29 Eylül 2024 Pazar

Kırtasiye masrafları en az 3 kat arttı

2022-2023 eğitim öğretim yılı birçok olumsuzlukla başladı. Yoksulluk günden güne artarken, velilerden toplanan "bağış" dayatması, kırtasiye masrafları geçen yıla nazaran kat be kat arttı. Öte yandan evlerinde de beslenemeyen öğrencilerin birçoğu okullarda da ya yetersiz besleniyor ya da tüm gün aç kalıyor. Eğitim Sen'in çarpıcı verilerden oluşan raporunda bu sorunlara yer verirken çözüm için de öneriler sundu.  

Eğitim Sen İstanbul Şubeleri, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Durumu Raporunu, 2 Nolu şubede açıkladı. Raporda, ilkokul birinci sınıfa başlayacak bir öğrenci için zorunlu ihtiyaçlara 2 bin 840 lira, ortaokula başlayacak bir öğrenci için zorunlu ihtiyaçlara 3 bin 180 lira, liseye başlayacak bir öğrenci için zorunlu ihtiyaçlara 3 bin 270 lira harcanması gerektiği kaydedildi. 

'BAĞIŞ PARASI' DAYATMASI ARTTI
Her yıl velilerin ödemeye zorlandığı "kayıt parası", "bağış parası" bu yıl geçen yıla nazaran daha çok arttığına dikkat çekilen raporda, "Bunun dışında velilerden 'ihtiyaç maddeleri' listesi adı altında 'A4 kağıdı, kağıt havlu, sıvı sabun, tuvalet kağıdı' vb. gibi diğer ürünler için 300 ila 500 lira arasında para istenmektedir" denildi. 

KIRTASİYE HARCAMALARI EN AZ 3 KAT ARTTI
Kırtasiye harcamalarının da iki katı arttığı vurgulanan raporda en ucuz zincir marketlerde 234 TL'ye alınan kırtasiye malzemeleri bugün en az 3 kat artışla 710 liraya alınabildiği belirtildi. 

ÖĞRENCİLER YETERSİZ BESLENİYOR, TÜM GÜN AÇ KALIYOR
Eğitim ve öğretimde öne çıkan en önemli sorunlardan birinin öğrencilerin okullardaki beslenmesi olduğuna dikkat çekilen raporda, birçok öğrencinin okula kahvaltı yapmadan gitmek zorunda kaldığını yine çok sayıda öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamladığı ve eve döndüğü ifade edildi ve bu sorunun temel ve acilen çözülmesi gerektiğinin altı çizildi. 

BÜTÇEYİ DEVLET DEĞİL VELİLER YAPIYOR
Ayrıca okul bütçelerini devlet değil velilerin yaptığı kaydedilen raporda, "Eğitim bütçesinin dışında oluşturulan fiili okul bütçelerinin tamamına yakını öğrencilerden çeşitli adlar altında toplanan aidatlar, okullarda yapılan kermesler, okul salonlarının şirketlere kiraya verilmesi, bazı okul salonlarının düğün, nişan ve benzeri 'sosyal etkinlikler' için kiralanması, okul bahçelerinin otopark yapılması vb. gibi etkinliklerden karşılanmaktadır" denildi. 

KAMUSAL EĞİTİM ADIM ADIM TASFİYE EDİLİYOR
4+4+4 dayatması sonrası yıllar içinde devlet okullarının sayısının belirgin bir şekilde azalırken, her fırsatta kamu kaynaklarıyla desteklenen çeşitli muafiyet ve istisnalarla açılması teşvik edilen özel ilkokul ve ortaokul sayılarında artış yaşandığına dikkat çekilen raporda, "Kamusal eğitim iktidar eliyle adım adım tasfiye ediliyor" vurgusu yapıldı. 

'DİN EĞİTİMİ' ÇOCUKLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Yine en büyük sorunlardan biri olarak eğitimde dinselleşme pratiklerinin arttığının altı çizilen raporda, "Türkiye'de 'din eğitimi' pratiklerinde sıkça karşılaşıldığı gibi, çocuklarda korku, endişe, umutsuzluk, suçluluk duyguları yaratan, çocuğun dini bilgiyi edinmeye hazır olmadığı bir dönemde dini eğitimle karşı karşıya bırakılmasının çocuk üzerinde olumsuz etkilerinin olması kaçınılmazdır" denildi. 

'ÇOCUKLARIN MUTLU OLACAĞI EĞİTİM SİSTEMİNDEN UZAK'
Raporun sonuç bölümünde ise şu ifadeler kullanıldı: "Türkiye'nin eğitim sistemi, çocuklar ve gençler için okurken mutlu, gelecekleri için umutlu olacakları bir eğitim ortamı sunmaktan çok uzaktır. Her yıl katlanarak artan ve kalıcı çözüm beklenen eğitim sorunlarıyla başlayan yeni eğitim yılı öncesinde ne öğrencilerin, ne velilerin, ne de eğitim emekçilerinin beklentilerinin karşılandığını söylemek mümkündür. Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim sisteminde öğrencilerin, velilerin ve eğitim emekçilerinin taleplerini gerçekleştirmenin tek yolu, herkesin eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanmasının sağlanmasıdır. Ancak bu temel koşulun sağlanması için eğitim harcamalarının devlet tarafından karşılanması yeterli değildir. Okullarda verilen eğitimin içerik bakımından dini değil, bilimsel esaslara dayalı olması, eğitimin demokratik bir yapıda örgütlenmesi, gerçek anlamda laik, özgürlükçü ve herkesin kendi anadilinde eğitim görebildiği bir yapıda olması gerekmektedir."

Raporun tamamına erişmek için tıklayınız.