27 Eylül 2024 Cuma

Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyeleri: Birlikte güçlüyüz

Türkiye'de yaptığı ziyaretlerle İmralı Hapishanesi başta olmak üzere hapishanelerdeki tecrit ve baskılara ilişkin bilgi alan Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyeleri Jessica Carlqvist ve Paul Powlesland, tecride, demokratik kamuoyuna dönük baskılara ve yaşanan hak ihlallerine karşı birleşik mücadele zeminlerini güçlendirme çağrısı yaptı.

23-28 Ocak tarihlerinde İstanbul, Ankara ve Diyarbakır'da çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü, eski tutsaklar ve tutsak yakınlarıyla görüşen Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, Türkiye'de temaslarını tamamladı. Ziyaretler sonrası İstanbul'da düzenlediği forum ve yayınladığı sonuç bildirgesiyle, İmralı Ada Hapishanesi'nde tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan ve Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar başta olmak üzere, Türkiye hapishanelerindeki tecrit ve hak ihlallerinin son bulması çağrısında bulunan Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, Avrupa ve Güney Afrika'dan çok sayıda avukat, hak savunucusu, siyasetçi ve gazeteciden oluşuyor.

Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon'un İstanbul heyetinde yer alan İsveç'teki Sol Parti temsilcisi Jessica Carlqvist ve Ankara heyetinde yer alan İngiliz insan hakları avukatı Paul Powlesland, yaptıkları ziyaretleri ETHA'ya değerlendirdi.

CARLQVİST: MÜCADELENİZİ UZUN YILLARDIR TAKİP EDİYORUM
Sol Parti temsilcisi Jessica Carlqvist, Kürt hareketini uzun yıllardır takip ettiğini ve hem kendisi hem de partisi için bu mücadelenin çok önemli olduğunu söyledi. Parti olarak bu bağlamda HDP'yle de uzun yıllara dayanan bir yoldaşlıkları olduğunu belirten Carlqvist, geçmişte pek çok kez yan yana geldiklerini dile getirdi.

"Bir siyasetçi olarak Türkiye'deki insan hakları ihlallerine ilişkin pek çok şey biliyordum ama hiç bu hafta olduğu kadar detaylı bir biçimde öğrenememiştim" diyen Carlqvist, ziyaretleri sonucu Türkiye'de politik tutsakların, kadın tutsakların durumuna ilişkin çok daha fazla bilgi sahibi olduğunu ve öğrendiklerini ülkesine taşıyacağını belirtti.

Türkiye'de politik, sosyalist, muhalif tutsaklara dönük baskı, tecrit ve hak ihlallerinin rejim tarafından Türkiye'de insan hakları ve demokrasiyi bastırma amacıyla kullanıldığını vurgulayan Carlqvist, rejimin halkı ve muhalif, sol sosyalist güçleri, devrimcileri ezmeye çalıştığını dile getirdi. Sadece Türkiye'de değil, dünya çapında bu yöntemin egemenler tarafından uygulandığına ilişkin çok sayıda örnek olduğunu kaydeden Carlqvist, "Bu ziyaret sonrası Kürt halkı ve devrimcilerle dayanışmak; baskılara karşı birlikte mücadele etmek konusunda çok daha güçlü hisler besliyorum" ifadelerini kullandı.

'BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ'
İsveç ve Türkiye arasında gerçekleşen gerilime ve İsveç'in NATO'ya girme çabalarına da değinen Carlqvist, bu bağlamda Türkiye'nin Kürt özgürlük hareketine katılmış ya da sol sosyalist güçlerin parçası olan insanların iadesini istediğini hatırlattı. Hem bu talebe, hem de İsveç'in NATO'ya girmesine kesinlikle karşı olduklarını vurgulayan Carlqvist, buradaki ziyaretleri sonrası bu gündemlere ilişkin itirazlarını daha güçlü dile getireceklerinin altını çizdi.

Kürt halkı ve Türkiye'deki emekçi sol harekete seslenen Carlqvist, "Birlikte güçlüyüz, yalnız değilsiniz. Keşke daha sık yan yana gelebilseydik. Sizin sorunlarınızı yakından takip ediyoruz, basında gündemleştiriyoruz ve bulunduğumuz yerlerde dile getiriyoruz. Burada öğrendiklerim ve bana anlattıklarınızı da İsveç'te mutlaka gündemleştireceğim" dedi.

POWLESLAND: TECRİT BİR İŞKENCE YÖNTEMİ OLARAK KULLANILIYOR
Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'dan gelen insan hakları avukatı Paul Powlesland, buraya geliş amaçlarının Türkiye'de politik tutsaklar ve avukatlar başta olmak üzere insan haklarının durumunu incelemek olduğunu söyledi.

Ziyaretleri boyunca birçok gözlemde bulunduklarını kaydeden Powlesland, öncelikle tecridin bir cezalandırma ve işkence yöntemi olarak kullanıldığını belirtti. Bir avukat olarak kendisi için bir başka endişenin de Türk devletinin avukatları mesleki faaliyetleri nedeniyle cezalandırması olduğuna dikkat çeken Powlesland, "Ve bu durum İmralı adasını sadece ziyaret eden avukatları ciddi suçlamalarla tutuklayıp hapse koymaktan, terörizm ve eylem/gösteri kanunları gerekçe gösterilerek avukatların ruhsatlarının gasp edilmesine kadar çeşitleniyor. Türk devleti, adil yargılanma gerçekleşmesini istemediği davalarda yer alan avukatları kontrol etmek ve cezalandırmak için pek çok uygulamayı devreye sokuyor" dedi.

'HAK SAVUNUCUSU AVUKATLARLA DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİRMELİYİZ'
"Görünen o ki Türk devleti tecridi bir cezalandırma yöntemi olarak politik tutsaklara karşı kullanıyor ve öte yandan da politik davalarda yer alan avukatları baskılayarak engellemeye çalışıyor" diyen Powlesland, bu bağlamda delegasyon olarak çok çeşitli adımlar atmayı düşündüklerini kaydetti.

Bazı delegasyon üyelerinin yaptıkları ziyaretler hakkında rapor hazırladığını ifade eden Powlesland, kendisinin de özellikle hak savunucusu, demokrat, devrimci avukatlara dönük saldırılarla ilgilendiğini söyledi. Farklı ülkelerden hak savunucusu avukatlar arasında dayanışmayı güçlendirmenin önemine işaret eden Powlesland, kendi ülkesindeki avukatları da bu baskılara karşı harekete geçirmek istediğini ifade etti.