27 Eylül 2024 Cuma

Tuncel: Biat etmediğimiz için yargılanıyoruz

Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak hakkında verilen hapis cezalarının bozulmasının ardından yeniden başlanan yargılamanın ilk duruşması bugün görülüyor.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Eş Başkanı Gültan Kışanak'ın, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği hapis cezalarının Antep Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esas ve usulden bozulmasının ardından dosyanın yeniden geldiği yerel mahkemedeki ilk duruşma başladı.

HDP'li milletvekilinin katıldığı duruşmada, farklı kentlerden gelen kadın platformu ve siyasi parti temsilcileri de Tuncel ve Kışanak'a destek için duruşmayı takip ediyor. Köln Belediye Başkanı Andreas Wolter, BM Mülteci Komisyonu Temsilcisi Bernhard von Grünberg duruşmaya gözlemci olarak katılırken, Avrupa Belediyeler Birliği içerisinde yer alan Paris Belediyesi adına da Gültan Kışanak için destek mesajları gönderildi.

Duruşma başlangıcında Gültan Kışanak'ın avukatı Av. Mehmet Emin Aktar'ın usul yönünden itirazı oldu.

Yargılama usulünün gözetilmesi durumunda yargılamaya konu dosyaların mahkemenin önüne bile gelmemesi gerektiğini anlatan Aktar, "Dosyaların suçun işlendiği iddia edilen yerde görülmesi gerekir. Ancak güvenlik gerekçesiyle buraya taşınıyor. Bu dosyalar suçun işlendiği iddia edilen yerlerde görülseydi, belki de hemen beraat kararı verilecekti. Dava dosyalarını toplayıp başka ile göndermek peşinen hüküm vermektir" dedi. 

'ÇÖZÜM DURUŞMA SALONUNDA DEĞİL, MÜZAKERE MASASINDA'
İlk kez mahkeme heyeti önünde yüz yüze savunma yapan Sebahat Tuncel, haklarında açılan davaların hukukla bir ilgisi olmadığını, tüm suçlamaların "AKP'ye biat etmedikleri" için istisnai bir hukuk uygulanarak dava dosyası haline getirildiğini, bütün yargılama süreçlerinin siyaseten yok etme hedefiyle gerçekleştirildiğini söyledi.

Duruşmaya destek için gelenleri selamlayarak konuşmaya başlayan Sebahat Tuncel "4 yıl sonra ilk kez mahkemeye çıkabilme mücadelesini kazandık. Burada bir ceza hukuku yok, rehin alınmış siyasetçiler var. Mahkeme heyeti var karşımızda ama bu heyetin rol ve misyonu tartışmalı. Bu ülkede yasalar uygulanmıyor, hukuk yok, sürekli bir  istisna hali, bir özel hukuk uygulanıyor. Mevcut 12 Eylül darbe anayasası bile uygulanmıyor. Kürt siyasetçilere ve kadın siyasetçilere yönelik özel bir saldırı var. Bu yargılamalar hukuki değil siyasidir" dedi.

"AKP siyaseten alt edemediğini yargı eliyle bastırmaya çalışıyor" diyen Tuncel, "Bizim burada olmamızın nedenlerinden en önemlisi Kürt Sorunu. Bu sorunun çözüm yeri yargılama salonları değil, müzakere masasıdır. Bizim siyasi geleneğimiz HEP'ten bugüne bu sorunu nasıl çözebiliriz noktasında söz söyleyen ve bedel ödeyen bir gelenektir. Biz demokratik özerklik projesi sunduk diye yargılanıyoruz. Niye böyle bir projeniz var diyen yok. Kürt sorunu çözümü konusunda adayız dedik biz, iktidara geldiğimizde bunu çözeceğiz dedik. Kadın eşitliğini, özgürlüğünü sağlayacağız dedik. Yeni bir yaşam kurmak istediğimiz için yargılanıyoruz" şeklinde konuştu.

