27 Eylül 2024 Cuma

Taşkıran: Neden bir baba 'açım' diyerek intihar etmek zorunda kalıyor?

Devrimcilerin görevinin sistemin krizine çözüm üretmek değil, krizi derinleştirmek olduğunu vurgulayan ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, "Neden bir baba 'açım' diyerek intihar etmek zorunda kalıyor?" diye sordu.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Diyarbakır İl Örgütü, "Yoksulluk kader değil, kriz kapitalizmde, çözüm sosyalizmde" konulu panel düzenledi.

Eğitim-Sen Diyarbakır 1 No'lu Şubesi Songül Yüce Okuduci Toplantı Salonu'nda düzenlenen panele, Kürdistan Komünist Partisi Başkanı Sinan Çiftyürek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) il ve ilçe yöneticileri, Amed Ekoloji Meclisi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Sosyalist Genlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), Keskesor LGBTİ, Özgür Genç Kadın (ÖGK), Yenişehir Belediye Eşbaşkanı Belgin Diken, Ergani Belediye Eşbaşkanları, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Sosyalist Kadın Meclisleri'nin (SKM) yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Panelin düzenlendiği salona, "Şiddete, savaşa ve krize karşı mücadeleye, 8 Mart'ta hayatı durdurmaya" pankartı asıldı.

DİSK Bölge Temsilcisi Mehmet Şirin Gürbüz, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'nın konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü SKM MYK üyesi Satiye Ok yaptı.

Panel demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşu ile başladı. Andından ilk olarak konuşan DİSK bölge temsilcisi Şirin Gürbüz, savaş ve sömürü üzerinden varlığını devam etmeye çalışan bir iktidar tarafından yönetildiklerini söyledi.

Türkiye'nin sendikal çalışmaların en az olduğu ülkelerden biri olduğunu ifade eden Gürbüz, birçok işçi, emekçinin sınıf mücadelesinden, sınıf bilincinden bir haber olduğunu kaydetti. İşçi sınıfına yönelik eleştirilerini dile getiren Gürbüz, "Ülkenin gelmiş olduğu son noktada işverenlerin, işçilerden daha örgütlü ve daha meclis sahibi olduğunu görüyoruz" diye belirtti.

GÜRBÜZ: EMEKÇİLER AÇLIK SINIFININ ALTINDA
Hatay'da, Valilik önünde "Çocuklarım aç" diyerek kendini ateşe veren ve yaşamını yitiren Adem Yarıcı'yı ve siyanürle toplu intiharları hatırlatan Gürbüz, "İşçilerin emeği sömürülerek, açlıkla terbiye edildiği bir süreçte, ekonomik krizin çıkmazlarını görüyoruz. Biz DİSK olarak, yüzde birin yarattığı krizin, yüzde doksan dokuzluk kesime ödettiği kanaatindeyiz. İktidarlar, kendi yapmış olduğu enkazları daima işçi sınıfına ödetmiştir. İşçi sınıfının sırtından geçimini sağlamıştır. Son süreçte yaşanan asgari ücret çıkmazı ile ilgili bu bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Asgari ücrete yapılan zamlar sadece bir-iki faturanın karşısında yok olmuş, erimiştir. Asgari ücretle çalışan emekçiler bu ülkede açlık sınırının altındalar" dedi.

GÜRBÜZ: SOKAĞA ÇIKMAYI BAŞARAMADIK
HDP'li belediyelere atanan kayyumlar, KHK ve güvenlik soruşturması adı altında binlerce işçi-emekçinin işinden olduğunu belirten Gürbüz, konuşmasına şöyle devam etti: "Batıda ise FETÖ soruşturması adı altında yüzbinlerce memur, işçi işinden edildi. Bizlere böyle bir korku devleti kurmak istediler. Emekçiler olarak bu haksızlıklara karşı bir türlü sokağa çıkmayı, ayaklanmayı başaramadık. Emekçilerin üzerinde kurulan baskı ve korku ile bu tepkiler gerçekleşmedi. Saray'ın bir günlük maliyeti binlerce asgari ücretle çalışanla eş değerdir. İktidar, böyle bir süreçte kendi yandaş sınıfını yaratarak, kendi yandaş medyasını yaratarak her şeyin günlük gülistanlık olduğu havasını yaratmaya çalışıyor. Buradan işçi sınıfının tümüne seslenmek gerekiyor, hükümete yakınlığı ile bilinen siyasi odalarda kurulan sendikalarda hiçbir emekçiye bir çözüm çıkmaz. Sadece işçinin verdiği mücadele ile birlikte haklarını edebilir."

Gürbüz'ün ardından söz alan ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, emperyalist güçler arasındaki rekabetin merkezinin Orta Doğu olduğunu, bunun nedenini de dünyanın kanıtlanmış doğal gaz rezervlerinin yüzde 34'ünün Orta Doğu'da çıkarılması olarak gösterdi. 

