29 Eylül 2024 Pazar

'Savaş, göç, mültecilik kıskacında emek' sempozyumunun ilk günü sona erdi

"Savaş, göç, mültecilik kıskacında emek" başlıklı sempozyumda söz alanlar, mültecilerin maruz kaldığı zorlukları dile getirdi. KESK'in iki gün sürecek sempozyumunun ilk günü tamamlanırken, mültecilere yönelik nefret söylemlerinin ortadan kalkması ve mültecilerin haklarının tanınması gerektiği kaydedildi. Enternasyonalist dayanışmayı büyütme çağrısı yapıldı. 

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK), Şişli'de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde "Savaş, göç, mültecilik kıskacında emek" başlıklı sempozyum gerçekleştirdi. İki gün sürecek sempozyumun ilk gününün birinci oturumunda, Doçent Doktor Hikmet Öğüt moderatörlüğünde "Göçmen ve Mülteciliğe Yol Açan Faktörler ve Sonuçları" başlığı tartışıldı. Sempozyuma, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu ile birçok sendika ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

BOZGEYİK: 8 MİLYON GÖMÇEN TÜRKİYE'DE YAŞAMAK ZORUNDA
Sempozyumda ilk söz alan KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, Suriye savaşından sonra milyonlarca mültecinin Türkiye'ye geldiğini ve aynı zamanda farklı kıtalardan da göçlerin olduğunu söyledi. Bozgeyik, "Bugün açısından Birleşmiş Milletlerin (BM) açıklamış olduğu raporlara baktığımızda 2020 yılı raporlarını değerlendirdiğimizde, Türkiye'de 4 milyonu aşan sığınmacının yanı sıra 1 buçuk milyona yakın kayıtlı ve kayıt dışı göçmenin Türkiye'de yaşamak zorunda kaldığını söyleyebiliriz. Ve toplam sayılarının 7-8 milyona ulaştığını ifade edebiliriz" dedi.

Savaşlardan kaynaklı dünyada da toplam olarak yüz milyona yakın göçmenin olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Bozgeyik, "Özellikle ülkemizde AKP iktidarının göçmen ve mültecilerin giriş, kalış ve iş güçlerine katılmalarına dair son 10 yılda oluşturduğu yasal mevzuat ve güvenlikçi iş politikaları, toplumsal sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kaldığını ve sürekli bir sorun alanı üretiyor" ifadelerini kullandı.

'ENTERNASYONALİST BİR DAYANIŞMA BÜYÜTECEĞİZ'
Kürtlerin köy boşaltmalarıyla zorla göç ettirildiklerini hatırlatan Bozgeyik, bu dönemde de aynı şeyin Suriyelilerin, Afganların ve Pakistanlıların başına geldiğini söyledi. Bozgeyik, "Bunların yaşanması tesadüf olmaması gerekiyor. Bu nedenle KESK olarak Türkiye'de artan şoven, ırkçı ve mülteci düşmanı siyasetin toplumsallaşmasını, mültecilere karşı yürütülen nefret kampanyalarını karşı mücadele edeceğiz. Aynı zamanda, eşitlik özgürlük mücadelelerine ve kazanımlarına karşı bir kampanyanın yürütüldüğünün de farkındayız. Bundan dolayı, mücadelemizi emek, sendika, demokrasi güçleriyle, dostlarımızla ve üye olduğumuz konfederasyonlarla, emekçilerle işçilerle bir enternasyonalist bir dayanışmayla yürüteceğiz" dedi.

