27 Eylül 2024 Cuma

Onur Yaser Can davası 31 Mart'a ertelendi

Gözaltı sırasında gördüğü işkence ve çıplak arama sonucu intihara sürüklenen Onur Yaser Can davasında "evrakta sahtecilik"ten yargılanan polislerin duruşması 31 Mart'a ertelendi. Mahkeme heyeti, işkence için suç duyurusunda bulunulması talebini reddetti.

İstanbul'da 2010'un haziran ayında narkotik polisi tarafından gözaltına alınan ve gözaltında gördüğü çıplak arama ve işkence sonucu intihara sürüklenen Onur Yaser Can'ın intiharı sonrası dört polis ve bir bilirkişinin "gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma", "resmi belgede sahtecilik", "resmi belgeyi bozma, yok etme" suçlamalarıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşması İstanbul 41'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Sanık polis amiri H.A., diğer sanıklar Y.B. ve O.Ü. duruşmaya SEGBİS'le katılırken, sanık M.O. duruşmaya katılmadı.

Duruşmada ilk kez tanıklar dinlendi. Tanıklardan Bahattin Burak Acil, Yaser Can'ın üniversiteden arkadaşı olduğunu belirtti ve "Hayat dolu bir insanı 3 hafta içinde kaybettiğime şaşırıyorum. Bunca yıl buraya gelmekte de zorluk yaşadım. Yaser'i kaybettiğimiz 3 hafta içinde 2-3 kere buluştuk. Gergindi, takip edildiğini söylüyordu. Her görüşmede bakışları çaresiz ve yardım dileyen şekildeydi. Takip edildiğini ve muhbir yapılmaya zorlandığını söylüyordu. O süreçte gözlerinde gördüğüm şeyi, uzun yıllardır tanıdığım arkadaşımın psikolojisinin 3 hafta içinde nasıl bozulduğunu biz anlayamadık" ifadelerini kullandı.

Tanık Selda Taşkın, Yaser Can'ın normalde çok neşeli ve hayat dolu bir insan olduğunu kaydederek, son günlerinde görüştüğünde anlattıklarını aktardı. Taşkın, "Harbiye'de uyuşturucu alırken yakalanıp emniyette aşağılandığını, kötü davranıldığını, çıplak arama yapıldığını söyledi. Moralini bozmaması gerektiğini söyledim. İkinci kez tekrar çağrıldığını, ifadesinde olmayan şeylerin ifadesi olduğunu söylemişler, Yaser itiraz edince 'ama bak bu senin imzan' demişler. Ben de güçlü olması gerektiğini söyleyince 'aileme ve arkadaşlarıma bi şey yaparlar diye korkuyorum' dedi" ifadelerini kullandı.

Tanık Aziz Köse ise "Yaser'i üniversite yıllarından beri tanıyorum. Hayat dolu, muhteşem bir insandır. İstanbul'da da birlikte çok vakit geçirdik. Yakalandığı gece her şey değişti. Karakoldan döndükten sonra olayı anlattı. Yan taraftan gelen sesler, soyunması, kötü muamele Yaser'i şoka sokmuştu. Yaser şoku atlatamadı. Onu hayata geri çekmeye çalıştık. Ama zaman içinde ellerimizi uzatmamıza rağmen ellerimizden kaydı gitti. Her ifadeye çağrıldığında gitmeden önce yaşadığı kaygı korku çok güçlüydü" dedi.

Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, yargılamada suçlama konusu olan evrakta sahtecilik suçunun, işkence ve kötü muamele, baskı ve tehditle intihara sürükleme suçunu gizlemeye araç olarak işlendiğini vurguladı. Tüm tanıkların çıplak arama, aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleden bahsettiğine dikkat çeken Ezgi Sevgi Can, "Mahkemenizin işkence, aşağılayıcı ve onur kirici kötü muamele ve intihara sürükleme resmi evrakta sahtecilik, resmi belgeyi bozma ve yok etme, delil karartma ile ilgili suç duyurusunda bulunması gerekir" dedi.

Avukat Çınar Aksoy, sanıkların SEGBİS'le bağlanmasını eleştirerek bir sonraki duruşmada getirilmelerini talep etti.

Avukat Mehmet Ümit Erdem sanıkların bir sonraki celsede hazır bulunması talebini tekrarlayarak dosyadaki eksikliklerin tamamlanmasını ve mütalaa verilmesini talep etti.

Sanık avukatı ise daha önce Fatih Cumhuriyet Başsavcılığında dinlenen tanıkların "Rahmetlinin sadece boxerı ile bırakıldığını, birazcık sorgulandıktan sonra bırakıldığını" beyan ettiklerini, Yaser Can'ın intiharının sebebinin maruz bırakıldığı işkence değil, ailesine bir şey olmasından duyduğu korku olduğunu iddia etti. Mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi.

Mahkeme heyeti, sanıkların celsede hazır edilmesi talebinin reddine, işkence hakkında suç duyurusunda bulunma talebinin reddine, tutuklama talebinin reddine, dinlenmeyen tanıkların dinlenmesine karar vererek duruşmayı 31 Mart 2023'e erteledi.