Kadınlar yaşamları için sokağı terk etmiyor
Kadın katliamlarına karşı, cezasızlık politikalarının son bulmasını isteyen kadınlar yaptıkları eylemlerde mücadele çağrısı yaptı. Faillerin "tekil" ya da "marjinal" bireyler olarak sunulmasının gerçeği gizlemek amaçlı olduğunu söyleyen kadınlar, "Bu bir sistem sorunudur ve bizler bu sistemin kökten değişmesini talep ediyoruz" diye vurguladı.
İktidarın kadın düşmanı politikaları ve yargının cezasızlık zırhı nedeniyle kadına yönelik şiddet günden güne artıyor. Erkek şiddetiyle kadınlar katledilirken failler "madde bağımlısı", "psikolojisi bozuk", "münferit" denilerek aklanmaya çalışılıyor. İstanbul'da vahşice katledilen İkbal ve Ayşenur için kadınlar sokakları terk etmiyor.
Kampüslerden, mahallelere, kent meydanlarına akın eden kadınlar mücadeleyi yükselteceklerinin altını çizdi, özsavunmaya çağırdı.
ULAŞTEPE VE HÜRRİYET MAHALLESİNDE KADINLARDAN YÜRÜYÜŞ
İstanbul'da Ulaştepe ve Hürriyet mahallesinde yaşayan kadınlar dün akşam son durakta bir araya gelerek, sloganlarla yürüdü. Yapılan açıklamada, "Son zamanlarda yaşanan kadın cinayetleri, bu şiddetin boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. Daha geçtiğimiz Temmuz ayında Denizli'de Emine Gökkız, Hazal Alakuş, Muğla'da Sinem Kaplan erkekler tarafından öldürüldü. Kocaeli'nde evladımız Ayşegül ve kardeşimiz Tülay yanı başımızda öldürüldü. Bitti mi bu katliam bitmedi! Bu hafta 2 gencecik yaşam Ayşenur ve İkbal bu sistemin yarattığı bir cani tarafından katledildi. En acı örneklerden biri de İkbal oldu; kafası kesilerek katledildi. Bu cinayetler, psikolojik sorunları olan ‘cani'ler tarafından değil; kadınlara yönelik şiddetin cezasız kalmasıyla cesaret bulan, eril düzenin koruduğu faillerdir. Faillerin ‘tekil' ya da 'marjinal' bireyler olarak sunulması, gerçekliği örtbas etmektedir. Bu bir sistem sorunudur ve bizler bu sistemin kökten değişmesini talep ediyoruz" denildi.
'ÖZGÜRCE YAŞAYACAĞIMIZ BİR DÜNYA KURANA DEK MÜCADELE EDECEĞİZ'
Hayatları ve gelecekleri için etkin yasaların uygulanması gerektiğinin altını çizen kadınlar, "Kadınların yaşamak için değil, eşit ve özgür bireyler olarak var olmak için mücadele etmesi gereken bir toplumda, önleyici ve koruyucu tedbirler derhal hayata geçirilmelidir. 6284 sayılı yasa tam anlamıyla uygulanmalı, kadınların koruma talepleri geçiştirilmeli ve failler caydırıcı cezalara çarptırılmalıdır. Bizler, Ulaştepe ve Hürriyet Mahallesi kadınları olarak, kadına yönelik şiddetin son bulması, yasaların kadınları gerçekten koruyacak şekilde uygulanması ve faillerin cezasız kalmaması için buradayız. Hep birlikte, korkmadan, özgürce yaşayabileceğimiz bir dünya inşa edene kadar mücadelemize devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Kadılar eylemlerini sloganlarla sonlandırdı.
ANTALYA'DAN HAYKIRDILAR: KADIN DÜŞMANI İKTİDARINIZDAN HESAP SORUYORUZ
Antalya Attalos meydanında Antalya Kadın Platformu'nun çağrısıyla yapılan eylemde, failleri cezasızlık politikaları ile ödüllendirip cesaretlendiren "erkek adaletin" ellerinde kadınların kanı olduğunu kaydetti. "Her yer suç mahalli" diyen kadınlar, "Hayatlarımızı size teslim etmeyeceğiz. İşte buradayız. Faillerden, kadın düşmanı iktidarınızdan hesap soruyoruz" dedi.
