27 Eylül 2024 Cuma

Salih Müslim: Çeteler İdlib'den çıkana dek savaş durmaz

Türkiye, İran ve Rusya tarafından Astana'da ve Soçi'de yapılan anlaşmaların artık hükümsüz kaldıklarını ve İdlib'de yoğunlaşan savaşın bunun sonunda geliştiğini belirten Salih Müslim, Türkiye'nin hem içerde hem dışarıda şantaj siyasetiyle ayakta kalmaya çalıştığını ancak bu siyasetin Türkiye'ye büyük kaybettireceğini söyledi.

İdlib'de yaşanan son gelişmeleri, Rusya-Türkiye arasında tırmanan gerilim ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin bölgedeki ilişkilerini değerlendiren PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Müslim, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın izlediği yanlış politikalarla Suriye ve Libya'da birçok kartını kaybettiği söyledi.

ABD, Rusya, Türkiye ve İran'ın müdahaleleri sonucu Suriye krizi yeni bir aşamaya geçtiğini söyleyen Müslim, "Kendi çıkarları peşinde koşan bu devletlerin her biri, Suriye'de kendi amacını gerçekleştirmeye çalıştığı için Suriye'de çetin bir savaş yaşanıyor" dedi.

ANHA'ya konuşan Salih Müslim, "Hali hazırda Suriye krizine yön veren iki ana unsur bulunuyor. Bunlar uluslararası koalisyon ve bölgede etkili olan Rusya'dır. Her iki taraf da kendi çıkarları doğrultusunda Suriye'ye hükmetmek istiyor. Bunların yanı sıra Türk devleti 'Arap Baharı'ndan' sürekli olarak faydalanmaya çalıştı. Türk devleti bu faydalanmayı bugün bir üst aşamaya taşıdı ve hegemon güçlerin çıkarlarıyla çatışmaya başladı. Yine hiçbir sömürgeci devletin hesaba katmadığı, Kuzey ve Doğu Suriye'de bir Özerk Yönetim faktörü bir gerçek olarak ortaya çıktı. Özerk Yönetim, bölgede yeni ve tarihi değişimler yarattı ve dengeleri dağıttı. Özerk Yönetim'i hesaba katmayan devletler arasında çıkar çatışmaları yaşanmaya başlandı" diye kaydetti.

ÇETELER İDLİB'DEN ÇIKARILANA KADAR BU SAVAŞ SÜRER
İdlib'deki savaşa ilişkin konuşan Müslim, "Bu savaş, Astana süreciyle birlikte bekleniyordu. Astana sürecinden bu yana 14 taktiksel hamle gördük. Rusya, radikal cihatçı ve selefi grupların bölgede bulunduğunu söylemişti. Bu cihatçı gruplar bölgeden çıkarılana ve İdlib Suriye rejiminin kontrolüne geçene kadar burada savaş yaşanacaktır" diye belirtti.

Egemen güçler arasında her zaman çelişkilerin olduğunu ifade eden Müslim, Türkiye'nin birçok oyunla sahaya girdiğini söyledi. Müslim, "Suriye'de değişim yaratabilen güçlerle Türk devletinin ilişkisi de devam ediyordu. Özel planlarını yavaş yavaş açığa vuran Türk devletinin planları kabul görmedi. Misak-ı Milli hayalleri kuran Türk devletinin planları, uluslararası koalisyon, Suriye rejimi ve Rusya tarafından reddedildi. Türk devleti diğer yandan Suriye krizinin başlamasından bu yana Avrupa'yı göçmenlerle şantaj etti. Bu amaçla Türk devleti Suriyeli göçmenlere kapıyı açarak onların Türkiye'ye yerleşmesine izin verdi. Biraz daha açmak gerekirse Türk devleti bölgede diğer çıkarlarını elde etmeyi amaçladı. Bunun örneği bugün Kuzey ve Doğu Suriye'de göz önündedir. Kuzey ve Doğu Suriye topraklarını işgal eden Türk devleti kendisine hizmet etmesi için radikal grupları işgal ettiği yerlere yerleştirdi. Burada tabi ki çelişkiler çıkacaktır" diye konuştu.

ROJAVA HALKLARININ DİRENİŞİ TÜRKİYE'NİN SİYASETİNİ DEĞİŞTİRDİ
Kuzey ve Doğu Suriye halklarının direnişi Türkiye'nin siyasetini boşa çıkardığını vurgulayan Müslim, "Bunun ispatı Efrîn, Kobanê, Serêkaniyê ve Girê Spî halklarının devam eden direnişleridir. Bu direniş dünyanın siyasetini özellikle de ABD'nin siyasetini değiştirdi. Suriye halklarının tek isteği demokratik ulus projesinin hayata geçmesidir. Fakat Türk devleti bu projeyi yok etmeye çalıştığı için bugün yaşanan savaş süreci gelişti" dedi.

