27 Eylül 2024 Cuma

SES: Çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilmelidir

Depremzede çocukların tarikat yurtlarına yerleştirilmesine tepki gösteren SES, yapılacak tüm uygulamaların çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek yapılmasını istedi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), depremzede çocukların tarikatlara teslim edilmesine ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu.

Maraş merkezli depremler sonrası deprem bölgesinde tablonun giderek ağırlaştığı kaydedilen açıklamada, yıkıcı depremlerin ilk gününden beri devlet, hükümet ve tüm resmi kurumların arama kurtarma ve halkın yaralarını sarma çalışmalarında yetersiz kaldığı gibi gönüllü ekipleri de engellediğine dikkat çekildi. Yıkımın bu denli büyümesinde iktidarın neoliberal dönüşüm politikalarının, piyasalaştırmanın, denetimsizliğin, bilimden ve liyakattan uzaklaşmanın payının büyük olduğu vurgulanan açıklamada, "Depremlerin hemen ardından ortaya çıkan korkunç yıkımı ve arama kurtarma konusundaki organizasyon yoksunluğunu gören herkes, bölgedeki çocukların güvenliğinden de endişe etmeye başladı" denildi.

Çocukların depremin yıkıcı etkisinden nasıl korunacağına dair soruların Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere hiçbir devlet kurumu tarafından hukuki ve doygun bir şekilde yanıtlanmadığı belirtilen açıklamada, "Çocukların güvenliği ve üstün yararının ve kamunun bilgilenme hakkının gözetilmeden yapılan üstü kapalı açıklamalar endişelerin artmasına sebep olmaktadır" ifadeleri kullanıldı.

Bakanlıkça oluşturulduğu söylenen depremzede çocuklarla ilgili kayıt sisteminin nasıl işlediğine dair kamuoyunun bilgilendirilmediğine işaret edilen açıklamada, bir başka endişenin ise çocukların kayıp olduğuna dair iddialar olduğu belirtildi.

Çocukların İHH'ya ait bir villaya yerleştirildiğine dair haberlerin hatırlatıldığı açıklamada, "Vakıf yetkililerinin ve Bakanlığın yaptığı açıklamalar birbirleriyle çelişmekte, sürecin şeffaf yürütülmemesi çocuklarımızın bir kez daha devlet dışı yapılanmaların, gerici tarikat ve cemaatlerin insafına terk edildiği endişesini güçlendirmiştir" denildi.

Sosyal hizmet alanının yıllardır süren piyasalaştırma politikalarıyla özel kurumlara devredilmesinin de siyasi kararlara bağlı olduğuna işaret edilen açıklamada, sosyal hizmet alanının kamusal bir hizmet olarak sunulması, ihtiyaç duyan herkesin eşit, ücretsiz, nitelikli ve anadilde hizmet alabileceği politikalar üretmesinin gerekliliğine dikkat çekildi.

Çocuklara ilişkin tüm uygulamaların çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilerek yapılması gerektiği kaydedilen açıklamada, "Refakatsiz, mülteci, yoksul çocukların yasal düzenlemelere aykırı şekilde devlet dışı kurumların, tarikatların evlerine yerleştirilmeleri kabul edilemez. Aile onayının olması veya çocuğun Suriye vatandaşı olması bu durumu değiştirmez. Bakanlık derhal görevini yerine getirerek tarikatlara terkedilen çocukları devlet kurumlarına yerleştirmeli, tüm süreç kamuoyuyla paylaşılarak şeffaf ve hesap verilebilir şekilde yürütülmelidir" ifadeleri kullanıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın depremzede çocuklarla evlenme engeli olmadığına dair açıklamasına da tepki gösterilen açıklamada, "Gelen tepkiler üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı, açıklamalarını güncelleyerek yanıtının arkasında durmuştur. 2023 yılı için kendisine 6 bakanlığa ayrılan bütçeden daha fazla bütçe ayrılan ve yaptığı yönlendirmelerle toplumda ayrımcılığı teşvik eden, adeta gerici karanlığın sesi haline gelmiştir" denildi.

"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu söylemlere ve kanunlara aykırı uygulamalara karşı sessizliğini koruması ve bugün çocuklar açısından karşı karşıya olduğumuz tablo, ihtiyaç duyulan koruma ortamını sağlamaktan çok uzakta olduğumuzu göstermektedir" denilen açıklamada, çocukların daha fazla hak ihlaline maruz kalmaması için derhal gerekli adımların atılması çağrısı yapıldı.