29 Eylül 2024 Pazar

MLKP Kürdistan: Efrîn, Serêkaniyê'den ve Girê Spî'den işgalcileri mutlaka çıkaracağız

Serêkaniyê ve Girê Spî işgalinin 3. yılına ilişkin açıklama yapan MLKP Kürdistan, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik uluslararası emperyalist komplo tarihi olan 9 Ekim'in bilinçli tercih edildiğini kaydetti ve şöyle dedi: "Kadınların öncülüğünde başlayıp ve büyüyen isyan ateşini devrimle taçlandırmanın zamanlarındayız. Kapitalizme, emperyalizme ve işgalci savaşlara karşı halkların devrimci savaşını yükseltelim! Efrîn, Serêkaniyê'den ve Girê Spî'den işgalcileri mutlaka çıkaracağız!"

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Kürdistan, "İşgalcileri, çeteleri, sömürgecileri, emperyalistleri ve işbirlikçileri topraklarımızda söküp atacağız" başlığıyla yaptığı açıklamada Serêkaniyê ve Girê Spî'nin işgal edilişinin 3. yılına ilişkin açıklama yaptı.

9 Ekim 2019'da faşist sömürgeci Türk devleti ve çetelerinin, Uluslar arası emperyalist güçlerin desteğiyle ülkenin bir bölümünün işgal edildiği belirtilen açıklamada, işgalin bugün de hala devam ettiği kaydedildi. MLKP Kürdistan'ın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: "9 Ekim'de işgalci faşist Türk devleti önce savaş uçaklarıyla, obüsler ve füzelerle saldırdı. Devamında karadan işgale başladı. MLKP Şehit Serkan Tabur'u saldırıların ilk hedeflerinden biri oldu. Sınır hattında işgal savaşına karşı mevzide görev başında olan MLKP savaşçısı Demhat Günebakan ve Şehit Elîşêr Tugayı'ndan beş savaşçı yoldaşımız düşmanın ilk saldırısında şehit düştüler. Serêkaniyê ve Girê Spî işgaline karşı Rojava halkı, halk ordusu QSD, Komünistler ve Enternasyonalistler günlerce savaştılar. Canfeda bir direniş ortaya koydular. Şehit düşen Serêkaniyê ve Girê Spî halkını, MLKP, YPG, YPJ, Şehit Elîşêr Tugayı ve QSD savaşçılarını bir kez daha anıyoruz. Onların ideallerini ve mücadelelerini zaferle taçlandırana, işgal altındaki toprakları özgürleştirene kadar savaşımız sürecektir.

Halkımızın, ordumuzun, öncülerin hazırlıklarındaki ve örgütlenmelerindeki yetersizlikler ve o gün için savaşan güçler arasındaki güç eşitsizliği nedeniyle işgal önlenememişti. Koalisyon güçlerinin bu işgalde büyük sorumlulukları vardır. Türk devletine ve çetelere doğrudan destek verdiler. Nesnel ve öznel koşulların devrim güçlerinin aleyhine olduğu bu işgal savaşına karşı büyük bir direniş ortaya konuldu. Son an'a kadar savaşıldı. Ve üç yıldır bu direniş ve savaş devam etmektedir. Halkımız, işgal edilen toprakların özgürleştirilmesi özlemiyle yaşamaktadır.

İşgal için 9 Ekim tarihinin tercih edilmiş olması bilinçlidir. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın 1998'de başını ABD'nin çektiği emperyalist güçler tarafından esir alınarak sömürgeci faşist Türk devletine teslim edildiği sürecin  başlangıcıdır. Uluslararası güçler sömürgeci Türk devletiyle işbirliği içinde aynı tarihte bu kez Rojava Kuzey Doğu Suriye devrimini yenilgiye uğratmak ve teslim almak için saldırdılar. Girê Spî ve Serêkaniyê halkı bu barbar işgal nedeniyle topraklarında göç etmek zorunda kaldılar. İşgal altındaki topraklarda kalan halk büyük bir baskı ve şiddet altında yaşamını zorluklar altında sürdürmektedir. Çetelerin ve Türk devletinin ekonomik, politik, cinsel, kültürel, ulusal şiddeti sistematik olarak devam etmektedir.

