27 Eylül 2024 Cuma

YPG Sözcüsü Mahmud: İdlib büyük bir çatışma alanı

YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, Erdoğan'ın çeteleriyle birlikte İdlib ve Suriye'nin diğer bölgelerindeki işgalini kalıcılaştırmak için yoğun çaba içinde olduğunu söyledi. Mahmud, İdlib'in uluslararası alanda büyük bir çatışma alanına dönüştüğünü belirtti.

Türkiye'nin Rojava'da kallandığı kimyasal ve yasak silahlara ilişkin bilgilerini aktarmak için Brüksel'de bulunan YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, Özgür Politika'dan Erkan Gülbahçe'ye konuştu.

İdlib'de yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Mahmud, "Suriye'de bir çok uluslararası güç kendi çıkarları için konumlanıyor. Bunlardan biri de Türk devletidir. Türkiye halkından ayrı olarak, Suriye'deki Türkiye'nin varlığı derken, Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetini kastetmek istiyorum. Zira Erdoğan'ın herkesten bağımsız olarak genelde Orta Doğu, özelde ise Suriye üzerinde kendine has hesapları var. Daha önce Erdoğan A, B, C planlarını ortaya koymuştu. Orta Doğu'da siyasal İslam doğrultusundaki hedeflerini IŞİD aracılığı ile geliştirmeye çalışıyordu. Bugün İdlib'de olanlar da tam da bunun sonucunda gelişti" dedi.

ERDOĞAN ÇETELER ARACILIĞIYLA İDLİB'E YERLEŞMEYE ÇALIŞIYOR
Erdoğan'ın tüm gücünü kullanarak desteklediği çeteler aracılığıyla İdlib'e yerleşmeye çalıştığını söyleyen Mahmud, "Biz şu anda İdlib'i konuşuyoruz ama Erdoğan'ın Kuzey Suriye'de işgal ettiği bölgelerde de aynı yöntemi geliştirmek istiyor. Aynı şekilde İran'ın da, Erdoğan'ın kullandığı yöntemi kullandığını vurgulamak istiyorum. İran da bölgede nüfuzunu tümüyle yerleştirmeye çalışıyor, Akdeniz'e açılmaya çalışıyor. Bu anlamda Türkiye ve İran kendilerini Orta Doğu'nun lider güçleri olarak görüyor. Suriye'de bu güçlerden başka süper geçler de bulunuyor. Rusya Suriye'ye hakim olup, dünyaya kendisini ispatlamaya çalışıyor. 'Ben yeniden siyaseti sahnesinin süper gücüyüm' diyerek kendini dünyaya ispatlamaya ve Orta Doğu'ya yerleşmeye çalışıyor" diye kaydetti.

Rusya'nın Suriye'de bir çözümün gerektiğini dile getirse de Suriye'ye kalıcı barışın sağlanması ve yeni bir anayasanın yapılması için ciddi bir adım atmadığına dikkat çeken Mahmud, şöyle konuştu: "Oysa IŞİD'in yenilgiye uğramasından sonra Suriye'de kalıcı barışın sağlanması için adımların atılması gerekiyordu. Suriye'de iç barışın sağlanması için Amerika ve Avrupa'nın içinde yer aldığı uluslararası koalisyondan bir rol almaları bekleniyordu. Oysa askeri olarak IŞİD'e karşı verdikleri askeri desteği siyasi anlamda vermediler ve çok marjinal kaldılar. Suriye sorununun çözülmesi için bir gayret sarf etmediler. Yani bugün İdlib'deki gelişmeleri Suriye'nin iç işleri olarak görmekten ziyade devletler arası güçlerin aldıkları pozisyon olarak görmek gerekiyor. Şimdiye kadar devletler, gruplar üzerinden savaşırken, bugün devletlerin ordularının bir biriyle karşı karşıya gelmesi gibi bir olasılık var. Eğer böyle devam ederse Üçüncü Dünya Savaşı'nın çıkma olasılığı var. Gerçekleşme ihtimali olan Üçüncü Dünya Savaşı, Suriye halkının iradesi dışında ve Suriye halklarının çıkarlarıyla örtüşmeyen bir savaş olacak."

