27 Eylül 2024 Cuma

Kılıçdaroğlu, Kızılay yönetimini istifaya çağırdı

Ensar Vakfı'na para aktaran Kızılay yönetimini istifaya çağıran CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Araştırma önergesi kabul edilirse, Kızılay'ın hangi partinin arka bahçesine dönüştüğünü göreceğiz" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin haftalık Grup Toplantısı'nda konuştu. Deprem bölgesindeyken ciddi eleştiriler aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bölgedeyken ciddi eleştiriler aldım. Ben bu kürsüde vatandaşların sorduğu bir soruya siyasi iktidarın cevap vermesi gerektiğini söyledim. Deprem vergilerinin nereye harcadığınız, vatandaşa açıklayın dedim. En ağır eleştiriyi aldım. AFAD'a teşekkür ederim. Her yerde çadırları vardı. Kızılay'ın değil, AFAD'ın çadırları vardı. Kendilerine teşekkür ediyorum" dedi.

'ÖNLEM ALINMADIĞI İÇİN İNSANLAR ÖLÜYOR'
Depremle mücadelenin iki ayağı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Birincisi önlem almaktır. Deprem olduğunda deprem bölgesinde insanlar ölmesin diye tedbir alacaksın, binayı dayanıklı alacaksın kardeşim. Devleti yönetmenin gerekçesi de budur. Deprem oldu binalar yıkıldı, onun adı kriz yönetimidir. Önlem almadığınız için insanlar ölüyor. Malatya'ya da, Elazığ'a da gittim, daha önce de deprem bölgelerine gittim, binaları çökenlerin yüzde 99.9'u fakir. Bu da hayatın bir başak gerçeği olarak önümüzde duruyor. Van depremini de biliyorum. Önlemi ne zaman aldın? 604 kişi öldükten sonra. Önce alacaktın önlemi. Efendim harcama yaptık. Doğru ama 100 metrekarelik evi depremzedeye 75 bin liraya sattın. Vergi aldın, eyvallah. Depreme dayanıklı konutlar yapacağım dedin, eyvallah. Deprem oldu, insanlar oldu, o evleri yapmadı, insanlar öldü. Bana kalkıp cevap veriyorsun" diye konuştu.

Deprem bölgesinde iki gün kaldığını ve bir tek Kızılay çadırı görmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu kurum tarihi kökleri olan bir kurum. İnsani bir kurumdur, gönüllülerin çalıştığı, fakirin derdine çözüm üreten bir kurumdur. Bugün sıcak siyasetin göbeğinde. Nasıl üzülmez, nasıl hayıflanmazsınız. 152 yıllık bir kurum bu hale mi düşmeliydi?" diye sordu.

'KIZILAY PARAVAN OLARAK KULLANILIYOR'
Kızılay'ın bir paravan olarak kullanıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ensar Vakfı'na yapılan bağış. Kızılay zaten bağış alan bir kurum neden başka bir yere bağış yapsın? Yurt yapacaksa kendisi yapar. Meneton Adası'nda gökdelen yapıyorlar. Amerika'nın en pahalı yeri. Efendim orada öğrenciler kalacakmış. Yurtta öğrenciler mi kalacak, yoksa saray yandaşları geleceklerini orada garanti altına mı alacaklar? Bu yıl KYK'ya başvuranlardan 60 bin kişi yer bulamadı. Sen bırakmışsın Türkiye'de, yurdu Amerika'da yapacağım diyorsun. Bizim Amerika'daki temsilcimiz bu konuyu araştırıyor. Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) aracılığıyla öyle bir para geldi mi diye? Henüz bulamadı. Gelmemiş. Kızılay gibi bir kurum vergi kaçırmaya nasıl paravan olur?" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Daha önce Man Adası'ndan bahsetmiştim. Devlete vergi ödememek için dolarları buradan gönderdiler, oradan Türkiye'ye getirdiler beş kuruş vergi ödemediler. Bunu dile getirdim, belgeselini yaptık, mahkemeden yasaklama kararını çıkarttılar. O hâkime de seslenmek isterim. Sende vicdan, ahlak, hukukun kırıntısı var mı acaba ya? Niçin? Duymasın vatandaş. Duyacaklar. Sen milleti mi kandırıyorsun. Arkadaşlarımız araştırma önergesi verecekler. Adım gibi biliyorum, MHP ve AKP hayır diyecekler önergeye. Ne gerek var. Erdoğan ve Bahçeli diyecekler. Üstelik bağışı yaptığınız yer de çocuk tacizinden sabıkalı olan bir yer. Buna gerekçeyi Kızılay başkanı buluyor. Efendim bu bir vergi kaçakçılığı değil, vergiden kaçınmadır diye. Öğretmişler. Hayır efendim hayır, bu açıkça fakir fukaranın hakkının soyulması demektir. 8 milyon dolar Hazine'ye gitseydi, bu 60 bin öğrencinin yurdu yoktu değil mi? Bakın öğrencilere burs veremiyorlar. 285 bin öğrencinin ahdi vardır burada.

