29 Eylül 2024 Pazar

Mustafa Öner yazdı | Partiyi düşünmek kolektif değerlerle bütünleşmekle olur

Sen bilinçli, kararlı, iradi bir çabayla bunlarla bütünleşmek için çalışmazsan kimse sana durduğu yerde partiyi ve değerleri bahşetmez. Sen istekliysen, arayış içerisindeysen parti seni sen partiyi bulursun, değerlerle yoğrulur bütünleşirsin.

Sosyalist bilinç-teori, ideoloji ve kolektif yaşam gibi, partiye ve değerlere sıkıca tutunmak da devrimci sosyalistlerin temel bir güç kaynağıdır. Bu güç kaynağından beslenmeyi sürdürmeyenlerin ve uzaklaşanların devrimci ömrü, yaşamı olmaz. "Başlayalım işe bir kez/var gücümüzle savaşalım/mutluluk fethedilir/kendi kendine gelmez" demiş B. Brecht. Dişe diş düzenle mücadele içerisinde var edilen parti de yaratılan devrimci değerlerle de öyle... Sen bilinçli, kararlı, iradi bir çabayla bunlarla bütünleşmek için çalışmazsan kimse sana durduğu yerde partiyi ve değerleri bahşetmez. Sen istekliysen, arayış içerisindeysen parti seni sen partiyi bulursun, değerlerle yoğrulur bütünleşirsin.

Sınıf savaşımında partiye tutunmanın, onunla yaşayıp nefes almanın ve değerlerden güç alarak yürümenin hayati önemini her gün kendi yaşamlarından gördükleri için, devrimci sosyalistler, parti ve değerlere sıkıca sarılmayı onlarla özdeşleşmeyi her dönem esas alırlar.

Şu veya bu nedenle esas alınmadığında ne tür sonuçlara yol açtığını, kendi yaşamında, ilişkilerinde ve ortamlarda hangi sonuçlarla karşılaşıldığını devrimci sosyalist her özne iyi bilir. Devrimci değerler de teorik, felsefi, ideolojik, ahlaki, kültürel olarak durup dururken yaratılmaz. Sınıflar savaşımının devrim ve sosyalizm mücadelesinin pratiğinden süzülüp gelirler. "İlk ben olmalıyım" manifestosunu rehber edinenler, mücadelenin her cephesinde değerlere yenilerini katarlar. Devrimci sosyalistler, partinin havuzunda toplanan bu değerlerden beslenerek karşıdevrimin her türlü saldırılarını saflarda ve kendi yaşamında etkisizleştirip bertaraf etmeye odaklanırlar. Mücadelenin en karmaşık, olanakların kısıtlı olduğu, kadro açığının büyüdüğü zor zamanlarında, bocalamadan, yıkılmadan ayakta kalmanın ve devrimcilik üretmenin en önemli tutunulacak dalı parti ile değerlerimizdir. Düzenin tüm baskılarına karşı politik, ideolojik kolektif karşı koyuşun da anlamlı bir biçimidir. Duyguda, bilinçte, yaşamda partiyi düşündüğümüz, parti gibi davrandığımız sürece o hep bizimledir. Zorda kalındığı, tökezlenildiği anlarda o hep bizimledir.

Değerlerle parti bir bütünün iki yanıdır. İkisi birbirinden soyut, kopuk şeyler değildir. Yaratılan değerler üzerinden ete kemiğe bürünüp sureti ortaya çıkan parti, kendisini canlı bir organizma yapan kadro ve militanlarını değerler partisinin ideolojisiyle, yetişmelerini önemser.

Partiyi düşünmek, değerlerle bütünleşip kendini geliştirmekle, düzenin ideolojik, kültürel politik saldırılarından partiyi korumaya çalışmakla olur. Aynı şekilde partinin sorunlarına kafa yorup çözüm yolları aramayla, "partiyi nasıl geliştirebiliriz?" diye soru sormakla, aynı zamanda kendi alanında, bulunduğu noktada değerler partisinin değerlerine yenileri eklenildiği sürece parti düşünülüyor demektir.

