29 Eylül 2024 Pazar

Sancar: Kürt halkının mücadelesinden korkuyorlar

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, milletvekillerine yönelik saldırılara tepki göstererek, "Kürt düşmanlığı, Habip Eksik ve diğer arkadaşlarımıza hunharca saldırmanın temelinde, Kürt halkının mücadelesinden duyulan korku var" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Yüksekova'da HDP milletvekillerinin maruz bırakıldığı polis şiddetine tepki gösteren Sancar, "İktidar bir şiddet toplumu yarattı" dedi.

10 Ekim Ankara Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anan Sancar, dün 10 Ekim'de yaşamını yitirenleri anmaya gidenlerin polis saldırısına uğradığını anımsatarak, "Bundan önceki yıllarda olduğu gibi sayısız engel çıkardılar. Kitlesel bir anmayı yıllardır engelliyorlar. Bir anıtın dikilmesine bile izin vermiyorlar. Katliamlara giden yolu açmak serbest, yargılamalarda hakikatin üstünü örtmek serbest, anma yasak, yas yasak! Ama karşılarında geleceği inşa konusunda kararlılığından zerre taviz vermeyen bizler varız" diye konuştu.

'SALDIRDIKÇA BATIYORLAR'
Yüksekova'da HDP milletvekillerinin maruz bırakıldığı polis şiddetine dikkat çeken Sancar, "Halka, halkın temsilcilerine saldırdılar, vekilleri darbettiler, Habip Eksik'in bacağını üç yerden kırdılar. Tanıklar ve elimizde mevcut az sayıdaki görüntü, bunun planlı olduğunu gösteriyor. Bilinçli bir saldırıdır. Keşke bütün görüntülerin ortaya çıkmasının imkanı olsa da tek kelime edemeyecekleri aynayı bütün topluma gösterme imkanımız olsa. Ama buna da gerek yok. Her şey ortada. Bir düşmanlık var ki onların kendileri için ayakta durma sütunudur. Böyle görüyorlar. nedir o düşmanlık? Kürt düşmanlığı. Habip Eksik arkadaşımıza ve diğer vekillerimize hunharca saldırının ve bu ağır yaralama tablosunun temelinde Kürt halkına saygısızlık, Kürt halkının mücadelesinden duyulan korku var. Ama hiçbir saldırı bugüne kadar bizleri korkutmadı, mücadeleden alıkoymadı, yine başaramayacaklar. Her saldırı onlara daha fazla çürüdüklerini gösterecek bir acizliktir. Saldırdıkça batıyorlar. Ama bunları durduracak güç var. Bu güç burada. Kürt halkıyla Türkiye'nin diğer halkları, emekçileri arasında köprüleri sağlam bir şekilde kurmaya azmetmiş HDP'dir" diye konuştu.

'CÜRETİ BU İKTİDARDAN ALIYORLAR'
İktidarın bir şiddet toplumu yarattığını söyleyen Sancar, şunları dile getirdi:

"Şiddet politikalarında sınır tanımıyorlar. Sadece siyasal alanı şiddete boğmakla kalmadılar, toplumu bizzat bir şiddet arenasına çevirdiler. Bu iktidar bir şiddet toplumu yarattı. Eğer sanatçılar sahnede, sahneden indikten sonra, konserde saldırıya uğruyorsa bunu kendinde hak gören yandaşın veya yandaş gibi davrananın cüretindendir. Bunu cüreti de bu iktidardan alıyorlar. Onur Şener'in katledilmesi tesadüf değildir, münferit değildir. Her gün onlarca kadının şiddete uğraması, bu şiddet toplumunun en açık göstergesidir. Bizler böyle toplum içinde yaşamak istemeyenlerin umuduyuz. Gençleri şiddet dolu bir gelecek için umutsuz bırakan bu iktidara karşı gerçek alternatifiz. O nedenle diyoruz ki bizlerin hedefi Türkiye'deki bütün ezilenlerle, sömürülen, dışlanan ötekileştirilenlerle birlikte, büyük barışı kurmaktır.

"Tıpkı 10 Ekim'de kullanılan şiar gibi, barış mücadelsi aynı zamanda emek mücadelesidir. Savaşa karşı çıkmak aynı zamanda sömürüye, talana karşı çıkmaktır. Herkesin eşit yurttaşlık haklarıyla yaşayacağı bir toplum inşa etmektir. Kürt sorununun burada özel bir yeri olduğunu biliyoruz. Çözümsüzlük politikalarının savaş politikalarını derinleştirmeyi sağladığını da biliyoruz. Bu derinleştikçe soygunun, çeteleşmenin, sömürünün, yoksulluğun, açlığın yaygınlaştığını da biliyoruz. O nedenle tıpkı 10 Ekim'de 7 yıl önce olduğu gibi aynı şiarı haykırıyoruz: Barış, emek ve demokrasi. Bunlar ekmek gibi su gibi ihtiyaç duyduğumuz şeylerdir.

'TAVİZ YOK, GERİ ADIM ATMAK YOK'
"Sınır ötesinde suikastleri kendilerine hak sayan ve bunu itiraf etmekten çekinmeyen anlayışı görelim. Nagihan Akarsel'in katledilmesi de Deniz Poyraz'ın vahşice öldürülmesi de aynı politikaların sonucudur. Ülkede bugün yoksulluk ve açlık bu kadar yaygınlaşmışsa tam da bu politikalarda ısrarın sonucudur. O nedenle diyoruz ki savaşa ve sömürüye hayır. Emek, barış, demokrasi için sonuna kadar direniş, sonuna kadar mücadele. Taviz yok, hiçbir şekilde geri adım atmak yok. Kürt sorununda çözüm, müzakeredir, diyalogdur, mutabakattır, siyaset zeminidir. Bunun dışında hiçbir yol bizi büyük barışın kurulduğu bir geleceğe götürmez.

'ALEVİLERİN KURUMLARINA KAYYUM ATAMAYA ÇALIŞIYORLAR'
Erdoğan'ın açıkladığı Cemevi Başkanlığı hakkında da konuşan Sancar, şunları dile getirdi:

"Alevi programı açıklıyorlar. Bir proje hazırlıyorlar ve bütün Alevi kurumlarını, cemevlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir birim tarafından yönetmeyi planlıyorlar. Bu iktidar Alevilerin eşit yurttaşlık talebini hiçbir şekilde dikkate almıyor. Sadaka politikasıyla bir yere varmaya çalıştı. Şimdi Alevilerin binbir emekle ve çabayla oluşturdukları öz kurumlarına kayyum atamaya çalışıyor. Ama biliyoruz ki Alevi halkı da toplumu da bu oyunları görüyor. Bunları boşa çıkaracak birikime iradeye sahiptir. Alevilerin tek talebi var: Eşit yurttaşlık. Cemevlerini ibadethane olarak kabul edeceksin. Kayyumla yönetmek değil, kendi kendilerini yönetmek hakkı tanıyacaksın. Kendi kurumlarını kendi iradeleriyle düzenleme hakkı tanıyacaksın. Bunun dışında başvuracağınız her yok kendi kontrolünüzde bir Alevilik yaratma hesabı olacaktır. Bu hesap da Alevi canlarımızın mücadelesinden dönecektir. Tek bir söz yeter, gelin canlar bir olalım."