ÇEVİRİ | Amazon'da 'fiili grevlerin' iç yüzü
Dünyanın en karlı şirketlerinden biri olan Amazon, hayat pahalılığı felaketinin ortasında zavallı bir 35 penilik maaş artışından daha fazlasını karşılayabilir - ve bu ay Amazon çalışanları devle mücadele ediyor.
Doncaster'da yaşayan Amazon çalışanı Chris, büyük mali sıkıntılar ile karşı karşıya kalınca kısa süre önce bir 'borç yönetim planı'na geçmek zorunda kaldı. Sadece çocuk nafakası ödemeleri, artan fiyatları karşılamak için ayda 137 sterlin artmış. "Hayat pahalılığı çılgınca" diyor. "Elektrik faturam ve gaz faturam iki kattan fazla arttı. Her şeyin maliyeti artıyor ama benim maaşım çok fazla artmadı."
Chris, yüzlerce meslektaşına neden kısa süre önce yapılan fiili grev dalgasına katıldığını açıklıyor. Resmi olmayan eylemler 4 Ağustos perşembe günü Tilbury'deki Amazon deposunda, Chris'in 'aşağılayıcı' ve 'yetersiz' olarak tanımladığı 35 penilik ücret artışı önerisi üzerine başladı. Daha sonra grevler Bristol, Coventry, Doncaster, Rugby ve Rugeley'in de aralarında bulunduğu bir dizi depodaki işçilerin, yapılan cüzi teklifi protesto etmek için kantinlerde oturma eylemi düzenlemesiyle yayıldı.
Bristol'daki Amazon deposunda greve katılan bir başka işçi Sarah ücret 'artışı' için "iğrenç ve utanç verici" diyor. "Bu onların bizi ne kadar küçümsediğini gösteriyor. Çaresizlik bizi harekete geçmeye itti. İnsanlar ailelerine nasıl bakacakları konusunda endişeliler."
Amazon, 2020 yılında 386 milyar dolara yükselen yıllık geliriyle gezegendeki en karlı şirketlerden biri. Çarşıdaki mağazalar kapandıkça, online satış modeli onu pandeminin en büyük menfaatçilerinden biri haline getirdi; sadece İngiltere'deki satışlar o yıl yüzde 51 artarak 19,4 milyar sterline ulaştı. Şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Jeff Bezos, Forbes'un zenginler listesinde dört yıl boyunca en üst sırada yer aldı ve ancak bu yaz başında Elon Musk tarafından ikinci sıraya düşürüldü.
Aynı zamanda Amazon UK Services'in, Rishi Sunak'ın süper indirim planı sayesinde 2021 yılında hiç şirket vergisi ödemediği bildirildi. Amazon UK Services, Amazon'un, tuvalet molası dahil kısıtlanan ve 'bir insan için gerçekçi olmayan' üretim/hizmet hedeflerine ulaşmaya zorlanan işçilerle ilgili korkunç hikayelerinin ortaya çıktığı depo ağını içeriyor. O halde Chris gibi çalışanlar için Amazon'un teklifi bir ödeme gücü meselesi değil, bir öncelikler meselesi.
DİŞLERE VURULAN TEKME
Nisan ayında, Chris'in deposundaki işçiler ücret artışı almayı bekliyorlardı. Hiçbir şey alamadılar. "Ücret artışını kaldıramayacaklarını söylediler, bu da bizi kızdırdı çünkü Doncaster'daki diğer depoların hepsi (saat başına 1 ila 2 sterlinlik) makul ücret artışları teklif ediyordu" diye açıklıyor. Bunun üzerine Amazon çalışanlarına bulundukları yere bağlı olarak 35 ila 50 peni arasında bir zam teklif edildi, ancak bu teklif alay konusu oldu: Teklifin yapıldığı dönemde RPI enflasyonunun yüzde 11,8 olduğu ve 35 peninin yaklaşık üç puana denk geldiği düşünüldüğünde, Sarah bunu 'dişe vurulan bir tekme' olarak tanımlıyor.
