21 Kasım 2024 Perşembe

ÇEVİRİ | 'İnsanların tüm bastırılmış öfkesini sokaklara taşıyan hareket'

Şu anda haklı olarak Jîna hareketinden bahsediyoruz. Kahraman kadınların rejimin ana ideolojik sütunlarına hücumuna odaklı bir hareket. Kadınların rejimin "tesettür (hijab) ve iffet" haftasına eşi benzeri görülmemiş bir cesaretle meydan okumalarının üzerinden haftalar geçmişti ve şimdi Jîna'nın vahşice öldürülmesi kadınların öfkesinin muazzam potansiyelini gün ışığına çıkardı. (...)

Mahsa (Jîna) Amini'nin rejim haydutları tarafından vahşice katledilmesi üzerinden bir haftadan fazla zaman geçti. Bu kez rejimin "gašt-e eršād"ı ("ahlak polisi" olarak bilinen İrşad Devriyesi), genç bir kadını İslam Cumhuriyeti'ndeki kadın köleliğinin sembolüne boyun eğmeye zorlamak için tutukladıklarında bunun hiçbir sonucu olmayacağı yanılgısına kapıldılar. Ancak çoğu zaman olduğu gibi, gericiler Jîna'nın öldürülmesinin halkın bastırılmış öfkesini sokaklara dökecek bir hareket yaratmasını beklemiyorlardı.

Kürt kasabası Sakız, kızını büyük bir üzüntüyle toprağa verdi ve bu cenaze töreni, bir haftayı aşkın bir süredir tüm ülkeyi etkisi altına alan büyük ayaklanmanın başlangıcı oldu. Bugün sokakları sadece gündüzleri rejimin baskıcı güçleriyle bir mücadele alanına çevirmekle kalmayan, aynı zamanda baskıcı güçleri orada burada geri püskürten bir hareket görüyoruz. Her gece büyük şehirlerde kontrolü ele alıyorlar ve güç dengesinin izin verdiği yerlerde rejimin mekanlarını ve sembollerini ateşe veriyorlar. (...) Rejim liderleri bir kez daha yurt dışından bazı kişilerin ülkede sorun çıkarmak için para aldığını iddia etti. Rejimin başkanı bunu BM zirvesi sırasında dile getirdi ve İran'a döndükten sonra da tekrarladı. Bu gericiler, diktatörün ölümünü talep ederek büyük ve küçük şehirlerde sokaklara dökülen insanların, "ister kral ister führer, zalim diktatöre ölüm" demesini, kitlesel olarak başörtülerini çıkaran kadınları, öfkelerinin ateşiyle kelimenin tam anlamıyla yanan sokakları hayal edemiyorlardı.

Ve halk bu sloganlar ve mücadelelerle, yurtdışından gelen güçler tarafından yönetilen her türlü burjuva muhalefetine "hayır" dedi. (...) İnsanlar da aynı şeyi gördü. Aylar sonra birlikte bir protesto mitingi düzenleyebildiklerini gördüler. Bu arada, özellikle kadınların isyancı gücü rejimin tüm sınırlarını ve kırmızı çizgilerini aştı. Kadın kitleleri özgürlük için haykırıyor.

2019'un kış aylarındaki halk ayaklanması sırasında bu ayaklanmanın halk ile rejim arasındaki tarihsel kopuşun ifadesi olduğunu söylemiştik. O gün için bu, rejimin çeşitli çetelerinin yenilgiye uğratılmasıydı. "Reformcular, köktendinciler, işiniz bitti" sloganının o ayaklanmanın en önemli sloganı haline gelmesi boşuna değildi. O Kasım ayaklanmasının analizinde, bunun açların ayaklanması olduğunu söylemiştik. Ve gördük ki, benzin fiyatlarındaki artışın açıklanmasından sadece birkaç saat sonra insanlar 100'den fazla şehrin sokaklarında birlikte protesto gösterileri düzenlediler. Şehirleri birkaç saat içinde egemenlerle mücadele arenasına çeviren, sınırların ötesinden gelen hayaletler değildi.

(...) Halkın, toplumdaki sınıf mücadelelerinin boş seyircileri olmadığı ortaya çıktı. Halk Haft Tepe ve Ahvaz çelik işçilerinin kahramanca grevlerini, kamyon şoförlerinin grevini, demiryolu işçilerinin grevini, HEPCO grevini, Azar-Ab grevini, öğretmenlerin grevini, emeklilerin ve öğrencilerin protestolarını ve hepsinden önemlisi kadınların protestolarını görmüştü. Ve bu kez, bu insanların kendileri mücadele arenasının ana aktörleri haline geldiler. Tüm bu bileşenler Aban ayaklanmasını (2019 ayaklanması Hicri takvimin 8. ayı olan Aban ayında gerçekleşmişti Ekim-Kasım içinde kalan 30 gün, -ç.n.) oluşturan militan özelliklerin ifadeleriydi.

