29 Eylül 2024 Pazar

'Olympos'a zarar verecek girişimlerden vazgeçin'

Antalya Kent İzleme Platformu, Olympos'un hayata geçirilen plan ile talana açıldığına dikkat çekti, herkesi plana itiraz etmeye çağırdı. Platform, yerel yönetimi de talan projelerini uygulamamaya çağırdı.

Yapılan imar planıyla gündeme gelen Olympos ile ilgili tartışmalar sürüyor. Antalya'nın Kumluca ilçesinde bulunan Olympos antik kenti doğal güzelliğinin yanısıra Helenistik çağa dayanan tarihi ile de özel bir yere sahip. 3. sit derecesine düşürülen antik kent ranta ve talana açılacak.

İmar planıyla ilgili bir rapor hazırlayan Antalya Kent İzleme Platformu, koruma hukuku, bilimsel veriler ve kamusal menfaatler gözönünde bulundurularak karara neden itiraz edilmesi gerektiğini açıkladı. Rapor, Platform Sözcüsü Avukat Mustafa Şahin tarafından; "yasa dışılık yasallaştırılmamalıdır", "önceliğimiz tabiat ve kültür varlıklarımızın korunması olmalıdır", "planlama ilkeleri ihlal edilmiştir", "yapılaşma ve insan yoğunluğu azalmayacaktır", "imara açılan alan menfaat çalışmalarına zemin hazırlamaktadır", "kamusal çıkarlarımız esas alınmalıdır", "arkeolojik araştırmalara devam edilmelidir", "denetim ve uygulama içeren her türlü düzenleme esas amaca hizmet etmelidir" başlıkları ile kamuoyuyla paylaşıldı.

'KAÇAK YAPILAR YASALLAŞTIRILIYOR'
Antik sit alanında hayata geçirilmek istenen planla kaçak yapılaştırmaların yasallaştırıldığı kaydedilen raporda, "Bu tür planlamalar rant düşkünlüğünü, yasadışılığı ödüllendirmek kadar çevredeki kaçak yapılaşmaların da önünü açmayı sağlamış olacaktır. Askıya çıkarılan planların kesinleşmesi halinde aynı milli park sınırları içinde bulunan ve Olympos antik kentine birkaç km uzaklıktaki Adrasan'da geçen kıştan buyana sayıları 800'ü bulan kaçak yapıların da imara açılması, yine benzer yöntemlerle yasallaştırılması kaçınılmaz hale gelecektir" denildi.

'ÖNCELİĞİMİZ TABİAT VE KÜLTÜR VARLIKLARIMIZIN KORUNMASI OLMALIDIR'
"Kaçak yapılaşmaya göz yumma ve bunları kollamanın geldiği aşama, çıkar çevrelerinin beklentilerine cevap verecek düzenlemeleri gerçekleştirme çabasına dönüşmüştür" denilen raporda, izlenen yolun kaçak yapılaşmayı daha da hızlandıracağı, arkeolojik sit alan ve milli parkta yapılaşma baskısını arttıracağı ifade edildi.

'YAPILAŞMA VE İNSAN YOĞUNLUĞU AZALMAYACAKTIR'
İmara açılan alandaki yapılaşmanın tamamının kaçak olduğu vurgulanarak, "Kaçak olarak oluşturulan yatak sayısı 4000 adet civarındadır. Yatak başına brüt yapı alanını 10 m2 kabul edersek 40.000 m2 alan kaçak olarak yapılmıştır. Plana ait raporda ekolojik pansiyon alanı 37.464 m2 olarak belirlenmiştir. Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile tanınan yüzde 25 ek yapılanma ile 45.000 m2 geçmektedir. Önerilen turizm yapısı alanı ile kaçak yapı alanı örtüşmekte hatta çok daha fazlası söz konusu olmaktadır. Bu durum yatak sayısının ve yapı sayısının düşürüldüğü iddiasını boşa çıkarmaktadır" denildi.

'İMARA AÇILAN ALAN MENFAAT ÇALIŞMALARINA ZEMİN HAZIRLAMAKTADIR'
Kaçak yapıların yasallaştırılmasına bağlı olarak, büyük ve küçük hisse sahipleri arasında mülkiyet ve kullanım hakları nedeniyle yaşanacak hukuksuzlukların, bu alanın çatışma alanı haline dönüştürme riskine dikkat çekilen raporda, "Bu doğrultuda yapılaşmanın daha sağlıklı olacağı iddiası da doğru değildir. Çünkü mevcut yapılaşmayı kısa sürede kaldırmak bugünkü anlayışla imkansızdır. Böyle olsaydı bu denli kaçak yapılaşmaya göz yumulmazdı" diye belirtildi.