'YPG SİYASİ ÇÖZÜM ARAYIŞINDA'
YPG'nin toplumsal bir güç ve siyasi çözüm arayışında olduğunu belirten Mahmud, "YPG ve Rojava yönetimi savaşı değil, diplomasiyi bir çözüm olarak görüyor. Rojava Özerk Yönetimi ve YPG'nin mücadelesi ve savaşı, geliştirilen modelin, Suriye'nin tamamına uygulanması içindir. Suriye'yi oluşturan bütün kesimlerin, kendilerini ifade edebilmelerine olanak sağlayan bir model için verilen bir mücadele var. Tüm toplumsal kesimler ve halklar, Suriye'de çözümün bir parçası haline gelmeli. YPG'nin kurulmasının amacı da, Suriye'ye kalıcı barışın gelmesi ve tüm farklılıkların Suriye'nin bir parçası olarak kabul edilmeleri içindir" diye kaydetti.

Mahmud, "Öte yandan YPG'nin uluslararası güçler ile ilişkileri, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) bütünlüğü içerisinde yürüyor. Bu ilişkiler de Suriye'nin içerisinde bir barışın sağlanması veya Suriye topraklarının korunması amaçlıdır. Suriye'de barışın sağlanması için tüm farklılıkların korunması için de bir mücadele veriyoruz. Şimdiye kadar işgale ve teröre karşı uluslararası koalisyon ile stratejimizi hep gösterdik" dedi.

'TÜRKİYE VE RUSYA ARASINDA İLK GÜNDEN BERİ BÜYÜK ÇELİŞKİLER VAR'
Türkiye ve Rusya arasındaki çelişkilerin ilk günden beri çok büyük olduğunun altını çizen Mahmud, gerek Rusya'nın ve gerekse de Türkiye'nin bölgedeki menfaatlerinden dolayı var olan çelişkileri görmeme, çelişkileri kamufle etme gereği duyduğunu söyledi. Mahmud, "Zaman zaman çok büyük çelişkiler ve ayrılıklar olduğu halde, bu durum sanki ortada çok büyük bir birliktelik varmış gibi dışarıya yansıyabiliyor. Şu an İdlib manşetlerde ama tüm Suriye'nin İdlib'ten bir farkı yok. Bir anlamda İdib Suriye'nin fotoğrafıdır. İdlib'de, Rojava'da ya da Şam'daki sorunları, Suriye'nin sorunlarıdır. Sorunları çözmek için ise yeni bir anayasaya ve yeni bir barış planına ihtiyaç var. Suriye halkının çıkarlarından ziyade, uluslararası güçlerin çıkarları ön plana çıkarılıyor. Suriye'de kalıcı barışın sağlanmasının önündeki en büyük engel Türkiye, İran ve bir anlamda Rusya'nın çıkarları temelinde olaya yaklaşmalarındandır" diye konuştu.

'IŞİD'E KARŞI MÜCADELE BİTMEDİ'
IŞİD'e karşı mücadele bitmediğini belirten YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, "IŞİD'i askeri olarak bitirme noktasında getirdik. Kuzey Suriye'de fiziki olarak IŞİD'i bitirdik diyebilirim. Ancak, IŞİD Kuzey Suriye'de bir zihniyet ve ideoloji olarak az da olsa varlığını sürdürüyor. Birkaç gün önce ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, şu anda dünya genelinde 18 bin IŞİD elemanının gizlendiğini tahmin ettiklerini söylemişti. Bunun büyük bir bölümünün de Suriye'de olduğunu biliyoruz. Özellikle vurgulamak isterim ki, yaptığımız istihbarat çalışmalarına göre IŞİD üyelerinin çok büyük bir bölümü Türkiye'nin işgal ettiği Suriye topraklarında, bazı grupların himayesinde gizleniyor. Ki bunu dünya basını da açık ve seçik bir şekilde dile getiriyor. Saldırıları IŞİD adına yapıyorlar ama lojistik ve maddi destek aldıkları bölgeler IŞİD'in bölgesi değilmiş gibi görünüyor. Bizim Uluslararası Koalisyon ile IŞİD'e karşı mücadelemiz devam ediyor" diye kaydetti.