Şu anda haklı olarak Jîna hareketinden bahsediyoruz. Kahraman kadınların rejimin ana ideolojik sütunlarına hücumuna odaklı bir hareket. Kadınların rejimin "tesettür (hijab) ve iffet" haftasına eşi benzeri görülmemiş bir cesaretle meydan okumalarının üzerinden haftalar geçmişti ve şimdi Jîna'nın vahşice öldürülmesi kadınların öfkesinin muazzam potansiyelini gün ışığına çıkardı. (...) İşte tam da bu önemli anda, özgürlük isteyen ve eşitliği savunan erkekler ve yıllardır kadınlarla birlikte bu mücadeleyi yürüten herkes, bu cesur kadınların yanında durmanın görevleri olduğunu biliyorlardı. Geçtiğimiz birkaç gün, kadın protesto hareketinin toplumda nasıl yeni bir güç dengesi yaratabileceğini gösterdi.

Cesaretle ifade edebiliriz ki toplumun tüm kesimleri, radikal ve ilerici protesto hareketlerine tereddütsüz destek beyanlarında bulunmuşlardır. Jîna'nın öldürülmesinden sadece bir gün sonra, Marivan kitle ayaklanması duyurusunda şöyle yazıyordu: "Kadınların aşağılanmasının nedeni kapitalist kültürdür, yasalar ile gerici ve ataerkil geleneklerdir. Kadınların ikinci cins olarak görüldüğü, erkeklerin ve iktidarlarının onları mal olarak gördüğü bir toplumda kadınlar her gün şiddete ve saldırıya maruz kalıyor, öldürülüyor ya da intihara zorlanıyor." Emekli derneklerinden üç örgüt şunları yazıyordu: "Bizler, kırk yılı aşkın bir süredir sorumlu oldukları ve bizleri yerinden ettikleri tüm nefret durumlarına karşı halkın toplumsal gövdesinin ve emeklilerin protesto hareketinin bir parçasıyız." Sözlerine şöyle devam ettiler: "Halkın mücadelesi yoksulluk, baskı, yağma ve yolsuzluğun tüm acılarından kurtulmak için yürütülüyor. Ve bu savaş, hayatta kalmak ve devam etmek için silaha ve zenginliğe bağımlı olan bir iktidardan kurtulmak için yürütülüyor." (...) Otobüs Şoförleri Sendikası, Wahed ise şunları yazıyordu: "Protestolar, grevler ve hukuki mücadele ülke genelinde insanların yadsınamaz haklarıdır ve hükümet baskı, komplo ve sahte senaryoların bunu bastıramayacağını bilmelidir. Şiddetli protesto dalgaları ve ülke çapındaki grevler tüm zalimleri de beraberinde götürecektir." Taşeron Petrol İşçilerinin Protesto Koordinasyon Konseyi tarafından yapılan açıklamada, "Hükümetin baskı ve zulüm döngüsünü giderek yoğunlaştırması, bugün toplumu isyan ve devrim durumuna sokmuş ve çalışan petrol işçileri ile kısa süreli çalışanların birlik olma ihtiyacını öne çıkarmıştır. Bu cehennemi durumu sona erdirmek için eyleme ve pratik dayanışmaya ihtiyaç vardır" deniliyordu ve açıklamanın sonunda Konsey'de yer alan işyeri temsilcisi "petrol sektöründeki tüm meslektaşlarını ve iş havzalarında işçileri daha fazla dayanışma çağrısında" bulunuyordu.

Ancak bu daha büyük dayanışma ancak sokak ile fabrika arasındaki bağ sayesinde gerçekleşebilir. Ve önceki ayaklanmalar göstermiştir ki rejimin baskıcı güçleri, sokağın ve fabrikanın desteği olmadan; sokakta ve fabrikada ülke çapında bir siyasi grev olmadan yenilgiye uğratılamaz. Mevcut kritik durumda, toplumun bir sınıfı ve öncüsü olarak işçi sınıfı, mevcut kapitalist sistemi ve İslami vahşeti devrimci alternatifiyle değiştirmek için ancak bir genel grevle öne çıkabilir. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Mevcut protestoların devamı ancak bu şekilde garanti altına alınabilir.

*İran KP/Komala örgütünün sitesinde yayınlanan açıklamasını Rote Fahne News sitesinden kısaltılmış haliyle Ivana Benario ETHA için Türkçeye çevirmiştir. Açıklamanın Almanca orijinaline buradan, Farsça orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.