Pek çok kişi için bu tekmenin sonuçları muhtemelen ağır olacak. Birkaç yıldır Coventry'deki Amazon tesisinde çalışan Ahmed, Tribune'e enflasyon oranı hızla yükselir ve enerji faturaları artmaya devam ederken, aldığı maaşla hayatta kalmakta zorlandığını belirtti. Dört yıldır Bristol'daki Amazon deposunda çalışan grevdeki Anna, faturalarını karşılamak için kredi çekmek ve evini yeniden ipotek ettirmek zorunda kaldığını söylüyor. "Bir ay içinde sadece benzine 300 sterlin harcıyorum" diyor. "Eğer fazla mesai yapmazsanız hayatta kalamazsınız."
Bu krizin henüz zirveye ulaşmadığını bilmek en kötüsü. Ekim ayında, enerji fiyat tavanı bir kez daha yılda yaklaşık 4 bin sterline yükselecek ve Birleşik Krallık'taki tüm hanelerin yarısını yakıt yoksulluğuna itecek. Sarah, "Birçoğu ısınmak ya da yemek yemek arasında seçim yapmak zorunda kalacak" diyor. "Yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte işe gitmek zaten daha pahalı hale geldi. On buçuk saatlik mesaiyi sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğumuz gıdanın fiyatının artması da maaştan ayrılması gereken bir başka giderek büyüyen pay."
Eylem yapan pek çok Amazon çalışanının aklındaki endişeler bunlar. Ancak tek etken hayat pahalılığı krizi değil. Amazon'un işgücü arasında öfke çok uzun bir süredir yüzeyin altında fokurduyor. Bunun bir nedeni de Chris gibi işçilerin kendilerine tamamen saygısızca davranıldığını söylediği depolardaki çalışma koşulları.
Örneğin şeker hastalığı nedeniyle Chris'in sık sık tuvalete gitmesi gerekiyor. "Tuvalete gittiğimde bana 'Neredeydin? Bunun için mola zamanını kullanamaz mısın' deniyor. Size çok fazla sorun çıkarıyorlar ve tuvalete gitmemeniz gerekiyormuş gibi hissettiriyorlar. Bu çok acı verici."
Coventry'deki tesiste grevlere katılan bir işçi olan Simon'ın kritik bir hastalığı var ve bu nedenle bu yıl şubat ve mart aylarında altı hafta izin almak zorunda kaldı. "Birikmiş işlere yetişmem gerekiyordu ve bu daha da zorlaştı" diyor. Hayat pahalılığı krizine yanıt olarak, pek çok meslektaşı izin günlerinde taksi ya da teslimat şoförü olarak ek işler üstlendi; ancak onun sağlığı bu seçeneği bile ona kapatıyor.
BİR KORKU POLİTİKASI
İşçiler, tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, ülke genelindeki Amazon depolarında yaşanan öfkenin şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Ancak Ahmed, depolarda büyük bir korkunun hüküm sürdüğünü ve bunun da öfkeyi eyleme dönüştürmeyi çok daha zor hale getirdiğini vurguluyor. Tribune'e verdiği demeçte, "İşçilerin birçoğunun ana dili İngilizce değil ve Birleşik Krallık'ta sendikaların rolünün farkında değiller" diyor.
Diğerleri için ise işten çıkarılma ya da ücret kaybı korkusu belirleyici bir faktör; oturma eylemlerine katılan işçiler yönetim tarafından vardiyalarından çıkarılıyor ve çalışmadıkları saatler için kesinti yapılıyor. Sarah, "Birçoğu bir gününü ya da birkaç saatlik ücretini bile kaybetmeyi göze alamıyor" diye açıklıyor. "Ay sonunu getirmek için penileri sayıyoruz ve belli ki Amazon bu gerçeklikten faydalanıyor."
Çalışanlar arasındaki korku şirketin sendika karşıtı politikalarıyla birleşiyor, bu yılın başlarında ABD'de Amazon İşçi Sendikası'nın (ALU) zaferini bu kadar çığır açıcı yapan noktalardan biri de bu. Eylül 2020'de Amazon Phoenix, Arizona'da bulunan depoları için "şirkete yönelik işçi örgütlenmesi tehditleri de dahil olmak üzere son derece gizli ve hassas konular" hakkında bilgi toplayacak "istihbarat analistleri" için iki iş ilanı yayınladı. İlanlar daha sonra geri çekildi, ancak bu görevler Amazon'un sendikal faaliyetlere karşı uyguladığı baskı yöntemlerinden sadece birine işaret ediyor.