ÖZCAN: TEMEL HAKLARIN MÜLTECİLER İÇİN DE MÜMKÜN OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Uluslar Arası Çalışma (İLO)Türkiye Ofis Direktörü Numan Özcan, İLO olarak mülteciler için önemli çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek, "Çalışmalarımız 3 ana başlıktan oluşuyor. Bir tanesi özellikle Türkiye'ye gelen Suriyelilerle ilgili ve diğeri de uluslararasında koruma altında ki mültecilerle alakalı. Onların dil becerilerini ve mesleki becerilerini arttırarak daha iyi bir yer bulmalarını ve iyi yerlerde çalışabilmelerini sağlamaya yönelik faaliyetler. Diğerinin de çalışma şartlarının, temel haklarının, çalışma haklarının mülteciler dahi herkes için mümkün olması için yaptığımız çalışmalar. İLO'nun 4 temel çalışma hakkı vardır. Bu sene iş sağlığı ve güvenliğinin de temel çalışma hakkı olarak kabul edilmesiyle 5'e çıktı. Bunlar nedir; örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı, ayrımcılığı karşı korunma, zorla çalıştırmanın önlenmesi, çocuk işçiliği ve en son olarak da iş sağlığı ve güvenliği" diye aktardı.

DR. GÜLFER: ARAŞTIRMACILAR 'ZORUNLU GÖÇ' TANIMINDAN KAÇIYOR
"Göç, göçmen ve Mülteci Kavramsallaştırmaları" konusunu ele alan Doçent Doktor Suna Gülfer Ihlamur Öner, birçok araştırmacının "zorunlu göç" tanımını kullanmaktan imtina ettiklerini belirtti. Zorunlu göçün sığınmacıları ve mültecileri ülke içerisinde zorla yerinde edilmesini kapsadığını söyleyen Öner, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yerinden edinme sadece savaş ve yaygınlaşmış şiddet nedeniyle olmuyor. Büyük projeler, barajlar, doğal afetler, iklim değişikliği gibi nedenlerle de ülke içerisinde yerinden edinme zorunlu göç kapsamında ele alınıyor artık." 

PROF. LORDOĞLU: EMEK SÖMÜRÜSÜ VAR
"Mülteci Emeği" konusunu anlatan Prof. Kuvvet Lordoğlu, mültecilerin Türkiye'yi Avrupa'ya geçmek için geçiş olarak kullandığını belirtti. Lordoğlu, mültecilerin geçici bir süre bile olsa yine de hayatlarını idame ettire bilmek için çalışması gerektiğini söyledi. Mültecilerin Türkiye çalışan işleri oranla daha az bir ücret aldıklarını belirten Lordoğlu, bundan dolayı hayatını idame ettirmek zorlandığını ve bir emek sömürüsünü olduğunu işaret etti. Lordoğlu, "Mevsimlik tarım işinde çalışan işçiler var. Afganların çobanlık yaptığı, Suriyelilerin diğer çalışma alanlarında çalıştıklarını görmek mümkün. Kentlerde küçük sanayi ve imalat saniyede çalıştıkları biliniyor. Küçük oranda da kendi iş yerlerini açtıkların görüyoruz. Özellikle Güney Doğu'da Urfa, Mardin, Hatay, Antep gibi ilde Suriyeli gelen göçmen sayısı fazla olduğunu" diye ifade etti.

TARAN: MÜLTECİLERİN EN TEMEL HAKKI VERİLMELİ
Küresel Mülteci Politikalar Merkezi üyesi Patrick Taran, Türkiye'nin mültecilerle ilgili sözleşmenin içeriğine uyarak mültecilerin en temel haklarını vermesini gerektiğini belirtti. Birçok gelişmiş ülkede iş gücünün göçmen işçilerden oluştuğunu söyleyen Taran, "Türkiye'de BM rakamlarında göre 6 milyon uluslar arası göçmene sahip. Ancak daha geniş kaynaklardan alınan bilgilere göre 7 milyondan daha fazla olduğu belirtiliyor" dedi. Taran, teknolojinin artık işçilerin yerini aldığını ve geliştikçe işçilerin çalışma oranın gittikçe düştüğüne ifade eden Taran, artık başka ülkelere göç eden insanların iş bulmakta zorlandığını ve teknolojiyle sermayedarların kalkınmayı tercih ettiğini söyledi.

Sempozyumun 2. oturumunda ise KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı konuşmacı olarak katıldı.

