5 Ekim 2024 Cumartesi

Ankara'da bir binanın temelinde oluşan çökmeye dair açıklama

Ankara'da bir binanın temelinde çökme oluşması nedeniyle 21 binanın karantinaya alınmasına ilişkin açıklama yapan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, yaşanan olayın başta yapı üretim süreci, kent planlaması ve yapı denetimi olmak üzere Türkiye'deki yapı üretiminin fotoğrafını gösterdiğini kaydetti. 

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, Ankara'nın Çankaya ilçesindeki İleri mahallesinde bir binanın temelinde çökme oluşması tehlikesi nedeniyle 21 binanın boşaltılması hakkında açıklama yaptı.

Altay Sokak'ta bulunan 8 katlı Açelya Apartmanının temelinde kayma meydana geldiğini, binanın temelinde boşluk oluşmasıyla çökme tehlikesinin bulunduğunu ve Açelya Apartmanı ile beraber toplam 21 binanın tahliye edildiği hatırlatılan açıklamada, "Güvenli yapıların oluşturulması açısından üç ana bileşen vardır; bunlar, projelendirme süreci, inşa süreci ve denetim sürecidir. Yaşanan olay; başta yapı üretim süreci, kent planlaması ve yapı denetimi olmak üzere ülkemizdeki yapı üretiminin fotoğrafını göstermektedir" denildi.

'İNŞA SÜRECİNDE YAŞANAN OLUMSUZLUKLAR VE HATALARDAN YAPILAR HASAR GÖRMEKTEDİR'
Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan depremlerin ardından ortaya çıkan sonuçlara dikkat çekilen açıklamada, "Büyük oranda inşa sürecinde yaşanan olumsuzluklar ve hatalardan kaynaklı yapılar hasar görmektedir. Ancak ne yazık ki yapılarımızın hasar görmesi, hatta yıkılması için depreme bile gerek olmamakta, yapılarımız kendiliğinden çökmektedir. Konya'da çöken Zümrüt Apartmanı, İstanbul Kartal'da çöken Yeşilyurt apartmanı hafızalarda tazeliğini koruyan örneklerdir. Olmaması gereken sıklıkla kendini tekrar eden bu acı olaylardan sonuç çıkarılmamış, gerekli adımlar atılmamıştır. Açıkçası bu tecrübeler hiç yaşanmamış, halkın can ve mal güvenliği tehdit altında değilmiş gibi davranılmaktadır" diye belirtildi. 

'KARAR VERİCİLER İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNİ ARA ELEMAN STATÜSÜNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR'
Açıklama, şu ifadelerle devam etti: "Binalarda hasarların oluşmasına en çok neden olan süreç inşa süreci olmakla birlikte, bu süreçte kilit rol oynayan şantiye şefliği de en çok ihmal edilen, önemsizleştirilen ve yalnızca bir imzaya indirgenen görevlerin başında gelmektedir. Maalesef karar vericiler tarafından inşaat mühendisliğinin ara eleman statüsüne getirilmeye çalışılmasının somut ifadesi şantiye şefliği gibi önemli bir görevin konumlandırıldığı seviyede kendini göstermektedir.

'GÜVENLİK AÇIĞI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ SEVİYEYE ULAŞMIŞTIR'
Yapı üretim sürecinde meslektaşlarımızın ara eleman olarak konumlandırılmasının acı sonuçlarını sadece deprem, sel ve benzeri doğa olaylarının sonuçlarında değil, son olarak Ankara'da gördüğümüz gibi, hiçbir doğa olayı olmaksızın binalarda yaşanan çökme, zemin kayması gibi olaylarda da görmekteyiz. Gerektiği gibi faydalanılmayan mühendislik hizmetinin yol açtığı enerji kaybı, maliyet artışı, israf ve güvenlik açığı görmezden gelinemez seviyelere ulaşmıştır.

'ŞANTİYE ŞEFİNİN ŞANTİYEDEN HİÇ AYRILMAMASI GEREKEN GÖREVİ VAR'
Bilindiği üzere şantiye şefliği; bir yapının veya mühendislik-mimarlık hizmeti gerektiren herhangi bir işin, plan, proje ve hesaplarına, ilgili fen ve sanat kurallarına, teknik mevzuata uygun olarak yürütülmesi ve denetlenmesi işidir. Şantiye şefinin görevi, yapının fen ve tekniğe, ruhsat ve projesine uygun olarak inşa edilmesi ikincisi inşaatın iş ve işlemlerinin planlanması, sevk ve idaresidir. Açıkçası şantiyeden hiç ayrılmaması gereken bir görev olduğu bilinmektedir. Oysa mevzuatımıza göre, bir mühendis 30.000 m2'ye kadar 5 ayrı işin şantiye şefliğini yapabilmektedir.

'GEREKLİ YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALIDIR'
Can güvenliği için asli bir çalışma alanı olan şantiye şefliğinin, herkesin gözü önünde ve ilgili her kurum ve kuruluşun bilgisi dahilinde sadece kağıt üzerinde kaldığı bilinmektedir. İnşaat Mühendisleri Odası olarak şantiye şefliği konusunda çözüm önerilerimiz açıktır; İstisnai durumlar dışında, her şantiye şefi sadece bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmeli, şantiye şefliğinin üstlenilmesinde; yapım işinin konusunun, niteliğinin, büyüklüğünün ve ilgili imalatların oranının dikkate alınması, keyfi uygulamaların sonlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır."