26 Eylül 2024 Perşembe

Serhat Rojavalı yazdı | Cenevre'deki uzlaşı Libya için gerçek çözüm olamaz

Savaşın tarafı olan tüm güçler, Libya petrollerine odaklanmış durumda. Kıyasıya bir savaş ve diplomasi trafiği yürütülüyor. 2021'in Libya'da savaşsız geçeceği söylenemez. Hatta yeni siyasi krizler, yeni çatışmaları körükleyecektir. Geride kalan süreç gösterdi ki, Libya'da savaşı kızıştıran taraflar, Libya krizine çözüm olamaz. Krizin faturasını acı reçetelerle ödeyen ezilen halklar, kendi çözümlerini ortaya koymadığı sürece yaşanan savaşın son bulması mümkün değil.

Emperyalistler ve sömürgeci bölge devletleri, Libya'da yaşanan krize ilişkin onlarca toplantı yaptı. Fakat bu görüşmeler, on binlerce kişinin hayatına mal olan iç savaşı bitirmek bir yana, Libya'yı daha da yaşanmaz hale getirdi. Ortadoğu ve Afrika'yı yeniden şekillendirmeye çalışan ve kendi çıkarları için savaşlar çıkaran emperyalist güçler, hiçbir zaman Libya veya diğer ülkelere çözüm olmayacaktır.

Emperyalistler ve işbirlikçi bölge devletleri, Cenevre'de gerçekleştirdikleri toplantılar serisi sonucu bir uzlaşı yarattıklarını açıkladı, Paris Konferansı ve Libya'nın Seçim (Geçici) Hükümetini seçtiklerini ilan etti. İç savaş sürecinin taraflarının da kabul ettiği yeni hükümette yer alan isimlerin çoğunun, Müslüman Kardeşler ve ülkede savaşı yeniden körüklemeye odaklanmış işgalci Türk devleti ile ilişkisi olan kesimler oldukları bir sır değil. Bu ancak, Libya halkına barışı getiremeyecek, geçici olarak sağlanmış bir uzlaşı hükümeti olacak.

İç savaşı bitirmek amacıyla daha önce de Mısır öncülüğünde çok sayıda toplantı yapılmıştı. Taraflar Cenevre'de bir araya gelerek kimi kararlar aldı ancak bu kararlar bizzat kararların altına imza atan taraflarca uygulanmadı. Libya iç savaşının tarafları Tunus'ta bir araya geldi. Geçen yıl yapılan tüm bu toplantı ve görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmadı. Aksine Libya'da krizin devam etmesi için bölgeye askeri güç ve çetelerini yığan, durumu kendi çıkarları için bir kazanca çevirmeye çalışan ABD, Rusya, Türkiye gibi ülkeler, iç savaşın devam etmesi yönünde adımlar attı. Libya, farklı ülkelerden taşınmış paralı askerlerin de savaştığı bir ülke haline getirildi. Sorun, daha karmaşık bir hal aldı.

Libya'da yaşanan sorunun çözümü için 2020 yılı içinde atılan adımlar herhangi sonuç vermeyince yeni girişimler devreye sokuldu. Almanya krize çözüm bulmak adına harekete geçmiş ve Berlin'de bir konferans örgütlemek için belli ülkelere çağrıda bulunmuştu. Libya'da yaşanan savaşı tartışmak için 16 ülkenin temsilcisinin yanı sıra Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ile Arap Konseyi'ne davet ileten Almanya, konferansa ev sahipliği yaptı. Merkel iktidarının öncülük ettiği bu konferansta; Libya'da yaşanan, siyasi, askeri ve ekonomik durum ve krizler belli başlıklar altında ele alındı. Krizin asli sorumluları çözüm adı altında Libya'yı paylaşmak üzere masaya oturdu, tartıştı.

Konferansta alınan kararlardan biri "Libya'ya dışarıdan silah yollanmasına son verilmesi; bu kararı ihlal eden devletlere karşı yaptırımlar uygulanması" idi. Bu karar doğrudan, sömürgeci Türk devletinin önünü kesmeyi hedef almıştı. Çünkü Türk devleti bugüne kadar, 15 binden fazla çete mensubunu, ağır silah ve askeri teçhizatlarını Libya'ya taşıdı. Bunun bir karşılığı olmalı.

Alınan kararlar arasında; askeri olarak 5+5 çözümü uygulanması, ateşkesin izlenmesi için 5 taraflı komite oluşturulması, Başkanlık Meclisi oluşturulması ve savaş nedeniyle göç etmek zorunda kalanların geri dönüşünün sağlanması, Merkez Bankası ve petrol şirketinin çalışmaya başlaması gibi maddeler yer almıştı.

Kahire'de yapılan bir başka uzlaşı toplantısında da "Libya'da bulunan tüm yabancı güçler (yani çeteler ve paralı askerler) üç ay içinde Libya'dan çıkacak" kararı alınmıştı. Libya iç savaşının doğrudan bir parçası olmayı hedef alarak hareket eden sömürgeci Türk devleti tüm bu karar ve diğer ülkelerin çağrılarına rağmen çetelerini Libya'da tutmaya devam etti. Kuzey Afrika'da yeni askeri üsler kurmak ve bölgedeki etki gücünü artırma amacı güden Türk devleti, söz konusu üç aylık süre dolmasına ve üzerinden aylar geçmesine rağmen çeteleri çıkarmak bir yana, Libya'ya yeni çete grupları yolladı.