"Kızılay gibi bir kurum içten içe çürüyorsa o zaman devlet çürüyor demektir. Neden liyakat diyorum, devlet çürümesin diye. Bunun adı peçelemektir, malı götürmektir. Hülle ile Kızılay'ı kullanarak vergi kaçırma yoluna giderseniz bunun vebali ağırdır. Ha olması gereken ne? Kızılay yönetiminin istifa etmesi lazım. Ahlaklı bir yönetim varsa istifa etmesi lazım. Kim bilir arkasından daha neler çıkacak. Araştırma önergesi kabul edilirse Kızılay'ın hangi partinin arka bahçesine dönüştüğünü göreceğiz."

'KUDÜS'Ü İSRAİL'E VERME ANLAŞMASI'
Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Trump'ın açıkladığı "Ortadoğu Barış Planına" değinerek, "Barış anlaşması değil bu bir savaş anlaşması, bir devleti yok etme anlaşması. Kudüs'ün tamamını İsrail'e verme anlaşması. Filistin kendi topraklarında bağımsız yaşamak zorundadır. Ve biz bunları yaşatmalıyız" diye belirtti.

'İKİ TARAF DA SİZİ KULLANIR'
Kılıçdaroğlu, İdlib'te yaşanan gerilim ve asker ölümlerine ilişkin de şunları söyledi: "Egemen güçlerin maşası olmamak çok önemlidir. Pinpon topu gibi Amerika ve Rusya arasında gidip gelirseniz iki taraf da sizi kullanır. Bakın İdlib dışında sorun kalmadı. İki egemen güç Suriye'yi istediği gibi kullanıyor. İki egemen güç orada çatışacak, taraflara silah temin ediyor. Amerika ve Rusya'nın silah fabrikası var. Ne istiyorsun? Hepsini veriyorlar. Beyler buyurun birbirinizi öldürün diyorlar. Taşeronlaşma önemlidir dış politikada.

"Sayıları 20 bin ila 50 bin sarasında değişen terör örgütleri var. Soçi'de bir anlaşma yapıldı. 17 Eylül 2018. Erdoğan şu öneride bulunuyor; bütün muhalif grupların 10 Ekim 2018'e kadar ağır silah, toplar ve havan toplarının geri çekilmesi taahhüt ediliyor. Sonra Türk tarafının önerisi üzerine bu sefer 2018'in sonuna kadar bazı yolların ulaşıma açılacağı taahhüdünü veriyor. Bu kürsüden ben ve dış politikadan sorumlu arkadaşımız, Türkiye'nin üstlendiği bu görevi imkansız görev olarak tanımladık. Niye bu görevi üstlendik biz? Sen niye üstleniyorsun? Onlar açsınlar. Kabak bizim askerin başına patlıyor. Ben bunları söylediğim zaman da rahatsız oluyorlar."

5 MADDELİK ÖNERİ
Kılıçdaroğlu, Suriye'ye dair yaptığı 5 maddelik öneriler şöyle:  

- İdlib'de konuşlanmış bulunan ve gözlem görevi üstlenmiş Mehmetçiğimizin güvenliği önemlidir. Mehmetçiğimizin can güvenliğinin sağlanması için gereken adımlar hızla atılmalıdır.

- Türkiye Soçi mutabakatı ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmemesinden kaynaklı oluşan yeni koşullar nedeniyle en kıza zamanda Rusya ile birlikte İdlib'deki durumu yeniden değerlendirilmelidir. Gerekirse Soçi'nin koşulları sahadaki mevcut duruma göre şekillenmeli gerekirse yeni bir ateşkes hattı belirlenmelidir.

- Siyasi iktidar Suriye'de rejim değişikliğine odaklanan siyaseti terk etmelidir. Ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit eden gruplarla her türlü iş birliği sonlandırılmalıdır. Bölgesel ve ulusal alandaki çabalar artırılmalı.

- İdlib'deki durum Türkiye'ye doğru yeni bir sığınmacı dalgasını hareketlendirmiştir. Bu konuda Türkiye'nin yalnız bırakılmaması gerekir. Bu kişilerin güvenli bölgede barınması için Rusya ile Birleşmiş Milletlerinin (BM) sorumluluk üstleneceği bir süreç ivedilikle başlatılmalıdır.

- İdlib'in Suriye toprağı olduğu gerçeği unutulmamalı. Terörist gruplarla muhalif bölümün silah bırakmasına yönelik çalışmalar artırılmalıdır.