27 Eylül 2024 Cuma

Serhat Şoreş yazdı | Ölümsüzlerin öncü komutanına

Savaş cephelerinin korkusuz öncü komutanıydın her zaman Ahmet yoldaş. Alya cephesinde Sinan yoldaşın şehit olduğu çatışmada çeteler tankla kapsamlı bir saldırı yapmışlardı. Cepheye gelen tüm yollar kapanmıştı, takviye kuvvet bile güvenlikten dolayı gelemiyordu. Yağmur gibi mermilerin yağdığı yerden geçip çatışma alanına, yanımıza ilk gelen sen olmuştun. Ahmet yoldaş, dosta güven düşmana korku veriyordu. Düşman; öncülerimizi, önderlerimizi haince katledince sineceğimizi, korkacağımızı sanıyor. Hayır, tam tersi oluyor, mücadeleye daha sıkı sarılma, anılarına bağlı kalma, düşmana olan intikam ve öfkemizi büyütmek oluyor.

Yazmak bazen dünyanın en zor işi olabiliyor. Hele bir de ölümsüzleşen tanıdığın bir yoldaşını anlatmak, anılarını paylaşmak daha zor geliyor insana. Geçmişteki yaşanmışlıklar, paylaşımlar daha dün gibi hafızamda taze ve diri. Saatlerce, sayfalarca kaleme alsam yine seni anlatmakta yetersiz kalırım. Onlarca yoldaşım şehit düştü, kiminin şehitliğine şahit oldum, ama bazı yoldaşlar var ki yoldaşlarının yüreğine dokunan, yoldaşının gelişimi için gecesini gündüzüne katan, karşılıksızca emek veren öncü yoldaşlar...

Ahmet yoldaşla tanıştığımız ilk dakikalarda yoldaşlık sevgisi ile gecenin soğuk ayazında içimi ısıtmıştı. Sanki beni yıllardır tanıyormuş gibi samimi ve içten bir tanışma olmuştu. Daha ilk baştan temelleri atılmıştı içimde yoldaşlık sevgisi. 

Birçok genç kadın-erkek devrimcinin gelişiminde ideolojik, askeri, teorik katkıların ve emeğin oldu yoldaş. Genç devrimci yoldaşların gelişimlerinde zorlandıklarını görür, hisseder, her yoldaşla saatlerce konuşur, tartışır, tecrübelerini, birikimlerini yoldaşlarınla paylaşırdın. Teorik gelişimleri için her yoldaşa özel okuma planları hazırlardın. O kadar yoğun olmana rağmen biten kitaplar üzerine derin ve kavratmaya dönük, uzun, keyifli sohbetler yapardın.

Komünistlerin, devrimcilerin her dakikası örgütlü ve planlı olmalı derdin. Yaşamını izlemek dahi bizler için başlı başına bir eğitim oluyordu. Emek ve emekçiliği senden öğrendik yoldaş: Yaşama emek vermek, mücadeleye emek vermek, yoldaşına emek vermek hatta doğaya emek vermek.

Yoldaşlıkta ve yaşamda mütevazı idin. Satrancı severdin ve iyi de oynardın. Genç bir yoldaşla düzenli olarak satranç oynuyordun, bir keresinde bilerek yenildiğine şahit oldum. Oyun bitiminde tek kaldığımızda sormuştum, "yoldaş niye bilerek yenildin?" diye. "Ben karşımdakini bir oyuncu olarak görmüyorum, yoldaş olarak görüyorum. Karşımdaki genç ve gelişmekte olan bir yoldaş. İradesini ve özgüvenini kırmamak lazım" demiştin.

Bir devrimcinin gelişiminde ileri ve uzun vadeli düşünürdün. Her zaman partiden, kolektiften düşünür, "ben değil biz diye hareket et" derdin.

Yaşamında kapitalist ve burjuva yaşam kalıntılarına, keyfiyetçiliğe yer yoktu. Bir keresinde şubat ayının dondurucu soğuğunda, hamlede olan yoldaşlarım üşümesin, soğukta yürümesin diye elimizdeki aracı yoldaşlara vermiştin. Sonrasında bir haftaya yakın arazide dondurucu soğukta kalmıştık. Hiç unutmuyorum, ne uyku tulumu, ne battaniye ne de içine sığınacağımız bir bina vardı. Hava buz gibiydi, uyuyamıyorduk, nereden bulduğunu bilmiyorum ama arazide bir halı bulmayı başarmıştın, kendimizi halıya sararak sabahı etmiştik. Sonrasındaki günlerin birinde naylon poşetleri kullanmıştık, bu durumdan da hiç yakınmamış, şikayetçi olmamıştın.

Savaş cephelerinin korkusuz öncü komutanıydın her zaman Ahmet yoldaş. Alya cephesinde Sinan yoldaşın şehit olduğu çatışmada çeteler tankla kapsamlı bir saldırı yapmışlardı. Cepheye gelen tüm yollar kapanmıştı, takviye kuvvet bile güvenlikten dolayı gelemiyordu. Yağmur gibi mermilerin yağdığı yerden geçip çatışma alanına, yanımıza ilk gelen sen olmuştun. Yine DAİŞ çetelerinin Süluk cephesinde yoldaşlara saldırısında yoğun havan topu atışlarının altında tüm riskleri alarak yine çatışma alanında komutanları olarak yoldaşlarına koştun.

Tışrin hamlesinde parti güçleri olarak yerimizi almıştık. Ahmet yoldaş, savaş alanında parti gücünü yönlendiren koordinenin yanında komutanlık düzeyinde partiyi temsilen görev almıştın. Taktik ve stratejiyi kullanarak elindeki imkanlar doğrultusunda gücü koordine etmiş, yönlendirmiş, konumlandırarak savaştırmıştın. Ahmet yoldaş, bu hamlede savaş gücünün en önünde gidiyordu, sonra ardından alanlara operasyonlar yapılıp özgürleştiriyorlardı savaşçılar. Önde gitmesinden kaynaklı iki defa mayına basmıştı yanındaki yoldaşla. Sadece bir şans eseri mayın patlamamıştı. Yanındaki yoldaşla birlikte başlarının üzerinden geçen, önlerine düşen mermiler, şans eseri ıskalayıp geçen roketler, hatta dört metre önlerine düşen havandan bile yara almadan atlatılmıştı. Tüm bunlara rağmen Ahmet yoldaş ne duraksadı ne de kaygıya kapıldı. Cesur bir komutan olarak en önde ilerlemeye devam etti hamlenin sonuna kadar.

Ahmet yoldaş, dosta güven düşmana korku veriyordu. Tıpkı Baran yoldaş gibi, düşmanın özel hedefi idi. Korkuyorlardı partimizin savaşçılarını yetiştiren öncü komutandan, korkuyorlardı MLKP'nin silahlı mücadeledeki eylemlerinden ve ısrarından. Düşman; öncülerimizi, önderlerimizi haince katledince sineceğimizi, korkacağımızı sanıyor. Hayır, tam tersi oluyor, şehit olan her yoldaşımızın bize etkisi mücadeleye daha sıkı sarılma, anılarına bağlı kalma, düşmana olan intikam ve öfkemizi büyütmek oluyor. Sana ve tüm yoldaşlarımıza söz yoldaş, bizlere devrettiğin o kızıl bayrağı göklere çıkaracağız ve intikamınızı alacağız.

Biz kazanacağız. Çünkü partimiz; Baran Serhatların, Ahmet Şoreşlerin fideliğidir.