Partiyi düşünmek, değerlere sıkıca sarılmak, son yedi yıldır çok daha fazla önem kazanmıştır. Devrimci demokratik sosyalist harekete yönelik 12 Mart, 12 Eylül faşist askeri darbeleri döneminde olduğu gibi her zaman politik ideolojik saldırılar olmuştur. 12 Eylül 1980 darbesi, baskı, işkence, katletme, tutuklama, idam etme bakımından hepsinden daha fazla fütursuzdur. Ancak bu karşıdevrim saldırısının politik yanı çok ağır olsa da ideolojik boyutu son yedi yıldır uygulanan ideolojik saldırı kadar değildi. AKP-Erdoğan yönetimi başından beri iktidarını sağlamlaştırdıkça, devrim, sosyalizm ve özgürlük güçlerine yönelik politik saldırısının yanı sıra planlı mühendislik çalışmasıyla bir dizi enstrümanı birlikte çok yönlü, amaçlı devreye sokmuş durumdadır.

Sosyalist bilincin, kültürün, yaşam tarzının işçi sınıfı ve ezilenler arasında yaygınlaşmasının önünü kesmek için düzen, AKP-Erdoğan iktidarı eliyle, gerici, karşıdevrimci, politik islamcı Osmanlı geleneğini, yaşam tarzını ve eğitim sistemini yaygınlaştırmaya çalışıyor. Amaçlarına ulaşmak için önce devrimci, sosyalist değerlere, yaşam biçimine ve kolektif yaşama saldırıyor.

Devrimci sosyalistler içerisinden geçilmekte olan bu zor koşullarda partiyle bütünleşmeye ve değerlere sarılmaya çok daha fazla ağırlık vermek gibi bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar. 28. yılında da partiyi düşünürken bugüne kadar yapılan devrimci-ideolojik eğitimlere, partiye tutunmak, değerlere tutunmakla olur konusunu da eklemek bir ihtiyacın ötesinde zorunluluktur. Devrimci akılla yürütülmeye çalışılan faaliyetlerle, politika yapış tarzıyla bağı içerisinde ideolojik eğitimlerin içerikleri, kolektif yaşama tutunmakla değerlere tutunma konusuyla zenginleştirilebilirse düşmanın yönelimine anlamlı bir devrimci yanıt verilmiş olur. Her devrimci sosyalist bu konuda ne kadar üzerine düşeni yapar, yol alırsa bir o kadar partiyle bütünleşmenin, değerlerden beslenmenin çıtasını da yükseltebilir.

Bu görevlerin, sorumlulukların yerine getirilmesi o kadar da zor, başarılamaz değil. Yeter ki iddialı, istekli, azimli, kararlı olunsun. Bilinçli, iradi bir çaba gösterilsin. Bunlar olduktan sonra bu görevinde üstesinden gerektiği kadar gelinebilir. Bunun onlarca örneği saflarda var. Hemen her devrimci sosyalist hem yaşamıştır hem de tanık oluştur bunlara. Tersinden bakılırsa, çeşitli nedenlerle bu görevleri başaramayanların, yeniden başarma azmini gösterememişlerse, değerlerden, kolektif yaşamdan uzaklaşıp içine düştükleri olumsuz örneklere de çok rastlanmıştır.

Bu olumlu ve olumsuz tecrübelerden yeterince devrimci sonuçlar çıkartıldığında tutunma konusunda daha berrak bir bilinç edinilebilir. Marksist leninistler partiyle ve değerlerle bütünleştikçe mutlu olurlar. Bir şekilde uzaklaşma verileri başladığında ise paniklemeden karamsarlığa, yılgınlığa kapılmadan devrimci akılla bunun nedenle üzerine kafa yorarak yeniden toparlanmayı başarırlar.