'TARİHE, KÜRT HALKINA, KADINLARA KARŞI SORUMLULUĞUM VAR'
"2012-2013 yılları arasında Sayın Öcalan ile bizzat devlet görüşme yaptı. O dönem 1 tane bile cenaze gelmedi. AKP demokrasi ve özgürlükler geliştikçe kendilerinin kaybettiğini gördüğü için masayı dağıttı. 4 yıl önce ne kadar haklı olduğumuzu görüyorum" tespitinde bulunan Tuncel, şöyle devam etti:

"Milliyetçiliğin, militarizmin, dinciliğin geliştiği yerde cinsiyetçilik de artıyor. Geçen yıl 500'e yakın kadın öldürüldü. Bir cumhurbaşkanı çıkıp 'vicdanınıza göre karar verin' diyor. Oysa mesele kimsenin vicdanıyla ilgili bir mesele değil. Yasalar ve mekanizmalar meselesidir bu. Vicdan aynı işlemiyor. Herkese ayrı işliyor. Bütün bu süreçlerde Kürt Sorununun çözümsüzlüğü yalnızca Kürtleri değil, herkesi ilgilendiriyor."

"Diyarbakır savcılığı güvenlik gerekçesiyle dosyayı olduğu gibi buraya gönderiyor. Buranın savcısı Diyarbakır savcısına o kadar güveniyor ki tüm delilleri, soruşturmaları, iddianameleri aynen harfi harfine kabul etmiş. Bu davaya bakacak heyet bulunamadı, 7 kere değişti heyet. Dava dosyasında lehimize bir tek delil yok.

"Savunma hakkımızı kullanmadan siz bize 15 yıl ceza verdiniz. Sizin bir kanaatiniz var. Hasım diye görüp öyle konumlandırdığınızda sonuç değişmiyor. Benim tarihe, Kürt halkına, kadınlara karşı sorumluluklarım var. Onun için konuşuyorum."

'ELBETTE PROPAGANDA YAPACAĞIM'
Ardından söz alan Gültan Kışanak, siyasetçi olduğunu, parti eş genel başkanlığı ve belediye eşbaşkanlığı yaptığını, yargılamanın konuşmaları ve siyasi faaliyetleri üzerine kurulduğunu kaydetti.

Çalışmalarının ve konuşmalarının tamamının siyasi faaliyet kapsamında olduğunu ifade eden Kışanak, "Elbette ki konuşacağım, elbette ki propaganda yapacağım. Partimin faaliyetlerine katılmam suç teşkil etmez, anayasal haktır" dedi. Kışanak, birleştirilen dosyalarla ilgili de iddianameye eklendikçe savunma yapacağını söyledi. 
 
Tuncel ve Kışanak'ın savunmalarından söz verilen iddia makamı, bozma kararına gerekçe olan dosyaların istenerek eklenmesini, suçun mahiyeti kapsamında tutukluluk halinin devam ettirilmesini istedi.

Duruşma, avukatların savunmalarıyla devam ediyor.

KARAR BOZULMUŞTU
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 2016 yılının ekim ayında tutuklanan Gültan Kışanak ile aynı yılın kasım ayında tutuklanan Sebahat Tuncel'in yargılandığı davanın 1 Şubat 2019'da Malatya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 12'nci duruşmasında, Tuncel'in savunması alınmadan karar çıkmıştı. 16 hakimin değiştiği 12 duruşma sonunda çıkan kararda, Kışanak'a "terör örgütüne üye olmak" iddiasıyla 11 yıl 3 ay, "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla 3 yıl, Tuncel'e ise "terör örgütüne üye olmak" iddiasıyla 9 yıl 9 ay, "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla 5 yıl 3 ay hapis cezası verilmişti.

Avukatlar istinaf için kararı götürdüğü Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18'inci Ceza Dairesi, 19 Temmuz 2019 tarihinde karar verdi. Kışanak ve Tuncel hakkında benzer suçlamalarla başkaca soruşturma ve davaların sürdüğüne dikkat çeken daire, kararın yazılı bir şekilde verildiğine işaret ederek "Soruşturma ve kovuşturma dosyalarını celp edilerek, öncelikle olaylar arasında hukuki veya fiili kesinti olup olmadığı, mümkün olması halinde dosyaların birleştirilmesi yoluna gidilmesi, kesinleşmiş olması durumunda ise onaylı örnekleri dosya arasına alındıktan sonra bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı bir şekilde karar verildiği…" tespitinde bulundu.

Usul ve esas eksikliğine dikkat çeken mahkeme, istinaf başvurusunda bulunan avukatlar ve Cumhuriyet Savcısının istinaf itirazlarını yerinde görerek, hükmün bozulmasına karar vermişti.