Yazı içinde geçen anektot PKK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüştürülmemesi gibi hukuksuzlukların sömürgecilerin yaygın pratiği olduğunu gösteriyor. Ancak Afrika kıtasındaki emperyalist rekabet, Afrika devletlerinin Batı Sahra'ya desteği ya da karşıtlığını da belirleyen bir yerde duruyor. Özellikle son dönemde İlerici Enternasyonal heyetinin ziyaret ettiği Polisario Cephesi'nin Kenya'da önemli ilişkileri bulunuyor ve yeni seçilen başkan bu konuda geri adım atma emaresi gösteriyor. (ç.n)

Kenya'nın çiçeği burnunda devlet başkanı ekselansları William Ruto, kendisiyle ülkenin baş Hustler'ı olarak gurur duyuyor. Kendisinin "Hustler ulusu"ndan olduğunu, yani hayatta kalmak için tavuk sattığı kayıt dışı ekonomiden geldiğini söylüyor.

Bununla birlikte, iddia ettiği gibi köpeklerin birbirini yediği bir sokak ideolojisine sahip olmak, temel insani terbiye duygusuna engel değil. Bir adamın kardeşini bir törene davet etmesi ve kardeşinin de onunla birlikte sevincini paylaşmak için 6090 kilometre yol kat etmesi, ancak kutlamayı düzenleyen kişinin davet ettiği kardeşinin artık var olmadığını dünyaya duyurması uygunsuz ve tamamen Afrika'ya aykırı bir şeydir!

Batı Sahra olarak bilinen Sahrawi Arap Demokratik Cumhuriyeti (SADC) Başkanı Brahim Ghali, 13 Eylül 2022 Salı günü Ruto'nun yemin törenine katılma davetine icabet ettiğinde Ruto'nun yaptığı tam da buydu.

Ertesi gün Fas Dışişleri Bakanı Nasser Bourita kendisini ziyaret ettiğinde Ruto bir tweet attı: "Nairobi'deki devlet sarayında majesteleri Kral 6. Muhammed'den bir kutlama mesajı aldım. Kenya SADC'yi tanımaktan vazgeçiyor ve bu oluşumun ülkedeki varlığını sona erdirmek için adımlar atıyor."

Dünya şaşkına dönmüştü çünkü kafası yerinde olmayan bir insan bile böyle davranmazdı. Şoke olan Kenyalılar ayağa kalktı ve Ruto tweet'ini hızla sildi. İki gün sonra utanç içindeki Kenya Dışişleri Bakanlığı, baş sekreteri büyükelçi Macharia Kamau imzasıyla bir açıklama yayınlayarak Kenya ile yeni Cumhurbaşkanı arasına bir mesafe koydu ve ülkenin Batı Sahra'da adil bir referandum yapılması yönündeki Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1991 tarihli 690 sayılı kararına bağlılığını yineledi. Ruto'nun tweetini şu şekilde reddetti: "Kenya, dış politikasını twitter ya da diğer sosyal medya platformları üzerinden değil, resmi hükümet belgeleri ve çerçeveleri üzerinden yürütmektedir."

Fas monarşisi Ruto'ya ne teklif etti ya da ne vaat etti? Avrupa Mahkemesi devreye girene kadar yoksul Afrika ülkelerini ayartmak ve Avrupa Birliği'ne rüşvet vermek için kullandığı Batı Sahra fosfatının ve zenginliklerinin bir kısmını mı?

Kenya gibi cesurca kurtuluş mücadelesi vermiş ve sembolü Dedan Kimathi de dahil olmak üzere 20 binden fazla kurtuluş savaşçısını kaybetmiş bir Afrika ülkesinin başkanının özgürlüğe değer vermesi beklenir. Ruto'nun, kıtanın sömürgecilikten arındırılmasına Kenya'nın yaptığı katkıları unutarak bir Afrika ülkesinin kardeş bir Afrika ülkesini sömürgeleştirmesine destek vermesi bir ihanettir.

Kenya'nın ilk Evanjelik Hıristiyan cumhurbaşkanı olduğunu iddia ediyor; nasıl oluyor da İncil'deki şu emri duymamış gibi görünüyor: Fas'ın Batı Sahra'da yaptığı gibi "komşunun evine göz dikmeyeceksin... komşunun olan hiçbir şeye göz dikmeyeceksin."

Başkanlığının ilk iki gününde Ruto sözlerini yutmak zorunda kaldı ama muhtemelen Kenya ve Afrika halklarını yıkmak (subvert) için tekrar deneyecek.

Batı Sahra 1884 yılında İspanya tarafından işgal edilmiş ve 1934 yılında İspanyol Sahrası'na dönüştürülmüştür. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Aralık 1966 tarihli 21. Oturumu "Ifni ve İspanyol Sahrası halklarının kendi kaderlerini tayin etme konusundaki devredilemez hakları" olduğunu ilan etmiştir. Bu nedenle İspanya'dan Saharavilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullanmalarına olanak sağlayacak bir referandum yapmasını istedi.