ÇERKEZOĞLU: KRİZİ FIRSATA ÇEVİRİYORLAR
Sempozyumda ilk söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, dünyada totaliter rejimlerin politikaları yüzünden birçok insanın yerinden ve yurdundan ayrılmak zorunda kaldığını söyledi. Çerkezoğlu, "Krizlerin, savaşların, afetlerin sonucunda milyonlarca insan yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kaldı. Milyonlarca insan ülkelerini terk ederek başka coğrafyalarda yeni bir yaşam arayışı içine sürüklenmiş durumda" dedi. Yaşanılan mülteci sorunun Türkiye'de büyük bir insanlık krizi yaşattığını ifade eden Çerkezoğlu, emperyalist güçlerin kışkırtmasıyla yapılan savaşların insanları yerinden ve yurdundan ettiğini belirtti. Çerkezoğlu, "Biz, kendi ülkemizde de bu acı tabloyu acı bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Ve daha da kötü olansa, bu tablonun ortaya çıkmasına sebep olan failleri bu acı tabloyu bir fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Ve bu nedenle ülkemiz, krizi fırsata çevirmeye çalışan politikalarından dolayı dramatik olaylara bir sahne oluyor" diye konuştu. 

Milyonlarca insanın en temel yasal hakların asgari ücreti dahi alamadıkların söyleyen Çerkezoğlu, "Mültecilerin sendikaya üye olması önünde bir engel yok ama tümüne yakın kayıt dışı çalışan iş arkadaşlarımızın örgütlendirilmesi, neredeyse olanaksız hale getirilmiş durumda" ifadelerini kullandı.

FİNCANCI: EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİ KAYIT DIŞI GÖÇMENLER
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, göçmenlerin sağlığı için yapılan çalışmaları gördüklerini ama en büyük sorunlardan birinin ise "kayıt dışı" olan göçmenler olduğunu kaydetti. Fincancı, şunları söyledi: "Kayıtlı olan göçmenler 99 ile başlayan kimlik numarasıyla bir takım sosyal haklardan yararlanma olanağı var. Göçmen sağlık merkezleri de dahil olmak üzere. Her ne kadar çok yeterli olmasa bile. Salgından hemen önce, geliştirilmiş sağlık merkezleri oluşturuldu. Ve bunlarda da uzmanlık alanları olarak özellikle de, çocuk sağlığı hastalıkları ve kadın doğum gibi ihtiyaç duyulan sağlık hizmetleri gerçekleştirilebildi.  Ama bunlarda yeterli boyuta ulaşmadı henüz."

TÜRKDOĞAN: NEFRET SÖYLEMİ YASAKLANMALI
İHD Eş Genel Başkan Öztürk Türkdoğan, savaşlardan dolayı insanların mecburen topraklarını terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Türkiye'den yüz binlerce insanın otoriter politikalardan dolayı göç ettiğine dikkat çeken Türkdoğan, mülteci sorunlarının büyük olduğunu ve bu sorunların nasıl çözülmesi gerektiği yönünde düşünülmesi gerektiğini söyledi. Türkdoğan, "Mülteci ve göçmen haklarını savunuyorsak, Türkiye'nin artık bu mülteci sözleşmesindeki çekincesinin kaldırılmasını savunmamız gerekiyor. Biz, savunuyoruz. Türkiye artık bu çekincesini kaldırmak zorundadır. Çünkü insanların haklarını tam olarak yerine getirmenin başka bir yolu yoktur. O çekinceyi ortaya koydukları için tam olarak insanlara hakların vermiyorlar" dedi.

Mültecilere yönelik "nefret" söyleminin yasaklanması ve düzenlenmesi gerektiğini dile getiren Türkdoğan, "Türkiye'de ceza yasasında sadece 5 madde nefret söylemiyle ilgili bazı düzenlemeler vardır. Fakat nefret söyleminin yasaklanması için öncelikle eşitlik meselesinin çözülmesi gerekiyor" diye konuştu.