Kadınlar, "Rojin ve Gülistan Doku nerede, Narin'e ne oldu diye sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Her yer kadınlar için suç mahalliyken, erkek şiddetini teşvik eden iktidardan korkmuyoruz ve itaat etmiyoruz. Bütün faillerden hesap sormaya, bu kadın düşmanı politikalar ve eril adalet mekanizması yok olana kadar meydanlarda olmaya, sesimizi yükseltmeye, birbirimizi savunmaya, dayanışmaya devam edeceğiz ve mutlaka kazanacağız" ifadelerini kulandı.
ODTÜ ÖĞRENCİLERİNDEN YÜRÜYÜŞ: ÖFKELİYİZ, İSYANDAYIZ
ODTÜ öğrencileri "Öfkeliyiz, isyandayız" şiarıyla yurtlar bölgesinde toplandı. "Kadın yaşam özgürlük" sloganıyla yürüyen yüzlerce öğrenci, ODTÜ'den çıkarak Yüzüncüyıl semtinde eylemini sürdürdü. Mahalleliye çağrıda bulunan öğrenciler "100 yıl uyuma ışıkları aç kapa" sloganları attı.
Yüzüncüyıl pazar yerinde basın açıklaması yapan genç kadınlar, "Bizler bugün burada, patriyarkanın her geçen gün güçlendirmeye devam ettiği kadın düşmanlığına ve bunun sonucunda yine her geçen gün artmaya devam eden kadın cinayetlerine karşı olan öfkemizi haykırmak için ve faillerden hesap sormak için toplandık. Kadın cinayetlerinin tek sorumlusunun cinayetin failleri olmadığını biliyoruz. Asıl sorumlular, AKP iktidarı ve onun kadınları hedef gösteren, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve yaşama düşman söylem ve politikalarıyla körüklediği kadın düşmanlığıdır. Erkek devlet ve patriyarkal şiddetin katlettiği, kaybedip faillerinin peşini bıraktığı her kadın, çocuk ve lubunya için, isyanımızla birlikte yaşamı ve özgürlüğü savunan mücadelimizi haykırıyoruz! Erkek şiddetinin katlettiği İkbal'in, Ayşenur'un, Narin'in, Rabia Naz'ın; 10 gündür kayıp olan Rojin'in ve tam 1736 gündür kayıp olan Gülistan'ın hesabını fail devletten sormaktan vazgeçmiyoruz ve kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Buradan failleri koruyup bizleri öldüren erkek devlete sesleniyoruz: 'Ne geceleri ne sokakları ne de meydanları terk ediyoruz; koruma, aklama, yargıla!' diyoruz" ifadelerini kullandı.
ESKİŞEHİR'DE AÇIKLAMA: EYLÜL AYINDA 34 KADIN ERKEKLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ
Eskişehir'de ise "Katillere, tacizcilere, cezasızlığa karşı" sloganıyla Eskişehir Ulus anıtında kadınlar buluştu. Kadınlar "Cezasızlığa son vereceğiz. Tacizi, cinayeti durduracağız" pankartı açtı. Burada yapılan basın açıklamasında "Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 20 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Raporumuzu yayınladığımız gün 3 kadın daha öldürüldü. Artık toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir halk sağlığı sorunu boyutunda. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, İkbal ve Ayşenur'un ardından yine bir taziye mesajı yayınladı. Kadınlar artık sizin taziye mesajlarınızı görmek istemiyor. Henüz hayattayken kadınları yaşatacak önlemler aldığınızı görmek istiyorlar. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u uyguladığınızı görmek istiyorlar. 6284'e en ufak bir saldırı kadınların yaşam hakkının tartışmaya açılması anlamına gelir. Polisler, jandarmalar, savcılar, hakimler ya da bir bakanlığın bir müdürlüğünde görevli personel, hiç fark etmez, kadınlar öldürülürken nasıl o koltuklarda rahat oturuyorsunuz? Görevleri kadınları yaşatmak. Biz onlara bu görevlerini unutturmayacağız" dedi.