TAŞKIRAN: NEDEN BİR BABA 'AÇIM' DİYEREK İNTİHAR ETMEK ZORUNDA KALIYOR?
İşçi sınıfının kapitalizmin karşısında bir var olma savaşı verdiğini söyleyen Taşkıran, işçilerde yeni bir gelecek arayışı olduğunu kaydederek, "Halklar eskisi gibi yönetilmek istenmiyor. Emperyalist ve kapitalistler ise eskisi gibi yönetemiyor. Rıza mekanizması kapitalistler tarafından tükenmiş durumda. Oluşturmaya çalıştıkları rıza mekanizması, Kürdistan'da da gördüğümüz gibi zora dayanıyor. Siyasi mekanizmalar tükenmiş durumda, o nedenle ciddi bir silahlanma yarışı görüyoruz. Bu rekabet ortamında halklara derin bir yoksulluk, savaş, göç dayatılıyor. Daha bugün Van'da 13 göçmen yaşamını yitirdi. Akdeniz, okyanuslar, göçmen mezarlığına döndü. Suriye, İran, Irak hattı bir göçmen mezarlığına döndü" diye konuştu.

Ülkede kadın ve çocuk bedeninin bir köle ticaretine dönüştürüldüğünü dile getiren Taşkıran, "Buna karşı kadınlar eskisi gibi değil. Büyük bir mücadele içerisinde. Kadınlar da eskisi gibi yaşamak istemiyorlar. 100 yılın başında kadınlar, sosyalist mücadele içerisinde işçi ve emekçi olarak vardı, bugün ise milyonlarca kadın, kadın özneleşmesi ile kadın özgürlük hareketini yaratarak, kendisine başka bir dünya vaadinde en önde yürüyor" ifadelerini kullandı.

Devrimcilerin görevinin sistemin krizine çözüm üretmek değil, krizi derinleştirmek olduğunu vurgulayan Taşkıran, "Aynı zamanda faşizme karşı mücadele ile sömürgeciliğe karşı mücadeleyi birleştirmektir. Neden savaşa ihtiyaç duyuyor bu rejim? Neden bir baba 'açım' diyerek intihar etmek zorunda kalıyor? Neden bütçe savaş harcamalarına ayrılıyor? Neden Türkiye'de işçi 10 saat 12 saat kölece çalışıyor karşılığını alamıyor? Bütün bunları bugün çok daha güçlü anlatma zeminimiz var. Bugün bekleyen değil bugün örgütlemek için mücadele eden güçler olmak zorundayız" şeklinde konuştu.

'KADINLAR ÜRETMEZSE DÜNYA DURUR'
Taşkıran konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Türkiye ve Kürdistan'da kadın mücadelesi çok şey değiştirebilecek, toplumu sarsabilecek bir akla sahip. 8 Mart geliyor, geçen yıl 50 ülkede kadın grevi örgütlendi. Kadın grevinin bizim için hem tarihsel önemi büyük. Kadınlar evde sokakta işte hayatın her alnında üretiyorlar. Kadınlar üretmezse dünya durur. Kadınlar bu üretimin karşılığını alamıyor. Kadınların emekleri yok sayılıyor. Evde erkek, işte ise patron tarafından emeğine el konuluyor. O nedenle bu yıl adın grevini daha güçlü örgütleyeceğiz."

Panelde son olarak söz alan HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan komploya değinerek, Öcalan'ın fikirlerinin tecrit edilemediğini ve uluslararası bir düzeyde kabul gördüğünü söyleyerek, komployu kınadı.

'HEPİMİZİN KURTULUŞU BİRBİRİYLE BAĞLANTILI'
Bugünün doğru anlaşılması için kapitalizmin tarihsel kökenine inmek gerektiğini belirten Farisoğulları, "Bugün kapitalizmin ulus devlet siteminin iktidarın ve endüstriyalizmin mahşerin üç atlısı gibi dünya halklarına biçim veren, bu konuda kendi sistemini toplumlar üzerinde nasıl örgütlediğini biraz geriye giderek bakmak lazım. Kapitalist sistemin devreye soktuğu üç temel güç var. Savaş, sanayi kompleksleri, silah tekelleri ve militarizm. Günümüzde dünya savaşları yürütülürken, belirleyici unsurlar bu güçler. Bu üç unsur, yoksul insanlar üzerinde deneniyor. Alman tankları, Amerika uçakları Kürt halkının kırımını kullanılan araçlardır. Türkiye ve Kürdistan'da mevcut sistemin Kürt halkına bu kadar saldırganlığına yol açan bu güçlerdir. Kuzey ve Doğu Suriye'ye işgal girişimine bu güçler yol açmazsa Türkiye kendi başına bu işgale girişemezdi" dedi.

Kapitalizmin hedefinin yok etmek, biat kültürünü oluşturmak ve kendine bağlamak olduğunu ifade eden Farisoğulları, "Bizim de buna karşı yapacağımız, toplumsal ekonomi, komünal ekonomi, üretime dayalı ekonomiyi oluşturmak. Üretimi kolektif temelde geliştirmeyen toplumlar kendi geleceğini belirleyemez. Toplumsal direnişi bir bütün olarak örmek gerekir hepimizin kurtuluşu bir biri ile bağlantılıdır" diyerek, Kürtlerin birliğine değindi.

Farisoğulları'nın konuşmasının ardında panel soru-cevap kısmıyla devam etti.