29 Eylül 2024 Pazar

'İran kadınları ve halkları büyük bir onuru hakediyor'

SGDF'nin çağrısıyla düzenlenen panelde İran'da gerçekleşen ayaklanmanın dinamiklerini analiz eden Marksist Teori yazarı Sıtkı Güngör, İran'da egemenlerin her türlü baskısına karşı işçiler, emekçiler ve halkların süregelen direniş geleneğine dikkat çekerek, İran'daki ayaklanmanın devrimciler için devrimin güncelliğini işaret ettiğini belirtti.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), İran'da Mahsa (Jîna) Amini'nin katledilmesiyle başlayan halk ayaklanmasını, Kadıköy'de bulunan Hadig kafede tartıştı. "İran'da halk ayaklanması ve devrimin güncelliği" başlıklı panele, Marksist Teori yazarı Sıtkı Güngör konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı panelin moderatörlüğünü ise SGDF MYK üyesi Sinem Çelebi yaptı.

Panel, İran'daki ayaklanmayı anlatan bir sinevizyon gösterimiyle başladı. Sonrasında açılış konuşmasını yapan Sinem Çelebi, ayaklanmaya ilişkin güncel verileri paylaşarak, İranlı kadınlar ve halkların faşist molla rejimine karşı direnmeyi sürdürdüğünü kaydetti. "Rojava'da DAİŞ barbarlığından kurtulan kadınlar hatırlarsanız kara çarşaflarını yakıyorlardı. İran'da da bugün kadınlar faşist molla rejiminin dayatmalarının sembolü haline gelmiş başörtülerini yakıyorlar" diyen Çelebi, politik islamcı faşist molla rejimine karşı yükselen isyanın dinamiklerini ve İran halkının arka planını tartışacaklarını kaydetti.

'MODERN İRAN TARİHİ AYAKLANMALAR TARİHİDİR'
İran'ın 2 bin 500 yıllık köklü bir tarihten geldiğini anlatan Sıtkı Güngör, bu büyük tarihsel kültürün Farslarda egemen ulus milliyetçiliğinin ve devlet geleneğinin gelişmesine zemin hazırladığını ifade etti. İran'daki Fars-Arap çelişkisi ve Sünnii-Şii çelişkisine dikkat çeken Güngör, İran'ın bulunduğu konum ve ülkedeki petrol, doğalgaz rezervleri bakımından jeopolitik olarak da büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. İran'ın bu nedenle çok sayıda emperyalist devletin hedefi haline geldiğine işaret eden Güngör, modern İran tarihinin aynı zamanda bir ayaklanmalar tarihi olduğunu kaydetti.

'İRAN HALKLARI EGEMENLERE BOYUN EĞMEDİ'
İran işçi sınıfı ve halklarının egemenlerin her türlü zulmü ve sömürüsüne karşı yıllardır boyun eğmediğini vurgulayan Güngör, İran halklarının devrimci bir ruha sahip olduğunu söyledi. İktisadi ve politik taleplerle özellikle son 5 yılda İran ve Rojhilat'ta (Doğu Kürdistan) büyük isyanlar gerçekleştiğini belirten Güngör, bu isyanların ekonomik taleplerle başlasa bile kısa sürede politikleştiğini ve rejimi karşısına aldığını söyledi.

'SON 5 YILDAKİ ATAKLANMALARIN NEDENİ MOLLA REJİMİDİR'
Son 5 yıldaki ayaklanmaların nedeninin sömürüye dayalı iktisadi yapı ve bunun üzerine inşa edilen politik islamcı faşist molla rejimi olduğunu dile getiren Güngör, bu ayaklanmanın kadın özgürlükçü karakterine özellikle dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Kadınların İran'daki ayaklanmalar tarihinin büyük özneleri olduğunu vurgulayan Güngör, çok uluslu geniş bir coğrafyada tekçiliğin dayatılmasının da ayaklanmaya zemin hazırladığını belirtti.