Öznede başlayan, değerlere ve partiyi düşünsel, ruhsal uzaklaşma, çalışmalara, yoldaşlık ilişkilerine, öznenin yaşamına ve davranışlarına nasıl yansır? Görünür verileri nelerdir? Bu soruların cevapları bir ve aynı olmaz. Her devrimci sosyalistin teorik birikimine ideolojik donanımına, partiyle bütünleşme düzeyiyle, kişilik özelliklerine göre değişir. Çeşitli nedenlerle farklı zamanda partiye ve değerlere yabancılaşma değişik biçimlerde dışa vurur.

Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Düşünsel yoğunluk, kafa karışıklığı, zihinsel bulanıklık, iş yapma isteksizliği, görevlere, sorunlara odaklanamama, yoldaşlarına, kolektif yaşama ilgisizlik, sorunlara karşı duyarsız kalma belirtilerdir. Devrimci yaşamda mutluluk duymamaya, kendinle, yoldaşlarınla kavgalı olma, içe dönme halleri. Yoldaşlarını, görevlerini, değerleri, partiyi, kitleleri, mücadeleyi irili ufaklı başarıları, kazanımları önemsememeye, küçümsemeye başlama.

Bardağın her seferinde boş tarafını görme, eksiklikleri, yanlışları, hataları abartma, olumlu adımları inkara kadar vardırarak görmezden gelme. Her seferinde kendini bir şekilde haklı çıkartmak için doğru, yanlış gerekçeleri kendine kalkan etmeye tenezzül etmek.

Haklı da olsa yoldaşlarına, partiye yönelik uyarıları, eleştirileri; küçük burjuva sabırsızlığıyla egosuna yenik düşüp yerli yersiz her fırsatta ulu orta yapmayı devrimci görev sanma. Tarzıyla üslubuyla niyetinden bağımsız olarak yapıcılıktan, geliştirici olmaktan uzak tepkisel kırıcı, dağıtıcı çıkışlar yapmaktan çok da rahatsız olmama halleri sergilemek. Alınganlığı, haksızlığa uğradığı düşüncesini kolektife, yoldaşlarına karşı küskünlüğe kadar vardırma.

Bunların her biri devrimci değerlerle, devrimcilikle, partili yaşamla zıt şeylerdir. Verilen örneklerden öznenin kendi içinde ve kolektif ortamlarda, ideolojik mücadeleyle arınma gerçekleştirilemezse partiye ve değerlere yabancılaşmanın önü alınamaz. Hangimizde ne kadar yabancılaşma varsa olana karşı değerlere ve kolektife tutunarak ideolojik mücadele yürüteceğiz. 

Burjuva faşist devletin yapmak istediği açıktır. Devrimci sosyalistler, devletin amacının farkında oldukları için kolektifle bütünleşmeyi, değerlere sıkıca sarılmayı asli görevleri sayarlar. Kendi gelişimlerini, eğitimlerini böylesi durumlarda daha fazla önemserler. Eleştiri özeleştiri mekanizmasını düzenli işletmeye azami gayret gösterirler. Kolektif yaşamın, iç hukukun, demokratik işleyişin özgürleştirici gücüne önem ve değer verirler.

Parti içi demokrasinin, düşünce belirtme, eleştiri özeleştiri hakkının olması, hukuk işleyiş kuraldışı anarşizan tutum ve davranış içine girme hakkını kimseye vermez. İstismara kapı aralamaz. Bunların tamamı, partili kimliğe, kişiliğe, değerlere aykırı yabancı davranışlardır. Kolektifle ve değerlerle bütünleşmeyi zorlaştıran etkenlerdir.

Partiyle ve değerlerle bütünleşme saflarda-kolektif ortamda yaygınlaştırıldığı sürece iç ortamın devrimci çıtasının yükseleceği kesindir.

Bunlar gerektiği kadar başarıldığı oranda karşıdevrimin kolektif yaşamdan ve devrimci değerlerden uzaklaştırma politikası etkisiz kalacaktır.