Aynur Ege Dicle yazdı | İhanet ve işbirlikçi çizgiye karşı 3 Ağustos'ta birleşik mücadeleyi yükseltmeye
Halkların ve kadınların bilincine kanla kazınmış 74. fermanın yıl dönümünde faşist IŞİD'e ve işgalci Türk devletine karşı mücadeleyi yükseltmek; bugün aynı zamanda Şengal'e dönük işgalci saldırılara karşı mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. İşbirlikçilerin, sömürgecilerin kirli işbirliği karşısında Şengal Demokratik Özerk Yönetim Meclisi'nin taleplerinin kararlı savunucusu olmayı gerektiriyor.
3 Ağustos'un yıl dönümündeyiz. Êzîdî halkı ve özelde Êzîdî kadınlar için asla unutulmayacak bir gün. Ama sadece Êzidîler için değil ezilen halkların ve kadınların da asla unutamayacağı/unutmaması gereken bir gün.
2014'ün 3 Ağustos'unda Êzîdîlerin kadim topraklarında bir kere daha yıkım, vahşet, insanlık tarihinin en büyük suçu olan tecavüz, katliam yani halkın tabiri ile 74. ferman yaşandı. Ve o gün işlenen suç sadece Şengal ile sınırlı kalmadı. Binlerce kadın IŞİD tarafından kaçırıldı, seks kölesi olarak satıldı, ulusal kimlikleri, inançları yok sayıldı. İnançlarına, kültürel değerlerine karşı yabancılaştırma saldırısına maruz bırakıldı. Bir kısmı YPJ-QSD tarafından IŞİD kamplarına yapılan devrimci hamlesiyle özgürleştirilse de hala akıbetleri bilinmeyen binlerce kadın ve çocuk var.
3 Ağustos katliamıyla, kadim Êzîdî halkı kutsal topraklarında, burjuva KDP'nin işbirlikçi çıkarlarına kurban edilerek, inançları ayaklar altına alınmak istendi. Daha büyük bir katliam ise insanlığın onuru olan bir grup gerillanın fedai duruşuyla önlenmiş oldu.
3 Ağustos fermanının yıl dönümünde binlerce Êzîdî kadın, kayıpları için olduğu kadar yaşadıkları için de gözyaşı dökecek.
Irak hükümeti ve KDP yönetimi ise timsah gözyaşı dökecek. Kürt halkı; Maxmûr'da olduğu gibi Şengal topraklarını savunmayan ve elindeki her türlü silahı adeta IŞİD'e teslim eden Irak ordusunu da -ezici çoğunluğu- halkını savunmak yerine arkasına bile bakmadan kaçan KDP peşmerge güçlerini de asla unutmayacak.
Unutulmayacak bir başka şey ise binlerce Êzîdî'yi büyük bir katliamdan koruyan HPG-YJA Star, MLKP/KKÖ gerillalarının can feda halkı savunma kararlılığıdır. Askeri güç olarak "büyük" bir ordu kaçarken, gerilla bir takımlık mütevazi gücüyle ve silahlarıyla halkına duyduğu adanmışlık, sevgi ve bağlılıkla IŞİD'e barikat oldu. Halk an an, gün gün gerilla takviyesiyle büyüyerek savunuldu. Şengal'i IŞİD'ten özgürleştirme savaşı 11 ay boyunca büyük kahramanlıklara tanıklık etti. Kent IŞİD'den geri alındıktan sonra Êzîdî halkı özgürleştirilmiş topraklarına geri dönse de önemli bir kısmı diasporada, bir kısmı ise Irak kentlerindeki kamplarda yaşam savaşı veriyor. Ve bugün özgür Şengal topraklarına dönmeleri KDP tarafından engelleniyor.
Egemenler tarihi kendi çıkarlarına, oluşturmak istedikleri toplumsal bilince veya fikre göre yazarlar. Onların tarihinde direnen halklar, uluslar, kadınlar, LGBTİ+'lar yoktur. Varsa bile ezilmesi, sömürülmesi, baskı altına alınması gerekenler olarak yer alırlar. Ya da "mazlumlar" olarak yer edinebilirler ancak.
Direnenler; egemen ulusun, cinsin, sınıfın kendilerine çizdiği "kaderi" eşitlik ve özgürlük mücadelesiyle değiştirerek yeniden yazarlar. Ezilenler kendi tarihini yaparken aynı zamanda o tarihi yazarak toplumsal hafızaya işlemek durumundadır.
Bu nedenle 3 Ağustos'ta işbirlikçi KDP basının burjuva kalemşorları tarafından yazılanlar ve yazılmayanlar, yok sayılanlar vardır. Bir de direnenlerin kaleminden yazılanlar, aktarılanlar var. Tam da bu nedenle direnenlerin tarihini görünür kılmak tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar güncel bir görevdir. 3 Ağustos öncesi ve sonrası gerçekleşen katliamın ve yaşananlarla ilgili tarihin çarpıtılmasına izin verilmemelidir. Êzîdî halkına dönük katliama göz yumanlar tarih önünde hesap vereceklerdir. Başta işbirlikçi KDP'nin Kürt halkına karşı faşist Türk devletiyle, AKP/MHP şeflik rejimiyle kurduğu işbirlikçiliği de ezilenler unutmayacaktır.
O gün Êzîdî halkını IŞİD vahşetine terk edenler, kaçanlar, dün olduğu gibi bugün de faşist sömürgeci Türk devletiyle kol koladır. Kürt halkının kazanımlarını tasfiyede ortaklaşanlar Şengal halkına ve öncülerine saldırıyor. Gerillaya kimyasal silahların, taktik nükleer silahların kullanıldığı bu kirli savaşa ortak oluyorlar. İşgalci Türk devletinin Kürt halkına düşmanlığı; bugün Rojava'daki, Şengal'deki demokratik kazanımların tasfiye edilmesinde, devrimin komünist ve yurtsever öncülerinin suikastlerle katledilmesinde somutlanıyor.
Büyük bedel ödenerek Şengal'de Êzîdî halkının, kadınların yarattığı özerk yönetim tasfiye edilmek isteniyor. Bu tasfiye saldırısına başta Bakur Kürdistan halkları olmak üzere Türkiye işçi ve emekçiler, demokratik kadın hareketi 3 Ağustos vesilesiyle sokaklarda olmalıdır. Sosyalist yurtseverler ve sosyalistler birleşik devrim çizgisine bağlı mücadelede öncülük rollerini oynamalıdır.
Halkların ve kadınların bilincine kanla kazınmış 74. fermanın yıl dönümünde faşist IŞİD'e ve işgalci Türk devletine karşı mücadeleyi yükseltmek; bugün aynı zamanda Şengal'e dönük işgalci saldırılara mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. İşbirlikçilerin, sömürgecilerin kirli işbirliği karşısında Şengal Demokratik Özerk Yönetim Meclisi'nin taleplerinin kararlı savunucusu olmayı gerektiriyor. Katliamda sorumluluğu olanlar, işbirlikçi KDP ve bölge gerici devletleri her yerde teşhir edilmelidir. 3 Ağustos katliamına yükseltilecek mücadele, fermanın yıl dönümünde sokaklara yansıyacak halkların birleşik öfkesi, işgalci Türk devletinin saldırısına karşı verilmiş en iyi yanıt olacaktır.