İspanya 20 Ağustos 1974'te referandumu düzenleyerek BM'nin kararına uyacağını açıkladı. 16 Ekim 1975'te Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) BM'nin talebine dayanarak Batı Sahra'yı Fas veya Moritanya'ya bağlayan hiçbir yasal bağ veya toprak üstünlüğü olmadığına karar verdi. İspanya 14 Kasım 1975'te, mezarlıklardan İspanyollara ait olanların çıkarılması da dahil olmak üzere Batı Sahra'yı terk etme kararı aldı.

İspanya'nın kaçmasıyla Batı Sahra bağımsızlığını elde etti. Ancak 14 Nisan 1976'da komşuları Fas ve Moritanya yeni ülkeyi işgal etti ve paylaştı. Saharaviler POLISARIO Kurtuluş Cephesi altında savaşarak karşı koydular. Moritanya daha sonra ganimetten kendi payına düşeni terk ederken, Fas ganimeti elinde tutmaya devam etti. 1984 yılında Afrika Birliği Örgütü, Afrika ülkelerinin çoğunun tanımasına dayanarak Batı Sahra'yı tam üye olarak kabul etti. Buna tepki olarak Fas, Afrika Birliği'nden ayrıldı.

Başkan Ruto'nun aksine uluslararası bir avukat olan Nijeryalı Femi Falana, Afrika halklarının özgürlük hakkı da dahil olmak üzere kıtada çeşitli insan hakları kampanyalarına öncülük etmektedir. Fas monarşisinin vücuduna bir çentik atan Falana, Saharavi halkının yabancı işgalinden, hak ihlallerinden ve ayrımcılıktan uzak bir ülkede yaşama haklarını savunmak için avukatlık haklarını ve mahkemeleri kullanıyor.

Dahil olduğu en ünlü davalardan biri, 2009 yılında Nijerya ve Amerika Birleşik Devletleri'ni ziyaret eden ancak işgal altındaki Batı Sahra'daki evine dönerken Fas'a tekrar girmesi engellenen Batı Sahra ikonu madam Aminatou Haidar'ın davasıydı. Saharavi'lerin Fas vatandaşı olduğunu iddia eden Fas, Aminatou'nun pasaportuna el koyarak onu İspanya'nın Kanarya Adaları'na sürgün etti ve fiilen vatansız bir kişi haline getirdi.

Aminatou, Lanzarote Havaalanı'ndan ayrılmayı reddederek Fas'a geri gönderilmesi ve çok sevdiği Batı Sahra'ya seyahat etmesine izin verilmesi konusunda ısrar etti. Falana onun için yasal bir savunma hazırladı ve Batı Afrika Barolar Birliği WABA'nın o zamanki başkanı olarak açlık grevindeki Aminatou'ya dayanışma ve yasal hizmetler sunmak üzere Kanarya Adalarına uçtu.

Falana, Haidar ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında şu uyarıda bulundu: "Afrikalı avukatlar Fas makamlarının Sahravili sivillere karşı işlediği suçların büyüklüğünü görmezden gelemez..." Uluslararası kampanyalar Fas için utanç verici bir hal aldı ve Fas monarşisi boyun eğerek Aminatou'nun evine dönmesine izin verdi.

O basın toplantısında Falana, "Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkına saygı gösterilmesi ve aktivistleri ile avukatlarının hareket özgürlüğü ile fikir ve siyasi inançlarını barışçıl bir şekilde ifade etmelerinin garanti altına alınması için Afrika ve BM'nin yasal organları düzeyinde gerekli tüm adımları atma" sözü verdi.

Falana, on üç yıl sonra, Eylül 2022'de Tanzanya'nın Arusha kentindeki Afrika İnsan ve Halkların Hakları Mahkemesi'nde altı Afrika ülkesine başarıyla dava açarak bu yeminin bir kısmını yerine getirdi: Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gana, Mali, Malavi ve Tanzanya. Falana'nın lehine karar veren mahkeme, "Fas'ın Batı Sahra'yı işgalinin kendi kaderini tayin hakkının ciddi bir ihlali olduğuna (ve) tüm devletlerin Sahra halkının kendi kaderini tayin ve bağımsızlık hakkını tam olarak gerçekleştirmesine yardımcı olmak için yasal yükümlülükleri olduğuna" hükmetti. Dolayısıyla Afrika ülkeleri Fas'ı Afrika Birliği'ne kabul etmemeliydi.

Afrika mahkemesi ayrıca "Fas güçlerinin Batı Sahra'daki varlığının uluslararası hukuku ihlal eden askeri bir işgal olduğunu" ilan etti.

Dolayısıyla Ruto kardeş, Batı Sahra'daki Afrika halklarının köleleştirilmesi ve sömürgeleştirilmesi için çalışırken, Falana kardeş onların kurtuluşu ve Afrika kıtasının tamamen sömürgesizleştirilmesi için mücadele etmektedir. Zaman bize ikisini de gösterecek.

*Owei Lakemfa'nın Vanguard'da yayınlanan yazısını Ivana Benario ETHA için Türkçeye çevirmiştir. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.