Libya krizinin çözümü adına atılan son adım olarak, Geçici Hükümetin ilanı bölgedeki işgal güçleri bakımından durumu biraz daha zorlaştıracak bir faktöre dönüşebilir. Sürecin nasıl işleyeceğini, tarafların yeniden nasıl konumlanacaklarını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.

Geçtiğimiz ay sonunda, 24 Ocak'ta yapılan Birleşmiş Milletler toplantısında Libya konulu düzenlenen oturumda konuşan ABD temsilcisi, yabancı askerlerin çıkarılması için girişimlerde bulunduklarını belirtti. Aynı toplantıda, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya'nın isimleri dile getirilerek, Libya'da bulundurdukları askerleri çekmeleri çağrısı yapıldı. ABD'nin yeni yönetiminden yapılan bu açıklamanın devamında nasıl bir tutum takınılacağı henüz net değil. Ancak, sıcak savaş koşullarında Libya'da askeri üs kuran Türk devletinin, ateşkes ve yeni hükümet döneminde daha zorlu bir sürece girdiği kesin. ABD ve BM'nin bu tutumu, faşist şef Erdoğan'ı politik olarak zorlayacak gibi görünüyor. Türk devleti, aslında bugüne kadar emperyalist ABD'nin Rusya karşıtı adımları ve politik desteğini alarak Libya'da kalıyordu. ABD'nin yeni yönetiminin Libya hakkındaki ilk açıklaması, net bir politik adım değişikliğine işaret etmedi. Türk devletini çete yığınağı yaptığı Libya'dan çıkmaya zorlayacak yeni açıklama ya da hamle yapacak mı henüz belli değil. Bu soruların yanıtları da önümüzdeki aylarda netleşecek.

LİBYA HÜKÜMETİ CENEVRE'DE KURULDU
İsviçre'de 1-5 Şubat tarihleri arasında "geçici yürütme organı oluşturma ve Aralık 2021'de seçim yapma" gündemiyle toplanan Libya Siyasi Diyalog Formu, yeni Başkanlık Konsey üyelerini seçti. Ülkenin farklı bölgelerinden gelen ve farklı siyasi partileri temsil eden 75 delege, aday olan 4 liste için oylama yaptı. Çoğunluk aranması nedeniyle ikinci tura kalan oylamada, Muhammed Yunus Menfi ve Abdulhamid Dibeybe'nin listesi, 39 delegenin oyu ile hükümet seçildi. Bu hükümet ülkeyi 24 Aralık 2021'da seçime götürecek.

Libya'nın doğusundan listeye giren El Menfi'nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile bağı var. Daha önce Konsey üyeliği ve Yunanistan Büyükelçiliği görevindeydi. Türk devleti ve Serrac yönetiminin yaptığı anlaşma sonrasında sınır dışı edilmişti.

Başbakan olarak seçilen Dibeybe ise Müslüman Kardeşler ile yakın ilişkileriyle tanınıyor. Yardımcısı olan Musa El Koni Serrac başkanlığındaki konseyin güney temsilcisi idi.

İç savaş sürecinde Türk devletinin Libya'daki konuşlanmasına aracılık eden isimlerden olan eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa aday olmasına rağmen seçilmedi. Başağa, Tobruk yönetiminde yer alan Akile Salih ile birlikte seçimler öncesinde Paris ve Kahire'de temaslarda bulunmuştu. Bu ziyaretlerin, Rusya ve Türk devletini rahatsız ettiği biliniyor. Seçilememelerinin nedenini burada aramak gerek.

İç savaşın tarafı olan general Hafter, seçim öncesinde El Menfi ile görüşmeler yaptı. Hafter güçlerinin de Menfi ve Dibeybe listesine oy verdiği ifade ediliyor. Dibeybe de oylama öncesinde Hafter güçlerinin merkez karargahının yer aldığı Rajma'yı ziyaret etmişti. Bu görüşmeler ve oylama sonucu, tarafların şimdilik bir anlaşma sağladıklarını gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl oldukça şiddetli bir iç savaşın yaşandığı Libya'da 2021 yılının ilk ayı farklı ülkelerde diplomatik görüşmeler ve ülkeyi yönetme gücü oldukça zayıf bir hükümetin kurulmasına tanıklık etti. Ancak bu iç savaşın kesin biçimde sonlandığı anlamına gelmiyor. Zira, daha geçtiğimiz ay Türk devleti yeni bir askeri harekatın sinyallerini veriyordu. Savaşın tarafı olan tüm güçler, Libya petrollerine odaklanmış durumda. Kıyasıya bir savaş ve diplomasi trafiği yürütülüyor.

2021'in Libya'da savaşsız geçeceği söylenemez. Hatta yeni siyasi krizler, yeni çatışmaları körükleyecektir. Geride kalan süreç gösterdi ki, Libya'da savaşı kızıştıran taraflar Libya krizine çözüm olamaz. Libya adına kurulan masada, bugüne kadar halkın yaşadığı gerçek sorunları gündeme getirecek halkçı/demokratik bir güç hiç yer almadı. Ezilen halkların gerçek temsilcilerinin taraf olmadığı ve taleplerini dile getirmediği hiçbir toplantıdan çözüm çıkmayacaktır. Kriz, geçici hükümet kurmak gibi adımlarla belki bir süre ertelenebilir ancak savaş baronları kalıcı bir çözüm getiremez. Krizin faturasını acı reçetelerle ödeyen ezilen halklar kendi çözümlerini ortaya koymadığı sürece yaşanan savaşın son bulması mümkün değil. Bu konuda atılacak ilk adım, çetelerin Libya'dan çıkması için bir irade geliştirilmesi olacaktır.