29 Eylül 2024 Pazar

Serêkaniyêli göçmenler: Döneceğimiz günden umudumuz kesilmiyor

Türk devletinin işgali nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan Serêkaniyêliler, "10 yılda geçse topraklarımızdan vazgeçmeyeceğiz" dedi. Kamp yaşamının zorluklarının direnişi geriletmediğini belirten Serêkaniyêliler, "Çocuklarımızın kanı döküldü bu topraklara, hiçbir yere gitmeyeceğiz. Serêkaniyê'ye, Efrîn'e, Girê Spî'ye geri döneceğiz" şeklinde konuştu.

Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye'nin Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerini işgal etmesinin üçüncü yıldönümü yaklaşırken, topraklarını terk etmek zorunda kalan Serêkaniyêli göçmenler kentin tekrar özgürleşmesiyle geri dönecekleri umudunu koruyor.

ETHA'ya konuşan göçmenler, işgal saldırısı 2019 yılının 9 Ekim günü başlamış ve 11 gün boyunca şiddetli çatışmalar yaşanmıştı. QSD, YPG, YPJ, Şehit Serkan Taburu, Alişer Deniz Tugayı ve Enternasyonal Özgürlük Taburu savaşçıları, Türk devleti ve çetelerinin tüm askeri tekniğine rağmen destansı onur ve özgürlük direnişini sürdürmüşlerdi.

Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerinin işgal edilmesinin ardından bölge halkı göç etmek zorunda kalmış, Hesekê'de kurulan Waşukani ve Serêkaniyê isimli kamplara yerleşmişlerdi.

Binlerce çadırın kurulu olduğu kampta yaşayan Serêkaniyêliler, işgalin üçüncü yılında sürdürdükleri direnişi ve yaşam mücadelesini ETHA'ya değerlendirdi.

'SERÊKANİYÊ ÖZGÜR OLSUN, TOPRAĞIMIZDA YAŞAYALIM İSTİYORUZ'
Berxwedan Arif saldırı dönemini şöyle anlattı: "Savaştan önce sorun yoktu, herkes evindeydi, işindeydi. Ama savaş başladığında toplarla, uçaklarla halkı vurdular. Bir sürü çocuğu şehit ettiler, yaralananlar oldu. Bütün halk evlerinde viran oldu, göç etti."

İşgal nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını vurgulayan Berxwedan Arif, "3 yıldır şehrimizden uzağız, yüreğimiz acıyor. Evimizi bıraktık, toprağımızı bıraktık. Evet burası da bizim şehrimiz fakat yüreğimiz acıyor. Toprağımıza gitmemiz yarım saat almaz, fakat gidemiyoruz çünkü hiç güvenli değil" şeklinde konuştu.

Türk devleti ve çetelerinin sivilleri öldürdüğünü dile getiren Berxwedan Arif, "Onlar Kürt, Arap herkesi yok etmek istiyorlar. İnsanları kaçırıyorlar, fidye istiyorlar. Türk devleti, Serêkaniyê halkını perişan etti. Türkiye, Serêkaniyê'ye, Girê Spî'ye el koydu. Sadece Serêkaniyê ve Girê Spî'yle de durmayacak. Bütün halkla savaşıyorlar, yok etmek istiyorlar. Kürt, Arap kalmasın istiyor. Sadece Türk devleti olsun istiyor" dedi.

Üç yıldır yaşamlarını sürdürdükleri kamptaki koşullara dikkat çeken Bexwedan Arif, şöyle devam etti: "Kamp yaşamının zorlukları var ama zorluk olmayan hiç yer, hiçbir yaşam yok. Biz yaşamımızı sürdürüyoruz, direniyoruz. Kürt, Arap, Süryani halkı herkes birlikte yaşıyor. Bütün halk direniyor. Bahçemiz var, bahçe de ektik. Okullar açıldı, çocuklarımız okullarına gidiyor, eğitim görüyor. Bu savaş artık dursun istiyoruz. Serêkaniyê özgür olsun, evimize geri dönelim, toprağımızda yaşayalım istiyoruz."

'ŞEHİTLERİMİZİ BIRAKMAYACAĞIZ'
Emel İbrahim de Serêkaniyêli kadınlar olarak şehirlerine ve topraklarına geri dönmek istediklerini belirtti, "Serêkaniyê'nin geri alınmasını istiyoruz" dedi.

Serêkaniyê'de iken mutlu olduklarını belirten Emel İbrahim, "Göç ettik, mecburen kampa geldik. Evet savaştayız, burada zorluk çekiyoruz. Yine de irademiz her zaman güçlü. Elimizden geldiği sürece omzumuza düşen görevleri yapacağız. Ülkemizi, şehitlerimizi bırakmayacağız" şeklinde konuştu.

Serêkaniyê'ye geri dönmek için halkın birliğinin korunmasının önemli olduğunu belirten Emel İbrahim, örgütlü mücadelenin önemine de dikkat çekti ve şunları söyledi: "Hepimizin şehrimize dönebilmesi için tek yumruk olması lazım. Düşman irademizi kıramaz, kimse Kürdün iradesini kıramaz. İrademizi güçlendireceğiz ve düşmanın iradesini kıracağız. Geri döneceğiz ve şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız." 