YPG, DSG'NİN İÇERİSİNDE YER ALIYOR
YPG',nin DSG içeresinde yer aldığını ve içerisinde örgütlendiğini ifade eden Mahmud, "Gerek terörizme karşı ve gerekse işgale karşı net tavrımızı herkes biliyor. Gerek işgale karşı ve gerekse terörizme karşı her zaman direniş içinde yer aldık. Bundan sonra da direneceğiz. Sonuna kadar halkımızın haklarını savunmak için mücadele içinde yer alacağız. Bu çerçevede örgütleniyoruz. Hazırlıklarımız da bu çerçevede devam ediyor. Taktik ve stratejimizi geliştiriyoruz" diye belirtti.

'ABD ÇEKİLME KARARINI TELAFİ ETME ARAYIŞINDA'
ABD Başkanı Donald Trump'ın çekilme kararını almadan önce de ABD'nin bölgeden çekilmesinin IŞİD terörünü canlandıracağını dile getirdiklerini söyleyen Mahmud, "Amerika'nın çekilmesinden sonra IŞİD yeniden bölgede canlandı ve örgütlenmeye başladı. Bu kararın getiri ve götürüsü iyi tartışmalıydı. İyi analiz edip, hatalı bir karar verdikten sonra hatasını telafi etme içine girmemeliydi. Şimdi verilen yanlış kararı telafi etme arayışındalar" diye konuştu.

YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Evet. Türkiye'nin kimyasal silah kullanımına ben de şahit olarah müdahil oldum. Bunun için de bazı görüşmelere katıldım. Serêkaniyê'de direnişinde yer alan arkadaşlarımıza karşı beyaz fosfor silahı kullanıldı. Beyaz fosfor kullanıldığında bir ateş yandı. Bu ateş normal bir ateş değildi. Bu ateş uzun süre yanıyordu. Söndürülemiyordu. Su ile üzerine bir bez atmak ile ya da toprak kullanılarak söndürülemiyordu. Ateş sonuna kadar yanar ve en son kendiliğinde sönerdi. Bu da gösteriyor ki yasaklı bir silahtı. Bu silahı kullanmak savaş suçudur. Bizim savaşçılar bunu yaşadı.

"Hakeza misket bombasının kullanılmasını da var. Misket bombası atılırken hedef belirlenmez. Çocukları, sivilleri veya toplumun yaşamsal alanlarını vurabilir. Yaşam alanlarını yok edebilir. Bu tür bombalar da bize karşı kullanıldı. Bu da ispatlıyor ki Türk ordusu Serkeniyê'de savaş suçu işledi. Türkiye'nin saldırından yüzlerce sivil öldü. Yüzlerce insanımız yaralandı. On binlerce insanımız göç etmek zorunda kaldı.

"Bugün Kuzey Suriye'de, Türkiye öncülüğünde gelişen olaylara karşı Avrupa'da, Orta Doğu'da ve IŞİD'te zarar gören bazı devletlerde yanlış bir bakış açısını görmek mümkün. Yani Türkiye öncülüğünde Kuzey Suriye'yi işgal eden çetelerin IŞİD'ten hiçbir farkı yok. Batının bunu anlamasını istiyoruz. Türkiye'nin öncülüğünde örgütlenen çete grupları başarılı olursa IŞİD'in Reqa'da yaptıklarını Türkiye'ye bağlı çeteler de Kuzey Suriye'de yapacak.

"Tüm dünyanın gözü önünde Erdoğan iktidarı, Suriye'de Özgür Suriye Ordusu adı altına örgütlediği bir çok çeteyi, Libya'ya savaşa gönderdi. Bu çetelerin Libya'ya götürülmesi bu kişiler yada gruplar birçok ülkede ve yerde kullanılacak. Yine Çok sayıda çetenin de kaçak yollarla Avrupa'ya geçtiği yönünde haberler var.

"Biz bu görüşmelerde tüm bunları, Avrupalı dostlarımıza anlattık. Daha önce IŞİD'in yaptıklarını bugün Erdoğan'ın çetelerinin yaptığını anlatmaya çalıştık. Açıkça söylemek gerekir ki, Avrupalı dostlarla yaptığımız görüşmelerden bunların farkedildiğini söyleyebilirim. Bizim umudumuz ve isteğimiz, Avrupalı dostlarımız tarafında bunun tedbiri alınsın."