Seda Baykan yazdı | 'Sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman? Haydi sen de katıl'
Kampanya çalışmasının öncelikle bizi örgütlemesi gerekmektedir. Başarılarımıza yaslanıp kolektife mal ederek başarıları kitleselleştirmeliyiz. Kitle seferberliği, özgür kitle ve propaganda kampanyamızın meşruluğu zemininde yeni örnekler pratikler açığa çıkaracaktır.
Bir dönemin en etkili sloganlarından biri olmuştur. Devrim mücadelesinin meşruluğu her kesimden kitleye sirayet etmiştir. Sınır tanımaz devrimcilik örnekleri birbirleriyle yarışmıştır. "En önde ben olmalıyım" fikriyatı cephelerde vücut bulmuştur. Birbirinin önüne atılıp kendini ortaya koyan pratikleri her birimiz dinledik, okuduk. Kısa bir süre öncesine ait olan bu pratik, tarihimizde bizlerde de verilidir.
Dönem farklılıkları, özgünlükleri, siyasal mücadelenin geriye çekilmesi gibi daha zorlu koşulları olabilir. Ancak devrimcilik yapmaktaki ısrarımız, devrimi gerçekleştireceğimize inancımız aynıdır. İnanç ve iradenin olduğu yerde hiçbir zorluk bizi yolumuzdan edemeyecektir. Motivasyonumuzu ezilenlerin onurlu mücadelesinden, sürecin açığa çıkaracağı devrimci imkanlardan almalıyız.
Varlık hakkını sokakta kazanmış komünist iradenin kuruluşunun 30. yılı sadece bir yıl dönümünü ifade etmemektedir. 30 yıldır komünist bir silahlı örgütün bu topraklarda illegal mücadele koşullarında her türlü bedeli göğüsleyerek varlık hakkı kazanması, mücadeleyi sürdürüyor olması, komünistlerin birliğinin, Birlik Devriminin bu topraklarda mayasının tutması çok önemli bir motivasyon kaynağımız olmalıdır.
Zor zamanların açığa çıkarttığı zorlu devrimcilik örnekleri, sürecin yarattığı yeni nitelikler, yeni kadro yapısı, bunların öne çıkarılması gerektiğini ve her bir deneyimin kolektife mal edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Önümüzde iki aylık, kitlelerle doğrudan temas edebileceğimiz, sosyalizm ve komünizm ütopyasını özgür bir propaganda ve ajitasyonla yapıp kendimizi ve kitleleri örgütleyeceğimiz, kitle seferberliği ilan edeceğimiz, politik bir kampanya süreci mevcuttur.
Baştaki şiarı hatırlayıp gerçek bir katılımla, önce kendimizin katıldığı bir süreci örgütleyebiliriz.
Şikayetçi tarz ve sürekli olumsuzdan bakma halleriyle "yapamayız" fikrini düzenli olarak yardıma çağırmayı bırakmalıyız. Şikayetlenen değil sorun çözen bir haletiruhiye bizi örgütleyecektir.
Bazen bir duruma dikkat çekmek için sadece eleştirmek ve olumsuzlamak ters motive etkisi yapmaya yetmeyebilir. Bazen doğrudan motive etmek için mücadele etmenin doğruluğunu, meşruluğunu göstermek, emek verip açığa çıkan küçük kazanım veya deneyimle, olumlayarak, çubuğu olumludan yana bükerek, genel eğilimin yönünü değiştirmek gerekir. Bazen izin vermek gerekir aşırı olumlamalara. Hem yıllardır aşırı olumsuzlama yapıp bir şey kazandırmadığını düşünürsek, biraz da olumludan yana bükelim mücadelenin yönünü, bize kaybettirmeyecektir. O nedenle önümüzdeki politik kampanya sürecini tüm "olumsuz niyetleri" bir kenara bırakıp, güçlü bir motivasyonla, kitle seferberliği ilan edip örgütlemeliyiz.
Kampanya hazırlık aşamasında plan yaparken, var olan günümüz koşullarına göre mi bir politik çalışma belirleyeceğiz yoksa kolektifin kitleler üzerindeki etkisi ve potansiyelini hesaba katarak mı bir politik çalışma hattı belirleyeceğiz?
Kendi sınırlarımızdan memnun, memurvari ve tatminkar, yetinmeci devrimcilik anlayışıyla uzlaşıp ona göre bir pratik mi planlayacağız, yoksa sınırlarımıza, konfor alanlarımıza saldırıp pratiğimizi terse çevirecek bir gerçeklikle mi hareket edeceğiz? Burada önümüze koyacağımız hedefler ve planlar belirleyici olacaktır.
Örneğin; politik çalışma yürüttüğümüz kentte, sadece merkezi bir panel mi örgütleme planımız var? Yoksa bu politik çalışmayı her ilçede, mahallede küçük çaplı toplantılar, paneller düzenleyip tarihimizi kolektifimizi anlatıp kitleleri kolektife davet ettikten sonra merkezde güçlü bir panel örgütlemek, güçlü bir kitle çalışması ve kolektifimizi kitlelere götürme, buluşturma çalışması olacaktır. Ancak sadece merkezi bir panelle yetinmek, kitlelere kolektifi götürmemek, elbette dar düşünüşün pratiğidir. Elbette kitlelerden uzak bir politika yapışa tekabül eder. Ayrıca bu panele devrimci demokratik kitle örgütleri veya kitleleri, yani üstten 'bilinçli' ve ajite edilmiş kitleler katılmış olacaktır. Kuşkusuz onların da bizi bilmesi ve öğrenmesi önemlidir. Ancak kolektifi bekleyen kitleler açısından bu sınırlı planlarla hiçbir süreç örgütlenemez, kazanılamaz. Kendi sınırlarımızla da mücadele etmeliyiz.
Kampanya çalışmasının öncelikle bizi örgütlemesi gerekmektedir. Başarılarımıza yaslanıp kolektife mal ederek başarıları kitleselleştirmeliyiz. Kitle seferberliği, özgür kitle ve propaganda kampanyamızın meşruluğu zemininde yeni örnekler pratikler açığa çıkaracaktır.
Önümüzdeki dönem bakımından bizi içte enerji tüketmeye zorlayan, sonuçsuz, çözümsüz tartışmalar, patinaj yapan sorunlar, "yapamayız" ve aşırı şikayetlenme hallerine kulaklarımızı tıkayıp, enerjimizi, potansiyelimizi, motivasyonumuzu kampanyanın selameti açısından tüketmeliyiz. Gücümüze ve irademize inanmalıyız. Bir kurtarıcı beklemiyorsak eğer, kendimize, planımıza, politik çalışmamıza güvenerek süreci kotarmalıyız.
"Evet... biliyoruz..." diyebiliriz. Ancak bazen bilmek, yapmaya yetmeyebilir. O anlarda tetikleyici olmak gerekmektedir.
Sevgili Baran yoldaşın parolasıyla; "kararlı, kurallı, cesaretli" şiarımızı yeniden hatırlayalım; "Sen değilsen kim, şimdi değilse ne zaman? Haydi, sen de katıl."