'HER ZAMAN DİRENECEĞİZ, MORALİMİZ ASLA BOZULMAZ'
Hesen Eli'de işgal öncesinde Serêkaniyê'de farklı hakların hep birlikte huzurlu bir yaşam sürdüğünü dile getirdi, "Kürt, Arap, Süryani herkes birlikte yaşıyordu. Halk kardeşlik içinde özgürce yaşıyordu" dedi.

Türk devletinin Kürt halkının kazanımlarını yok etmek istediğini dile getiren Eli, "Serêkaniyê ve Ceylanpınar arasında 100 metre yoktu. Türkiye kenti işgal etmek istedi çünkü Kürtler özgürlükten, huzurlu bir yaşamdan bahsediyorlardı. Türkiye bu yüzden saldırdı" diye belirtti.

Savaşın yıllardır devam ettiğini vurgulayan Eli, "Serêkaniyê'yi işgal ettikten sonra toplarıyla, uçaklarıyla bombardımanlarıyla kimseyi bırakmadılar. Bu çocuktur, bu yaşlıdır demediler. İçlerinde insanlık yok. İslam davası yürüttüklerini söylüyorlar fakat İslamiyetten uzak şeyler yapıyorlar" dedi.

Göç eden ailelerin çok zorluk çektiğini belirten Eli şöyle devam etti: "İşgalden sonra kendini düşmanın elinde köle yapmak isteyenler orada kaldı. İçinde yurtseverlik olanlar, özgürlükten yana olanlar köleliği kabul etmedi şehrinden çıktı. Çünkü top ve tanklarla saldırılıyordu. Herkes savaşın videolarını gördü, Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê'de çocukların nasıl katledildiğini gördü."

Serêkaniyê halkının Hesekê'deki kamplarda zorluklara rağmen yaşamlarını ve direnişlerini sürdürdüğünü ifade eden Eli, "Birinin içine iyilik ekildikten, halkın özgürlüğünü istedikten sonra o insanın moralini hiçbir şeyin bozacağına inanmıyorum. İnsan eğer bir düşünceyi savunuyorsa moralsiz kalmaz, yapamıyorum demez. Kaç yıl geçerse geçsin, şehrimize döneceğimiz günden umudumuz kesilmiyor. Halkımızdan, annelerimizden, şehitlerimizden, savaşçılarımızdan moral alıyoruz, umudumuz güçleniyor. Eskisi gibi huzur içinde birlikte kardeşçe yaşayacağız. Asla geri adım atmayacağız. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa sonraki gün döneceğiz" dedi.

'DÜŞMANA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
Diyar Eli de Serêkaniyê'de yaşayan tüm halkların kanlarının aynı toprakta birbirine karıştığını söyledi. İşgal altındaki kentlerine geri dönmek için direnişi sürdürdüklerini belirten Eli, "10 yılda geçse direneceğiz. Türk devleti girse de orası bizim şehrimiz, onların değil. Şehrimizde kalmalarına izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Türk devletinin zulmü nedeniyle göç edip kamplara yerleştiklerini dile getiren Eli şunları ifade etti: "Kamptayız, göçmen olduk ama yine de ülkemizdeyiz. Asla dışarıya çıkmayacağız. Evet çadırdayız. Yaşam zor, soğuk, sıcak toz ama topraklarımızın hatırına direneceğiz. On yıl daha geçse şehrimizi bırakmayacağız. Türk devleti saldırdığında ilk halkın içinde karışıklık çıkarmaya çalıştı. Kürt ve Arapların, Hristiyan ve Êzidîlerin arasına ayrım koymak istediler. Biz aramıza asla ayrım koymayacağız. Biz halkız ve halkların kardeşliği sistemi ile yürüyoruz. Düşmana asla boyun eğmeyeceğiz. Kanımızın son damlasına kadar direneceğiz."

'BU TOPRAKLAR BİZİM TOPRAKLARIMIZ'
Zehra Qiddo da Serêkaniyê'ye yönelik saldırının başladığı günü hatırlattı, "2019'da 9 Ekim günü saat 16.00'da vicdansız bir saldırı başladı. Uçaklar halkı vuruyordu. Dünya sessizdi. Kimyasal ve yasaklı silahlar çocukların üzerinde patlatıldı" dedi.

İşgalcilere karşı mücadelenin önemine vurgu yapan Zehra Qiddo, göç etmek zorunda bırakılan halklara şu çağrıyı yaptı: "Geri adım atan yoldan uzaklaşır. Yolumuzu bırakmayacağız. Direnenler, şehit düşenler bizim çocuklarımızdı. Bir çocuğumuzu verdik, ikincisini, üçüncüsünü de veriyoruz. Canımızı da veriyoruz. Topraklarımızı bırakmayacağız, hiçbir yere gitmeyeceğiz. Çünkü bu topraklar bizim. Çocuklarımızın kanı döküldü bu topraklara. Nasıl bırakıp gidelim, direniş bizim direnişimiz. Çocuklarımızın kanı boşa gitmeyecek. Serêkaniyê'ye, Efrîn'e, Girê Spî'ye geri döneceğiz."