Bu kıskaç, son haftalarda İngiltere'deki fiili grevlere katılanların birçoğu için belirgin hale geldi. Örneğin Bristol'de şirket, Anna ve diğerlerinin GMB sendikasından yetkililerin Amazon işçileriyle etkileşime girmesini önlemek için deponun etrafına bir çit dikti: "Artık bizi içeri almak için rozetimizi görmek istiyorlar" diyor Anna, "ve güvenlik görevlileri dikiyorlar". Chris, Doncaster'da da benzer bir durumun yaşandığını aktarıyor. "Onların [GMB sendikacılarının] broşür dağıtmak için tesisin yakınında durmalarına izin vermiyorlar. Onlardan kurtulmak için güvenlik görevlilerini gönderiyorlar."
Chris'e göre depolarda da sendikalaşma ile ilgili tartışmalar yönetim tarafından hoş karşılanmıyor. Sendikalaşmayı tartışmanın işçilere altı ay süren ve 'adaptasyon' olarak bilinen bir cezaya yol açabileceğini söylüyor ve ekliyor: "Okuldayken yanlış bir şey yaparsınız ve rapor alırsınız. En ufak bir kabahati ağır kusur olarak sınıflandırırlar ve kapı dışarı edilirsiniz. Bu da insanları hemen korkutuyor."
KARŞI-VURUŞ
Swindon, Coventry, Rugby, Doncaster ve Bristol gibi depolarda çalışan işçiler, bu taktiklere rağmen kararlılıklarını sürdürerek geçtiğimiz çarşamba günü daha koordineli grevlere katıldılar. Grevler ve oturma eylemlerinin yanı sıra, ücret teklifini protesto etmek amacıyla iş yavaşlatma eylemleri de düzenlediler. Ahmed, Tribune'e Coventry'deki Amazon deposunda vardiyalarından birinde işçilerin yüzde 70'inin toplu greve katıldığını söyledi.
Aynı zamanda, son günlerde birden fazla depoda önemli sayıda Amazon işçisi GMB'ye katıldı. Bunlardan biri olan Ahmed, sadece son dört gün içinde kendi tesisinde seksen yeni üyeyle etkileşim içinde olduğunu ve hatta bazılarının sendika temsilcisi olduğunu söyledi. GMB'nin bölgesel örgütleyicilerinden David McMullen, sendika fiili grevin örgütleyicileri arasında olmamasına rağmen sendika üyeliklerinde önemli bir artış gördüğünü belirtiyor.
"Sendikanın firma tarafından tanınması için üye kazanıyoruz" diyen David, istihdam ilişkileri servisi ACAS'ın şu anda ücret görüşmelerine dahil olduğunu ve GMB'nin saatte 15 sterlin ücret talep ettiğini açıkladı. "Amazon ücret teklifini reddederse, üyelerimize oylama yapacağız."
Bu gelişmelerin önemi küçümsenemez. Amazon'un örgütlenmesi tarihsel olarak zor olmuştur: İşçilerin şimdi harekete geçmesi, kararlılıklarını, öfkelerini ve şu anda ülkeyi kasıp kavuran grev dalgasının gücünü kanıtlıyor ve işçileri dinlediğimizde, eylemin kendisinin yeni bir dayanışma ve irade birliği duygusunu canlandırdığı açık.
Sarah bunu en iyi şekilde ifade ediyor: "Amazon bizi değersiz ve güçsüz hissettirmek istiyor ama size şunu söyleyeyim, biz güçsüz değiliz. Tam tersine. Birlikte güçlüyüz."
*Tribune dergisinde yayımlanan Taj Ali'nin kaleme aldığı yazı Azad Özmez tarafından ETHA için Türkçeye çevrilmiştir. Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.