'HİÇ KİMSE VE KURUM DİLEDİĞİ GİBİ DAVRANMA LÜKSÜNE SAHİP DEĞİL'
Olypos'un hem milli park hem de arkeolojik sit alanı olduğu, bu özellikleri nedeniyle de dünya mirası olduğu hatırlatılarak, hiçbir kurum ve kimsenin bu alanlarda dilediği gibi davranma lüksüne sahip olmadığının altı çizildi. Raporda şu uyarı yapıldı: "Koruma ilkelerini fiili duruma uyarlamak kaçak yapılaşmalar kadar yasal düzenlemelere aykırıdır, her ikisi de suçtur. O nedenle tarihe ve doğaya duyarlı herkes bu alan için söz söyleme, itiraz etme, öneri getirme ve korunması için mücadele etme hakkına sahiptir, hatta görevlidir."

'ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALARA DEVAM EDİLMELİDİR'
Raporda, plan notlarında söz konusu alanda tarihi esere rastlanmadığı ifade edildiği, diğer yandan ise olma ihtimalinin de kabul edildiği vurgulandı. Raporda, "Koruma Amaçlı İmar Planı Kavşık Boğazı ile Olympos Ören Yeri Gişeleri arasında kalan arazi parçasını içermektedir ve bu alanda arkeolojik araştırmalar devam etmelidir. Bu nedenle bu alan yeniden 2. derece sit alanı haline getirilmesi amacıyla 2017 yılında alınan Koruma Kurulunca 2. Derece Arkeolojik sit alanı kararının 3. dereceye düşürülmesi kararının iptali için yasal yollara başvurulacaktır" diye kaydedildi.

İmar planının geçtiği arazi parçasının söz konusu antik karayolu bağlantısı üzerinde oturduğu anımsatılan raporda, özelde Likya genelde de Roma dönemi Güneybatı Anadolu'sunda bu türden yol güzergahlarının dere yataklarını takip eden yamaçlar üzerinde konumlandığı ve çevrelerinde farklı türde mezarlar, küçük çaplı kırsal konut yapıları ve zirai faaliyetler için oluşturulmuş tarımsal teraslarla kuşatıldığı kaydedildi. İlgili alandaki yapılaşmanın geri dönüşü olanaksız tahribat riski barındırdığı vurgulanan raporda, söz konusu alanın önce paleo-coğrafik arazi etütleri ile araştırılması ve Kavşık Boğazı ile Ören yer arasındaki hattın arkeolojik rezerv alanı olarak korunması ve biyokültürel-çeşitliliğinin araştırılması gerektiği belirtildi.

'DENETİM VE UYGULAMA İÇEREN HER TÜRLÜ DÜZENLEME ESAS AMACA HİZMET ETMELİDİR'
Olympos'un imara açılmasının hukuksal düzenlemeleri, planlama ilkelerini, arkeoloji bilimini ilgilendirdiği kadar bu alanda oluşan kültüre de hizmet etmesi gerektiğine işaret edilen raporda,"Hatırlanacağı üzere bu alanın cazibe merkezi olması çekirdek antik kente yakınlık, tampon bölge ihtiyacına bağlı olarak bakir kalmış eşsiz bir doğal ortam, asgari bir maliyet ile deniz, güneş, eşitlik ve özgürlük duygularının dünya çapında yaygınlaşması ile mümkün olmuştur" denildi.

'SİYASİ İRADENİN TUTUMUYLA EKOSİSTEMİ İÇİNDE KORUMAK MÜMKÜN'
İmar düzenlemesiyle bu alanın özgünlüğünün tamamen ortadan kaldırılmak istendiği ifade edilen raporda, şunlar belirtildi. "Kaçak yapılaşmayı, aşırı kalabalığı önlemek ve bu alanı ekosistemi içinde korumak pekala mümkündür. Bu durum tamamen siyasi iradenin tutumuna bağlıdır. Tüm kaçak yapılar hakkında yasal işlemlerinin tamamlanması, alanın seyreltilmesi ve kontrollü bir çekim merkezi olarak bu alandan yararlanılması da pekala mümkündür. İmar planında öngörüldüğü gibi 'mütemadi taş örgü duvar' su basman üzerine, 'taş, ahşap vb. doğal malzemeden inşa edilecek yapılar' arkeolojik kalıntı potansiyeli olan doğal yapıyı geri dönüşsüz bir şekilde örtecektir. Yalnızca parası olanların yararlanmasına yönelik düzenlemeler yerine, kalıcı ve sabit olmayan konaklama olanakları (çadır, karavan, bungalov) ile kitle turizmini teşvik etmeyen uygulamalar ve temel ihtiyaçların karşılanmasını öngören bir yaklaşım içinde eko-turizmin ruhuna ve bu alanın özgünlüğüne çok daha uygun düzenlemelerin mümkün olacağına ilişkin görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak isteriz."

Antalya Kent İzleme Platform Sözcüsü Avukat Mustafa Şahin tarafından hazırlanan raporda, kamuoyuna plana itiraz etme, yerel yönetimlere ise bu itirazların gereğini yerine getirerek zarar verici girişimlerden vazgeçme çağrısı yaptı.