Astana ve Soçi gibi süreçlerin sonuç getirmeyeceğini ilk günden tahmin ettiklerini ifade eden Muslim, "Her iki süreç de taktiksel süreçlerdi ve Rusya amaçlarına ulaştı. Astana'nın amacı cihatçı terörist grupları bir noktaya toplamak ve orada da onları yok etmekti. Başta da söylediğim gibi Rusya'nın planıydı. Bu plan tuttu ve cihatçı gruplar İdlib'de toplatıldı. Bugün yaşananlar cihatçı grupların yok edilmesi, yani sürecin son aşamasıdır. Bu Türkiye'nin hoşuna gitmese de Erdoğan, Astana ve Soçi sürecinin rolünün sona erdiğini söyledi. Bu doğru bir tespitti" diye kaydetti.

RUSYA, SURİYE'DEKİ AMACININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ GERÇEKLEŞTİRDİ
Erdoğan bununla aslında Rusya-Türkiye ortaklığının sona erdiğini söylemek istediğine dikkat çeken PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Müslim, "Rusya, Suriye'deki amacının büyük bir bölümünü gerçekleştirdi. Suriye rejiminin Suriye topraklarının büyük bir bölümüne yeniden hakim olmasını sağladı. Suriye rejiminin uluslararası alanda elini güçlendirdi. Diğer taraftan Esad'ın devrilmesi konuları gündemden kalktı. Bütün bu konularda Türkiye yenildi. Rusya NATO'ya karşı önemli kazanımlar elde etti" diye vurguladı.

Rusya'nın aynı zamanda Türkiye ile NATO arasında çelişkileri çıkarma konusunda da başarılı olduğunu ifade eden Müslim, "Gaz borularını Türkiye üzerinden geçirerek Türkiye'yi kendisine bağlamış oldu. Böylece Rusya Türkiye'nin birçok işine karışabilecek bir konuma geldi. Bu nedenle Türkiye artık Rusya'dan uzaklaşamıyor. Dünyada da Türkiye'ye uygulanan bir tecrit söz konusudur diyebiliriz" dedi.

ERDOĞAN'IN SİYASETİ ŞANTAJ SİYASETİDİR
Erdoğan'ın izlediği siyasetin şantaj siyaseti olduğunu söyleyen Müslim, "Dış siyaseti de iç siyaseti de bu şekilde yürütüyor. Bir gün ak iken diğer gün kara olabiliyor. Bu nedenle Avrupa devletlerine göçmenler yoluyla şantaj yapıyor. Aslında bunda da zararlı çıkan yine Türkiye olmuştu. Bugün izlediği siyasetin sonucunda da yine Türkiye zararlı çıkacaktır" diye konuştu.

Rusya'nın Türkiye ya da Suriye rejimi arasında seçim yapması gerektiğini söylemek aynı şantaj siyasetinin bir ürünü olduğuna dikkati çeken Müslim, "Bu siyasetin sonunda Türkiye, Rusya'nın izlediği politikaları meşru görecektir. Rusya'ya yapacağı şantaj ile Libya'da, Yunanistan'da ya da Kıbrıs'ta birçok şeyi kaybedecektir. Erdoğan, kendini NATO'dan dolayı güçlü görüyor olabilir fakat bu gerçekte öyle olmayabilir" diye belirtti.

İRAN BÖLGESEL BİR GÜÇ
İran'in bölgesel bir güç olduğunu söyleyen Müslim, "Bölgede hegemonyasını arttırmaya çalışıyor. İran İslam devriminin yaşanmasından bu yana Suriye rejimi ile olan ilişkileri daha da gelişmeye başladı. Fakat İran'ın, İsrail üzerindeki tehditleri ABD'yi rahatsız ediyor. İran'ın İsrail'e tehdit oluşturmasını istemeyen ABD, İran'a ambargo uygulayarak ve Kasım Süleymani'yi öldürerek daha da güçlenmesinin önüne geçmeye çalıştı" dedi.

Müslin "Suriye'ye direkt müdahalede bulunan devletler, ABD ve Rusya, Türkiye ve İran arasında bir savaş çıkaramayacaktır. ABD ve Rusya, Osmanlı ve Safevi arasındaki çelişkileri yeşertmek isteyecektir. Ancak her iki devletin birbiriyle savaşacağını düşünmüyorum" diye belirtti.