27 Eylül 2024 Cuma

Mezopotamya Sazlıkları'nın kuruması çok da önemli değil!

Ekim ayında Irak ve Türkiye arasında yenilenen Su Sorunlarına Yönelik Mutabakat Zaptı'nın maddelerine ilişkin HDP'li Çepni'nin soru önergesine verilen yanıtta, Ilısu Barajı'nın neden olacağı yıkımların çok da önemsenmediği bir kez daha ortaya çıktı.

Irak ve Türkiye arasında Su Sorunlarına Yönelik Mutabakat Zaptı, 25 Aralık 2014 yılında 2. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı sırasında yenilendi. Yenilenen mutabakat zaptına göre iki ülke işbirliğinin su kaynakları ve kullanımı, iklim değişikliğinin giderileceği, Türkiye'nin bu değerlendirmeler ışığında Irak'a hakkaniyetli ve makul miktarda su bırakacağı biçiminde değişiklik yapıldı.

Sözleşmeye göre, iki ülke arasında dostane ilişkilerin güçlendirilmesinin yanısıra su kaynakları korunacak, iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması için bilimsel teknik ve hidrolojik şartlara göre su kaynaklarının mevcut durumu ortak çalışmalarla tespit edilecek, taşkınlardan ve kuraklıktan korunma maksatlı planlama ve projelendirme çalışmaları yapılacak ve baraj işletmesine dair konuların ele alınacağı, tecrübelerin aktarılacağı eğitim programları düzenlenmesi gibi konularda işbirliği yapılacak. Ancak sözleşme 20 Şubat 2019'da Dışişleri Komisyonu'nda kabul edilmesine rağmen, sözleşmeye dair kanun teklifi hala Meclis'te onaylanmadı.

Dicle nehri, Irak ve Suriye ülkelerinden geçerek denize ulaşıyor. Türkiye, 2014 yılında yürürlüğe giren 1997 Uluslararası Suyollarının Seyrüseferdışı Kullanım Hukukuna İlişkin Sözleşmelerin başında olduğu, birçok devletin sınırları içinde yer alan akarsularla ilgili önemli uluslararası sözleşmelerin de altına hala imza atmadı.

ILISU BARAJI AHVAL SAZLIKLARI'NI DA KURUTACAK
Öte yandan 12 bin yıllık Hasankeyf'i sular altında bırakacak olan ve tüm itirazlara rağmen su tutması devam eden Ilısu Barajı, Irak sınırları içindeki UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Irak'taki Mezopotamya Sazlıkları'nın (Ahval) kurumasına neden olacak.

Yine iklim krizinin yarattığı kuraklık ve aşırı sıcaklar aynı zamanda gıda krizine de neden oluyor. Bu sebeple tarım alanlarının korunması gelecek açısından büyük önem arz ediyor. En verimli tarım alanları da nehir kıyıları ve nehirlerin suladığı alanlar. Yanısıra iklim krizi gerek Türkiye'ye gerekse Dicle ve Fırat'ın suladığı Mezopotamya bölgesine genel etksi kuraklıkların artmasını sağlayacağı bilimsel verilerle ortaya kondu.

ÇEPNİ'NİN SORU ÖNERGESİNE PAKDEMİRLİ'DEN YANIT
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Murat Çepni, 2019 yılının Ekim ayında Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin cevaplandırması için Meclis'e verdiği soru önergesinde, uluslararası sözleşmelerin neden imzalanmadığını, Ilusu Barajı'nın su tutması ile kaç hektar tarım alanının su altında kalacağını, Ilısu Barajı ile ilgili ÇED raporunda hangi hususların göz önünde bulundurulduğunu ve Fırat ve Dicle gibi sınır aşan nehirlerle ilgili çok taraflı iklim krizi eylem planının hazırlanıp hazırlanmadığını sormuştu.

Çepni'nin önergesine verilen yanıtta, sözleşmenin Türkiye'nin temel prensiplerine uyumlu olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca iki ülke arasında olması nedeniyle, yine Türkiye politikalarıyla uyumlu olduğu vurgulanan sözleşmeye, 3. tarafın müdahalesine imkan vermediği kaydedildi.

Yanıtta, Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santrali Projesi'nin (Ilısu Projesi), 23 Haziran 1997 tarih ve 23028 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ÇED Yönetmeliği'nin Geçici 1. Maddesi gereğince ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında bulunduğu belirtildi. Konu ile ilgili belgelerin Ilısu Barajı için yapılan sözleşmede de yer aldığı söylenen yanıtta, sadece "Irak'taki Mezopotamya Sazlıkları (Ahval) ise UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2016 yılında alındı" ifadesine yer verildi, korunup korunmadığı yönünde bir şey kaydedilmemesi dikkat çekti.

Gerekli teknik eğitimlerin gerçekleştiği de iddia edilen yanıtta, "Fırat-Dicle havzasında ortaya konulabilen faydaların artması ve kıyıdaşların (Türkiye, Suriye ve Irak) kendilerine uygun bileşim bulmaları büyük önem taşıdığından taraflar 2002'de Suriye ile Irak, daha sonra 2009'da Türkiye ile Suriye arasında imzalanan mutabakat zabıtlarıyla Suriye'nin Dicle'den sulama suyu almasına imkan veren anlaşmalara varmışlardır" denildi.