Kadınlara tecavüz edilerek onların bedenleri ve ruhları üzerinde büyük bir şiddet uygulanmaktadır. İşgalci faşist Türk devleti işgal altındaki bölgenin demografik yapısını adım adım değiştirmek için bilinçli olarak baskı ve göç ettirme politikasını sürdürmektedir. İşgal altındaki topraklarında yaşayan ve geri dönmek isteyen halkta bunun karşılığında büyük paralar alınmakta, işbirlikçilik ve ajanlık dayatılmaktadır. Bunu kabul etmeyenlere karşı her türlü baskı ve şiddet uygulanmaktadır. Halkın toprağına ve evlerine zorla el konulmaktadır. Dışarıdan getirilen çeteler buralara yerleştirilmektedir. Faşist Türk devleti ve çeteler Rojava devrimini yenilgiye uğratmak için hem içeride hem işgal ettiği topraklarda ve hem de sınır hattı boyunca saldırılarını sistematik olarak sürdürmektedirler. Yeni yerleri işgal etmek için fırsat kollamaktadırlar. Devrime ve devrimin öncü güçlerine karşı birçok yöntemle saldırılar yapmaktadırlar. Emperyalistlerin onayı ve desteği ile devrimin öncü kadrolarına karşı suikastlar gerçekleştiriyorlar. Emperyalistler ve işbirlikçileri bu saldırıların en büyük ortaklarıdırlar.

Özel savaş yöntemleriyle halk ve devrimin öncü önder kadroları hedef alınmaktadır. İç güven ortamını bozmaya, halkın içinde ve öncüde kaygı ve korkuyu egemen hale getirmeye yönelik çok bilinçli bir çalışma yürütülmektedir. Bu özel ve kirli savaş çalışmasında ajanlar ve işbirlikçiler önemli bir rol oynamaktadırlar. İnsanlığın tarih boyunca hiç sevmediği ve yapılınca da asla affetmediği, toplumsal ahlakla bağdaştırmadığı şeylerin başında ajanlık ve işbirlikçilik gelmektedir. Özgürlüğün, onurun, güvenin, eşitliğin düşmanıdır bunlar. Para veya Avrupa'ya çıkarma karşılığında dünyanın bu en aşağılık davranışı asla kabul edilemez. Yoksulluğun, sömürünün ve her tür şiddetin sorumlusu kapitalist ve emperyalist sistemdir. Özerk Yönetim Bölgesinde tüm sorunların ve kötülüklerin en başta gelen sorumluları sömürgeci faşist Türk devleti, çeteler, ABD, Rusya ve Avrupa kapitalistleridirler. İşgale, yoksunluğa ve yoksullaştırmaya karşı tek onurlu davranış sömürgecilere, kapitalistlere ve emperyalistlere karşı daha fazla örgütlenmek, mücadele etmek ve savaşmaktır. İnsanlığa dayatılan bu onursuzluk asla kabul edilemez. Halkımız ve öncüler bunu yapanları topraklarımızda söküp atacaklardır. Onlardan hesap sormaya devam edeceklerdir.

Bölgemizde ve dünyada savaş ve işgal hız kesmiyor. Bunun sorumluları kapitalistler ve emperyalistlerdir. Burjuvalardır. Bunlar dünyayı yeniden paylaşmak istiyorlar. Ve savaş bu paylaşımın en büyük aracıdır. Halk bu emperyalist, sömürgeci ve işgalci savaşlara karşı sesini yükseltiyor. Burjuvazinin, emperyalistlerin, işgalcilerin, erkek egemen sistemlerin karşısında kendi kaderine eline almak istiyor. Bunun için mücadele ediyor, meydanlara çıkıyor, direniyor. İşgalci Türk ordusuna ve işbirlikçi KDP'ye karşı gerilla büyük bir direniş savaşı veriyor. İşgale ve işbirlikçiliğe karşı özgürlüğün ve onurun savaşanı yükseltiyor dağlarda ve kentlerde. Sara ve Rûken yoldaşlar Mersin'deki fedai eylemleriyle ezilenlerin her tür şiddetinin meşruluğunun nişanesi oldular.

Rojhilat Kürdistanı'nda ve İran'da kadınların öncülüğünde başlayan isyan büyüyerek bölgeye ve dünyaya yayılıyor. Kadınlar ve ezilenler ‘Jin, jiyan, azadî' sloganı etrafında her gün meydanlara çıkıyorlar. Değişim istiyorlar. Özgürlük istiyorlar. Artık yeni devrimler kaçınılmaz. Hiçbir faşist gerici güç ezilenlerin büyüyen ve harekete geçen bu öfkesinin önünde duramayacaktır. Kadınların öncülüğünde başlayıp ve büyüyen isyan ateşini devrimle taçlandırmanın zamanlarındayız. Kapitalizme, emperyalizme ve işgalci savaşlara karşı halkların devrimci savaşını yükseltelim! Efrîn, Serêkaniyê'den ve Girê Spî' den işgalcileri mutlaka çıkaracağız!"