'İRAN'IN AZIMSANMAYACAK BİR MARKSİZM GEÇMİŞİ VAR'
İran coğrafyasında marksizmin azımsanamayacak bir geçmişi ve birikimi olduğunu kaydeden Güngör, İran'da rejimin 20'nci yüzyılın başlarından itibaren sendikaları ve işçi örgütlenmelerini yasaklamasına rağmen işçilerin tarih boyunca büyük ayaklanmalarda önemli roller oynadığını kaydetti. Rıza Pehlevi döneminde "modernleşme" süreciyle pek çok reform yapılırken bir yandan her türlü işçi örgütlenmesinin yasaklandığına dikkat çeken Güngör, her türlü komünist, devrimci örgütlenmenin de yasaklandığını ancak devletin mollalara muazzam bir örgütlenme alanı açtığını belirtti.

'DEVRİMCİLER HER TÜRLÜ BASKIYA RAĞMEN ÖRGÜTLENMELERİNİ SÜRDÜRÜYOR'
1979 devriminin demokratik bir devrim olarak biçim aldığını ve her kesimden yüz binlerce kişinin katıldığını söyleyen Güngör, mollaların bir önceki rejimin kendilerine açtığı alan sayesinde kısa sürede iktidarı ele geçirdiğini söyledi. Devrimcilerin Rojhilat ve İran'da tüm yasaklamalar, tutuklamalar ve idam cezalarına, katliamlarına rağmen örgütlenmeyi sürdürdüklerini söyleyen Güngör, öte yanda molla rejiminin bürokratik kapitalizmle buluştuğunu kaydetti. "Dini her şey haline getirdiler. Bütün toplumu, bütün kültürü, en temel insan haklarını dinle bastırdılar ama piyasayı da neoliberal ekonomiyle büyüttüler" diyen Güngör, molla rejiminin işçi ve emekçileri yüksek vergilere bağlayıp her türlü örgütlenmesini yasaklayarak sömürürken kendine yakın sermaye, askeri gruplardan vergi almadığını ve beslediğini dile getirdi.

'GÜNCEL AYAKLANMANIN EN BÜYÜK ZAAFI DEVRİMCİ ÖNDERLİK BOŞLUĞUDUR'
"Radikaliyle, reformcusuyla tüm devlet egemenleri dini rejim ve azgın sömürü dışında bir rejim tanımıyor, her biri halka, işçi ve emekçilere dönük tutuklama, gözaltı, katliam, işkence saldırılarının sorumlusudur, yeni bir ayaklanmaya önderlik edebilecek konumda değillerdir" diyen Güngör, güncel ayaklanmanın en büyük zaafının devrimci önderlik boşluğu olması olduğunu söyledi.

'İRAN HALKI KABUSTAN UYANIYOR'
"Geriye İran işçi ve emekçi sınıfının direniş ve isyan geleneği kaldı. Devrimci önderlik yok çünkü halk çok büyük bir baskı altında, bütün topluma ağ gibi yayılmış asker, polis, irşad devriyeleri, besic ve benzeri paramiliter örgütlenmelerle devlet İran'da sosyal hayatın üzerine çöken bir kabus ama İran halkı bu kabustan uyanıyor" diyen Güngör, ayaklanmanın iktisadi, politik özgürlükçü ve cins özgürlükçü temellerini görmek gerektiğini vurguladı.

'İRAN KADINLARI VE HALKLARI BÜYÜK BİR ONURU HAKEDİYOR'
"İran halkları ve kadınları bugün sokakta büyük bir onuru hak ediyorlar" ifadelerini kullanan Güngör, güncel ayaklanma geri çekilse bile iktisadi ve siyasi çelişkiler kaldığı sürece bu ayaklanmanın yeni ayaklanmaların ve daha geniş örgütlenmelerin yaratıcısı, politik islamcı faşist molla rejimini yıkmanın motivasyon kaynağı olacağının altını çizdi.

'DEVRİMCİLER İRAN'A BAKARAK DEVRİMİN GÜNCELLİĞİNİ GÖRMELİ'
İran'daki ayaklanmadan her devrimcinin kendisine ders çıkarması ve devrimin güncelliğini görmesi gerektiğini vurgulayan Güngör, devrimin güncelliğinin sadece toplumsal çelişkilerin derinleşmesi değil devrimci öncülerin devrimi hazırlanmasını da koşulladığını kaydetti.

Panel, katkılar ve sorularla son buldu.